Karabük Postası tarafından
27 Haziran, 2014 14:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Camiler Çocuklarla Doldu Taştı

Karabük’te 2014 yılı Yaz Kur’an Kursları heyecanlı başladı. 

Karabük Müftülüğü çocukları camilere çekmek için cami bahçelerine oyun parkları kurdu. Karabük’te tüm mahalle ve köy camilerinde başlayan ‘Yaz Kuran Kursları’ için tüm camiler çocuklarla dolup taştı.
Karabük Müftüsü Halil Bektaş, Şirinevler Camii’nde başlayan Kur’an kurslarını ziyaret ederek öğrencilerle bir araya geldi. Müftü Bektaş, yaptığı açıklamada, çocuklar bu yılda; Kur’an-ı Kerim, Siyer-i Nebi, İtikat, ahlak gibi konuları öğreneceğini belirtti. Her yaz olduğu gibi bu yazda okulların tatil olmasıyla birlikte Kur’an kurslarına başlayacak çocuklarda heyecanı gördüklerini ifade eden Bektaş, camilerin öneminden, Kur’an-ı Kerimin faziletinden, yaklaşan Ramazan ayının bereketinden bahsederek, öğrencilerle ayrı ayrı ilgilenerek başarılar diledi.
Müüftü Bektaş, haftada 5 gün sürecek olan kurslarda okul öncesi çocuklara da eğitim verileceğini de belirterek, “ Diğer kurumlarla yaptığımız protokol çerçevesinde öğrencilere aynı zamanda sportif, sosyal ve kültürel faaliyetlerde yapıyoruz” dedi.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.