Karabük Postası tarafından
03 Haziran, 2015 08:27 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Çaycuma’da Elektrikli Golf Arabası Hizmete Girdi

ZONGULDAKÇaycuma’da Atatürk heykelinden başlayarak çarşı merkezine kadar olan kısmın yayalaştırma projesi devam ederken yaya bölgesinde çalışacak elektrikli golf arabası hizmete girdi.
Çaycuma Belediyesi’nin şirketi ÇAYBEL tarafından Belediyeye kazandırılan elektrikli golf arabası Çaycuma’da yoğun ilgi gördü. İlk sürüşü Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı tarafından yapılan elektrikli golf arabası vatandaşlar tarafından da beğeni topladı. Yeni aracın Çaycuma’ya hayırlı olmasını dileyen Başkan Kantarcı, “Atatürk heykelinden başlayarak çarşı merkezinin yayalaştırılma projesi devam ediyor. Bu yaya bölgesi içine normal araçlar giremeyecek. Burada ulaşımı sağlamak için elektrikli golf arabalarımız hizmete girdi.
Ayrıca yapımı devam eden mini trencik (mekik) de yakın zamanda bu yaya bölgesinde hizmet verecek. Araç sahipleri araçlarını otoparka bırakıp golf ve mekik araçlarıyla ilçe merkezine ulaşımı sağlayabilecekler. Ayrıca ÇOMBÜS’le Atatürk Anıtı önüne gelen vatandaşlarımız da aynı şekilde yaya bölgelerinde çalışan araçlarımızla ulaşım sağlayabilecek.
Daha modern, daha çağdaş, yaşanacak bir Çaycuma hedefimizle çalışmalara devam ediyoruz” dedi.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.