blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
28 Mart, 2024 20:00 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Hamsi ihracatında sona doğru

Türkiye genelinde bu yılın Ocak-Şubat döneminde 18 ülkeye yapılan hamsi ihracatından 577 bin 463 kilogram karşılığı 2 milyon 119 bin 896 dolarlık döviz sağlandı.
En fazla hamsi ihracatı 524 bin 936 dolar ile Belçika’ya, 401 bin 109 dolar ile Amerika Birleşik Devletleri’ne 368 bin 287 dolar ile Fransa’ya yapılırken geçen yılın aynı döneminde ise 19 ülkeye 303 bin 752 dolar karşılığı 1 milyon 569 bin 373 dolarlık ihracat yapılmıştı.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Doğu Karadeniz İhracatçılar Birliği (DKİB) Başkan Yardımcısı Ahmet Hamdi Gürdoğan, hamsiyi ayıklanmışın yanı sıra artık konserve olarak da ihraç edilmeye başlandığını söyledi. Bu sezon hamsi ihracatının önceki sezona göre daha verimli geçtiğini belirten Gürdoğan, 15 Nisanda başlayacak olan av yasağı nedeniyle hamsi ihracatında bundan sonra herhangi bir hareketlilik beklemediklerini kaydetti.
Hamsi ihracatında miktar bazında yüzde 90 artış yaşadıklarını ifade eden Gürdoğan, “2024 yılı Ocak-Şubat döneminde hamsi ihracatından 2 milyon dolar civarında bir gelir söz konusu. Değer bazında yüzde 35, miktar bazına baktığımız zaman ise yüzde 90 arttı. 2023 yılında ise değer bazında 1 milyon 569 bin dolar iken aynı zamanda miktar bazında da 303 bin 752 kilogram olarak gerçekleşmişti. Hamsi ihracatı en fazla Amerika Birleşik Devletleri, AB Almanya, Belçika gibi ülkelere yapılırken verim açısından geçen seneye göre daha iyi. 15 Nisanda av yasağı başlayacak bunun için hamsi ihracatında herhangi bir hareketlilik beklemiyoruz” dedi.

"Balık av sezonu erken başlamasın"
Hamsi sezonunun boy konusu dikkate alınarak daha geç başlamasından yana olduklarını belirten Gürdoğan, “Hamsi avında boy konusu dikkate alınarak sezona erken değil daha geç başlatılmasının altını çizmek istiyoruz. Çünkü gelecek nesillere aktarmak adına var olan hamsi stoklarını korumak gerekirse avlanma tarihleriyle oynamamız gerektiğini belirtmek isterim. Özellikle balıkçılıkla geçinen sektör temsilcilerimiz yeterli balık bulamamalarından dolayı Afrika, Moritanya gibi ülkelere avlanmaya gittiklerini belirtmek isterim. Dolayısıyla elimizdeki stokları çok daha verimli kullanmak adına körfez balıkçılığı dediğimiz ufak balıkların büyütülme konusundaki çalışmalara ağırlık vermeliyiz. Örneğin istavrit olmak üzere diğer balık çeşitlerini büyütmek için KTÜ Deniz Bilimleri Fakültesinde uygulamalar neticesinde özellikle Japonya’daki yarım ada, deltalardaki sistemle büyütüp katma değerli ürünler elde etme çalışmalarını başlatmamız lazım. Bunun örneği Japonya, Norveç’te çok yaygın. Biz sadece denizdeki balıkları olduğu gibi avlıyoruz, onları büyütme konusunda çalışmaların başlamasını arzu ediyoruz” diye konuştu.
Hamsinin ayıklanmış olarak ihracının yanı sıra artık konserve olarakta göndermeye başladıklarını kaydeden Gürdoğan, “Hamsiyi ayıklanmış olarak da yolluyoruz. Artık konserve olarak da yollamaya başladık. Dolayısıyla katma değerli ürünler olarak yollandığı için rakamlarda da artış oluyor. Dünyadaki sistemlere entegre olduğumuz zaman uzun vadede yani dayanıklı tüketim malları haline getirilmesi gerekiyor konserve gibi dondurulmuş ürenler gibi. Dolayısıyla hamsiyi taze olarak uzak yerlere yollayamayacağımız yerlere soğuk zincirle göndermemiz çok daha rantabl olduğunu miktarda ve ihracatta artış olmasını gözlemliyoruz” ifadelerini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
27 Temmuz, 2025 13:11 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİR ÜLKE İÇİN EN TEHLİKELİSİ !

Bir ülke için en tehlikelisi hedef kitlesi yığın olan yönetimlerdir!
Olayları analiz edebilen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, farkındalığı yüksek, eğitimli ve bilinçli bir toplum bu tür yönetimlerin işine gelmez. Onlar varlıklarını sürdürebilmek için, kendilerine kayıtsız, şartsız biat eden yığınlar yaratmaya çaba gösterirler.

Floransalı düşünür, İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden
Niccolò Machiavelli, toplum ve yığın'ı şöyle tanımlıyor;
"İnsan aklı kadar görür.
Soru sormayan, sorgulamayan, araştırmayan insan manipüle edilebilir bir karakterdedir.
Cahilde, kendini geliştirmeyen sığ insanlarda; alt beyin ve vahşi dürtüler baskındır.
İnsan yığınları yalancıya kızmaz.
Kendiside yalancıdır da ondan.
İnsan yığınları yoksula kızar. "Aptallığından" der.
"Yığın", "toplum" değildir.
Yığın, otoriteye itaat ederek hareket eder. Yığın'ı etkilemek, manipüle etmek, yönlendirmek daha kolaydır."

Bilinçli toplum; Farkındalığı yüksek, olayları analiz edebilen, yanlışa tepki veren, nereye gittiğini düşünen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, yaşamı kendi iradesiyle yönlendirebilme yetisine sahip, kişisel sorumluluğunun farkında olan insanlardan meydana gelir..
Toplumsal bilinç, yüksek insani değerlere sahip olmayı gerektirir. Okuyan, araştıran, sorgulayan, analitik düşünebilen insanlar, bilinçli toplumun değerli bireyleridir.

Kişisel değerler; karşılıklı ilişkilerde doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkan sevgi, dürüst olma, bağlılık, saygı, nezaket, adil olma, açık düşünebilme, kontroller kurabilme, empati yapabilme ve farkındalık gibi kavramlar bütünüdür. Tüm bunlar, uyumlu ve huzurlu yaşamın olmazsa olmazlarıdır. Üstün İnsani değerler; yaşamı güzelleştirir ve hayatı anlamlı kılar.

Siyasetin, siyasetçinin sık sık başvurduğu; algı yönetimi, gündem değiştirme, yönlendirme gibi yöntemler Yığınlar üzerinde etkili olur.
Toplum ise, bilinçli bireylerden oluştuğu için, araştırır, sorgular, örgütlenir. Ülkesi ve geleceği sözkonusu olduğunda daha cesaretlidir.Siyasetçinin oyuncağı olmaz.
Bilinçli bireylerden oluşan toplumlar asla bu tür tuzaklara düşmezler. Bilinçli toplumları, manipüle edemezsin, güdemezsin!

Toplum ile yığını birbirinden ayıran faktörlerden biri de eğitimdir. Yığınlar, çoğunlukla eğitimsiz, cahil insan topluluklarıdır. Okuyan, araştıran, sorgulayan insanı kolay kolay kandıramazsınız. Hedef kitlesi yığın olan siyasi oluşumlar bu yüzden eğitimli insanlardan, bilinçli toplumlardan hazetmezler.
Tercihi yığın olan yönetimler; ülkesini ve insanını düşünmez!
Onlar için önemli olan kendi ikballeridir!

Şimdi şu soruyu kendi kendimize soralım. Toplum muyuz?
Yığın mıyız?

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.