Samsun’da 3 gündür olumsuz hava şartları nedeniyle boş kalan balıkçı tezgahları, bugün balık çeşitleri ile şenlendi. Vatandaşlar, günlerdir hasret kaldıkları balık tezgahları önünde yoğunluk oluşturdu.
Hava sıcaklıklarının 15 derece kadar düştüğü Samsun’da denizde yaşanan fırtına dolayısıyla gırgırlar mavi sulara açılmakta zorlandı. Az sayıda teknenin ava çıkması nedeniyle 3 gündür boş kalan balık tezgahları, bugün yeniden şenlendi. Balığın bollaşması fiyatların yarı yarıya düşmesine neden olurken, vatandaşlar da balıklara yoğun ilgi gösterdi.
“Balık bollaşınca vatandaşın ilgisi arttı”
Vatandaşların günlerdir balığın yolunu gözlediğini ifade eden balık satıcısı Onurcan Köse, “3 günden beri havalar bozuktu. Gırgırlar ve balıkçı tekneleri limanda yatıyordu. Çok az sayıda kayık denize açıldığından balık da az çıkıyordu. Balığın az olması da fiyatları olumsuz etkiliyordu. Bu süreçte mezgidin kilosunu 200 liraya satıyorduk, bugün 100 TL’ye düştü. İstavrit 200 TL’den 150 TL’ye, barbun 200 TL’den 100 TL’ye düştü ve palamudun tanesi de 150 TL’den 140’a düştü. Palamutlar hem taze de ham de çok büyük. Bir tanesi 1,5 kilo geliyor. Somonun kilosu da 150 TL’den satılırken çipura ve levrek de 300 TL’den alıcı buluyor. Karadeniz’deki fırtına nedeniyle 3 gündür tezgahlara yeteri kadar balık gelmiyor, vatandaşlar balığa ulaşamıyordu. Bugün de bolca balık gelince vatandaşlar ilgi gösterdi ve bir yoğunluk oluştu” dedi.
Balık almak için sırada bekleyen vatandaşlar ise önceki güne göre fiyatı yarı yarıya düşen balıkların yaşanan bolluğa göre daha da ucuz olması gerektiğini ifade ettiler.
Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,
Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.
Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.
Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…
Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.
Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!
Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…
Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.
Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.
3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.
Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!
Bakın bizim bir Üniversitemiz var.
Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.
Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.
Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.
Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.
Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.
Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.
Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.
Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.
Neden..?
Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.
Peki biz ne yapıyoruz..?
İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!
Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.
Lütfen kendimizi kandırmayalım.
Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,
Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.
Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,
Çok güzel, ama
Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?