Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
04 Ekim, 2023 16:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

’Çocukların okula başladığı ilk yıl her ay hastalanması normal bir durum’

Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Adar, artan çocuk vakalarının ardından yaptığı açıklamada ilk kez okul veya kreş gibi kalabalık ortamlara giren çocukların her ay hastalanmasının ’normal bir durum’ olduğunu söyledi.
Okulların açılması ile birlikte nezle, grip gibi semptomlar ile hastaneye başvuran çocukların sayısı arttı. Durum böyle olunca aileler çocuklarının bir enfeksiyon kaptığını düşünerek endişelenirken Medicana Sağlık Grubu doktorlarından Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Adar, vakaların büyük çoğunluğuna alerjik reaksiyonların neden olduğunu ifade ederek, gereksiz ilaç kullanımı ve yanlış tedavilere dikkat çekti.

“Çocukların okula başladığı ilk yıl her ay hastalanması normal bir süreç”
Kalabalık ortama ilk kez giren çocukların birçok hastalık ve alerjik reaksiyona açık hale geldiğine değinen Medicana Intarnational Samsun Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Sedat Adar, “Okullar açıldı. Kalabalıklar solunum yoluyla bulaşan hastalıklar açısından risk faktörü oluşturuyor. Özellikle ilk kez kalabalığa giren çocuklar için hastalıklarla yeni tanışma yılı oluyor. Çünkü bu çocuklar enfeksiyona açık halde bulunuyor. Okula başlayana kadar evde yalnız yaşayan çocuk artık 10-20-30 kişilik sınıflarda solunum yoluyla geçen etmenlere maruz kalabiliyor. Polikliniklere veya acillere gelen aileler de ‘Çocuğumuz bu yıl her hafta hastalanmaya başladı, 15 gün geçmeden doktora geliyoruz’ şeklinde yakınmaları oluyor. Bu aslında hayatın doğasının gerektirdiği bir şey. Çok anormal durum değil. Burada dikkat edilmesi gerekenler bu hastalığın bir enfeksiyon olup olmadığı, çocuğun hastalığı ağır geçirip geçirmeyeceğinin tetkik edilip, kararının verilmesidir. Çocukların okula başladığı ilk yıl her ay hastalanması normal bir süreç. Burada gereksiz ilaç kullanımının önüne geçmek, antibiyotikler başta olmak üzere diğer ilaç kullanımı engellemek. Hastalığın adının iyi konup, alerjik reaksiyonların tetiklemesiyle oluşan hastalık olup olmadığının da araştırılması gerekiyor. Ebeveynler bu durumları hastalık gibi değerlendirip evde kendi tedavilerini uyguladıklarında olumsuz sonuçlar oluşturabilir” dedi.

“Vakaların çoğu viral enfeksiyon değil, alerjik”
Viral enfeksiyonun aksine alerjik reaksiyonun daha yoğun olduğunu dile getiren Uzm. Dr. Sedat Adar, “Sık hastalanan çocuklarda ailenin çocuğu kalabalıktan uzaklaştırıp, 2-3 gün takip etmesi gerekiyor. Çocukların okula başladığı ilk yıl her ay bir viral enfeksiyon geçirme ihtimali var. 2., 3. yılda hastalığa ya da enfeksiyona yakalanma riski biraz azalıyor. Kliniğimize gelen vakaların birçoğunun alerjik reaksiyon olduğunu görüyoruz. Viral enfeksiyon ve normal hastalık değil ortamdaki sınıf tozu, ev tozu, akarlar, çevredeki reaksiyonun tetiklediği alerjik reaksiyonlar olabiliyor. Çocuğun hastalığının alerjik mi enfeksiyona mı bağlı iyi ayırt edilmesi gerekiyor. Aksi taktirde her ay gelen ve ilaç tedavisi alan çocukların hastalığının altında yatan sebebin alerjik reaksiyon olduğunu da görebiliyoruz. Kronik olarak hastalık olanı da var ama bu vakaların yoğunluğunun altında genelde alerjik reaksiyonlar yatıyor” diye konuştu.

“Benzer semptomları olan çocuklara antibiyotik şurubu, ağrı kesici paket tedavi gibi yazılıyor”
Hastalığın tedavisinde uygulanan yanlışlara da değinen Uzm. Dr. Adar, “Antibiyotikler bir ateş düşürücü değil. Burun akıntısında ya da grip ve nezlede de kullanılmaz. Benzer semptomları olan çocuklara bir de ateş eklenince aile ve bazı sağlık merkezlerinde antibiyotik şurubu, ağrı kesici paket tedavi gibi yazılıyor. Bunlar çocuklar için çok uygun tedaviler değil. Bu da hem ülkemizin ilaç masrafını arttırıyor hem de çocuklar hiç gerek kalmadığı halde bu ilaçlara maruz kalmış oluyor. Her ateşin altından illa antibiyotik kullanılacak diye bir durum yok. Ateş olmayan bazı hastalıklarda antibiyotik kullanımı gerekebilir. Buna da dikkat etmek gerekir. Bunun iyi saptanması için iyi bir çocuk hastalıkları uzmanına başvurmak gerekir” şeklinde konuştu.
Tedavi ce tanı yöntemleri hakkında da bilgi beren Adar, “Çocuklarda mevsimsel alerjik diye nitelendirdiğimiz durum olduğunda başlayan bir süreç var. Gece ağzı açık uyumalar, horlamalar, konuşurken burundan konuşma, cilt döküntüleri, uzun süreli burun akıntıları gibi durumlar alerjik sürecin başladığını gösteriyor. Cilt testleri veya diğer deri testleri çok yaygın olarak kullandığımız yöntemler değil. Çok uç ve yaşam standardını etkileyen hastalarda önerebiliriz. Genelde fizik muayene ile tanı konulabilir. Bunların tedavisinde bazı hastalarda çok küçük bir tedavi ile bile uzun süre semptomlar yok olabiliyor. Tedavi edilebilirlik yönünden 1-2 seferlik tedaviden sonra ömür boyu karşılaşmayacağımız bir hastalık değil. Çevresel etmenler olduğu sürçe bu hastalıkların tekrarlama riski bulunuyor. Tedavide kullanılan doğru ilaçlar çocuğu yoracak, gündelik aktivitesini kısıtlayacak kadar uzun ilaç uygulamaları olmuyor” ifadelerini kullandı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Berkay Doğan tarafından
26 Mayıs, 2025 13:58 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

KARDEMİR’den  Katma Değerli Üretimde ve Dijital Dönüşümde Atılım

Karabük Demir ve Çelik İşletmeleri A.Ş. (KARDEMİR) Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, şirketin 2024-2026 dönemine yönelik yatırım ve dönüşüm projeleri hakkında  açıklamalarda bulundu.

Demir, katma değeri yüksek 10 yeni ürünün demiryolu, otomotiv ve makine imalat sektörlerine hizmet edecek şekilde ürün gamına başarıyla eklendiğini belirtti.

Türkiye'nin köklü sanayi kuruluşlarından biri olan Karabük Demir ve Çelik İşletmeleri A.Ş. (KARDEMİR), 2024 yılı itibarıyla sanayide sürdürülebilirlik, katma değerli üretim, dijital dönüşüm ve çevreci yatırımlar konusunda kararlılıkla ilerlemeye devam ediyor. Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İsmail Demir, şirketin gelecek vizyonunu ve stratejik yatırımlarını kamuoyuyla paylaştı.

KARDEMİR’in geniş ürün yelpazesine, demiryolu, otomotiv ve makine imalat sektörlerine yönelik 10 adet katma değeri yüksek yeni ürünün başarıyla eklendiğini açıklayan Demir, Ar-Ge Merkezinde yürütülen çalışmalarla inovatif çözümler geliştirdiklerini ve sektörel rekabette öne çıkmayı hedeflediklerini ifade etti.

AR-GE VE KATMA DEĞERLİ ÜRETİM ATAĞI

KARDEMİR’in Ar-Ge Merkezinde savunma, otomotiv, makine imalatı ve demiryolu sektörlerine özel ürünlerin geliştirildiğini vurgulayan Demir, proses iyileştirme çalışmaları ile verimliliğin artırılmasının yanı sıra çevresel sürdürülebilirlik ve dijital dönüşüm odaklı projelerin de önceliklendirildiğini belirtti. Bu doğrultuda, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde üniversitelerle ve sektör lideri firmalarla güçlü iş birliklerinin sürdüğünü ifade etti.

KARBON YÖNETİMİ VE ÇEVRESEL SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Demir, karbon emisyonlarının etkin yönetimi, enerji verimliliğinin artırılması ve sanayi süreçlerinde çevresel etkinin azaltılması amacıyla Karbonsuzlaştırma Çalışma Grubu’nun kurulduğunu açıkladı. Bu grubun yenilikçi teknolojileri kullanarak sanayi süreçlerinde dönüşüm sağlayacak, çevre dostu projelere odaklandığını belirtti.

Ayrıca Raylı Sistemler ve Teknolojileri Çalışma Grubu’nun küresel ölçekte demiryolu sektöründeki rekabet gücünü artırmaya yönelik stratejik çalışmalar yürüttüğünü dile getiren Demir, bu grubun yeni nesil ray, aks ve demiryolu teker üretimi alanında kritik projeler üzerinde yoğunlaştığını ifade etti. Vasıflı Çelik Çalışma Grubu’nun ise yüksek performanslı, kaliteli ve sürdürülebilir çelik üretimi üzerine araştırma ve geliştirme faaliyetleri yürüttüğünü aktardı.

ÇEVRECİ ÜRETİM TEKNOLOJİLERİ VE TAMAMLANAN PROJELER

2024 yılı çevre yatırımları kapsamında önemli projelerin tamamlanarak devreye alındığını söyleyen Demir; Sinter Tesisleri Paket Toz Toplama Sistemi, Kok Fabrikaları Toz Bastırma Sistemleri Modernizasyonu, 5 Nolu Yüksek Fırın Merim Gaz Temizleme Filtre İmalat ve Montajı gibi projelerin çevresel etkileri minimize etmeye yönelik önemli adımlar olduğunu ifade etti.

Ayrıca Çubuk Kangal Haddehanesi’nde başlatılan SizingBlock ve Kangal Şerit Bağlamalı Kompaktör yatırımlarının da tamamlandığını belirten Demir, bu yatırımlarla kaliteli çelik üretiminde yeni bir döneme girildiğini söyledi.

DEVAM EDEN STRATEJİK YATIRIMLAR VE GELECEK PLANLARI

KARDEMİR’in yatırım programında yer alan ve 2025-2026 yıllarında tamamlanması planlanan projeler arasında Vakum Tesisi, Yeni SDM 2 Makinesi, Mikronize Kireç Tesisi, KocksBlock, Kömür Hazırlama Ek Konveyör Sistemi, Kamyon ve Vagon Tahliye Bunkerleri ile Konveyör Bant Sistemleri gibi yatırımlar yer alıyor.

Bunun yanı sıra, çevre odaklı projeler kapsamında Biyolojik Arıtma Tesisi, Hammadde Manipülasyon Toz Toplama Sistemi ve Yüksek Fırınlar Üst Şarj Toz Toplama Sistemi Modernizasyonları gibi projelerle çevresel sürdürülebilirliğe katkı sunulması hedefleniyor.

HADDELEME KAPASİTESİ %50 ARTACAK

Demir, şirketin üretim kapasitesini artırmak amacıyla yürüttüğü Haddeleme Kapasitesini Artırma Projesi kapsamında, hadde mamul üretim kapasitesinin %50 oranında artırılarak 2,3 milyon ton/yıl seviyesine çıkarılmasının hedeflendiğini duyurdu.

YALIN DÖNÜŞÜM VE DİJİTALLEŞME SÜRECİ BAŞLADI

KARDEMİR, kaynakların daha etkin kullanılması ve sürekli iyileştirmenin kurum kültürüne yerleşmesi amacıyla Ekim 2024 itibarıyla Yalın Dönüşüm sürecini başlattı. Bu kapsamda şirketin tüm iş süreçlerinde yalın üretim prensiplerine dayalı bir dönüşüm başlatıldı. Prof. Dr. İsmail Demir, dijital dönüşümün de şirketin stratejik öncelikleri arasında yer aldığını vurguladı.

Yapay zekâ, robotik süreç otomasyonu (RPA) ve makine öğrenmesi gibi ileri teknolojilerin KARDEMİR’in üretim süreçlerine entegre edildiğini belirten Demir, bu sayede operasyonel mükemmellik, karar alma hızında artış ve verimlilik sağlandığını kaydetti.

2024 yılında devreye alınan Seviye 2 uzman sistem projeleri (yüksek fırınlar, sürekli dökümler vb.) sayesinde enerji ve hammadde kullanımında tasarruf sağlanırken, ürün kalitesi ve proses güvenilirliği de üst seviyeye çıkarıldı. Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Demir, 2025-2026 yıllarında 15 yeni Seviye 2 projesi ile Seviye 3 üretim yönetim sistemlerinin devreye alınarak üretim süreçlerinde uçtan uca dikey entegrasyonun sağlanmasının planlandığını söyledi.

HAMMADDE ARZINDA YERLİ KAYNAKLARA YÖNELİM

KARDEMİR, demir ve polimetal madenleri içeren sahalar için Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü’nce açılan ihaleye katılarak, Balıkesir, Kütahya, Kırıkkale ve Sivas illerinde yer alan toplam 11.938,98 hektarlık alanda bulunan 12 maden sahasını portföyüne kattı. Bu sahalarda demir, bakır ve altın başta olmak üzere maden arama faaliyetlerinin başlatılacağını belirten Demir, yurtdışına olan hammadde bağımlılığını azaltarak cari açığın kapatılmasına katkı sağlamayı amaçladıklarını ifade etti.

İŞ GÜVENLİĞİ VE EĞİTİM ODAKLI KURUMSAL GELİŞİM

Demir, şirketin insan kaynağının gelişimine büyük önem verdiğini vurgulayarak, 2024 yılında mesleki, teknik, yönetsel ve kişisel gelişim alanlarında toplam 260 farklı konuda, kişi başı ortalama 31,78 saat eğitim verildiğini aktardı.

Ayrıca, sahadaki iş güvenliği kültürünün güçlendirilmesi amacıyla başlatılan yaklaşık iki yıl sürecek DOİG (Davranış Odaklı İş Güvenliği) projesi kapsamında, çalışanlara İSG açısından kritik davranışlar konusunda eğitimler verileceği, sahada veri toplanacağı ve güvenli çalışmayı engelleyen unsurların ortadan kaldırılmasına yönelik sistem kurulacağı belirtildi.

YENİ VERİ MERKEZİ İLE DİJİTAL ALTYAPI GÜÇLENDİRİLDİ

KARDEMİR, artan dijitalleşme ve veri yönetimi ihtiyacına yanıt vermek amacıyla modern bir veri merkezi kurdu. Bu yatırımla birlikte veri güvenliği, sistem performansı ve bilgi yönetimi alanlarında önemli bir altyapı sağlandığını belirten Demir, “Verinin etkin yönetimi sayesinde üretim süreçlerinde daha hızlı karar alıyor, kaynaklarımızı daha verimli kullanıyor ve uçtan uca dijitalleşmeyi sağlıyoruz” dedi.

Bizi sosyal medyadan takip edin