blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
10 Haziran, 2024 12:15 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Gümüşhane dağları baharın renklerine büründü

Bahar mevsimiyle birlikte coğrafyasının yüzde 60’ını oluşturan dağlarının renkten renge büründüğü Gümüşhane’de Çimen Dağı eteklerindeki turnalarıyla, sarı çiçekleriyle, çayırlarıyla ünlü Cami Yurdu yaylası alabildiğince sarı renge büründü.
Doğaseverler için adeta bir cennet haline gelen Gümüşhane dağlarını karış karış gezen Gümüşhane Dağcılık, Doğa Sporları ve Gençlik Derneği (GÜDAK) üyeleri bu güzelliklerin en çarpıcı örneklerinden birinin yaşandığı Çimen Dağı eteklerindeki Cami Yurdu Yaylasına program düzenledi.
Kelkit çayının doğduğu yerlerden birisi olmasının yanında sularının bir kısmı Erzincan’a bir kısmı da Gümüşhane sınırlarına akan, bahar aylarında sarının tüm tonlarına bürünerek doğaseverleri büyüleyen Cami Yurdu Yaylasına gerçekleştirilen doğa yürüyüşüne Gümüşhane’den 21, Kelkit’ten 10 olmak üzere toplam 31 sporcu katıldı.
Araçlarla ulaştıkları Kelkit ilçesine bağlı Cemallı köyünden yürüyüşe başlayan grup Cami Yurdu mevkiine geldiğinde geniş alanlarda açan sarı çiçeklerin oluşturduğu manzara karşısında adeta büyülendi.
Yürüyüş boyunca sarı çiçekler ve papatyalarla bezenmiş yollarda ve patikalarda ilerleyen doğaseverler, bu anları ölümsüzleştirmek için bol bol fotoğraf çekti, yaylada çocuklar gibi eğlenerek, doğanın sunduğu bu güzelliklerin tadını çıkardı. Buradan Gürleyik köyüne ilerleyen sporcular 17 kilometrelik parkuru yağmur yağışı altında tamamladı.

“Gümüşhane’ye gelen herkese bu gruba katılmasını öneririm”
Rize’de görevliyken Gümüşhane’ye geçici görevle gelen ve GÜDAK ekibine dahil olarak Gümüşhane coğrafyasını keşfe çıkan Dr. Amin Fatu, “Çok güzel bir etkinlik oldu. Emeği geçen herkese çok teşekkür ederim. İlerleyen günlerde bir daha katılmak isterim. Gümüşhane’ye gelen herkese bu gruba katılmasını öneririm. Bu etkinlik o kadar güzel oldu ki yaylaya geldik sonra grupça dolaştık, eğlendik, birlikte yemek yedik. Harika yani” dedi.

“Görülmesi gereken eşsiz güzellikte bir yer burası”
Gruba rehberlik yapan Fatih Arslan ise Kelkit ile Erzincan’ı bir sırt halinde ayıran 2 bin 400 metre rakımlı bölgenin turnalarıyla, sarı çiçekleriyle, çayırlarıyla meşhur olduğunu söyledi. Cami Yurdu veya Çimen Yaylasının özelliğini anlatan Arslan, “Buradan doğan derelerin bir kısmı Erzincan’ın Refahiye bölgesine akıyor diğer kısmı da Kelkit çayına doğru akıyor. Kelkit çayının doğduğu yerler diyoruz biz buralara. Bu bölgede özellikle sarı çiçekler açtığı zaman doğa severlerin özellikle Kelkit çayının doğduğu yerleri merak edenler için görülmesi gereken eşsiz güzellikte bir yer burası. Tüm doğa severleri bu bölgeye özellikle bu mevsimde çiçeklerin açtığı zamanda gelmelerini tavsiye ediyoruz. Çiçekler Haziran’ın ilk haftası açıyor ve yaklaşık olarak Haziran’ın sonuna kadar o çiçekleri burada görmek mümkün” diye konuştu.

“Çok güzel, sarı çiçeklerin muhteşem olduğu bir yayla”
GÜDAK Başkanı Mustafa Akbulut da Kelkit kanyonu üzerine bir parkur düzenlediklerini belirterek, “Kelkit Cemallı köyünden başladığımız parkur Çimenli Yaylası ve Cami Yurdu’na doğru devam etti. Gerçekten çok güzel, sarı çiçeklerin muhteşem olduğu bir yayla. Herkese tavsiye edeceğim bir parkur. Çok rahat ve güzel bir yürüyüş yaptık. Fakat biraz yağmura yakalandık. O da doğanın azizliği. Güzel bir yürüyüştü” ifadelerini kullandı.

BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?
blank
İlyas Erbay tarafından
22 Aralık, 2024 14:39 tarihinde yayınlandı
A+ A-

BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?

Ülkemiz küresel, fırsatçı vampirler tarafından sömürüldüğü sürece, ekonomide düzelme beklemek saflık olur. Sadece küresel vampirler değil, kanımızı emen, aç gözlü aşağılık vampirlerden kendi içimizde de var. Hem içeriden hemde dışarıdan sürekli sömürülüyoruz. Ne pahasına olursa olsun bu sömürü düzeninden kurtulmak zorundayız. Ülkenin bu sarmaldan bir an evvel çıkması gerekiyor.

Değerli okuyucularım, ülkemizin küresel para baronları ve büyük sermaye sahipleri tarafından yıllardır nasıl sömürüldüğünü 2 yıl önce kaleme aldığım bir makalemde o günün rakamlarıyla basitçe anlatmıştım. Şimdi, güncel rakamlarla, herkesin anlayabileceği bir şekilde bir kez daha bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Konunun daha iyi anlaşılması için, öncelikle, şu iki soruyu tekrar soralım.

1.) Bu kadar büyük parayı, daha doğrusu vurgunu dünyanın hangi ülkesinde yapabilir siniz?

2.) Bu para kimden çıkıyor?

Dolar düşüyor, ekonomi uçuyor! Dolar yükseliyor, ekonomi batıyor!
Öyle mi acaba? Buyrun bakalım! Yükselse de, düşse de birileri sürekli kazanıyor, kaybeden hep ülkemiz!

Düşük kur, yüksek faiz/Yüksek kur, düşük faiz! Yıllardır bu ikisi arasında gidip geliyoruz. Birilerinin işine gelen de işte bu!
Her ikisinin de düşük olması için üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmak gerekiyor. Bu dalgalanma devam ettiği sürece güçlü bir ekonomiden söz edemezsiniz.

İçimizdeki ve dışarıdaki para baronları sürekli pusudalar. Bekledikleri fırsat ortamı; doların tavan yapmasıyla yine oluşmaya başladı. Eee, ne demişler? “Bekleyen derviş muradına erermiş”
1 dolar şu anda 35 ₺ Muhtemelen, harekete geçmek için biraz daha yükselmesini bekleyecekler. Aslında beklemelerine de gerek yok. 35₺ iyi bir rakam.

Biz doların 40₺ TL. olduğunu varsayalım. 100 milyon doları olan bir küresel yatırımcıyı örnek alalım. ( bu içimizdeki para babalarından biri de olabilir) Bunlar bu gün itibariyle, dolarlarını bozdurduklarında, karşılığında; 100 milyon dolar x 40=4 milyar TL elde edecekler. Malûm, şu anda TL mevduat faizleri % 50 seviyelerinde. Bizim yatırımcı, daha doğrusu fırsatçı vampir 100 milyon dolarını bozdurarak aldığı 4 milyar lirayı % 50 den, TL. mevduat faizine bağladığında, 6 ay sonra 1 milyar TL. faiz geliri elde edecek ve parası 5 milyar TL. olacak. Oyununun 2. perdesi işte tamda burada başlıyor. 5 milyar TL yi tekrar dolara çevirip karşılığında 125 milyon dolar alacak. Yani 100 milyon doları 6 ayda 125 milyon dolar olacak. 100 milyon doları kendi ülkesinde faize koysaydı, 6 aydaki getiri 2 milyon dolar civarında olacaktı.
Bizde ne oldu? 25 milyon dolar.
Belki farkettiniz. 6 aylık sürede doları TL karşısında sabit tuttum. Biraz yükseldiğini, 45 ₺ olduğunu varsaysak bile arada uçurum var! 100 milyon doları olmayan biri de ülkesinde %4 -%5 faizle bu parayı temin edip bu büyük fırsattan yararlanabilir. Ülkemizdeki elde ettiği 125 milyon dolardan çektiği kredinin 6 aylık faizi olan 2 milyon doları ve ana parayı aldığı bankaya ödediğinde, cebine en az 22-23 milyon dolar kalır ki, 6 ayda çok büyük getiri.

Ülkemizdeki bu fırsat ortamı küresel para baronlarının iştahını kabarttığı için, zaman zaman hızlı bir şekilde ülkeye çok yüksek miktarda sıcak para girişi oluyor. Ekonomide, sıcak paraya bağlı, suni, geçici bir canlanma hemen kendini gösteriyor. Yalaka basın her zaman olduğu gibi yine “Ekonomide bahar havası” manşetleri atıyor.

100 milyon dolara dünyanın neresinde; bu kadar kolay, bu kadar kısa sürede, 25 milyon dolar getiri elde edebilirsiniz? Böylesine büyük bir vurgunu yapabileceğiniz tek bir ülke var. TÜRKİYE
Örneği 100 milyon dolar üzerinden verdim. Aslında rakam korkunç boyutlarda.

Bu faiz kur oyunu; yıllardır bu şekilde oynanıyor. Küresel para baronları ile birlikte içimizdeki para babaları sürekli kanımızı emiyor. Olan zavallı Türk halkına oluyor! Zaman zaman notlar alırım. Arşivlerime baktım. Aynı oyun; 2020 yılında da oynanmış. doların tavan yaptığı Kasım 2020 de. 1 $ = 8.567₺ yi görmüş. O zamanda bu küresel vampirler ülkemize çökmüşler. 4 ay sonra dolar 6.95 TL ye düş(ürül)müş. Ülkenin milyarlarca doları yine bunların cebine akmış!

Bu şekilde gelen yabancı sermayenin faydadan çok zararı vardır. Yabancı sermayeyi, yatırım amaçlı, istihdam yaratacak şekilde çekebilirsek ancak o zaman ülkeye bir faydası olur.

İşin özeti şu; bu bir kısır döngü. dolar yakında tekrar düşecek, sonra tekrar yükselecek. Faiz / kur karşılıklı oyna(tıl)maya devam edecek. Küresel vampirler ( içimizdeki para babası vampirler de dahil ) kanımızı emmeye devam edecekler. Tam bir win win durumu ! Şimdi yukarıda sorduğum iki soruyu tekrar okuyun ve yanıt verin. Bunu hangi akıl, vicdan kaldırabilir? Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bunu hazmedemiyorum, öfke doluyum. Ülkemizin sömürülmesine neden olan, bu fırsat ortamını yaratan; küresel oyun kuruculara ve içimizdeki işbirlikçilerine söyleyecek söz bulamıyorum!

Ekonomist değilim, bunları görmek için ekonomist olmaya da gerek yok. Haddim olmayarak alanlarına girdim kusuruma bakmasınlar!
Aslında, biraz sorgulamak, araştırmak yeterli. Araştırmadan, sorgulamadan ekonomi iyi, dolar düşüyor. Aaa dolar yükseliyor batıyoruz diye düşünenlere; ülkemizin nasıl sömürüldüğünü umarım anlatabilmişimdir.

Mehmet gider, Ahmet gelir. Hafize gider, Pakize gelir, bu döngü bitmez! Bu acımasız kısır döngüden, bu girdaptan kurtulmanın tek bir yolu var. ÜRETMEK. Aksi halde kurtlar sofrasında yem olmaya devam ederiz.

İlyas Erbay

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.