Ihlas Haber Ajansı tarafından
20 Kasım, 2024 12:15 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın: “Rize’de son yaşanan deprem yağışlar sonrası bölgedeki heyelanları da tetikler”

Geçtiğimiz günlerde Rize’nin Hemşin ilçesinde meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki depremin ardından Çayeli ilçesinde dün sabaha karşı meydana gelen ve 1 kişinin ölümü 4 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanan heyelanın ardından acaba “Depremler heyelanı tetikler mi? sorusuna Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Mühendislik Fakültesi, Jeofizik Mühendisliği Bölümü, Sismoloji Ana Bilim Dalı Öğreti Üyesi Dr. Öğretim Üyesi Özgenç Akın açıklık getirdi.
Akın, depremlerin heyelanları tetikleyeceğine dikkat çekerek “Depremler heyelanı tetikler çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. 6 Şubat 2023 depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yeraltı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” dedi.
"Ülkemiz tam anlamıyla bir deprem ülkesi"
Ülkemizin tam anlamıyla bir deprem ülkesi olduğuna dikkat çeken Akın, “Ülkemiz dünyadaki en aktif kuşaklardan bir tanesi olan Alp-Himalaya kuşağında yer almaktadır. Yani ülkemiz tam anlamıyla bir deprem ülkesidir. Dolayısıyla bu depremlerin meydana gelmesi normaldir. Ülkemizde daha çok transform faylardan kaynaklanan yüzeye daha yakın depremler meydana gelir. Yüzeye yakın olduğu için de derinliği yıkıcı olabilmektedir. Şili, Japonya gibi dalma batma zonlarında daha derin daha büyük depremler meydana gelir. Bizim ülkemizde de yedi ya da daha fazla büyüklükte depremler meydana gelmektedir” diye konuştu.
"Rize’deki depreme hiç şaşırmadık"
Geçtiğimiz günlerde Rize’de meydana gelen 4.7 depreme şaşırmadıklarını ifade eden Akın, “Rize’de 4 büyüklüğüne sahip deprem meydana gelmesini açıkçası biz şaşırmadık. Türkiye’nin tamamı deprem bölgesidir. 1996 yılında yapılan deprem tehlikesi haritasında bölgeler vardı. Birinci dereceden beşinci dereceye kadar. Sanki beşinci derecedeki bölgede hiçbir şekilde depremden etkilenmeyecekmiş gibi bir intiba oluşturuluyordu. 2018 yılında yeni deprem tehlike haritası yapıldı. Bu harita parsel bazlı çalışmalarla deprem tehlikesini ortaya koyabiliyor. Bölgemize bakacak olursak burada Mw=4.7’lik deprem meydana geldi. Rize’de, Ordu’da, Trabzon’da, Batum’da faylar var. Bu fayların hepsi MTA’nın diri fay haritasında işaretli değil insanlık zaten fayların 100’de yüzüne hakim değiliz hiçbir zaman da olamayız. Çünkü bir hareket sonucunda faylar oluşur. Fay kırık demektir. Daha önce oluşmuş faylarda deprem olabildiği gibi bir deprem de fayın oluşmasına neden olabilir. Yani aralarında sebep sonuç ilişkisi vardır. Şehrimiz hakkında konuşacak olursak, Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu Fay Zonlarına olan yakınlığımız şehir olarak tehlike altında olduğumuzu ifade ediyor. 4.0, 5.0, 6.0 büyüklüğündeki depremler genellikle yıkıcı olmaz. Yıkıcı olması yapıların uygunsuz inşasından dolayıdır. 6 Şubat depreminde gördük ki 600-700 kilometre uzaklıkta olmamıza rağmen Trabzon’da sallandık ve ciddi şekilde hissettik. Dolayısıyla Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatlarına olan yakınlığımızdan dolayı buralarda meydana gelebilecek büyük depremlerin de bizi doğrudan ve ciddi şekilde etkileyebileceğini düşünüyoruz. Rize’de daha küçük bir fayda meydana gelen 4.7 büyüklüğündeki bir deprem Trabzon için yıkıcı olmayabilir ancak örneğin Bingöl, Karlıova civarında 7 ve 7’den büyük bir deprem bekliyoruz. Dolayısıyla bu depremin bizi etkileyemeyeceğini söyleyemeyiz” şeklinde konuştu.
Depremler heyelanları tetikler mi?
Depremlerin heyelanı tetikleyeceğini belirten Akın, “Depremler heyelanı tetikler çünkü doğada Newton’un tepki yasası geçerlidir. Meydana gelen bir kütle hareketi heyelan oluşturabilir. Altı Şubat depreminden sonra da heyelanlar meydana geldi. Özellikle bölgemiz çok dik yamaçlara sahip ve yağış oranı da çok yüksek. Bu yağış oranı da çok yüksek olduğu için stabil olmayan yeraltı tabakaları heyelanlara sebep olacaktır. Dolayısıyla kütle hareketi ve yağışın da fazla olması eğimin fazla olması bu heyelanları tetikleyecektir” diye konuştu.
"Neler yapılmalı?" Konusunda uyarılarda bulunan Akın, “Parsel bazında zemin etütlerini çok ciddi bir şekilde yapmamız ve denetlememiz gerekmektedir. Genel anlamda makro bölge ve mikro bölgeleme çalışmaları yapılması lazım. Mikro bölgeleme çalışmaları daha yüzeye yakın daha sık aralıklarla ölçümler alınarak yapılırken, makro bölge çalışmaları ise daha derin ve daha geniş alanda tüm şehri hatta tüm bölgeyi kapsayacak yapılır. Bu çalışmalar bir kentin inşasında mutlaka uzman yer bilimciler tarafından yapılmalıdır. Elde edilen sonuçların çok iyi bir şekilde analiz edilip imar planlarının da buna göre yapılması can ve mal kayıplarını önleyecektir” ifadelerine yer verdi.

blank
Berkay Doğan tarafından
07 Nisan, 2025 16:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük İl Genel Meclisi’nden Tarihi Karar

Karabük İl Genel Meclisi, kentin köklü sanayi geçmişine sahip çıkmak ve bu mirası gelecek nesillere aktarmak adına tarihi bir karara imza attı. Nisan ayı olağan toplantısında, İl Genel Meclisi üyelerinin oy birliğiyle sunduğu önerge doğrultusunda 3 Nisan’ın “Sanayi Günü” olarak ilan edilmesi kararlaştırıldı.

Gerçekleştirilen oylamada tüm üyelerin desteğini alan önerge, İl Genel Meclisi’nde kabul edilerek resmiyet kazandı. Alınan karar kapsamında, sürecin tamamlanması için Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı ve İçişleri Bakanlığı’na resmi başvuru yapılacak.

BAŞKAN SÖZEN: “KARABÜK’ÜN EN ANLAMLI GÜNLERİNDEN BİRİ”

İl Genel Meclisi Başkanı Ahmet Sözen, oylama sonrası yaptığı açıklamada, 3 Nisan tarihinin Karabük ve Türk sanayisi açısından taşıdığı öneme vurgu yaptı. Sözen, “Karabük’ün yerel parlamentosu olan İl Genel Meclisi’nde, üyelerimizin tamamının ortak önergesiyle, Karabük’ün en anlamlı günlerinden biri olan 3 Nisan’ın Sanayi Günü ilan edilmesine karar verdik. Bu karar, şehrimizin sanayi kimliğini yaşatmak adına son derece kıymetlidir” ifadelerini kullandı.

3 NİSAN: TÜRK SANAYİSİNİN DÖNÜM NOKTASI

3 Nisan 1937 tarihi, Türkiye’nin ilk entegre demir-çelik fabrikası olan Karabük Demir ve Çelik Fabrikaları’nın (KARDEMİR) temelinin atıldığı gün olarak biliniyor. Bu tarih, Karabük’ün yanı sıra Türkiye’nin sanayileşme yolculuğunda da büyük bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor.

SANAYİ GÜNÜ İLE FARKINDALIK ARTACAK

İl Genel Meclisi tarafından alınan bu kararın, Karabük’ün sanayi kimliğini öne çıkarması ve bu alandaki tarihi mirasın korunmasına katkı sağlaması bekleniyor. Sanayi Günü sayesinde, özellikle genç nesillerin sanayinin gelişim sürecine dair farkındalığının artırılması ve bu mirasa sahip çıkılması hedefleniyor.

Kararın TBMM ve İçişleri Bakanlığı tarafından da onaylanması halinde, 3 Nisan bundan böyle her yıl “Sanayi Günü” olarak kutlanacak ve Karabük, bu özel günün simgesi haline gelecek.

Haber videosu için TIKLAYINIZ!

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.