Ihlas Haber Ajansı tarafından
08 Mart, 2024 20:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Engelli genç bilek güreşiyle hayata tutundu, Türkiye şampiyonu oldu

Gümüşhane’de doğuştan gelen serebral palsi hastalığı nedeniyle tekerlekli sandalyede hayatını sürdüren 18 yaşındaki Doğukan Kurt, bilek güreşiyle hayata tutundu. Bütün engelleri azmiyle aşan genç, bilek güreşinde Türkiye şampiyonu oldu.
Gümüşhane’de yaşayan 18 yaşındaki Doğukan Kurt, doğuştan serebral palsi (beyin felci) hastası olması nedeniyle tekerlekli sandalyeye mahkum bir hayat yaşıyor. Duruş ve hareket bozukluğu bulunan ve sadece sağ kolunu verimli şekilde kullanan Doğukan’ın en büyük hayali ise bilek güreşi sporcusu olmaktı. Doğukan’ın bu hayali 1 sene önce Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü’nde görevli 25 yıllık bilek güreşi antrenörü Davut Altuntaş ile tanışmasıyla gerçek oldu.
1 yıl boyunca azim ve kararlılıkla antrenmanlarını gerçekleştiren Doğukan Kurt, 27 Şubat-02 Mart 2024 tarihleri arasında Samsun’da gerçekleştirilen Türkiye Bilek Güreşi Şampiyonası’nda kol ampute erkekler oturarak sağ kol açık sıklet kategorisinde Türkiye şampiyonu oldu. Doğukan, ayrıca bu şampiyonlukla beraber Türkiye’yi mayıs ayında Slovakya’da yapılacak Avrupa şampiyonasında da temsil etme hakkı kazandı.
Hayallerini gerçekleştirdiğini dile getiren Doğukan Kurt, bilek güreşine başlamadan önce içine kapanık biri olduğunu fakat bilek güreşiyle beraber hayata tekrar tutunduğunu ifade ederek, kendisine bu noktada güvenen antrenörü ve takım arkadaşlarına teşekkür etti.

Doğukan Kurt: “Bilek güreşi benim hayatımın mucizesi ve ışığı oldu”
Bilek güreşine başlamadan önce çok kötü bir hayatı olduğunu ama bilek güreşine başlamasıyla birlikte artık bir amacı ve heyecanı olduğunun altını çizen Doğukan Kurt, “Küçüklükten beri bilek güreşi hayalimdi, başlayalı 1 sene oldu. Davut hocamdan Allah razı olsun, benim her zaman destekçim oldular. Türkiye turnuvasına gittik, o heyecanı, o zevki, her şeyi tattırdılar bana. O gururu yaşadım. Rahatsızlığım Serebral Palsi, kasların çekmesi. Kaslarım çektiği için doğuştan oksijeni beyne çok vermişler yürüme hücresi dediğimiz şeyi öldürmüşler. O yüzden beynim komut vermiyor, ayağa kalkmam için. Fiziksel sorunum var, beynimde hiçbir sorun yok. Antrenmanlarda bilek bükme, ağırlık kaldırma, parmak antrenmanları gibi hareketler yapıyoruz. Bilek güreşi benim hayatımın değişimi oldu. Bilek güreşine başladım, hayatımda her şey değişti. Benim hayatım kötüydü yani. Kendime kapalıydım ama bilek güreşine başladım hayatıma ışık oldu, umut oldu, heyecan oldu, amacım ve hedefim oldu, her şey oldu. Biz bu salonda, bu ekiple aile gibiyiz, rakip değiliz. Gidiyoruz, onurumuzu ve sevincimizi yaşıyoruz. Allah takımımdan da hocamdan da bin kere razı olsun. Her zaman destekçimdiler, asla yalnız bırakmadılar. Ben engelli kardeşlerimize şunu söylemek isterim; engel beyindedir, fiziksel değildir, engel sınır tanımaz. İstedikleri her şeyi yapsınlar, kapatmasınlar kendilerini. Engelli diye bir şey yoktur, sen istersen bütün engelleri kaldırırsın. Bu yolda azmetmek önemli, pes etmesinler mücadele etsinler ve hiçbir zaman bırakmasınlar” dedi.

Davut Altuntaş: “Doğukan bize huzur, mutluluk ve başarma azmi veriyor”
Doğukan Kurt’un azmi ve kararlılığıyla diğer sporcuları da motive ettiğini söyleyen Gümüşhane Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü Bilek Güreşi Antrenörü Davut Altuntaş, “Doğukan yaklaşık 1 sene önce bilek güreşine başladı, tabii onun bizdeki yeri çok farklı. Doğukan kardeşimizi biz bu yıl Samsun’da gerçekleştirilen Türkiye şampiyonası ve milli takım seçmelerine götürdük. Doğukan orada ampute açık sıklette yarıştı ve Türkiye şampiyonu oldu. Mayıs ayında Slovakya’da yapılacak olan Avrupa şampiyonasında da inşallah ülkemizi güzel bir şekilde temsil edeceğine inanıyorum. Doğukan bizim salonumuzdaki neşe ve gurur kaynağımız. Doğukan’ın salondan içeri girdiği anda bize verdiği huzur, bize vermiş olduğu mutluluk, bize vermiş olduğu azim, bizim ve diğer sporcularımız için çok önemli. Takımdaki herkes onu çok seviyor. Samsun’da gerçekleştirdiği başarıdan dolayı da biz çok mutluyuz. Doğukan benim 25 yıllık antrenörlük hayatımdaki ilk engelli sporcum, yeri bende ayrı. 1 yıl içerisinde hazırlıklarımızı tamamladık ve Samsun’da da neticesini aldık. Bu imkanları bize sağladığı için de Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü ve Gençlik ve Spor Bakanlığımıza da çok teşekkür ediyorum” şeklinde konuştu.

blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.