Ihlas Haber Ajansı tarafından
03 Kasım, 2023 08:24 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Gisdol: “Oyunculara özgüven aşılamaya çalışıyorum”

SAMSUN (İHA) – Samsunspor Teknik Direktörü Markus Gisdol, son sırada olan takımının oyuncularına özgüven aşılamaya çalıştığını söyledi.

Trendyol Süper Lig ekiplerinden Samsunspor, 20 takımlı ligde 2 puanla son sırada bulunuyor. Hafta sonu oynanacak Hatayspor maçı öncesinde Nuri Asan Tesisleri’nde basın toplantısı düzenleyen Samsunspor’un Alman Teknik Direktörü Markus Gisdol, takımın son durumu hakkında bilgi verdi.

Son oynadıkları Ankaragücü maçından memnun kalmadığına dikkat çeken Gisdol, “MKE Ankaragücü maçında gösterdiğimiz performanstan memnun değilim. Oyunda pasif anlamda defans yaptık. Takım boyunu çok geniş bıraktık. Hep birlikte savaşmamız gerekiyor. Her pozisyonda topun olduğu yerde baskı yapıp hep birlikte o tarafa doğru yoğunlaşmamız gerekiyor. İlk maçımızda gösterdiğimiz performansı oynayacağımız bir sonraki maçta da göstermek istiyoruz. Öncelikle gol atmanın yollarını bulmamız lazım. Geçmişte de gol pozisyonuna girmede sıkıntılar yaşandı. 2 tane 6 numara pozisyonunda oyuncuyla oynamamızın sebebi; merkezi kapatıp, orada güçlü olmak. Gelecekte ne olacağına bakacağız” dedi.

“Oyunculara özgüven aşılamaya çalışıyorum”

Puan durumu ve oynanan oyun nedeniyle oyunculara özgüven aşılamaya çalıştığına değinen Alman çalıştırıcı, “Kulübün bulunduğu durum ve oyuncuların içindeki durum sonrası baskı olması çok normal. Ben de onlara daha fazla baskı yapmak istemiyorum. Buna gerek de yok. Onlara biraz daha özgüven aşılamaya çalışıyorum. Kendilerini iyi ve güçlü hissetsinler istiyorum. Onlara her zaman yardımcı olabilecek birisinin olduğundan emin olsunlar. Takım olarak ve oyun olarak başarılı olduğumuzu söyleyemeyiz. Bu durumdan bir şekilde dönmemiz, bunu hep birlikte başarmamız gerekiyor. En önemli yapmamız gereken şey çok çalışmak” diye konuştu.

“Transfer yasağı gelmezse çok akıllı transferler yapmamız gerekiyor”

İki dönem transfer yasağı alan takımının yasak gelmemesi durumunda çok akıllıca hareket etmesi gerektiğini ifade eden 54 yaşındaki teknik adam, “Samsun’a geleli 3 hafta oldu. Yapılabilecek transferlerle ilgili düşünmek istemiyorum. Yüzde 100 konsantrem elimde bulunan oyuncular. Bazen geçmişte yapılan transferler katkı sağlayamayabiliyor. Bu gelecekte de tekrar edebilir. Önemli olan şey takım haline gelebilmek. Transfer yasağı gelmezse çok akıllı transferler yapmamız gerekiyor. İhtiyaç doğrultusunda hangi pozisyona hangi bölgeye doğru transfer neyse onu yapmamız gerekiyor. Transfer sezonunun tekrar açılmasına 2 ay gibi bir süre var. O zamana kadar çalışmalarımızı sürdürüp, doğru yolda ilerlememiz lazım” şeklinde konuştu.

“Oynamak isteyen futbolcu beni antrenmanda ikna etmeli”

Henüz forma şansı vermediği ya da az süre tanıdığı oyuncular hakkında da konuşan Markus Gisdol, “Bir futbolcu maçta oynamak istiyorsa önünde koskoca bir hafta var. Antrenmanlarda bana yüzde 100’ünü gösterip, beni memnun etmesi ve ikna etmesi gerekiyor. Bunları yaptıkları takdirde kadroya girme ve ilk 11’de oynama şansına sahip olabilecekler” ifadelerini kullandı.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
21 Ocak, 2025 11:26 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Türk Doları

Sana good morning. Sana Mc Donalds. Sana Bill Gates.

İyi dinle, sana ne yaptılar ve neler neler. Anlatacağım şöyle bir. İster inanma ister inan. Mesela.

Seni insanlar içerisine çıkarmak için Sirkeci’deki Mimar Kemalettin’in meşhur yapısının bir bölümünü özel izinlerle zapt edip boşalttılar. Önemliydin zira ve ilktin çünkü sen. Ellerinden geleni ardlarına koymayacaklardı. Sen ise sakin, olan bitenden ve kirletileceğinden habersizdin. Gerçi kirin kendisi kirletilebilir mi? Bu arada evet, seni hiç sevmeyeceğim.

Hayır, hayır üzülme. Seni özel bir üslupla ürettiler elbette. Amerika’daki dostlarının yüzüne benzettiler tabii yüzünü fakat sen onlardan çok farklısın. Bu memleketin o mistik ve hatta büyülü yanını göz ardı etmeden, içi boşalmış sırları ve değerleri her noktana işlediler. Nasıl derler, göz nûruyla.

Muhakkak, sen fethedilmemiş son kale olacaktın. Fakat yine de seni, zaten benzemez olduğun şeye iyice benzetmemek için çok çalıştılar. Zira sen suyunun suyu idin. Lâkin reklam her şeyi insanların gözünde pür-û pak edebilir. Gerçi kimse seni kötüleyecek durumda olamazdı. Mırın kırınlar duyulacaktı fakat olur o kadar. Kim sensiz mutlu olabilirdi ki?

Senin için savaşlar kazanıldı. Kitaplar yazıldı. İnsanlar yakıldı. Sen altına yatılan, üstüne çıkartılan şeysin. Seni hem kim ne yapsın. Hem sensiz nasıl yaşansın?

Fakat olsun. Olan oldu yani. Artık bunları düşünmene, bilmene gerek yok. İşte asıl hüviyetine ulaştın. Oradasın. Gözler önünde. Cam bir fanus içinde taşıyorlar seni. Seni görmek için insanlar akın edecek. Seni prangalarından kurtaracaklar. Tabii sen de onları. Kimse seni anlamayacak belki fakat insanlar anlaşılmak için seni kurban edecekler. Seni tadacaklar. Diri diri. Kanlı kanlı yiyecekler. Olsun. Olsun dedim ya. Böylesi sevilmek sana yakışmayacak mı? Seni ezberlemek için, seni doyurmak, seni çoğaltmak için canlarını dişlerine takacaklar.

Bir saat gibi kuracaklar hayatlarına. Ve bil bakalım ne olacak. Sen çalmayacaksın. Onlar seni çaldırmadan uyanacaklar. Kirli alınlarla ve çapaklı gözlerle. Görmezler diye korkma. Senin babalarına, dedelerine nasıl baktılar bir bilsen. Nasıl gözlerini kapattılar ve korkmadan yürüdüler. Nasıl kendi etlerini kendi tartılarına sürdüler. Eğer bilirsen korkmazsın.

Sen daha körpeciksin. Tazesin. Ninem söylemedi fakat tam bir nine sözüdür: avluda serinliksin. Belki de senden sonra neler olacak? Çoğunu görmeyeceksin. Fakat çoğu da daha beter şeyler.

Bu kadar telkin yeter. Hadi. Yavaş yavaş aç gözlerini. Seninki bir ölüm değil. Ölümü çağıran bir iz. İşaret. Senin alnında ne yazıyor gör onu. Onu bil ve ezberle. Odur seni diri tutacak ve güçlü kılacak.

*

Salon ağzına kadar dolmuştu. Beyaz eldivenli iki görevli, üzeri kadife kırmızı bir örtüyle kapatılmış camdan kutunun üzerine doğru hafifçe eğildiler. Örtünün iki tarafından tutuldu. Flaşların, kırmızı noktaları ile canlılıklarını işaret eden kameraların ve pırıl pırıl gözlerin önünde örtü yavaşça kaldırıldı. İlk önce kutunun alt kısmında yazan şu ibare seçildi. Made in Turkey. Sonra ise örtü tamamen kaldırıldı ve o an bir ses yükseldi alkışların hemen öncesinde. “İşte karşınızda Türk Doları!”

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.