blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
30 Aralık, 2024 12:07 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Doğu Karadeniz’de heyelan tehlikesi büyüyor

Doğu Karadeniz’de artan heyelan tehlikesi, şiddetli yağışlar ve yanlış arazi kullanımı nedeniyle büyürken uzmanlar, acil tedbirler alınması gerektiği konusunda uyarıyor.
Doğu Karadeniz Bölgesi, son yıllarda artan heyelan olaylarıyla karşı karşıya. Bilhassa Artvin, Rize ve Trabzon’da sıklıkla yaşanan toprak kaymaları, hem yerleşim alanlarını hem de tarım topraklarını tehdit ediyor. Artvin Çoruh Üniversitesi Orman Fakültesi’nden Prof. Dr. Aydın Tüfekçioğlu, Doğu Karadeniz Bölgesi’nde son yıllarda artan heyelan riskine dikkat çekerek artan yağışlar, çaylık alanların yaygınlaşması ve altyapı çalışmalarındaki eksikliklerin bu doğal afeti tetiklediğini söyledi.
Heyelanların en kıymetli nedenlerinden birinin yağış ölçüsündeki artış olduğunu vurgulayan Tüfekçioğlu, bilhassa şiddetli sağanakların heyelan oluşumunu hızlandırdığına işaret etti. Kıyı bölümündeki ormanlık alanların çay tarımına dönüştürülmesi de bu sorunu derinleştiriyor. Tüfekçioğlu, “Çay bitkisinin ağır kök yapısı, yağmur suyunun toprakta birikmesine neden oluyor ve bu da heyelan riskini artırıyor. Vatandaşlarımız, çaylık alanların alt kısımlarında mesken yapmaktan mutlaka kaçınmalı” tabirlerini kullandı.
Eğimli topraklarda yapılan inşaat ve yol projelerinin toprak stabilitesini bozarak heyelanları tetiklediğine dikkat çeken Tüfekçioğlu, “Her yıl yol üretimi sırasında meydana gelen heyelanları engellemek için tünel geçişleri yahut sediment köprüleri inşa edilmesi koşul. Aksi takdirde bölgede can ve mal kayıpları devam eder” ikazında bulundu.

Kış aylarında çığ tehlikesi büyüyor
Karadeniz’in yüksek rakımlı bölgelerinde çığ tehlikesinin göz arkası edilmemesi gerektiğini belirten Tüfekçioğlu, ağır kar yağışı sonrası yaşanan hava değişikliklerinin bu riski artırdığını söyledi. Tüfekçioğlu “Havanın ılımanlaşmasıyla birlikte kar katmanı süratle hareket edebilir ve çığ olaylarına yol açabilir. Bu nedenle, çığ tehlikesi olan alanlara kar yağışı sonrası gidilmemesi hayati kıymet taşıyor” diye konuştu.

Arhavi’de heyelan riski devam ediyor
Arhavi’de 8 Aralık tarihinde 4 kişinin mevti ile sonuçlanan heyelanla ilgili değerlendirmelerde bulunan Tüfekçioğlu, bölgede hâlâ kopmaya hazır yamaçların bulunduğunu vurguladı. Uydu imgeleri ve hava fotoğrafları üzerinden yapılan incelemelerde, hareket etmeye hazır kitlelerin olduğunun görüldüğünü kaydeden Tüfekçioğlu “Bu materyallerin üstten alınması ya da aşağıya setler yapılarak hareketlerinin engellenmesi gerekiyor. Aksi takdirde bölgede can ve mal kaybı riski sürecektir” dedi.
Artan yağışlar ve toprak kaymaları göz önüne alındığında, bölgedeki altyapı çalışmalarının daha dikkatli planlanması gerektiğini vurgulayan Tüfekçioğlu, gelecekte beklenen yağış artışlarının heyelanları daha da artırabileceğine işaret etti. Tüfekçioğlu “Yağışların 200-400 mm ortasında artacağı öngörülüyor ve bu sağanaklar, heyelan riskini katbekat artıracak. Bölgenin topografik yapısı ve iklim değişikliği göz önünde bulundurularak, afet idaresi konusunda daha kapsamlı adımlar atılmalı” teklifinde bulundu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Aylin Sarıoğlu tarafından
12 Ağustos, 2025 14:50 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

TİGAD Genel Başkanı Okan Geçgel: “Yerel Basının Susturulması, Milletin Nefesinin Kesilmesidir”

Türkiye İnternet Gazetecileri Derneği (TİGAD) Genel Başkanı Okan Geçgel, son yayımlanan tasarruf tedbirleri genelgesine sert tepki gösterdi. Geçgel, genelge ile gazete ve dergi abonelikleri, reklam ve tanıtım kalemlerinin tasarruf kapsamına alınmasının, yerel basının yaşam damarlarını kesmek anlamına geldiğini belirterek, bu kararın halkın haber alma özgürlüğüne doğrudan zarar verdiğini vurguladı.

Geçgel açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

“Yerel basın susarsa, milletin nefesi kesilir. Toplumun haber alma özgürlüğü gasp edilmiş olur. Vicdan terazisi bozulur, ülkenin temeline dinamit yerleştirilmiş olur. Maalesef yayımlanan bu genelge, yerel medyanın nefes borusuna pamuk tıkamaktadır. Gazeteler bir bir kapanmakta, dijital medyanın sesi kesilmekte, ekranlar kararmakta, radyolar susmaktadır. Bu, basına karşı yapılmış planlı bir infazdır.”

“Ekonomik bağımsızlığı elinden alınan basın, özgürce nefes alamaz”

TİGAD Genel Başkanı, ekonomik özgürlüğü olmayan bir basının özgürce mücadele edemeyeceğinin altını çizerek, “Özellikle yerel medyanın gelir kapılarına kilit vurmak, halkın gözüne perde çekmek demektir. Bu karar, sadece basına değil, doğrudan demokratik düzenin sağlıklı işlemesine zarar vermektedir” dedi.

Geçgel, yaklaşık 1,5 yıldır her fırsatta tasarruf tedbirlerinde basının kapsam dışı tutulması gerektiğini söylediklerini hatırlatarak, “Basının haklarını savunmak bizim birinci görevimizdir ve bu görevi son nefesimize kadar yerine getireceğiz. Kimse bizden susmamızı beklemesin, bekleyen de karşısında bizi bulur” sözleriyle tepkisini dile getirdi.

“Tasarruf sadece basına uygulanıyor, şatafat tam gaz devam ediyor”

Geçgel, tasarruf tedbirlerinin yalnızca basına uygulanmasını sert bir dille eleştirerek, şu ifadeleri kullandı:

“Tasarruf tedbirleri deniyor ama maalesef sadece basına uygulanıyor. Kamuda şatafatlı harcamalar tüm hızıyla devam ediyor. Lüks makam araçları, israf dolu programlar, pahalı toplantılar, belediyelerin düzenlediği konserler ve festivaller tam gaz sürüyor. Bütün bu israf kalemleri tasarruf tedbirlerine takılmazken, sadece basının gelirlerini kısıtlamak ve tasarruf tedbirlerinin ilk hedefi yapmak akıl dışıdır. Bunu hiçbir vicdan izah edemez, hiçbir mantık kabul edemez.”

“Bu uygulama, basını sessizliğe mahkûm etme planıdır”

Geçgel, yerel basının yok olmasının ülke genelinde büyük bir bilgi karartmasına yol açacağını belirterek şunları söyledi:

“Yerel basın, halkın gözü, kulağı ve sesidir. Onu susturmak; halkın doğru bilgiye ulaşma hakkını zayıflatmak anlamına gelir. Bu uygulama, basını sessizliğe mahkûm etme riskini taşımaktadır. Unutulmamalıdır ki, susturulmuş bir basın, yarın susturulacak olan halkın habercisidir. Bu yüzden bu mücadele, sadece gazetecilerin değil, 85 milyon vatandaşın mücadelesidir.”

“Basının üç kuruşluk gelirini hedef almak akıl tutulmasıdır”

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’e ve bakanlık yetkililerine açık bir çağrı yapan Geçgel, “Bu genelgeyi hazırlayanların, basının üç kuruşluk gazete-dergi aboneliği veya reklam gelirinden tasarruf ederek ülkeye ne kazandıracağını anlamış değilim. Bu akıl tutulmasını milletimizin yüksek ferasetine havale ediyorum. Tasarruf bahanesiyle yerel basını yok etmek, bu ülkenin geleceğine vurulmuş en büyük darbedir” dedi.

“Yerel basın ayakta kalamazsa, demokrasi de ayakta kalamaz”

Geçgel, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Bu ülkenin en ücra köşesinde, zor şartlar altında, çoğu zaman kendi imkânlarıyla halkın sesi olmaya çalışan yerel gazeteciler var. Onların emeğini, alın terini görmezden gelmek, onları yok saymak, bu ülkenin vicdanını yok saymaktır. Yerel basın ayakta kalamazsa, demokrasi de ayakta kalamaz. TİGAD olarak, dün olduğu gibi bugün de basının haklarını sonuna kadar savunmaya devam edeceğiz. Asla susmayacağız, susturulmamıza izin vermeyeceğiz.”

Bizi sosyal medyadan takip edin