Ihlas Haber Ajansı tarafından
09 Temmuz, 2024 16:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Geniz eti büyümesi, çocuklarda ciddi sorunlara yol açabilir

Çocuklarda geniz etinin fizyolojik olarak 1-1.5 yaştan itibaren büyümeye başlayıp 5-6 yaşlarında büyüklük olarak pik yapıp gerilemeye başladığını vurgulayan Kulak Burun Boğaz Uzmanı Opr. Dr. Ali Rıza Gökduman, “Geniz eti ergenlikle beraber genellikle ortadan kaybolur. Ancak normalden fazla büyüdüğü durumlarda zamanında tedavi edilmezse büyüme-gelişme geriliğine, dikkat eksikliği, öğrenme güçlüğü, ağız çene ve diş yapısında bozulmalar gibi ciddi sorunlara yol açabilir” dedi.
Çocukluk çağında en sık karşılaşılan hastalıklardan birisinin geniz eti rahatsızlıkları olduğunu belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Kulak Burun Boğaz (KBB) Uzmanı Opr. Dr. Ali Rıza Gökduman, bilgilendirmede bulundu. Fizyolojik süreç içerisinde genetik ve çevresel faktörler, alerjik durum, geçirilen hastalıklar gibi sebeplerden ötürü geniz etinin aşırı büyüyüp, bulunduğu bölge olan nazofarenksi tamamen kapatarak burun tıkanıklığı ve horlama gibi semptomlara sebep olabildiğini söyleyen Opr. Dr. Ali Rıza Gökduman, “Geniz eti, burnun yutağa açılan arka kısmını kapatıp sık tekrarlayan ve uzun süre geçmeyen sinüzit gibi rahatsızlıklara sebep olabilir. Bunun dışında, anatomik olarak geniz etinin oluştuğu ‘nazofarenks’ olarak adlandırdığımız bölgede orta kulağın havalanmasını sağlayan östaki tüpleri açıldığından, bu bölgedeki tıkanıklıklar orta kulağında havalanmasını bozmakta ve dolayısıyla geçirilen üst solunum yolu hastalıklarına eşlik eden orta kulak enfeksiyonları ve uzun süre geçmeyen orta kulakta sıvı olması durumuna da sebep olmaktadır” ifadelerine yer verdi.

“Çocukların gelişimini engelleyebilir”
Çocuklarda sık tekrarlayan üst solunum yolu hastalıkları, orta kulak enfeksiyonları, burun tıkanıklığı ve horlama gibi durumlarda çocuklarda geniz etinin normalden fazla büyümüş olabileceği ele alınması gerektiğini belirten Opr. Dr. Gökduman, “Geniz eti, burun tıkanıklığı ve horlama durumuna, bazen de ‘apne’ dediğimiz uykuda nefesin kesilmesi de eşlik edebilmektedir. Bu durum çocuklarda büyüme gelişme geriliğine, dikkat eksikliğine, öğrenme güçlüğüne, ağız çene ve diş yapısında bozulmalara yol açabilmektedir” dedi.

“İlaç tedavisi sonuç vermezse ameliyatla alınabilir”
Geniz eti semptomları gözlemlendiğinde, hastanın kulak burun boğaz hekimi tarafından değerlendirilmesi ve gerekli tedavinin planlanmasının gerektiğini söyleyen Opr. Dr. Gökduman, şu bilgileri paylaştı:
“Bazen eşlik eden enfeksiyonların ve alerjinin tedavi edilmesiyle semptomlarda gerileme olabilirken, medikal tedavinin etkin olmadığı durumlarda ise geniz etinin ameliyatla alınması gerekmektedir. Günümüzde geniz eti, anestezi altında klasik yöntemle kazınarak alınabilmekte veya endoskopik yöntemle koblatör yardımıyla daha kanamasız olarak çıkartılabilmektedir. Her iki yöntemde de çocuklar kısa süren, görece basit bir operasyonla kısa sürede sağlığına kavuşabilmektedir” şeklinde konuştu.

blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
07 Mart, 2025 16:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük Üniversitesi otomotiv ve havacılık sektörlerinde kullanılmak üzere hafif ve yüksek dayanımlı magnezyum alaşımlarını geliştirdi

Karabük Üniversitesi’nde (KBÜ) TÜBİTAK takviyeli projeyle geliştirilen magnezyum alaşımlarının hem yakıt tasarruf sağlaması hem de daldaki çevresel sürdürülebilirlik maksatlarına katkı sunması bekleniyor.
KBÜ Metalurji ve Gereç Mühendisliği Kısmından Prof. Dr. Ali Güngör ve doktora öğrencisi Yousef Mustafa Salem Fhail Boom, TÜBİTAK 1002 projesi kapsamında otomotiv ve havacılık dallarında kullanılmak üzere hafif ve yüksek dayanımlı magnezyum alaşımlarını geliştirdi. Bu projeyle, hem yakıt tasarrufu sağlanması hem de sera gazı emisyonlarının azaltılması hedefleniyor.
Enerji kaynaklarının hudutlu olması nedeniyle hafif materyallere yönelik arayışların arttığını vurgulayan Prof. Dr. Ali Güngör, "Enerjiye olan talep her geçen gün artıyor. Biz de ‘Yakıt tasarrufu konusunda ne yapabiliriz?’ sorusuna tahlil arayarak hafif metaller üzerinde çalıştık" dedi. Magnezyumun bilinen en hafif metallerden biri olduğunu belirten Prof. Dr. Güngör, bu özelliğin kara ve hava taşıtlarında değerli avantajlar sağladığını söz etti. "Magnezyum, alüminyuma kıyasla yüzde 36, demire kıyasla yüzde 78 daha hafiftir. Bu da çeşitli araçlarda kıymetli yakıt tasarrufu sağlamaktır" diyen Güngör, magnezyumun dayanımının ve korozyon direncinin düşük olması ve şekillendirilebilme zorlukları nedeniyle endüstriyel kullanımının sonlu olduğuna dikkat çekerek bu dezavantajları gidermek için magnezyuma çeşitli elementler eklediklerini lisana getirdi. Güngör, magnezyum alaşımlarının otomotiv dalında direksiyon simidi, iç kapı iskeleti, koltuk iskeleti, şanzıman kutusu üzere birçok modülün üretiminde kullanıldığını söyledi. Magnezyumun araba sacı olarak kullanılması için 6000 serisi denilen alüminyum alaşımlarının akma dayanımına eşit olması gerektiğini anlatan Güngör, "Biz bu çalışmalarda düşük oranlarda alüminyum, çinko, kalsiyum ve manganez içeren magnezyum alaşımlarını döküm yoluyla ürettik. Akabinde uyguladığımız ısılı süreç ve sıcak haddeleme tekniklerini kullanarak, akma dayanımı 155 megapaskal, çekme dayanımı 240 megapaskal olan ve düzlem şekillendirilebilirlik özelliğine sahip magnezyum alaşımlarını üretmeyi başardık" diye konuştu. Elde edilen sonuçların, daha yüksek performanslı magnezyum alaşımlarının üretilebileceğini gösterdiğini belirten Prof. Dr. Güngör, bir sonraki kademede üretim süreçlerini daha da geliştirerek patent müracaatında bulunacaklarını aktardı.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.