Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Dermatoloji uzmanı uyardı: “Cüzam hastalığı sorun olmaya devam ediyor”

Sağlık Yayın: 28.01.2024 20:48
İhlas Haber Ajansı
Dermatoloji uzmanı uyardı: “Cüzam hastalığı sorun olmaya devam ediyor”

Dermatoloji (Cildiye) Uzmanı Dr. Asiye Yıldız, “Lepra(Cüzam) hastalığı 21. yüzyılda dahi gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde hastalığın sorun olmaya devam ediyor. Ciddi sağlık problemlerine ve bu nedenle de işgücü kaybına yol açıyor. Solunum yolu ve deriden temas ile bulaşıyor” dedi.

Her yıl ocak ayının son haftası “Lepra(Cüzam) Haftası” ve ocak ayının son pazar günü ise “Dünya Lepra günü’’ olarak değerlendiriliyor. Ciddi sağlık problemlerine ve bu nedenle de işgücü kaybına yol açan bulaşıcı hastalıkla ilgili bilgilendirmelerde bulunan Medicana International Samsun Hastanesi Dermatoloji Uzm. Dr. Asiye Yıldız, uygulanan başarılı kontrol programları ile hasta sayısının çok azalmasına rağmen 21. yüzyılda dahi gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde hastalığın sorun olmaya devam ettiğini söyledi. Lepra hastalığının insanoğlunun bildiği en eski hastalıklardan birisi olduğun ifade eden Uzm. Dr. Asiye Yıldız, “Anadolu, çok eski zamanlardan bu yana birçok medeniyetin geçtiği topraklardır. Anadolu’ya bu hastalık göçler ile taşınmış, Türkiye’de modern anlamda lepra savaşı 1 Haziran 1957 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları öğretim üyelerinden Doç. Dr. Etem Utku tarafından Ankara Cüzam Savaş Derneği’nin kurulmasıyla başlamıştır. Türkiye’de cüzam savaşında Etem Utku Hoca’dan başlayarak çok değerli bilim insanları çalışarak bugünkü başarıyı sağlamışlardır. Önerilen modern tedavi protokollerinin ülkemizde de uygulanması sonucunda, hasta sayısı önemli ölçüde azalmıştır. Tanı almış ve kayıt altında gözlenen hastaların tamamının tedavisi tamamlanmış ve bulaştırıcılığı kalmamıştır” diye konuştu.

“Solunum yolu ve deriden temas ile bulaşıyor”

Hastalığın en sık solunum yolu ve deriden temas yolla bulaştığına dikkat çeken Dr. Yıldız, “Özellikle ev içi yakın temaslarla küçük çocuklarda hastalığın ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir. Ortalama kuluçka süresi olan 2-4 yıl hatta bazen daha uzun bir süre olabilir. Tedavi başlandıktan kısa süre sonra bulaştırıcılık ortadan kalkmaktadır” şeklinde konuştu.

Lepra hastalığının belirtileri

Hastalığın belirtileri hakkında konuşan Dr. Asiye Yıldız, “İlk klinik belirti yüz, kol ve bacakların dış yüzü, sırt, kalçalar gibi vücudun diğer bölgelerinde ortaya çıkan birkaç santimetre büyüklüğünde deriden hafif bir renk farkı ile ayrılan, kaşıntı ve ağrı gibi şikayete yol açmayan, açık renkte bazen hafif kızarık bir lekedir. Bu dönemde tanı konulduğunda tedavi ile tamamen iyileşir. Tedavi edilmediği takdirde daha ileri klinik formlara ilerler, deride kızarıklık, kabarıklıklar, geniş sınırları belirgin lekeler, kaşlarda dökülme, sinirlerin tutulmasına ilişkin belirtiler, el ve ayaklarda uyuşukluk, duyu kayıplarına neden olabilir. Duyu kaybına bağlı yaralanmalar, yanıklar meydana gelir. Hastalık belirtileri hastanın basile vereceği cevaba göre deride hafif bir renk açılmasının olduğu lekeden, geniş yayılımlı periferik sinir sistemi, göz, kemik, kas ve diğer dokuların tutulduğu, şekil bozuklukları ve sakatlıkların geliştiği bir tabloya kadar değişiklik gösterir. Leprom adı verilen yumrular yüze yerleştiklerinde aslan yüzü denilen yüz görünümünü ortaya çıkarırlar. Ayrıca semer burun denilen burun çöküntüsüne, damak delinmesine, göz kapaklarının düşmesine, ses kısıklığına, parmakların kendiliğinden kopmasına da yol açarlar. Eller etkilendiğinde pençe eli görünümü oluşur” ifadelerini kullandı.

Lepra hastalığında tanı

Dr. Asiye Yıldız, hastalıkta tanı ve korunma ile ilgili şunları söyledi:

“Hastalığın tanısında şüpheli deri lezyonları ile beraber periferik sinir tutulumu belirtilerinin elle muayene edilerek sinir kalınlaşmasının ve duyu muayenesi ile yüzeysel duyu kaybının tespiti ile tanı konulabilir. Lepra basilinin mikroskopla gösterilmesi de tanıyı kesinleştirir. Lepra hastalığı, Dünya Sağlık Örgütü’nün tedavi şemalarına göre kombine ilaçlarla 6-12 bazen de 24 ay süren rejimlerle tedavi edilmektedir. Bu ilaçların kullanılamadığı durumlarda alternatif tedavi uygulanır. Bu hastalıktan korunmak için erişkinlerin ilave bir önlem almalarına gerek yoktur. Ancak çocuklara yönelik önlem almak gerekir. Koruyucu bir aşısı yoktur. BCG ile immün proflaksi yapılmaktadır. Cüzam hastalığının kontrol altına alınabilmesi için hastalığın belirtilerinin bilinmesi, hastaların sakatlık gelişmeden erken dönemde tanı alması ve tedavi edilmesi, hasta ve toplumun eğitilmesi önemlidir.”

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Karadeniz’de kestanede verimini düşüren gal arılarına karşı biyolojik mücadele sürüyor

Dünya Yayın: 21.05.2024 16:24
İhlas Haber Ajansı
Karadeniz’de kestanede verimini düşüren gal arılarına karşı biyolojik mücadele sürüyor

Karadeniz Bölgesi’nde görülen ve kestane ağaçlarını kurutan gal arısıyla mücadele için laboratuvar ortamında üretilen böcekler Kastamonu’da doğaya bırakıldı. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü tarafından şu ana kadar kestane ağaçlarına 8 bin böcek salındı.

Karadeniz Bölgesinde ilk kez 2021 yılında görülen ve kestane ağaçlarının kurumasına sebep olan kestane gal arısıyla mücadele hız kesmeden devam ediyor. Halk arasında ‘katil arı’ olarak bilinen kestane gal arısına karşı Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarında çoğaltılan 8 bin adet ‘Torymus Sinensis’ böceği, kestane ağaçlarının yoğun olarak bulunduğu ormanlık alanlara bırakıldı. Gal arılarının yumurtalarıyla beslenen böcekler ile ağaçların kurumasının ve yüzde 80 civarında meyve kaybına sebep olan gal arılarının azaltılması hedefleniyor.

Verim tekrar artacak

Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü, kestane ağaçlarının tomurcuklarına yumurta bırakarak çiçek açmasını engelleyen ve zamanla ağaçları tamamen kurutan gal arısıyla mücadele için ilk olarak Cide Orman İşletme Müdürlüğü bünyesinde laboratuvar kurdu. Cide ilçesinde kurulan Orman Zararlılarıyla Mücadele Teşhis ve Tanı Laboratuvarında gal arısıyla beslenen ‘Torymus sinensis’ adlı böceğin üretimine halen devam ediliyor. Laboratuvar ortamında erkek ve dişi olarak çoğaltılan Torymus sinensisler, Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğünün sorumluluk sahasında bulunan ormanlarda zarar gören kestane ağaçlarının dallarına bırakılmasına devam ediliyor. Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü tarafından laboratuvarlarda üretilen 8 bin adet ‘Torymus sinensis’ böceği, Doğanyurt, İnebolu, Abana, Küre, Bozkurt ve Çatalzeytin ilçelerinde de bulunan kestane ağaçlarının yapraklarına bırakıldı.

“Şu ana kadar 8 bin böceği ormanlarımıza saldık”

Yapılan çalışmalarla ilgili bilgi veren Kastamonu Orman Bölge Müdürlüğü Orman Zararlılarıyla Mücadele Şube Müdürü Orman Yüksek Mühendisi Uğur Şahin, “Halk arasında katil arı olarak bilinen kestane gal arısı, 2014 yılından itibaren ülkemizde de görülmeye başlandı. İlk olarak Yalova’da tespit edilen zararlıyla mücadelemiz 10 yıldır devam etmektedir. 2021 yılından itibaren de bölgemizde görülmüştür. Hemen 2023 yılında Cide Orman İşletme Müdürlüğünde biyolojik mücadeleyle ilgili bir laboratuvar oluşturduk. Bir yandan da Bursa Orman Bölge Müdürlüğü laboratuvarlarından getirdiğimiz ‘Torymus Sinensis’ böceğimizi salımlarımız devam etmektedir. Şu ana kadar 8 bin böceği ormanlarımıza saldık. Cide’de laboratuvarda ürettiğimiz ‘Torymus Sinensis’ böceğini salımlarımız bundan sonrada devam edecek” dedi.

“Hem biyolojik mücadele ile hem de biyoteknik mücadele ile dengeyi sağlamaya çalışacağız”

Bir yılda dengeyi sağlamaya çalıştıklarını belirten Şahin, “Kestane gal arısıyla mücadelede son yıllarda gelişen teknoloji ile birde biyoteknik ile mücadelemiz var. Bioteknik mücadelemizde kestane gal arısının uçma zamanı olan Temmuz ve Ağustos aylarında uçup yumurta koymadan gal arısını havada avlamak. Sarı renkte cezbedici polimerden yapılmış tuzaklarımızla kestane gal arısını da havada yumurta koymadan yakalamak amacıyla bütün Kastamonu bölgesini sarı renkteki tuzaklarla donatıyoruz. Geçen yıl uygulamaya başladık bunu ve çokta verimini gördü. Bu sarı tuzak tam uçma döneminde 400 ila 700 arası zararlıyı yakalayabiliyor. Bir yandan zararlının bioteknik mücadelesi ile popülasyonunu azaltarak diğer yandan da faydalı böceğimizi araziye doğal olarak yayılımını ve artırımını sağlayarak bu zararlının popülasyonunu en az seviyeye indirmeye çalışıyoruz. Zararlı ile mücadelede tüm dünyada şu zamana kadar 10 ila 15 yıl arasında bir yılda denge sağlanmış. Biz, bu süreci 2 yıldır uyguladığımız hem biyolojik mücadele ‘Torymus Sinensis’ böceği salımı ile hem de bioteknik mücadele ile birlikte en kısa sürede daha az bir yılda tamamlayarak dengeyi sağlamaya çalışacağız. Doğaya saldığımız ‘Torymus Sinensis’ yırtıcılarının insanlara ve doğaya herhangi bir zararı yoktur. Sadece ve sadece kestane gal arısının larvalarıyla beslenir, o popülasyonu azaltır. Kestane gal arısı belirle bir süre sonra azaldığında ‘Torymus Sinensis’ böceği de doğal olarak azalacaktır ve dengede kalacaktır” diye konuştu.

“Bu sıkıntılı sürecin içinden devletimizin desteğiyle çıkacağız”

Cide Kayaardı Köyü muhtarı Yaşar Dal ise, “Cide, kestane ağaçlarıyla kaplı, kestane balı yetiştiriyoruz. Önce kestane balı ormanının bakımı yapıldı. Şu anda gal arısıyla savaşabilmesi için ormana böcek saldılar. İnşallah bu sıkıntılı sürecinde içinden devletimiz ve köylülerimizin işbirliğiyle çıkacağız. Bu işin inşallah üstesinden geleceğiz. Kestane ağaçları, gal arısı sebebiyle tırtıl üretmiyor. Üretmediği için arıda kestaneden bal alamıyor. Bu şekilde de bal üretimine ciddi zarar veriyor. Bu yüzden Orman Bölge Müdürlüğü bir çalışma yürütüyor, inşallah bundan sonrada mücadele devam edeceklerini söylediler. İnşallah devletimiz ile birlikte bundan da yüzümüzün akıyla çıkacağız. Bizlerde bu işten mutlu olarak, kestane balını üretmeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.