Cumhuriyet Halk Partisi’nin Eski İl Başkanı Avukat Erdoğan Dinçel, gazetemize yaptığı açıklamada siyasetin kendisi için bir yaşam biçimi olduğuna değindi. Dinçel, “Siyaset yapmak illa bir makamda başkanlık yapmak anlamına gelmiyor. Benim yaşam biçimim siyaset oldu. Karabük’te tıpkı Türkiye genelinde olduğu gibi genel seçimlerde muhalefet olarak hayal kırıklığı yaşadı. Beklentileri yüksek olduğu için manevi olarak çöküntülere sebep oldu. Kongreler seçim nedeniyle yapılamamıştı. Yönetim kademelerindeki değişiklikler, kongrelerin partiye sağlayacağı moral ve motivasyonu oldukça önemli buluyorum. Uzun yıllar merkez ilçe üyesi ve başkanlığı ile kongrelere olumlu yönde katkı sağlamak için çalışmalar yaptık. Listelerin oluşturulmasına tek bir isim olmaz. Siyasetin doğasında birlikte siyaset yaptığımız arkadaşlarla ortak bir çalışma yaptık demek daha doğrudur. Siyasetin içinde aktif olmam nedeniyle sürekli yeniden aday mısınız diye ya da görüş alış verişi oluyor. Biz de partiye katkı sağlamak amacıyla elimizden geldiği kadar olumlu destek oluyoruz" dedi. SORUMLULUĞUMUZ DAHA AĞIR Yıllarını adadığı Karabük Cumhuriyet Halk Partisi için siyasi fikirlerinin değerli olduğunu gördüğünü ve bir önceki milletvekili seçimindeki hata yapıldığına dair eleştirilerin yeniden olmaması için hak, hukuk ve adalet konusunda yerinde karar alınıp alınmadığı değerlendirildiğini belirten Dinçel, “Milletvekili seçilmişse, başarılı olmak zorundadır. Bize daha büyük daha fazla daha ağır sorumluluklar düşüyor. Özellikle muhalefet partisinin bir milletvekili kazanan partisi olarak daha çok çalışmalıyız. Yeni seçilen milletvekili arkadaşımızın önünde dört yıl var. Çok da güzel çalıştığını düşünüyorum.” dedi. EKONOMİK SIKINTIDAN DAHA ÖNEMLİSİ SIĞINMACI SORUNU Avukat Dinçel: “Ekonomik zorluk ve sıkıntı her şeye her mesleğe yansıyor. Türkiye’de birçok meslek dejenere oldu. Ben mesleğe başladığımda Karabük’te 30-40 civarında avukat sayısı vardı. Ekonomi de oldukça canlıydı. Şu an kentimizde 200’ü aşan sayıda avukat bulunuyor. Meslektaşlarımız da ona göre ekonomik anlamda da sıkıntı doğuyor. Adalet sistemi tam olarak işlemiyor. İktidar partisinin bu konuda etkisi var. Atanma konusunda ve atanmaların baskılanması gibi toplum içerisinde adaletin eşit olarak dağıtılmadığını ve halkın adalete güvenini sorgulamasına neden oluyor. Cumhuriyet tarihinin en düşük seviyede görüldüğü bir adalete güven konusu sorgulanıyor. Uyuşturucu, cinsel suçlar gibi suç oranları arttı. Boşanmalar arttı. Ekonomik zorluk, aile içinde sıkıntıları arttırdı. Eğitim seviyesi düştüğü için bu zorluklara en büyük etken ekonomik sıkıntılar da eklenince birçok istenmeyen davalar oluşmaktadır. Bir ülke sadece savaşla işgal edilerek teslim alınmaz. Bu bazen ekonomik anlamda olur. Bazen de yabancı sığınmacıların toplumun her tarafında yani ülke geneline yayılmasıyla olur. Şu anda ekonomik sıkıntının önüne geçebilecek daha önemli bir sorun da sığınmacı sorunudur. İnsanların artık yazlıklarını satacak kadar rahatsızlıklarını dile getirdiği bir dönemden geçiyoruz. Ülke resmen işgal edilmek üzere. Buna bir dur demek gerekiyor. Mesleğimi, siyasi kariyerimi bir kenara bırakıyım. Bir insan, bir vatandaş olarak çok üzülüyorum ve rahatsız oluyorum. Belki de birkaç yıl sonra bizlerde bu ülkede rahatça yaşayamaz duruma geleceğiz. Bugün İstanbul ve Ege’de sığınmacıların tehlikeli popülasyonu nasıl bize uzak gibi gelse de aslında hiç uzak değil. En üzüldüğüm konu ise, kendisini Türkçü ve milliyetçi olarak ifade eden bir partinin de buna destek olmasıdır" diye konuştu. Dinçel, önümüzdeki yerel seçimlere nasıl girilmesi ile ilgili açıklamasında İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in gerçekleştirdiği basın açıklamasına da değinerek, “Seçimlere nasıl girileceği çok önemlidir. Sayın Akşener’in konuşmasının oldukça ilginç, gerçekten tarihi ve talihsiz bir açıklama olduğunu düşünüyorum. Tüm il ve ilçelerde kendi adaylarıyla seçime gireceğini açıkladı. Burada hiçbir pazarlığa meydan vermeden, hiçbir tartışmaya, değerlendirmeye veya mutabakata yer vermeden hepsinin önünü kapatarak bir açıklama yaptı. Siyasetçiler verdikleri sözün arkasında durmalıdır. Biz bu sözlerin doğruluğu ile çalışmaya devam edeceğiz. Tavandaki olumsuzluk, tabana da yansımaya başlıyor. Ülkemizin artık iktidara karşı birlikte hareket etmemiz gerektiğini, büyük bir çıkmaza girildiğini göre göre böyle bir zamanda ikinci sefer kurtarma operasyonu yapmalıdır. Seçmen gidişattan memnun değil. Karşı duruş sergileyen muhalefet partileri buna yoğunlaşarak ilerde kendiliğinden bir birliktelik doğacaktır. Herkes bunun bilincinde ve farkında diye düşünüyorum. Muhalefetin ittifaka gideceğini bunun da seçmenle olacağını görüyorum. Bunun örnekleri var. Sayın Rafet Vergili’de bu şekilde 2019 yılında başkanlığı kazandı. Bu dönem partisinin iktidar partisiyle birlikteliği var. Bu seçim döneminde muhalefet partilerinin aday belirlenmesinde, seçmenlerin iradesiyle bu partilerin kendiliğinden ittifaka zorlanacaklarını düşünüyorum.” dedi. 15 SENEDİR ŞANTİYE ALANINDAYIZ Dinçel, merkez belediye yönetimini şu sözlerle eleştirdi: “15 senedir kent merkezinin, kentin göbeği yıllardır aynı belediye hizmetindeyken hala aynı şantiye alanı olması bize başarısız bir yönetimi göstermektedir. Önceki dönemlerde nasıl kazandı, ben anlamıyorum. Üç dönemde yeni bir şehir kuruluyor. Şöyle bir şey de var dört sene yat, sonra seçim öncesi bir hareketlenme yap. Halkı mahkûm edeceksin, 15 yıldır bozuk yollarda arabalarını perişan edeceksin. Yıllarca bozulan halk otobüslerinde iyileştirme yapmayacaksın ama son aylarda hepsini yapmaya başlayacaksın. Buradaki vatandaşlarımız merkez belediye yani mevcut yönetimden derhal kurtulması gerekmektedir. Başka bir vilayette olsa hayatta seçilemez. Bakalım göreceğiz, halk nasıl bir duruş sergileyecek. Önümüzdeki kongreler ve yerel seçimler ülkemiz için çok önemli.” (Haber Merkezi)