Kastamonu’nun Tosya ilçesinde şofben gereci yükle yabancı plakalı tırda çıkan yangın itfaiye takımları tarafından söndürüldü. Yangında tır ve dorsesindeki şofben gereçleri kullanılmaz hale geldi.
Olay, Tosya ilçesi D100 karayolunda meydana geldi. Edinilen bilgiye nazaran, İran’dan İtalya’ya şofben gereci götüren Ahmad Mohammadpour idaresindeki yabancı plakalı tırda şimdi tespit edilemeyen sebeple yangın çıktı. İhbar üzerine olay yerine itfaiye takımları sevk edildi. Olay yerine gelen itfaiye gruplarının müdahalesiyle müdahalesiyle yangın söndürüldü. Yangın sebebiyle D100 karayolu kısa müddetliğine ulaşıma kapandı.
Tırdaki söndürme çalışmalarının akabinde yol, tekrar ulaşıma açılabildi. Yangında tır tır ve dorsesindeki şofben gereçler kullanılamaz hale geldi.
Yangınla ilgili inceleme başlatıldı.
3200 YIL ÖNCE KATIRLARIYLA GİTTİLER, ŞİMDİ BİSİKLETLERİYLE GELİYORLAR…
13 Ağustos 2025
Bu bisiklet Bartın Kent Müzesi'nde bulunuyor. Bununla ilgili bir yazı yazmayı ve bu görseli kullanmayı düşünüyordum.. Ama yanlışlık olmuş, "herkese açık" paylaşmışım. Benim sanılmış. 21 beğeni, "aman dikkat et, düşersin, dengeli bin" şeklinde vb. 5 yorum geldikten sonra fark ettim. Bisiklete biniyorum ama böylesine değil… Özür dilerim.
Bartın Belediye Başkanı Sayın Rıza YALÇINKAYA 1999-2007 yılları arasında da bu görevde bulunmuş, Bartın Milletvekilliği de yaptıktan sonra 31 Mart 2024'te tekrar belediye başkanlığına seçilmişti.
Bir kaç gün önce ziyaret ettiğim Bartın Kent Müzesi'nde bu bisikleti görünce ilgililere nereden geldiğini sordum. 2004 yılında Bartın'a bisikletleriyle gelen İtalyanların YALÇINKAYA'ya hediye ettiklerini, O'nun da müzeye armağan ettiğini öğrendim.
Zaten İtalyanların neden Bartın'a geldikleri yıllar önce ilgimi çekmiş ve bu konuda KÖKLERİMİZE DÖNÜYORUZ başlıklı 01 Nisan 2009 tarihli köşe yazım bazı gazetelerde yayınlanmıştı.
Bu köşe yazım, "3200 yıl önce katırlarıyla gittiler, şimdi bisikletleriyle geliyorlar. Yarın nasıl ve ne ile gelecekler, çoktan planlanmış bile…" satırlarıyla başlıyordu, M.Ö. 850’li yıllarda yaşadığı bilinen Homeros'un İlyada Destanı'nda , Aka’ lara karşı Anadolu’yu korumak amacıyla Troya Kralı Priam’ın yardım isteği üzerine “yaban katırlarıyla ünlü, erkek yürekli Paflagonların” Truva savaşına katıldıkları, yenilgi sonucu bir daha yurtlarına dönmeyip Trakya üzerinden Adriaytik Körfezi kıyıları yolu ile İtalya’nın Venedik şehri yakınlarındaki Veneto bölgesine yerleştikleri anlatılır.
Tarihçiler Paflagonya’yı kuzeyi Karadeniz, batısı Bartın ve Filyos çayları, doğusu Kızılırmak ile sınırlı olan ve Kastamonu, Sinop, Çankırı, Bartın, Karabük ve Zonguldak illerinin oluşturduğu bölge olarak tanımlarlar.
İtalyanlardan söz ediyorum. Hani şu; “VENETO’DAN BATI KARADENİZ BÖLGESİNE” sloganıyla 2001 yılından beri her yaz Ağustos aylarında bisikletleriyle Bartın’a gelen İtalyanlardan…Çok masumane ve insani boyutlu görünen bu ziyaretler sırasında 2004 yılında Bartınlılara, “Paflagonya, Köklere Dönüş Projesi” ile birlikte bazı haritalar da dağıtılmıştı. 2024 yılına kadar belediye başkanları, akademisyenler, arkeleog ve siyasilerden oluşan bisikletli heyetlerden biri ile Bartınlılar arasında bir futbol maçı da düzenlenmişti.
Bartın’da dağıtılan haritaya göre; Anadolu toprakları üzerinde Bitinya, Trakya, Kapadokya, Kilikya, Paflagonya, Galatya, Firikya, Karya, Pamfilya, Pont, Ermeniya, Antakya, Lidya, Mezopotamya ve Likya gibi isimlerle 16 şehir devleti oluşturulduğu görülüyor.
Bu proje, 100 yıl önce ABD Kongresi’nde kararlaştırılan Anadolu’yu Hristiyan eyaletlere bölme projesiyle çakışıyor. İtalyanların böyle bir amaca hizmet ettiğini düşünmek istemiyorum ama 10 Ağustos 1923'te imzalanan Sevr Anlaşması'ndan sonra Anadolu'nun bir bölümüne nasıl yerleştiklerini de unutmuyorum.
Unutmuyorum, 110 yıl önce ABD Başkanı WİLSON'un Türkiye'yi parçalama planını da unutmuyorum.
Türklüğü kazımak, Türkiye’yi parçalamak isteyenlerin amaçları bununla sınırlı değil.,.
Parayla, pulla değil; kanla canla sahip olduğumuz ve 1000 yıldır üzerinde yaşadığımız bu topraklarda hala gözü ve emelleri olanlar ard arda yeni plan ve senaryolar ortaya koyuyorlar.
Sevr’i yırtıp attığımız, İstiklal Savaşı’yla bağımsızlığımızı kazandığımız, Lozan’da bu yurdun tapusunu aldığımız günden beri dost maskesiyle içimizde cirit atan emperyalist ülkeler tuzak üstüne tuzak kuruyorlar.
Sözde soykırım, Kıbrıs’ta Annan Planı, BOP (Büyük Ortadoğu Projesi), Medeniyetler İttifakı, Dinlerin Kardeşliği, Ilımlı islam, Arap Baharı gibi söylemlerle, güya insan haklarını temel alan uyduruk ve evrensel hümanizma pompalanmış projelerle, yıllardır insanlığın kanını emerek doymayan emperyalizm, şimdi yine sahneye koyduğu Türkiye oyununu sergiliyor.
Unutmuyorum, 1996 yılında Harward Üniversitesi Siyaset Bilimi Profesörü Samuel HUNTINGTON'un MEDENİYETLER İTTİFAKI kitabında 'Türkiye İslam Dünyasının lideri olabilir, bunun için Atatürk'ün mirasını ve laikliği reddetmelidir' dediğini unutmuyorum.
Unutmuyorum, 07 Ağustos 2003'te The Washington Post Gazetesi'nde yer alan ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza RICE'in "Ortadoğu'da 22 Ülkenin Sınırları Değişecek" demecini unutmuyorum,
Unutmuyorum, Haziran 2006'da NATO Savunma Toplantısı'nda ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi'nde (Armed Forces Journal) yer alan bölünmüş Türkiye haritasını masaya koyan ABD Albayı Peter FABER'in küstahlığını unutmuyorum.
Ve unutmuyorum, ilk defa Turgut ÖZAL tarafından dillendirilen ANADOLU FEDERAL CUMHURİYETİ söylemini unutmuyorum.
Toplumsal Haber’de ve bazı gazetelerde 10 Ekim 2007 tarihinde yayımlanan “DOSTUMUZ ! ABD’NİN 100 YILLIK HESABI” başlıklı yazımda İngiltere Kraliyet Matbaası’nın yayınladığı gizli belgeleri açıklamıştım.
GİZLİ BELGE No:492, Sayfa: 735, Amiral Webb’den Lord Curzon’a yazılan 19 Ağustos 1919 tarihli yazı : “Amerika, Trabzon ve Erzurum’u içine alan bir Ermenistan’ı himaye edecek. Geri kalan dört ili de Kürt Devleti olarak İngiltere’nin himayesine bırakıyor.”
GİZLİ BELGE No:46, Sayfa 60, 5 Nisan 1920 günü Mr. Lindsay’ın Washington’dan Lord Curzon’a yazdığı rapordan : “Amerikan Senatosu Ermenistan konusunu görüştü. Beş yılda 757 milyon dolar verecekler. İlk başlangıçta 50 bin kişilik bir ordu yollanacak, daha sonra 200 bin kişiye çıkacak. ABD kuvvetlerinin başına General James G. Harbord getirilecek. Ayrıca bütün Türkiye’nin mandası için de görüşmeler devam etmektedir.”
GİZLİ BELGE No:10, Sayfa 81, 16 Şubat 1920 Londra Konferansı tutanaklarından : “Ermenistan’a 6 ilden başka Trabzon ve Adana’da verilmelidir. Amerika, Ermenistan’a yardım edecektir ve mandası altına almayı kabul ediyor. Fransa ise Adana’yı kendisine istiyor.”
GİZLİ BELGE No:63, Sayfa 71, 16 Mayıs 1920 günü Sir A. Geddes’in Lord Curzon’a yazdığı yazı : “ABD Hükümeti, Ermenistan’ın Adana ‘da dahil korunmasını istiyor. Silah, cephane, demiryolu ve her türlü malzemeyi bu halklarını maşa olarak kullanıp üstümüze salan güya raya sevk edecekler… Boşaltma, Karadeniz limanlarında Amerikan Bahriyesi tarafından ve donanmanın himayesinde yapılacak. Türklerin yapacağı en ufak bir hareket Amerikalılar tarafından bastırılacaktır.”
Kaşıya kaşıya yettiniz be…Yeter artık… Kürtleri, Ermenileri maşa olarak kullanan, üstümüze salan dost maskeli İngiliz, Fransız emperyalistler yetti artık. Başta ABD,, 110 yıldır yaptıklarına doymadın mı? Sen istedin diye Kore'de 741 evladımızı feda ettik. 1945'den 1990'a kadar komünizm korkutmasıyla 45 yıl komşumuzla bizi düşman edip, ilk hedef haline getirdin. Topraklarımızda kurduğun 40 üs ve tesisle bir zamanlar 70 bine çıkan asker ve personelinle neredeyse ülkemizi işgal ettin. Ambargolar koyarak ekonomimize, tehdit ve şantajlarınla güvenliğimize zarar verdin. Şimdi de, güneyimizde kurduğun sözde PKK Devtetçiğiyle, Yunan sınırımızda yaptığın askeri yığınakla bizi kuşatıyorsun. YETER ARTIK…