blank
Asuman Doğan tarafından
01 Eylül, 2025 12:14 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 6dk
Yorum: 0

Çapraz’dan Ağustos Ayı  Çalışmalarını Değerlendirdi

Karabük Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Çapraz Ağustos ayı içerisinde Oda olarak  yapmış oldukları çalışmalar ve hizmetleri değerlendirdi.

Çapraz yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"Karabük Ticaret ve Sanayi Odası Meclisi’nin 3 Nisan 2025’te gerçekleştirdiği özel oturumda, Karabük valimiz Sayın Mustafa Yavuz Bey’in önerisiyle 7 Ağustos’un (07/08) “Karabüklüler Günü” olarak kutlanmasına oy birliğiyle karar verilmişti.Buradaki amacımız, Karabük ruhunu yücelten bir birlik ve vefa günü tertip etmek, beraberlik ve dayanışma kültürüne dikkat çekmekti. Amacımız sosyal medya mecralarından Karabük’ümüzün tanıtımına katkı sunmak, doğal güzelliklerini ön plana çıkarmak, aidiyet duygusunu pekiştirmek, coğrafi işaretli ürünlerimizi ve yöresel ürünlerimizin tanıtımını yapmak ve bunun gibi birçok konuyu işleyerek Karabük’ü hatırlatmaktı. Yolu bir şekilde buradan geçmiş, belki çocukluğu burada geçmiş, belki okul yılları burada geçmiş, burada anıları olan insanları da bu işin içine katarak, Karabük ve Karabüklü ’lük ruhunu canlandırmaktı. İlimizin tanıtımına yönelik hazırlanan videolar, geniş kitlelere ulaşması; yalnızca şehrimizin doğal ve kültürel zenginliklerinin tanıtımı açısından değil, aynı zamanda Karabük’ün marka değerinin güçlendirilmesi bakımından da büyük önem taşımaktaydı. Bu çalışmaların toplumun tüm kesimleri tarafından sahiplenilmesi, ilimizin güzelliklerinin ve potansiyelinin daha geniş kitlelere ulaştırılmasına katkı sağlayacaktır. Sizlerin ve kıymetli hemşerilerimizin destekleri; tanıtım faaliyetlerimizin etkisini artırarak Karabük’ün ulusal ve uluslararası düzeyde hak ettiği konuma ulaşmasına vesile olacaktır. Birlik ve beraberlik içinde yapılan bu çalışmalarla Karabük’ün değerlerini daha görünür kılacağımıza inanıyoruz. Bizler, ne 3 Nisan Demir Çelik fabrikalarının temelinin atıldığı gün (3 Nisan 1937 Sanayi Günü ve Karabük’ün kuruluş günü olarak gördüğümüz) günden vazgeçeriz, ne 8Kasım (Emeğin ve Alın terinin Zaferi olarak gördüğümüz) şehir olarak kenetlendiğimiz ve dayanışma ruhunu yaşattığımız günden vazgeçeriz, ne Karabük’ümüzün il olduğu 6 Haziran1995 tarihinden vazgeçeriz, nede şehrimize ciddi bir dinamik kazandıran Karabük Üniversitemizin kurulduğu 29 Mayıs 2007 yılından vazgeçeriz, çünkü bizler bu şehri sevmiş ve benimsemiş insanlarız. Şehrimizin tanıtımını yapabileceğimiz her gün bizim için kıymetlidir. Bizler, Karabük’ün bilinirliğini artırmak, imajını her yerde en yükseğe çıkarmak, ekonomisini kalkındırmak, birlik ve beraberliğini artırmak için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Karabük’ü tanıtmak için tek bir gün mü gerekmektedir? Tüm Türkiye’de 3 Nisan’ları Sanayi Günü olarak anmamızın ve her3 Nisan’ı hep birlikte kutlayarak Karabük’ü tanıtmamızın kime ne zararı vardır? Her 7 Ağustos tarihinde Karabük’ümüzün güzelliklerini sosyal medya aracılığıyla ön plana çıkarmamın ne zararı olabilir? Tarihi, kültürü ve mimarisiyle UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Safranbolu, Karabük’ün turizmdeki en güçlü markasıdır. Doğal zenginlikleriyle öne çıkan Eskipazar, bölgenin saklı tarih hazinelerini barındırırken; Yenice, eşsiz orman varlığı ve biyoçeşitliliğiyle doğa turizmine katkı sunar. Ovacık ve Eflani gibi ilçelerimiz de Karabük’ün kültürel bütünlüğünü tamamlayan, sakin ama köklü kimlikleriyle bu zenginliğe ayrı bir derinlik katar. Karabük; emeğin, üretimin, doğanın ve tarihin harmanlandığı özgün bir şehir karakterine sahiptir. Tüm bu günler kanımca, sadece bir kutlama günü değil; geçmişe sahip çıkmanın, bugünü anlamanın ve geleceğe umutla bakmanın da adıdır. Emekle yoğrulan bu topraklarda, Karabük’ün simgeleriyle özdeşleşen her vatandaşımızın bu özel günleri gururla kutlaması en büyük temennimizdir.Karabüklü olmanın onurunu taşıyan herkesi saygıyla selamlıyor; şehrimize emek vermiş, katkı sunmuş tüm hemşerilerimizin3 Nisan’larını, 8 Kasım’larını, 29 Mayıs’larını, 7 Ağustos’larını yürekten kutluyorum. Tüm hemşerilerimizin Karabük için bu günlere önem vermelerini istirham ediyorum.

Konunun anlam ve önemine binaen, çok kıymetli öğretmen ve yazarlarımızdan, Hür Kalyoncu büyüğümüzün, 16/08/2025 tarihli, “Rahmetlileri Anarken Karabük’ü Konuşmak” başlıklı köşe yazısında rahmeti babam Nazım Çapraz ile ilgili anısını ve söylediklerini sizlerle paylaşmak istiyorum. “Bizler Karabük’te yaşıyor, geçimimizi, yaşamımızı Karabük’ün nimetlerinden istifade ederek sürdürüyoruz. Acaba Karabük’ün Türkiye’miz için ne kadar önemi var bunu biliyor muyuz? Senin Karabük hakkındaki görüş ve düşüncelerinin Karabük halkının yüzde biri bile bilse…Hatta kendilerini, önemli kuruluşların temsilcileri sayanlar, seçilmişler, fikir önderleri Karabük’e sahip çıkılınca, bu şehir büyüyüp kalkınınca, kendi kazançları, istikballeri nasıl, huzurlu ve rahat olacağını keşke anlayabilseler”. Elbet Karabük’ün fikir insanlarına sahip çıkma duygusu zaman içinde oluşacaktır.” (Sayın Hür Kalyoncu hocamıza teşekkür ediyoruz)

Bu vesileyle, ilimiz ile ilgili bir eksiğimizi bir kez daha gündeme getirmek ve yetkililerin dikkatini çekmek istiyorum. Ziyaret ettiğimiz illerde gezilerimize, ilk olarak o şehrin kent müzesini gezerek başlıyoruz ve çok etkileniyoruz. Karabük olarak, madem “3 Nisan Sanayi Günü” ilan edilmesi için uğraş veriyoruz ve çabalıyoruz, yine (7/8) her 7 Ağustos gününde sosyal medyada Karabüklüler Gününü kutlamak ve Karabük’ün adını duyurmak istiyoruz, Karabüklüler günü olarak bunu destekleyecek olan şehrimizi, kültürümüzü, tarihimizi, ilçelerimizi ve sanayimizi ve bu işin başlangıcını yani ilk ağır demir çelik sanayisinin temelinin atılmasından bugüne kadar gelen süreci anlatan bir “SANAYİ MÜZESİ” (aynı zamanda KENT MÜZESİ) kurulması elzemdir. Zonguldak’ta Maden Müzesi, Bartın Kent Müzesi, Kastamonu Kent Müzesi, Sinop Cezaevi Müzesi gibi örnekler vardır. Yurtdışında da sanayi şehirlerinde ve özelikle Karabük’ümüze çok benzeyen Pittsburgh gibi, Dortmund gibi birçok şehirde örnekleri mevcuttur. Bu konuda Karabük TSO olarak her türlü desteği vermeye hazırız. Başta Sayın valiliğimiz olmak üzere, belediye başkanımız, dairelerimiz, il müdürlüklerimiz, Kardemir ve özel sektör haddehanelerimiz, sivil toplum kuruluşlarımız tüm paydaşlarıyla üzerine düşen görev ve sorumlukları yerine getireceklerine inancım tamdır.

Girişimci Destek Programı İş Geliştirme Desteği Jüri Değerlendirme Kurulu Toplantısına Karabük Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO) ev sahipliğinde gerçekleştirdik.  Jüri üyesi olarak yer aldığımız toplantıya; KOSGEB Başkan Yardımcısı Melih Gökgöz, KOSGEB Karabük İl Müdürü Serhat Saygın, Karabük Üniversitesi İşletme Fakültesi Dekan V. Prof. Dr. Ozan Büyükyılmaz ve BAKKA Karabük Uzmanı Sakin Eren katılım sağladı. Toplantıda, bölgemizden başvuru yapan girişimcilere ait 6 farklı proje jüri üyeleri tarafından değerlendirmeye tabi tutuldu. Program kapsamında sunumlarını gerçekleştiren tüm girişimcilerimize başarılar diliyor, iş hayatlarında bereketli ve sürdürülebilir kazançlar elde etmelerini temenni ediyoruz. KOSGEB tarafından girişimcilerimize ve üyelerimize verilen bu tür destekleri çok önemsiyor, destekliyor ve çok teşekkür ediyoruz.

İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV) Yönetim Kurulu toplantısına katıldık. Toplantıda, İKV’nin son dönemdeki faaliyetleri ve planlanan projeler ele alındı. Bu kapsamda, Vakfın gerçekleştirdiği 63. Olağan Genel Kurul çalışmaları da gündeme alındı. Ayrıca, AB ve Türkiye-AB ilişkilerindeki son gelişmeler ve İKV’nin bu konudaki çalışmaları değerlendirildi.

Karabük Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO), bölgenin nitelikli işgücü ihtiyacını karşılamak ve sanayinin geleceğine yön verecek gençleri yetiştirmek amacıyla önemli bir eğitim hamlesine imza attı. Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı’nın (BAKKA) 2024 yılı Sosyal Gelişmeyi Destekleme Programı (SOGEP) kapsamında yürütülen “Mesleki Eğitimde Yüksek Teknoloji” projesi çerçevesinde, iki farklı alanda düzenlenen eğitimler başarıyla tamamlandı. Karabük TSO Dijital Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirilen programlar; ileri düzey teknik bilgi, uygulama becerisi ve sektör odaklı yetkinlik kazandırmayı hedefledi. Bölgenin ihtiyaç duyduğu alanlarda uzman personel yetiştirilmesine katkı sağlayan eğitimler, kursiyerlerin istihdam imkanlarını artırırken, yerel sanayiye de güçlü bir destek sundu. Web Tasarımı Eğitimi Proje kapsamında düzenlenen Web Tasarımı Eğitimi’ne 30 kursiyer katıldı. Toplam 190 saat süren ileri düzey teknik eğitimde, katılımcılar web tasarımı, kullanıcı deneyimi, görsel arayüz tasarımı, kodlama ve güncel web teknolojileri konularında bilgi ve beceri kazandı. Eğitim sonunda, bilişim teknolojileri alanında uzmanlaşmış ve sektörde görev alabilecek nitelikli işgücü yetiştirildi. Pnömatik Hidrolik Sistemler ve Forklift Operatörlüğü Eğitimi Sanayide ihtiyaç duyulan pnömatik ve hidrolik sistemler konusundaki uzman açığını kapatmak amacıyla düzenlenen bu eğitimde 10 kursiyer yer aldı. 190 saat süren programda katılımcılar, pnömatik ve hidrolik sistemlerin çalışma prensiplerinden bakım-onarım tekniklerine, forklift kullanımı ve güvenlik uygulamalarına kadar geniş kapsamlı bir eğitim aldı. Eğitim sonunda sanayi sektöründe doğrudan istihdama katkı sağlayacak nitelikli personel yetiştirildi. Bölgemizin kalkınması ve sanayimizin rekabet gücünün artması, nitelikli işgücü ile mümkündür. Bu doğrultuda gerçekleştirdiğimiz eğitimlerle hem gençlerimize hem de sanayimize değer katıyoruz. Katılımcılarımızın edindiği bilgi ve becerilerin, istihdam olanaklarını artırarak bölge ekonomisine doğrudan katkı sağlayacağına inanıyoruz. Karabük TSO olarak, eğitim ve istihdam odaklı projelerimizi kararlılıkla sürdüreceğiz.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı koordinasyonunda, Karabük Ticaret ve Sanayi Odası (KTSO) ile Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı (BAKKA) iş birliğinde düzenlenen “Yerel Kalkınma Hamlesi” bilgilendirme toplantısı, Karabük TSO’nun ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Yerel Kalkınma Hamlesi kapsamında sağlanan destek unsurlarını aktarıldı. İlimiz için büyük önem taşıyan Alaşımlı Çelik Üretim Tesisi, Uzun Çelik Tabanlı Stratejik Ürün Grupları Üretimi, Sıcak Daldırma Galvaniz Tesisi ve Endüstriyel Orman Ürünleri Üretim Tesislerine yönelik desteklerin ayrıntıları paylaşıldı. Katılımcıların sorularının da yanıtlandığı programda, söz konusu yatırımların bölgesel kalkınmaya sağlayacağı katkılar vurgulandı.

Sözlerime son verirken, bugüne kadar yaptığımız ve yapacağımız çalışmalarda, bizlere destek veren, 115 ülkenin odalarını bir çatı altında birleştiren Dünya Odalar Federasyonu Başkanı ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanımız Sayın M. Rifat Hisarcıklıoğlu’na, saygıdeğer meclis üyesi arkadaşlarıma, değerli yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma ve oda personelimize teşekkür etmek istiyorum. Yine her türlü çalışmalarımızda bizlere destek veren ve birçok önemli toplantıya bizi davet eden, başta Valimiz Sayın Mustafa Yavuz Bey’e, belediye başkanlarımıza, milletvekillerimize, tüm protokolümüze, daire müdürlerimize, sivil toplum kuruluş temsilcilerine ve Karabük kamuoyuna teşekkür etmek istiyorum.

Son olarak, Eskipazar Organize Sanayi Bölgesi müdürümüz Emin Demir bey kendi isteğiyle görevinden ayrılmış bulunmaktadır. Kendisi ile yıllar evvel, o dönem meclis başkanımız olan Timurçin Saylar bey ile birlikte görüşmüş ve OSB müdürü olması için ricacı olmuştuk. Eskipazar OSB’nin kuruluşundan günümüze kadar göstermiş olduğu gayretli, özverili çalışmalar ve üstün hizmetlerinden dolayı, Sayın Emin Demir’e şahsım ve kurumum adına teşekkür ederim."

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
20 Kasım, 2025 16:52 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 5dk
Yorum: 0

“Türkiye, denizcilikte dünyanın en büyük 10. filosuna sahip oldu”

Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, dünyanın en büyük 10. filosuna sahip olan Türkiye’nin 61 yeni gemi siparişi ile dünya 9’uncusu, mega yat inşasında ise 2’ncisi olduğunu belirtti. Ünüvar ayrıyeten, boğazlardan yılda 40 binden fazla geminin geçtiğini söyledi.
Düzce Üniversitesi, denizlerin ve okyanusların sürdürülebilir idaresine yönelik düzenlenen 1. Memleketler arası Deniz Hukuku ve Teknolojileri Sempozyumu’na (IMLTech 2025) konut sahipliği yapıyor. Bugün başlayan ve 22 Kasım’a kadar sürecek olan sempozyuma Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Düzce Valiliği, TÜBİTAK MAM, HAVELSAN, TÜRKSAT ve Düzce Belediyesi başta olmak üzere birçok kamu ve özel kesim kuruluşları takviye veriyor. Alanında uzman akademisyen, araştırmacı ve uygulayıcıları bir ortaya getiren sempozyumda "Mavi Ekonomi", "Limancılık Stratejisi" ve "Türk Denizciliğinin Pusulası: Tehditler, Teknolojiler ve Yeni Ufuklar" bahisleri ele alınacak.

Prof. Dr. Sözbir: "Yapay zeka odaklı çalışmaları çok istikametli ele alacağız"
Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, deniz hukuku ve teknoloji alanlarının akademik ve stratejik istikametlerini bir ortaya getireceklerini söz ederek, "Denizcilik ulusal güvenliğin en kritik noktalarından birisidir. Deniz hukuku üzerine yürütülen çalışmalar yalnızca akademik değil, ülkemizin stratejik geleceğine dair kıymetli bir yol kat etmiştir. Mavi vatan vizyonunu, insansız sistemler, yapay zeka odaklı çalışmaları çok taraflı ele alacağız. Bölümün önde gelen kurumlar, akademisyenler çeşitli hususları ele alacaklar. Üniversite olarak maksadımız bilimsel birikimin alandaki imkanlarla buluştuğu akademik yer hazırlamaktır. Ülkemizin denizcilik siyasetlerine manalı katkı sağlayacağına inanıyorum" dedi.

Başkan Özlü: "Sanayi, teknoloji ve üretimle ilgili çok sayıda projeye imza atıldı"
Düzce Belediye Başkanı Faruk Özlü, Türkiye’nin denizcilik potansiyelini ve sanayi atılımlarını kıymetlendirdi. Özlü, "Sanayi, teknoloji ve üretimle ilgili çok sayıda projeye imza atıldı. Togg’dan Antartika Bilim Üssü’ne, KOSGEB dayanaklarından mega sanayi bölgelerine kadar büyük atılımlar başlatıldı. Bilim merkezi, teknoloji üstü, ileri endüstriye sahip olan Türkiye hedeflendi. Bilim ve teknoloji ile büyüyen Türkiye hedeflendi" diye konuştu.

"Ülkemiz denizcilik potansiyelinden gereğince hisse alamıyor"
Türkiye’nin denizcilik potansiyelinden gereğince hisse alamadığı görüşünde olduğunu aktaran Özlü, şunları kaydetti:
"Ülkemiz kara nakliyatında bir köprü olduğu kadar, deniz nakliyatında da değerli bir rotada yer almaktadır. Bizim bütün gayretimiz bu coğrafik avantajı stratejik bir bakış açısı ile pekiştirmek olmalıdır. Deniz nakliyatı daha ucuzdur. Denizcilik yük ve yolsa taşımanın ötesine gemi sanayi üzere kıymetli katkılar sunar. Dış ticaretimizin büyük kısmı deniz yolu ile gerçekleştirilmektedir. Deniz ticaretimizin büyümesi için atılacak her adım, ihracata ve üretime katkı sunacaktır."

"İki kıymetli projeyi hayata geçirdik"
Özlü, bu doğrultuda başlatılan iki değerli projeyi hatırlattı. Bunların Türk Koster Filosu’nun yenilenmesi projesi ve mega sanayi bölgeleri projesi olduğunu belirten Özlü, "Türkiye’de o tarihte 790 Türk sahipli koster vardı. Bunların ortalama yaşı 26’ydı. Biz bunları modernize etmeyi düşündük. Sayın başbakanımızın da imzasının olduğu protokol imzaladık. Yüzde 49’u Sanayi ve Teknoloji Bakalığından verilecek bir hisse vardı. Yüzde 51’i ise özel dal iştiraki olacaktı. Bu projedeki maksadımız bu envanterde bulunan ortalama yapı 26 olan kosterleri yenilemekti. Yaklaşık 10 yıl mühletle Türk tersanelerine iş olacaktı. Gemi inşası yan endüstrisine iş çıkacaktı. Akdeniz ve Karadeniz Türk gölü haline gelecekti. Etrafımızdaki ülkelerde yaklaşık 2 bin adet koster vardı. Bu kosterleri de Türkiye modernize edecekti. Bu son derece değerli bir projeydi. Bu projeyi sayın başbakanımızın liderliğinde başlattık. Mega sanayi bölgeleri. Bugün OSB’ler var. Sayıları 370’i buldu. Türkiye’nin sıçrama yapması için OSB ölceğinden büyük mega sanayi bölgelerine muhtaçlığımız var" dedi.

Vali Aslan: "Denizler önemli"
Düzce Valisi Selçuk Aslan, global ticarette denizlerin taşıdığı kritik role dikkat çekti. Aslan, Türk milletinin denizcilik tarihindeki yerine atıfta bulunarak, "Türk milleti olarak her ne kadar karaların sultanı olmuş olsak da, tarihi bin yıl geriye gidecek formda dünyanın üç denizine hükmetmiş cetlerin evladı olarak, ticaretin 4’te 3’ünün denizlerde döndüğünü düşünürsek denizler önemlidir" diye konuştu.

Bakan Yardımcısı Ünüvar: "Anlaşmanın kararlarını eksiksiz yerine getiriyoruz"
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Durmuş Ünüvar, global deniz yolunun canlı bir organizma olduğunu belirterek, Türkiye’nin denizcilik alanındaki stratejik pozisyonuna ve başarılarına değindi. Ünüvar, 2024 yılında 12,6 milyar ton yükün deniz yolu ile taşındığını kaydetti. Türkiye’nin 10 bin 940 kilometre kıyı uzunluğunun bulunduğunu ve boğazlardan yılda 40 binden fazla geminin geçtiği kritik noktalardan biri olduğunu vurgulayan Ünüvar, şöyle konuştu:
"Boğazlarımızdan 1 milyar tonun üzerinde yük geçti. Türk boğazları deyince, Montrö’de imzalanan Türk boğazları muahedesi var. Mutabakatın kararlarını eksiksiz yerine getiriyoruz. Filomuzu güçlendirmek, Türk gemi beşerinin uluslarası tercih edinirliliğini artırmak istiyoruz."

"Türkiye, dünyanın en büyük 10’uncu filosuna sahip oldu"
Türkiye’nin 1999 yılından bu yana Milletlerarası Denizcilik Örgütü (IMO) Kurul üyesi olduğunu hatırlatan Bakan Yardımcısı Ünüvar, 50 ülke ile 64 denizcilik mutabakatı bulunduğunu belirtti. Ünüvar, "Üç deniz teşebbüsüne stratejik paydaşlığımız gerçekleşti. Pozisyonumuzu daha da güçlendirdi. Bugün 50 ülke ile 64 denizcilik muahedemiz var. Bu alan daha da genişliyor. Türkiye Doğu Akdeniz’de, Hin Okyanusu’nda iştiraklerini güçlendiriyor. Türkiye, dünyanın en büyük 10’uncu filosuna sahip oldu. Çok daha fazlasını yapacak insan gücümüz ve altyapımız var" biçiminde konuştu.
Türkiye’nin 61 yeni gemi siparişi ile dünya 9’uncusu olduğunu aktaran Ünüvar, tonajda 0,6 milyon CGT ile 11’inci, mega yat inşasında ise 2’nciliği elde ettiğini belirtti.

Binali Yıldırım: "Denizlere hakim olan cihana hakim olur"
27. Başbakan ve Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) Aksakallar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım ise, konuşmasının başında aktifliğin Düzce’de yapılmasının iki nedeninin Akçakoca açıklarındaki Sakarya/Akçakoca doğalgaz alanları ve Rektör Nedim Sözbir’in denizcilik geçmişi olduğunu belirtti. Barbaros Hayrettin Paşa’nın "Denizlere hakim olan cihana hakim olur" kelamını hatırlatan Yıldırım, dünya nakliyatının yüzde 90’ının denizler üzerinden yapıldığını vurguladı.

"Taraf değiliz lakin kontratın birçok kararını uyguluyoruz"
Sempozyumun ana başlıklarından memleketler arası deniz hukukuna değinen Yıldırım, 1982 tarihli kontrata Türkiye’nin taraf olmama nedenini ise şöyle açıkladı:
"Bu kontrata ABD de taraf değil, Türk devleti de taraf değil. ABD imzalamış lakin taraf olmamış. Denizin tabanında çok büyük kaynaklar var, ender elementler var. ABD bunları kendi mülkü gördüğü için, paylaşmak istemediği için taraf olmamış. Biz de taraf değiliz. Bizim hassasiyetimiz nedir? Bizim hassasiyetimiz adalar denizidir. Adalar denizi, o denli bir yapıya sahipki deniz hukuku sistemine nazaran bu mutabakata taraf olsak, İstanbul’dan Çanakkale’den çıkıp, Fethiye’ye giderken daima uluslarası sulardan geçmemiz lazım. Kendi deniz alanımız kalmıyor. Adaların denizle iç içe bulunduğu bir coğrafyadayız. Bu coğrafyaya sahip öteki ülkeler de var. Öbür yerlerde de yaklaşık 15 ülke bu hukuka taraf değil. Mukavele yürürlükte. Bu mukavele olmasa, memleketler arası deniz nizamı, denizcilik faaliyetlerinde kahır yaşanırdı. Biz taraf olmamamıza karşın teamüller açısından mukavelenin birçok kararını uyguluyoruz."

"Bizim için en büyük sorun adalar denizi ve Kıbrıs meselesidir"
Yıldırım, şöyle devam etti:
"Açık deniz özgürlüğünü sahipleniyoruz. Açık denizler aslında herkesin malıdır. Rastgele bir ülke tek başına hak argüman edemiyor. Transit geçişler, suçsuz geçişler. Bununla ilgili deniz hukuku mukavelesine tabiyiz. Boğazlar, Montrö Sözleşmesi’ne nazaran ve oradaki unsurlar çok farklı. Deniz hukuku yokken bizim boğazların kullanılmasının rejimi farklı. En son Ukrayna-Rusya savaşı yaşanırken uyguladık. Boğazların özel geçiş kaideleri var. Bunu tüm dünya kabulleniş durumda. Deniz hukuku kontratının uygulanmasında bizim için en büyük sorun adalar denizi ve Kıbrıs sorunudur. Yunanistan ile bizim tezimiz farklı. Biz kontrata taraf değiliz, burada yapılacak dayatmalar bizi bağlamaz diyoruz. Mukavele kararları denizcilik teamülüdür. ’Taraf olsa da olmasa herkes uymak zorundadır’ diyor. Adalar bize birkaç mil, Yunanistan’a 300-500 mil arada. Nizam var, ölçü var. Deniz hukukunda çok su götürecek konular var. Denizlerdeki kaynakların kullanılması, su yüzüne çıkarılması üzere hususlarda kısa vadede uzlaşma olacağı kanaatinde değilim."

"Aliağa’da dünyanın en büyük gemi söküm tesisine sahibiz"
Türkiye’nin denizicilik alanında kat ettiği muvaffakiyetleri anlatan Binali Yıldırım, "Yat üretiminde dünya 2’ncisiyiz. Her türlü gemiyi bilhassa özel niyetli gemileri yapmakta 1 numarayız. Gemi bozma yahut dönüşüm denildi. Biz ona ’gemi sökümü’ diyoruz. Aliağa’da dünyanın en büyük gemi söküm tesisine sahibiz. İmal ediyoruz, çalıştırıyoruz ve söküyoruz. İşi bilen denizcileri vazifeye getirdik. Biz 2002 yılında iktidar olduğumuzda denizcilik müsteşarlığı vardı lakin denizci yoktu. Vahim durumdaydı. Önceliğimiz, denizcilik müsteşarlığını denizcilerle tanıştırmak oldu" dedi.
Deniz madenciliği ve az elementlere dikkat çeken Yıldırım, bu elementlerin elektrik motorları, mıknatıslar, dronlar, güdüm sistemleri, termal kameralar, elektrikli araç bataryaları ve güç depolama sistemleri dahil olmak üzere savunma sanayii, tıp ve ileri teknolojide kullanıldığını söz etti.

"Eskişehir Beylikova’da dünyanın 2. ender element rezervi var"
Yıldırım, bu elementlerin üretiminin yüzde 60’ının Çin tarafından yapıldığını belirterek, Türkiye’deki potansiyeli şöyle anlattı:
"Bizde var fakat kullanamıyoruz. Eskişehir Beylikova’da dünyanın 2. az element rezervi var. 700 milyon ton rezerv var. Burada 10 element çıkarılabilir. Eti Maden bu toprak elementlerini çıkarmak için oluşum başlattı. Derin deniz madenciliğinde İSA ruhsatını almamız gerekiyor" diye konuştu.
Sempozyuma 65. devir Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) 26. Lideri İsmet Yılmaz, AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir de katıldı.

Bizi sosyal medyadan takip edin