Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Çevre ve Şehircilik Bakanlığından Temiz Hava Merkezleriyle İlgili Açıklama

Gündem Yayın: 30.07.2015 14:42
Yazar:

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, 2005 yılında hava kalitesi ölçüm istasyonlarının kurulumuna başlandığını belirterek, günümüz itibari ile kükürtdioksit ve partikül madde başta olmak üzere birçok kirleticinin izlendiği 195 adet istasyona sahip Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağının kurulduğunu bildirdi.
Bakanlıktan konuyla ilgili yapılan açıklamada, “Bakanlığımızca 2005 yılında hava kalitesi ölçüm istasyonlarının kurulumuna başlanmıştır. Günümüz itibari ile kükürtdioksit ve partikül madde başta olmak üzere birçok kirleticinin izlendiği 195 adet istasyona sahip Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı kurulmuştur. AB uyum sürecinde Bakanlığımız sorumluluğunda olan Hava Kalitesi ile ilgili direktiflerde yer alan; ölçümü yapılacak parametrelerin bir kısmının sahadan numune alınarak analiz işlemini içermesi, istasyonlardan veri alım yüzdesinin %90 ve üzeri olması, istasyonlardaki analizörlerin bakım periyotları ve kalibrasyon süreci ve bu kapsamda yapılacak iş ve işlemlerin içeriği (performans, fonksiyon testleri vb.), il bazında kurulacak hava kalitesi izleme istasyonunun kentsel, kent çevresi ve kırsal alan ile ısınma, trafik ve ısınma kaynaklarını temsil edecek sayıda olması, il nüfusları referans alındığında kurulacak istasyon sayısının en az 330 olması gereklilikleri dikkate alındığında, ülkemiz gibi geniş bir coğrafyada tek merkezden, hava kalitesinin etkin bir şekilde yönetiminin mümkün olmadığı noktasından hareketle, bölgesel yapılanmaya gidilmesi gerekliliği ortaya çıkmıştır. Bu doğrultuda Alman Hükümeti ile birlikte Eşleştirme projesi ( Twinning ) başlatılarak 2009 yılında tamamlanmış ve bu projenin çıktısı olarak hazırlanan Ulusal Program 2012-2017 Strateji Planında, ülkemizde hava kalitesinin yönetimi bir takvime bağlanmıştır” ifadeleri yer aldı.
Açıklamada, 2012 – 2017 Strateji Planı ile, AB direktiflerindeki temel esaslar dikkate alınarak belirlenen bölgesel temiz hava merkezleri ve bağlı iller ise şöyle sıralandı:
“İstanbul THM (İstanbul, Bursa, Kocaeli, Sakarya, Çanakkale, Balıkesir, Yalova, Bilecik, Tekirdağ, Edirne, Kırklareli), Samsun THM (Samsun, Sinop, Amasya, Çorum, Tokat, Sivas, Ordu, Giresun), Erzurum THM (Erzurum, Erzincan, Gümüşhane, Bayburt, Trabzon, Rize, Artvin, Ardahan, Kars, Iğdır, Ağrı ), İzmir THM (İzmir, Manisa, Uşak, Denizli, Aydın, Muğla), Adana THM (Adana, Mersin, Kahramanmaraş, Kilis, Gaziantep, Hatay, Osmaniye), Konya THM (Konya, Isparta, Burdur, Antalya, Karaman, Niğde, Aksaray, Afyonkarahisar, Nevşehir, Kayseri), Ankara THM (Ankara, Kütahya, Eskişehir, Kırşehir, Kırıkkale, Yozgat, Çankırı, Kastamonu, Karabük, Bartın, Zonguldak, Düzce, Bolu ), Diyarbakır THM (Diyarbakır, Tunceli, Bingöl, Muş, Bitlis, Van, Batman, Siirt, Hakkâri, Şırnak, Mardin, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya, Elazığ ).”
“İlk olarak İstanbul’da Marmara Temiz Hava Merkezinin kurulumu 10 Mayıs 2008 tarih ve 26872 sayılı resmi gazetede yayımlanan bakanlar kurulu kararı ile nihaileşmiş ve söz konusu merkez faaliyetine başlamıştır” ifadesinin yer aldığı açıklamada, ” Erzurum Temiz Hava Merkezinin de içinde bulunduğu 7 adet Temiz Hava Merkezi yeri ve bağlı olduğu iller 2009 yılında belirlenmiştir. 2009 yılından sonra projede herhangi bir değişiklik yapılmamıştır. Gazetede ifade edilen hususlar tamamen gerçek dışıdır” denildi.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Sağlık Yayın: 05.05.2024 00:48
İhlas Haber Ajansı
‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, “Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” dedi.

Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Recep Aktimur, obezitenin psikolojiyi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Kendi deneyimlerini aktaran Prof. Dr. Aktimur, “Bizim kendi deneyimlerimizde gördüğümüz, kişilerin psikolojik olarak kendilerini boşlukta hissettikleri zamanlarda kilo almaya eğilimli olduğudur. Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” diye konuştu.

“Obez kişiler psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında”

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını dile getiren Prof. Dr. Aktimur, “Obez bireylerde sosyal izolasyon oluşur ve bu durum obezitenin geri dönüşümsüz hale gelmesine yol açar. Obez bireyler hem fiziksel olarak hem de çok yüksek oranda görülen depresyon nedeniyle günlük işlerini yapmakta zorlanırlar, çabuk yorulurlar, kişisel bakımlarını yapmak bile onlar için çok zorlaşır. Diğer yandan obeziteye bağlı gelişen kronik hastalıklar, bireyleri bir çıkmaza sürükler ve birçok insan bu kısır döngü içinde kendine güvenini kaybeder” şeklinde konuştu.

“Obezite ameliyatı olduktan sonra psikolojik durum”

Obezite ameliyatlarından sonra kilo verme sürecinin başladığını ve uzun süre devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aktimur, şu bilgileri paylaştı:

“Ameliyat edilen hastaların çoğunda obezite nedeniyle gelişen depresyon bulunduğundan ameliyat sonrasında kilo verme sürecinde hızlıca depresyonun gerileyeceği düşünülse de, durum her zaman bu şekilde seyretmeyebilir. Bu dönemde kilo veriyor olmanın oluşturacağı pozitif etki, ameliyat sonrası dönemde aslında önceden bir nevi tedavi yerine geçen yemek yeme alışkanlıklarının değişmesi ile negatif yönde etkilenebilir. Bu yüzden ameliyat için uygulanacak prosedürün yemek yeme konforunu çok bozmayacak şekilde seçilmesi ve hastalara cerrahi tarafından geniş destek verilmesi çok önemlidir. Biz kendi hastalarımızda uyguladığımız ‘Hızlandırılmış iyileşme protokolleri’ ile hasta konforunu artırarak, ‘liberal beslenme önerileri’ ile hastalarımızın bu süreci daha rahat geçirmesini sağlayarak ve onlara her an kendilerini koruyan ve sarmalayan bir aile içinde olduklarını göstererek bu dönemi çok daha rahat atlatmaktayız. Bu yaklaşım ile hastalarımızda ameliyat sonrası dönemde çok daha az depresyon gözlemlemekte ve mutluluk düzeyinin arttığını deneyim etmekteyiz.”

“En iyi psikolojik destek, hastaların uzman hekime rahat ulaşabilmesidir”

Doktora ulaşmanın hasta tarafından önemine değinen Prof. Dr. Aktimur, “Biz kendi protokolümüzde uyguladığımız ve çok başarılı sonuçlar elde ettiğimiz şekilde en iyi psikolojik desteğin, hastaların kendilerini ameliyat eden cerraha çok rahat ulaşabilmeleri olduğunun farkındayız. Doktorları ile olan sıkı ve pozitif bağlantıyı önceden ameliyat ettiğimiz hastalarımızla aralarında kurduğumuz aktif sosyal portallarla desteklemekteyiz” ifadelerini kullandı.