Ihlas Haber Ajansı tarafından
16 Mart, 2024 16:48 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Dr. Gamze Nur Müjdeci: “Dünyada her yıl 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor”

Hitit Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Gamze Nur Müjdeci, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü raporuna göre dünyada her yıl 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor, bu da insan tüketimi için üretilen toplam gıdanın üçte birini temsil etmektedir” dedi.
Hitit Üniversitesi tarafından düzenlenen Bilim ve Teknoloji Festivali’nde Öğretim Üyesi Dr.ç Gamze Nur Müjdeci, “Gıda Atıklarının Katma Değeri Yüksek Ürünlere Dönüştürülmesi” konusunda bir sunum gerçekleştirdi. Sunumda gıda israfına dikkat çeken Dr. Müjdeci, her yıl 1.3 milyon gıdanın israf edildiğini söyledi. Müjdeci, yapılan israfın sadece ekonomik bir sorun olmadığını, aynı zamanda ahlaki bir sorun olarak da ortaya çıktığını vurguladı. İsrafın önlenmesine dikkat çeken Müjdeci, Hitit Üniversitesi olarak döngüsel ekonomiye işaret ederek bölgede bununla ilgili çalışmalara başladıklarını açıkladı.

"1.3 milyar ton gıda israf ediliyor"
Gıda kaybı ve israfı nedeniyle ortaya çıkan açlıktan dünya nüfusunun yüzde 12’sinin etkilendiğini belirten Müjdeci, “Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü raporuna göre dünyada her yıl 1.3 milyar ton gıda israf ediliyor, bu da insan tüketimi için üretilen toplam gıdanın üçte birini temsil etmektedir” ifadelerini kullandı.
Hasat sonrası ve fabrikalarda üretim sırasında ortaya çıkan atıkların hiçbir şekilde israf olmadan katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülebileceğini kaydeden Müjdeci, “Bu atıklar hayvan yemi ya da kompost ürünler olarak kullanılsa da ilaç etken, gıda takviyesi etken maddesi ya da kozmetik ürün etken maddesi olarak kullanılması da mümkün. Yeşil ekstraksiyon, fermantasyon teknolojisi yeni yatırım planlarımız arasında yer alıyor. Ülke olarak, bölge olarak ithal ikamesi ürünlerin atıklar kullanılarak üretme konusunda çalışmalarımızı başlattık” dedi.

"Döngüsel çevreninin korunması ekonomik fayda da sağlıyor"
Ortaya çıkan atık gıda ve enerjinin döngüsel ekonomi yaklaşımı ile katma değeri yüksek ürünlere dönüştürülebileceğini vurgulayan Dr. Müjdeci, “Döngüsel ekonomi modelleri, malzeme ve enerji döngülerinin kapatılmasına önem verilen, bir yandan doğaya saygı gösterirken, bir yandan da ürünlerin uzun vadeli sürdürülebilirliğini sağladığı için işletmeler için dönüştürücü bir yaklaşımı temsil ediyor. Döngüsel ekonomi, ürün ömrünü uzatmaya ve atığın değerini artırmaya odaklanarak, yalnızca çevrenin korunmasını teşvik etmekle kalmıyor, aynı zamanda ekonomik faydalar da sunuyor” ifadelerini kullandı.

Müjdeci, sunumunda “Potansiyel uygulamalar, Yeşil Ekstraksiyon, Fermantasyon Teknolojisi, Fermantasyon yolu ile gıda atıkları kullanılarak üretilen ürünler” hakkında da bilgiler verdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Asuman Doğan tarafından
04 Mayıs, 2025 13:51 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Safranbolu’nun Özgün Mimarisi Kayboluyor

Safranbolu’nun tarihi dokusu korunmaya çalışılırken, yeni yapı ve satışlar endişe yaratıyor.

Safranbolu, UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve Osmanlı döneminden kalma özgün mimarisiyle kent ölçeğinde koruma altında yer alıyor.
Bölgenin kültürel ve turistik değerlerini koruma amacıyla yapılan restorasyon çalışmaları ve projeler, bölgeyi hareketlendirse de, son zamanlarda bahçeli iki katlı evlerin satılık ilanlarıyla yer alması ve yeni yapıların geleneksel mimariye uygun olmaması endişe yaratıyor.
Emlak piyasasında yaşanan hareketlilik, Safranbolu’nun özgünlüğünü tehdit ediyor. Konakların bakım ve restorasyon maliyetlerinin yüksek olması, ev sahiplerini satışa yönlendiriyor. Bu durum, emlak piyasasında hareketlilik sağlarken, aynı zamanda bölgenin mimari bütünlüğüne zarar verme riski taşıyor. Çarşı ve Bağlar bölgelerindeki evlerin satılık ilanlarında yer alması ise bazı endişeleri açığa çıkarıyor. Çünkü o sokaktaki evlerin birçoğu artık kaderine terk edildi.
Emlak sektörünün önde gelen isimleri, Safranbolu’nun mimari kimliğinin korunması gerektiğine vurgu yapıyor. Karabük’te Emlakçı Hakan Ayhan şu değerlendirmeyi yaptı:
-“Bölgedeki restorasyon çalışmaları ve emlak hareketliliği, geleneksel mimarinin sürekliliğini tehdit ediyor”
Ayhan: "Safranbolu’da özellikle tarihi konakların restorasyonu ile satışı artarken, yeni yapıların geleneksel Türk evi mimarisine uygun yapılmaması ise endişe yaratıyor. Miras yoluyla hissedarlar arttıkça, bazı evlerin önünde satılık ilanı yazılarının daha da çoğaldığını görüyoruz. Ancak, bölgenin kimliğine uygun olmayan projeler, turizm açısından olumsuz etkiler yaratabilir. Bu nedenle, hem alıcılar hem de satıcılar çok daha bilinçli olmalı, restorasyon ve inşaatlarda geleneksel mimarinin esas alınması gerekiyor." dedi.
Safranbolu’da tarihi konaklarda satılık yazısının artmasıyla birlikte, hem turizm destinasyonunu hem de mahalle sakinlerini olumsuz etkilediği görülüyor. Safranbolu’nun özgün mimari yapısının korunmasının önemine vurgu yapan, Emlakçı Ayhan ile yapılan görüşmede, bölgedeki satış trendleri ve mimari uyum konuları detaylandırıldı.
Ayhan sözlerine şöyle devam etti:
"Ünlü sanatçı Hakan Peker’in restore ettiği ev gibi, bölgedeki tarihi konakların aslına uygun restore edilmesi, hem bölgenin kültürel değerlerinin korunması hem de turizm gelirlerinin artması açısından büyük önem taşıyor. Ama herkes bu duyarlılıkta olmayabiliyor ya da duyarlı oluyor ancak maddi açıdan imkanı sınırlı kalıyor. Bu konuda tarihi bir evin satışında, aslına uygun yenilenmesi şartı konularak, bununda en geç 1 yıl gibi bir sürede yapılması gerekebilir. İtalya’da bugün 1 Euro’ya ev alıyorsunuz deniliyor ama aslına uygun yenilenmeyi şart koşuyor. Burada bu uygulamaları ancak bilinçli alıcılar üstleniyor. Evlerde yaşam olmadıkça satın alınmasının bir manası da kalmıyor. Sit alanındaki evi koruma altında değilse villa tarzı geniş balkonlu, garaj kapılı ve özgün duvarların yıkıldığı modern yapılar yapılıyor, bu yapılar geleneksel yapıya uygun olmadığında, bölgenin bütünlüğüne ve özgünlüğüne zarar veriyor."
Emlakçıların, Safranbolu’nun kent dokusunun korunması adına, yerel yönetimler ve inşaat sektörü ile birlikte hareket etmesi gerektiğine dikkat çeken Ayhan, ayrıca bölgedeki emlak piyasasının sürdürülebilirliği için, restorasyon ve yeni yapımların geleneksel mimariye uygun olarak yapılması gerektiğine işaret ediyor.
Safranbolu’da, tarihi mirasın korunması ve ekonomiye katkı sağlayacak doğru adımların atılması, bölgenin geleceği açısından büyük önem taşıyor. Gelişmeleri yakından takip edecek bağımsız bir denetim mekanizmasının, bölgenin turizm ve emlak piyasasının, kültürel miras değerleri çerçevesinde şekillenmesinde rol alması bekleniyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.