‘Gönüllerde dua, sofralarda aş olmak için’ 350 hanenin yardım kolilerini SYDV’ye teslim ettiler
Karabük Erzurumlular Toplumsal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği tarafından Ramazan ayı öncesi 350 adet yardım kolisini gereksinim sahibi ailelere dağıtılmak üzere Karabük Toplumsal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfına teslim etti.
Karabük Valisi Mustafa Yavuz önderliğinde hayata geçirilen, ‘İşte birlik, güçte birlik Karabük’ sloganı ile başlatılan kamu ve sivil toplum işbirliği projesi kapsamında Erzurumlular Derneği tarafından hayırseverlerin katkıları ile ramazan ayı öncesi yardım kolileri SYDV’ye teslim edildi.
Karabük Erzurumlular Toplumsal Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı İbrahim Bedir, valilik tarafından başlatılan projeyi dernek olarak önemsediklerini tabir ederek, "Bu bağlamda bu projeye katkı manasında da bu sene yapmış olduğumuz Ramazan kumanyası yardım projesinde valilik Toplumsal Yardımlaşma Vakfına bağışta bulunduk. Ramazan ayına girmeden bütün vatandaşların iftar sofralarında olalım diye düşündüğümüz için de bu türlü Ramazan öncesinde de çalışma başlattık. İnşallah 350 hanenin gönüllerinde dua sofralarında aş olacağız" dedi.
Karabük Valiliği Toplumsal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Derneği Müdürü Yasemin Canbaz ise, Dernek lideri Bedir’e ve takviye veren tüm hayırseverlere teşekkür ederek, " Valimizin himayelerinde başlatmış olduğumuz yardımlaşma ve dayanışmada sivil toplumun rolü projemizle ilgili faaliyetimizi sürdürüyoruz. Ramazan ayı münasebetiyle de gereksinim sahibi ailelerimizin adreslerine kolilerimize teslim edeceğiz inşallah. Başta dernek liderimize gösterdiği hassasiyetten ötürü ve dayanak veren tüm hayırseverlerimize de ayrıyeten teşekkür ediyorum" dedi.
Algı Siyaseti; Siyasi iktidar, hisleri sayesinde edindiği bilgileri anlamak ve içinde bulundukları dünyaya düzen vermek için, seçme, organize etme ve yorumlama işlemi" biçiminde tanımlanmakta. İşte tam da bu yüzden “Algı her şeydir!” sözü, olmayanı var göstermekten daha öte bir anlam taşır. İktidarlar, insanlığın var olduğundan beri kitleleri yönetmek için birtakım mekanizmalar kullanmış. Bu mekanizmalar arasında belki de en eskisi insanlık tarihi kadar eski olan algı yönetimi. İktidarlar, iktidarlarını koruyabilmek için kitlelere birtakım mesajlar verir. Bu mesajların amacı aslında bir taraftan kitleleri yönetmek diğer taraftan ise hegemonya ilişkileri kurmaktır. Algı yönetimi tüm bunların tam merkezinde yer almaktadır. Algı yönetimi mekanizmaları çağdan çağa toplumdan topluma göre birtakım değişiklikler göstermiş. İlk dönemlerde çoğunlukla kullanılan enstrümanlar devletin ya da topluluğun içinde gömülü olarak yer alan din, gelenek, göreneklerdir. Orta çağ Avrupa’sına baktığımızda hem din hem de feodalitenin zora dayalı baskısı varken, modern dönem de ise mümkün olduğunca yumuşak güçlerin kullanıldığı, rıza üretiminin daha önemli hale geldiği bir dönemdir. 1980’li yıllardan itibaren internet kullanımının öne çıkmasıyla algı yönetiminin yönü sosyal medya ve ana akım medyaya yönelmiş… Kitlelere buradan mesajlar gönderilerek ya da iktidarlar buralara sızarak algı yönetimi yapmışlar ve yapmaya devam etmekte… Parlamenter sistemde, siyaset bir nebze, devletten ve bürokrasiden uzak tutulmuş, uzak tutulmaya çalışılmış… Cumhurbaşkanlığı sistemiyle ise, devlet, hükümet ve bürokrasi adeta siyasi iktidar ile et tırnak olmuş… Sistemin ekonomi ayağındaki aksamalar, her alanda tsunami etkisiyle, seçeni yani seçmeni, halkı ezip geçmiş ve geçmeye devam etmekte… Algı yönetiminde, siyasetin en etkili silahı ise Türkiye İstatistik Kurumu, halkın tanıdığı adıyla TÜİK… Piyasadan elde ettiği rakamları işleyerek piyasalardan uzak, açıkladığı rakamlarla, başta çalışma hayatını, emeklileri, kira, taban fiyat, pazar-market, tüketim-üretim fiyatlarını, daha da önemlisi faiz-enflasyon sarmalını yönetmekte… Siyasetten uzak kalması gereken, valiler, kaymakamlar, özellikle eğitim ve din görevlileri, siyasi iradenin etkisi ve baskısıyla, toplum kutuplaşmasında oldukça etkili… Algı siyasetinin ana lokomotiflerinden birisi ise, sosyal medya ve ana akım medya, kısaca medyanın her alanı… Kamuoyunu bilgilendirmek yerine, siyasi iktidarın istek ve istediklerini, kamuoyu ve halka sunarak, iktidarın halkla, seçmenle adeta ilişkisini kesmekte… Son ekonomik dalgalanmadan sonra siyasi iktidar, adeta halka sırtını dönmüş durumda… Etkili olduğu medyanın her alanında; fahiş fiyat artışları, çok düşük çalışan ve emekli maaşlarında iyileştirme politikaları dışında, iç politikada muhalefetle kavga, dış politikada ise sözde stratejik ortaklarla alışveriş görüntüsü… Banka promosyonlarını maaş artışı gibi, çalışan ve emeklinin gözüne sokan, emekli ve çalışanlara, enflasyonun çok altında yapılan maaş artışlarından hemen sonra, yeni sözde artışlar, abartılarak günlük gazete sayfalarında boy göstermesi, algı yönetiminde, medya ayağının bir parçası… İktidar, sosyo-ekonomik krizlerin sorumlusunun kendi olduğunu görmezden gelerek, muhalefete ağır eleştirilerde bulunması, algı yönetiminin siyasi ayağı olsa gerek… Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…