blank
Ramazan Akca tarafından
03 Mayıs, 2014 12:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Cumhurbaşkanı Gül’den Kalkınma Mesajı

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: "Ülkemizde Refahın Artması, Ekonomik Kalkınmanın Sağlanması, İhtiyaçların Hep Karşılanması İçin Kamu-Özel Herkes El Ele Çalışıyor" BARTIN Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bartın ziyaretinde yaptığı konuşmasında, “Bu istikrar ve güven ortamı içerisinde özel sektör de Türkiye'nin her tarafında büyük yatırımlar yapmaya başlamaktadır” diye konuştu. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bartın ziyaretinde onuruna verilen öğle yemeğinde konuştu. Türkiye’de huzur ve refahın artması, ekonomik kalkınmanın sağlanması, ihtiyaçların karşılanması için kamu ve özel herkesin birlikte çalıştığını söyleyen Gül, “Bir taraftan huzur, bir taraftan ülkemizde refahın artması, ekonomik kalkınmanın sağlanması ihtiyaçların hep karşılanması için kamu özel herkes el ele çalışıyor. Özellikle son 10 yıl içinde hizmetlerde çok büyük gelişmelerin olduğuna eminim ki herkes vakıftır ancak bu istikrar ve güven ortamı içerisinde özel sektör de Türkiye'nin her tarafında büyük yatırımlar yapmaya başlamaktadır. Yerin altının da zenginliğini ve değerini bilmemiz gerekir. Devletin yanında özel sektörün de buraya çok büyük yatırımlar yapacağını görüyoruz. Burada refah daha çok artacak. Ekonomik şartlar çok daha iyileşecek. Çocuklarımızın geleceği çok daha iyi olacak. Bütün bunlar için huzurlu olmamız ve hepimizin dayanışma içinde olması gerekir” diye konuştu. Bartın’ın huzurlu ve sakin bir il olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, açıklamalarını şöyle sonlandırdı: “Başta şehitlerimizin ve gazilerimizin aileleri olmak üzere Bartın ilimizin değerli temsilcileri olarak gördüğüm siz değerli misafirler, herkese sevgi ve muhabbetlerimi sunuyorum. Dün Zonguldak’taydım, bugün de Bartın’da olmaktan gerçekten büyük bir mutluluk duyuyorum. Bartın’a çeşitli vesilelerle gerek hükümette bulunduğum, bakan olduğum dönemlerde olsun gerekse milletvekili olarak zaman zaman hep gelmişimdir. Bugün cumhurbaşkanı olarak ilk defa geldim. Onun için büyük bir memnuniyet duyuyorum. Türkiye’mizin bütün illerini seçildiğim günler itibarıyla ziyaret ediyorum. Bazı illerimiz var ki çok uzun süre, hatta 40 yıl boyunca cumhurbaşkanı ziyaret etmemiş. Tabii ki cumhurbaşkanlarının ziyareti her ilde bir birlik ve beraberlik duygusu pekiştirir. Bugün Bartın’da değerli siyasetçiler, ilin yöneticileri hepsiyle yaptığım görüşmelerde, burada da çok iyi dayanışma, huzur ve herkes arasında iyi bir koordinasyon görmekten çok memnun oldum. Bartın zaten huzurlu bir diyar. Sakin bir yer. Bu tabiatın, Allah’ın verdiği bu güzelliklerin çok büyük etkisi vardır. Bugün bir mesire yerinde gibiyiz. Tabiatın en güzel kucağında, doğanın güzel yerinde, cennet gibi yerinde hep beraberiz. Türkiye’nin her tarafının kendisine has özellikleri var ama bir gerçek ki Bartın tabiat güzelliğiyle, yeşiliyle, deniziyle güzelliklerini ortaya seriyor. Burası bir de tarihi bir kent. Nüfusu az olabilir. Şehir olmanız geç olmuş olabilir ama bunlar önemli değil. Tarihe baktığınızda birçok şehirden eski bir tarihiniz var.”
Kimdir O?
blank
Tugay Kaban tarafından
24 Aralık, 2024 11:28 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Kimdir O?

        Shakespeare’in zihninde dünya bir sahneydi. Dört yaşındaki oğlum için dünya nedir, merak ediyorum. Pynchon’ın son romanı Bleeding Edge’in ışığından baktığımızda ise dünya bir ekran. Mevzuu buradan Black Mirror’a kadar uzatabilir ve böylece hem karmaşıkmış gibi görünen hem de hacimli bir yazı ortaya koyabilirim fakat bunu başaramamaktan da korkmuyor değilim. O yüzden tasarladığım şekilde devam etmeye çalışacağım.

Sanatkârların düğümlerle doğduğu konusunda sizler de biraz düşünürseniz hemfikir olabiliriz. Ve tabii feylesofların düğümlerle doğmadıklarını da söylememiz gerekir, tıpkı gassallar gibi. Fakat elbette feylesofları bu konuda gassallardan ayıran en önemli noktayı da dillendirmeliyiz. Feylesoflar sanatkârlar gibi düğümlerle doğmazlar lâkin yaşarken düğümlerle bezerler kendilerini. Sanatkârlar düğümlerinden kurtulmak adına icra ederler, feylesoflar düğümlerden haz alırlar. Bir heykeltıraş için dünya yontulmamış bir kayanın yüzü olabilir, bir ressam için ne olacağını düşünmek zor olmasa gerek, fakat bir feylesof için cevap vermek kolay olmayacaktır.

            Her şey zıddıyla kâimdir. Peki, neredeyse bütün sanatkârların her vakit bekledikleri, kimi zaman bir kadın yüzünden, kimi zaman bir dalın kırılışıyla ortaya saçılan, o ilham denilen şeyi kâim kılan nedir? Bunun cevabını arayan bir yazı değil bu, bu sebeple düşünerek vardığım sonucu hemen söyleyeceğim. Sanatkârın kendisi. İlham denilen şeyin asıl engelleyicisi, onun kendi dışındaki diğer bütün özelliklerini barındırandır sanatkâr. Yoksa nasıl ulaşabilirdi ona?

            Peki, bir feylesof için dünya denilen şeyin, ilham denilen o şey olduğunu düşürsek, ortaya ne gibi bir şey çıkacaktır. İçler dışlar çarpımı yapmak gerekir mi? Elbette. Fakat bunu da bu yazı içerisinde yapmayacağım.

            O son megabaytı harcadığımızda, o son sözü mırıldandığımızda ve o son şarkı da tamamlandığında, geriye, geride kalamayacak olan o hiç kimse için hiçbir şey ifade etmeyecek -tabii bütün ifadesizliklerle- şimdiden çevrelenmiş, kapanmış ve herkes için yeniden ve yeniden ve belki de sürekli bambaşka şeylere bürünen bu dünyada, kimdir o ki ‘insan’ denen, o hiçbir şey anlamazmış gibi duran, durduğunda bile bir yıkımı başlatabilecek olana bir şeyler anlatabilsin?

            O’nu arıyor gibi hissetmenin ötesindeyim çoğu zaman. Kalabalıkların uğultusuyla birçok defa geri çağrılıyor olsam da. Ondan insanlara anlatmayı öğrenmek için değil, ondan dinleyince, yapabileceğinin neticesi olabilmek için. Benim için dünya nedir? Ve o kimdir? Roman cevap verebilir mi? Vermese de… Bana roman düşündürttü bunları.

Tugay Kaban

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.