DÜZCE (İHA) – Meteoroloji Genel Müdürlüğü, Batı Karadeniz’de hava sıcaklığının 17 Ekim’den itibaren hissedilir derecede düşeceğini açıkladı.
Meteoroloji Genel Müdürlüğünden yapılan açıklamada, "Yapılan son meteorolojik değerlendirmelere göre, 17 Ekim 2024 Perşembe gününden itibaren hava sıcaklıklarının bölge genelinde (6 ila 12 derece) azalacağı ve mevsim normallerinin altına ineceği tahmin ediliyor. Soğuk havanın kuvvetli kuzeyli rüzgarlarla birlikte, gelecek hafta başına kadar etkisini sürdürmesi bekleniyor. Soğuk havayla birlikte bölge genelinde yağış geçişlerinin görüleceği tahmin ediliyor. Sıcaklık düşüşü ve yağışla birlikte Batı Karadeniz’in Düzce, Zonguldak, Bartın, Bolu, Karabük yüksek kesimlerinde mevsimin ilk kar yağışının görüleceği tahmin ediliyor. Meydana gelebilecek kuvvetli yağış ve fırtına ile tarımsal faaliyetler bakımından zirai don riskine karşı meteorolojik değerlendirme ve erken uyarıların takip edilmesi önem arz etmektedir.
Önümüzdeki hafta başına kadar iç kesimlerde Kırıkkkale, Çankırı ve Batı Karedeniz Bolu, Karabük, Düzce, Zonguldak, Bartın beklenen günün en yüksek ve en düşük hava sıcaklığı ise şu şekilde bekleniyor. Bolu: 9/0, Karabük: 10/1, Düzce: 13/5, Zonguldak: 12/8, Bartın: 13/5, Çankırı: 14/2, Kırıkkale: 14/1. 17 Ekim 2024 00:00 ile 21 Ekim 2024 12:00 saatleri arasında etkili olması bekleniyor" denildi.
Bazı sayılar vardır ki, bir muhasebe kaleminden çok daha fazlasını anlatır. Ve bazı suskunluklar vardır ki, içlerinde haykıran hakikatin yankısı dolaşır.
. Ne hazindir ki, KARDEMİR gibi bu memleketin alın teriyle, çelik gibi iradesiyle yoğrulmuş bir değerin üstünde bugünlerde kimilerinin başka hesaplar yaptığı, karanlık gölgelerin kol gezdiği görülüyor.
Şirketin bilançolarına eğilen, kalem oynatıp rakam yuvarlayan, masa başında kıvrak zekâsını sanal bir itibar mücadelesine yatıranlar… Oysa gerçek, parantez içinde duran bir zarardan çok daha derindir. 3 milyar 31 milyon liralık zarar sanki bir eksikmiş gibi, üzerine 969 milyon da onlar ekleyip “4 milyar” deyiverenler… Siz hiç hesap yaparken vicdanı da dahil ettiniz mi?
Bir de çıkarıp eski defterleri, 10 dolara satılan kütüğü bugünle kıyaslayanlar var. Koca bir endüstri devriminin, yeşil çelik hedefinin, karbon nötr üretiminin, iklim yükümlülüklerinin, döngüsel ekonominin dönüştürdüğü bu sektörü hâlâ eski fiyatlar üzerinden değerlendirenler… Ne diyelim, zamana takılıp kalanlara çare yok.
Ama bir çare var; gerçeği söylemek. Prof. Dr. İsmail Demir’in kelimelerinde, sadece bir şirket yöneticisinin değil; bir yükün, bir vizyonun ve bir memleket meselesinin sorumluluğunu taşıyan bir yüreğin sesi var. “Bu şirket ne birilerinin arka bahçesi ne de yöneticileri birilerinin emir eridir,” diyor. Çünkü bu çelik gömleğin içine kimlerin girmeye çalıştığını, kimlerin “arka kapıdan” gelecek devşirmek istediğini artık herkes görüyor.
Demir’in söyledikleri çok açık ve samimi duygular üzerine kurulu. KARDEMİR’in çıkış yolu, rakam oyunlarıyla değil; yeşil dönüşümle, temiz enerjiyle, bilimle, teknolojiyle, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacak. Dünya, üretimi yeniden tanımlarken, bu toprakların çeliği hâlâ eski mantıkla tartılamaz. O terazi artık başka kalibrede çalışıyor.
Karabük halkına verdiği mesaj da inceliklerle dolu. “Biz Türkiye’nin şirketiyiz ama Karabük’ün omuzlarında yükseliyoruz.” Ne zarif bir sadakat, ne açık bir bağlılık… Yardım politikalarında, istihdam kararlarında Karabük’ü önceleyen bir anlayış, yalnızca kurumsal bir tavır değil; aynı zamanda vefa ile şekillenmiş bir gönül dili.
Ve çalışanlara dair söyledikleri… “En büyük gücümüz onlar,” diyor. Bir yönetici düşünün ki, zararın konuşulduğu masada emeği unutmuyor. Onlara söz veriyor, toplu sözleşmede destek oluyor. Çünkü biliyor ki bu şirketi ancak emekle, inatla, sabırla ayağa kaldıracak olan yine o insanlar.
Bugün KARDEMİR üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar, kendi küçük hesaplarını memleketin büyük meselelerinin önüne koyanlar bilsin ki, bu çelik öyle kolay bükülmez. Bu irade, birkaç spekülatörün yaz-boz tahtası değildir.
Belki birileri için KARDEMİR sadece bir şirket, bir tablo, bir grafik… Ama bu topraklar için o, istihdamın adı, çelik bilekli insanların emeğinin ve alın terinin simgesi, yani Karabük’ün kalbidir.
Ve unutulmamalıdır: Bu kalp, yalanla değil, yalnızca zırhı çelikten yapılmış insanların hakikat arayışları ile atar.