Fikret Gökçe kaleminden...

CUMHURBAŞKANI SULARIMIZI KİRLETMEK EN BÜYÜK İHANETTİR DEDİ

3 Aralık 2024 Salı günü DSİ’nin düzenlediği “SU VATANDIR” temalı 564 su tesisinin açılış töreninde uzun bir konuşma yapan Sayın Cumhurbaşkanı suyun önemine değinerek “ Bu ülkenin suyunu kirleten her kim olursa olsun hesap sorulmasını istiyoruz “ dedi.

blank
blank
Fikret Gökçe tarafından
06 Aralık, 2024 12:15 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 07.12.2024 17:16
A+ A-
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 2

CUMHURBAŞKANI SULARIMIZI KİRLETMEK EN BÜYÜK İHANETTİR DEDİ

3 Aralık 2024 Salı günü DSİ’nin düzenlediği “SU VATANDIR” temalı 564 su tesisinin açılış töreninde uzun bir konuşma yapan Sayın Cumhurbaşkanı suyun önemine değinerek “ Bu ülkenin suyunu kirleten her kim olursa olsun hesap sorulmasını istiyoruz “ dedi.

Biz de Sayın Cumhurbaşkanımızın üzerine basa basa yaptığı bu konuşmanın ardından konuyla ilgili kurum ve yetkililerin ne yapacaklarını merakla bekliyoruz.

Zira yaklaşık iki yıldır Köroğlu dağlarından doğarak Filyos Çayına katılan Gerede Çayı’nda oluşan kirliliği ve Karadeniz’e kadar ulaşan ve 355 bin kişinin  yaşadığı 288 Km.lik havzada canlı yaşamı yok eden, ekosistemi bozan bu faciayı önlemek için mücadele ediyor, sorumluları ve yetkilileri uyarmak için eylemler yapıyor, çırpınıyoruz.

Gerede’de bulunan 72 deri fabrikası ile Karma Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların zehirli ve asitli atıkları uygun bir arıtmadan geçirilmeden bu çaya deşarj ediliyor. Çevrede yarattığı şiddetli ve dayanılmaz kokunun yanı sıra, tarım bitiyor, balıklar ve suda yaşayan canlılar ile bu sudan içen hayvanlar ölüyor.

Bilindiği gibi; memba suyu niteliğindeki Gerede Çayı’nın sularının yüzde doksan dördü 14 yıl önce İ. Melih GÖKÇEK zamanında, Ankara’ya verilmiş, çay yatağına sadece yüzde altılık bir su bırakılmıştı.

Ayrıca Karma Organize Sanayi Bölgesi olarak bilinen diğer tesiste de gıda, tarım ve orman ürünleri, tekstil ve jelatin üreten yirmiyi aşkın fabrika bulunmakta, bunların da sağlığa zararlı kimyasal atıkları bu çaya deşarj edilmektedir.

Gerede’den başlayarak Çankırı, Eskipazar, Karabük, Yenice, Çaycuma il ve ilçelerinden geçerek Filyos’ta Karadeniz’e ulaşan Filyos Çayı’nın adeta bir kanalizasyona dönüşmesi üzerine Bolu, Çankırı, Karabük ve Zonguldak illerinden yirmiye yakın STK’nın katılımıyla oluşturduğumuz Gerede Çayı Temiz Aksın (GEÇTAP) Platformu’nun çığlıkları yerel ve ulusal medyada defalarca yer almasına karşın ne yazık ki; yetkililer tarafından dikkate alınmadığı, göz ardı edildiği için 3 Kasım günü Bolu İdare Mahkemesi’nde dava açmış bulunuyoruz.

BAKALIM ŞİMDİ NE YAPACAK, NASIL KONUŞACAKLAR ?

Sayın Cumhurbaşkanımızın yazımızın başlığında yer alan sularımız konusundaki duyarlılığı ve açılış töreninde yaptığı konuşmasındaki etkili vurguları karşısında bakalım Karabük’ün siyasileri ve yetkilileri bu konuda şimdi nasıl bir tavır alacaklar, ne konuşacaklar, doğrusu çok merak ediyorum.

Çünkü ; 15 Mayıs 2024 Çarşamba günü Ankara Karabüklüler Vakfı Mütevelli Heyet Toplantısı’nda bu sorunu dile getirmiştim. Karabük Üniversitesi Sayın Rektörü’nün bir saati aşkın konuşmasında Üniversitemizin başarıları ile akademik kişisel çalışmalarını anlattıktan, o günlerde yabancı öğrencilerle ilgili medyada yer alan söylentilerin doğru olmadığını belirttikten sonra söz alarak; “ açıklamalarınız için teşekkür ediyorum ancak bir üniversitenin çevre sorunlarına da ilgisi olmalı “ diyerek “bu konuda bir projeniz olacak mı” diye sormuştum. Ancak Sayın Rektör yanıt vermedi. Toplantıya katılan iktidarın önceki ve yeni dönem milletvekillerinden sadece Sayın Ali KESKİNKILIÇ büyük bir sorun olmadığını, takip edeceklerini belirtti. Diğerleri de benim anlattıklarımın inandırıcı olmadığı şeklinde beyanlarda bulundular. Yalnız o gece 23.00 sularında görüştüğümüz önceki Çevre Bakan Yardımcısı Sayın Mehmet CEYLAN bütün nezaketiyle; “anlattıklarını önemsiyorum Ağabey, bu konuda mevzuatta kesin hükümler ve cezai yaptırımlar var, bakanla ve genel müdürle görüşeceğim” diyerek olumlu bir yaklaşım gösterdi.

Üç gün sonra, 18 Mayıs günü Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı’nın (ZOKEV) çağrısıyla bir söyleşi yapmak üzere gittiğim Zonguldak’ta bu sorunu da anlattım. Bir-iki gün içinde hem ZOKEV hem de Çevre Derneği platformumuza katıldılar ve 5 Haziran’da Gerede’de yaptığımız eylemde yer aldılar.

24 Ekim Perşembe günü yine Ankara Karabüklüler Vakfı’nın mütevelli heyet toplantısı vardı. Bu kez uzunca bir süre sağlık sorunları yaşayan Mütevelli Heyet Başkanımız Sayın Mehmet Ali ŞAHİN yönetiyordu toplantıyı., Gündemin yapılacak çalışmalar konulu maddesine gelindiğinde söz alarak; verilen sözlerin tutulmadığı, iki kez bakanla, valilerle ve diğer yetkililerle görüşmemize karşın arıtma konusunda olumlu bir sonuç alınamadığı için artık yargıya başvuracağımızı ve vakıf olarak bu konuda bir tavır almamız gerektiğini anlattım. Yine Mütevelli Heyet Üyesi olan önceki dönem milletvekillerini ve bizzat Sayın ŞAHİN”i anlattıklarımla ikna edemedim. Üstelik karşıt söylemleri üzerine susmakla yetindim.

Bu arada her iki toplantıdaki tartışmalara katılmayıp sessiz kalan diğer bazı üyeler ise, yapay zeka, vakfın bütçesi ve varlıkları gibi hususları dile getirerek, konuyu değiştirmeye çalıştılar.

Vakfımızın Sayın Yöneticileri; siz hiç Karabük’te yaşamadınız mı ?  Karabük’teki çevre sorunlarından, yıllardır baca gazlarının yarattığı hava kirliliğinden, bu yüzden yöremizin ünlü çavuş üzümünün ve akçaağaçların yok olduğundan, bunu önlemek için DÇ Fabrikaları’nın yurtdışına heyetler gönderip uygun filtreler aradığından son yıllarda Marzinc’le ilgili tartışmalardan bihaber misiniz ? Zaman zaman şehrimizin içinden geçen iki çayda meydana gelen balık ölümlerinin fotoğraflarını da mı görmediniz ?

Oysa çevre kirliliği konusunda Karabük’te yaşayan herkes bunun yarattığı sorunları gayet iyi bilmekte ve yıllardır yaşamaktadır. 33 yıl çalıştığım Demir Çelik Fabrikaları’nın baca gazlarının yarattığı sağlık sorunları adeta kronikleşmiştir. Karabük’te yaşadığım o yıllarda kanser hastalığının nasıl çoğaldığını otobüs şirketlerinin sabahın 05’inde dolu dolu Ankara’ya nasıl hasta taşıdığını, bu otobüslere “ Ambulans Otobüsü “ denildiğini, halk tarafından  “Duman Parası” diye adlandırılan tazminatın DÇ tarafından belediyeye niçin ödendiğini eminim hiç kimse unutmamıştır. Sanayi atıklarıyla kirlenen Araç ve Soğanlı Çaylarının zaman zaman bataklığa dönüştüğünü de…

Vakfımızın bu konudaki tutumu ve duyarsızlığı nedeniyle 16 Kasım’da mütevelli heyet üyeliğinden. istifa ettim. 

Şimdi Sayın Cumhurbaşkanımızın sularımız ile ilgili bu önemli konuşmasından sonra Karabüklü siyasilerin ve yetkililerin ne yapacaklarını gerçekten çok merak ediyorum.

Ve diyorum ki;

SULARI KİRLETENLER

KİRLİ SUDA BOĞULSUN

SULARI KORUYANLAR

SULAR KADAR AZİZ OLSUN…

Fikret GÖKÇE

GEÇTAP Danışma Kurulu Üyesi

2 Yorum

  1. Mustafa halıcı

    Fikret GÖKÇE abi iyiki varsın iyiki senin vatan sevgisi çokk üst seviyelerde duyarlı bilinçli bize her daim destek olduğun için sonsuz teşekkür ediyorum. Allah razı olsun

  2. I. Armağan

    Ağzınıza yüreğinize sağlık çok değerli büyüğüm.
    Herşeyi çok güzel dile getirmişsiniz.
    İyiki sizin gibi kalbi güzel insanlar halen var.
    Saygı ve sevgilerimi sunuyorum. 👏👏👏👍✋🙏

Yeni yorumlara kapalı.