Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

BUGÜN “KOCA SENDİKACI” AHMET ÇEHRELİ’Yİ ANACAĞIM.,

Köşe Yazıları Yayın: 16.06.2020 11:20

60’lı yılların sendikacısı Ahmet ÇEHRELİ’yi anmak amacıyla yazdığım makaleyi, Karabük Postası’nın internet sayfasındaki teknik bir sorun nedeniyle okunamadığı için yeniden siz değerli okurlara sunuyorum.

 

Bugün aynı zamanda Türk çalışma hayatının en önemli günlerinden birinin yaşandığı 15-16 Haziran Olayları’nın 50. Yılıdır. 1970 yılında AP ve CHP’ nin işbirliğiyle hazırlanan iş yaşamını ve temel sendikalar mevzuatını düzenleyen 274 ve 275 sayılı kanunlarda değişiklik yapan düzenleme Millet Meclisi ve Senato’da kabul edilmiş, Cumhurbaşkanı Cevdet SUNAY tarafından onaylanarak yürürlüğe girmişti. İşçilerin sendika seçme özgürlüğünü ve sendika değiştirmeyi zorlaştıran bu düzenlemeye karşı işçiler tepki gösterdiler. Kartal, Gebze tarafından yürüyüş başlatan işçilerle birlikte Beykoz, Paşabahçe ve  Rami, Topkapı taraflarından yürüyüşe geçen işçilerin sayısı 75 bini buluyordu. Bu büyük kitlenin bir araya gelmemesi için Valilik tarafından Galata Köprüsü açılarak birleşme engellendi. Bazı yerlerde çatışmalar çıktı . Bu çatışmalar sonucunda üç işçi, bir polis ve bir esnaf hayatını kaybetti.

 

Sendika seçme özgürlüğü konusunda getirilen zorluğa 50 yıl önce gösterilen tepkiyi siz değerli okurlara anımsatıyorken, bugün kıdem tazminatının fona dönüştürülmesi girişimleri karşısında pasif kalan Türk-İş’i anlamakta zorluk çekiyorum.

                                                                                                                                          11 Mayıs 2020

 

Rahmetli Uğur MUMCU ;   -“Biz unutkan bir ulusuz, unutuyoruz olup bitenleri “ derdi .    Bazıları da balık hafızalı olduğumuzu söyler, geçmişi silmek konusunda becerikli olduğumuzu var sayarlar. Ben bugün az da olsa Karabük’te geçmişle bağlarını koparmayan, mazide kalan güzel anıları, toplum yararına güzel izler bırakan insanları unutmayan vefa duygusuna sahip kişiler olduğunu kanıtlamaya çalışacağım.

 

Bugün Türk çalışma yaşamının, sendikal geçmişinin önemli isimlerinden biri olan Ahmet ÇEHRELİ’nin vefatının 52 nci sene-i devriyesi. Karabük’te büyük önderimiz Atatürk’ün öngörüsü ve talimatıyla kurulan Demir-Çelik Fabrikaları’nın daha onuncu yılında başlayan hak ve emek mücadelesinin öncülerinden olan Ahmet ÇEHRELİ’yi 11 Mayıs 1968’de bir trafik kazası sonucu kaybetmiştik.

 

O yıllarda Zonguldak’tan çocukluk arkadaşım olan rahmetli Tuncer’in ağabeyi Necmettin ERSÖZLÜ’nün  sahibi olduğu Karabük Postası Gazetesi’nde yazmaya başlamıştım. Ekte fotoğrafını gördüğünüz, ikinci sayfasında benim de bir köşe yazımın bulunduğu, özenle muhafaza ettiğim 12 Mayıs 1970 tarihli Karabük Postası Gazetesi’nin başyazısı; “ Ahmet Çehreli’nin 2 nci ölüm yıldönümü dolayısı ile, başlığının altında yer alan Koca Sendikacı bu kadar çabuk mu unutulacaktı ? “ sitemiyle başlıyordu. Aradan 52 yıl geçmesine rağmen Karabük’te sendikacılığı başlatan birkaç isimden biri olan Ahmet ÇEHRELİ’yi hatırlayanlar olduğunu düşünüyorum.

 

İngiltere merkezli bütün Batı Avrupa’da yaşanan sanayi devrimiyle birlikte başlayan hak, emek ve alın teri mücadelesinin bayraktarlığını hep kömür ve çelik işçileri yapmıştır. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yıllarından itibaren başlayan sanayileşme hamlesinin en somut örneği olan Karabük Demir-Çelik Fabrikaları’nın kuruluş kararı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün talimatıyla alınmış, dünyanın büyük ekonomik krizler yaşadığı o yıllarda hayal bile edilemeyecek bu büyük projenin temeli dönemin Başvekili İsmet İNÖNÜ tarafından 3 Nisan 1937’de atılmıştı. Kısa bir süre sonra üretime başlayan bu dev tesiste başlangıçta İspir ve Yusufeli ilçelerinden, çevre halkından, yurdun başka yörelerinden sağlanan işçiler ve mahkumlarla başlayan çalışma yaşamında ilk sendikal hareketlenme İbrahim ODABAŞI’nın 1950 yılında kurduğu Demir-Çelik Sanayi İşçileri Sendikası’yla başlamıştır. 1952 yılında Ali KAYA’nın kurduğu Demir Çelik Ağır Sanayi İşçileri Sendikası’yla 1956 yılında birleşen ve Karabük Demir ve Çelik Ağır Sanayi İşçileri Sendikası adını alan ve  Türk İş’e bağlı yerel bir işçi örgütü olan bu sendika, 1963 yılında Kemal TÜRKLER’in başkanlığındaki Maden-İş Sendikası’na katıldığında Şube Başkanı Ahmet ÇEHRELİ’dir. Bu dönemde 8 bin işçiyi kapsayan 1 Temmuz 1964’te imzalanan toplu iş sözleşmesiyle çelik işçileri önemli haklara kavuşurlar.

 

Bu süreçte siyasi çevrelerde de Ahmet ÇEHRELİ adından söz edilmeye başlanmıştır. 15 Ekim 1961 seçimlerinde partilerin işçi adayları dikkate almaması üzerine Türk İş Başkanı Seyfi DEMİRSOY başkanlığında Çalışma Partisi adıyla bir parti kurulması çalışması gündemdedir. Partinin kuruluş hazırlıklarını yapan  Mümtaz SOYSAL, Muammer AKSOY, Doğan AVCIOĞLU, Kemal SÜLKER, Sadun AREN ve Sadi KOÇAŞ gibi isimlerin arasında Ahmet ÇEHRELİ’de yer almaktadır.  Bu girişim başarılı olamamış bir süre sonra bundan vazgeçilmiştir.

 

Bu başarısız girişimden sonra bir başka önemli olay daha yaşanmıştır. 20 Kasım 1965 tarihli Milliyet Gazetesi, 17 Kasım günü şube başkanıyla birlikte 4 bin 900 üyesinin topluca Karabük Maden-İş Şubesi’nden istifa ettiğini duyurmuş ve aynı gün Selahattin BULUT başkanlığında Çelik-İş Sendikası (Çelik Sanayi İşçileri Sendikası ) kurulmuştur.

 

Karabük sendikacılığının öncüleri olan rahmetli Ahmet ÇEHRELİ’yi, İbrahim ODABAŞI ve Ali KAYA’yı şimdikiler bilmez, tanımazlar, belki isimlerini bile duymamışlardır. Ama Karabük’te bu isimlerden söz edince en az birkaç kelimeyle de olsa onları anlatacak kişiler kaldığına inanıyorum. Sadece bu isimleri değil bunca yıkıma, geçmişi silme, yok etme çabalarına karşın Karabük’te iz bırakanları ve güzelliklerini unutmayanlar olduğuna da eminim.

 

Ahmet ÇEHRELİ’nin işçi sınıfının bir temsilcisi olarak verdiği sendikal ve siyasal uğraşların yanında iyi bir hatip olduğunu da biliyorum. Geçenlerde hazırlayacağım bir yazı için araştırma yaparken karşılaştığım bir bilgi O’nun bu yönünü de ortaya koyuyordu. Ahmet ÇEHRELİ’nin İstanbul Üniversitesi’nde günümüzün Sosyal Bilimler Fakültesi adıyla bilinen İçtimaiyat Enstitüsü yayını olan 13 sayfalık bir konferans konuşmasının metniydi bu., Türkiye Demir Çelik İşletmeleri’nde İşçi – İşveren Münasebetleri başlığı taşıyan bu konuşma, o yılları anlatan Ahmet ÇEHRELİ’ye bir kez daha saygımın artmasına neden olmuştu. Benzer bir duyguyu rahmetli Hüseyin KABA’nın İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’nde verdiği bir konferans nedeniyle de yaşamış, çelik işçisi kökenli bu iki değerli insana adeta imrenmiştim.

 

Sizlere bu yazımın eki olarak 1970 tarihli Karabük Postası Gazetesi’nin ve sözünü ettiğim konuşmanın ilk sayfalarının görüntüleri ile İzmir’de yaşayan değerli arkadaşım Atilla SAKKA’nın gönderdiği Ahmet ÇEHRELİ’nin  çok yüksek bir katılımla gerçekleşen  cenaze törenine ait bir fotoğrafı da sunuyorum. Fotoğrafta soldan sağa doğru Osman SÜRMEN, Aydın KALTABANOĞLU, Atilla SAKKA, Tahir DİK ve Metin TÜRKER bulunuyor. Sevgili Atilla’ya sağlık ve mutluluk içinde uzun bir yaşam dilerken başta Ahmet ÇEHRELİ olmak üzere bu yazıda isimleriyle yad ettiğim tüm kişileri saygı ve rahmetle anıyorum.

Fikret GÖKÇE

Kıbrıs Gazisi-Mak.Müh.

Başlıksız 1 kopya 5

Başlıksız 2 kopya 2

Başlıksız 3 kopya 1

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Sağlık Yayın: 05.05.2024 00:48
İhlas Haber Ajansı
‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, “Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” dedi.

Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Recep Aktimur, obezitenin psikolojiyi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Kendi deneyimlerini aktaran Prof. Dr. Aktimur, “Bizim kendi deneyimlerimizde gördüğümüz, kişilerin psikolojik olarak kendilerini boşlukta hissettikleri zamanlarda kilo almaya eğilimli olduğudur. Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” diye konuştu.

“Obez kişiler psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında”

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını dile getiren Prof. Dr. Aktimur, “Obez bireylerde sosyal izolasyon oluşur ve bu durum obezitenin geri dönüşümsüz hale gelmesine yol açar. Obez bireyler hem fiziksel olarak hem de çok yüksek oranda görülen depresyon nedeniyle günlük işlerini yapmakta zorlanırlar, çabuk yorulurlar, kişisel bakımlarını yapmak bile onlar için çok zorlaşır. Diğer yandan obeziteye bağlı gelişen kronik hastalıklar, bireyleri bir çıkmaza sürükler ve birçok insan bu kısır döngü içinde kendine güvenini kaybeder” şeklinde konuştu.

“Obezite ameliyatı olduktan sonra psikolojik durum”

Obezite ameliyatlarından sonra kilo verme sürecinin başladığını ve uzun süre devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aktimur, şu bilgileri paylaştı:

“Ameliyat edilen hastaların çoğunda obezite nedeniyle gelişen depresyon bulunduğundan ameliyat sonrasında kilo verme sürecinde hızlıca depresyonun gerileyeceği düşünülse de, durum her zaman bu şekilde seyretmeyebilir. Bu dönemde kilo veriyor olmanın oluşturacağı pozitif etki, ameliyat sonrası dönemde aslında önceden bir nevi tedavi yerine geçen yemek yeme alışkanlıklarının değişmesi ile negatif yönde etkilenebilir. Bu yüzden ameliyat için uygulanacak prosedürün yemek yeme konforunu çok bozmayacak şekilde seçilmesi ve hastalara cerrahi tarafından geniş destek verilmesi çok önemlidir. Biz kendi hastalarımızda uyguladığımız ‘Hızlandırılmış iyileşme protokolleri’ ile hasta konforunu artırarak, ‘liberal beslenme önerileri’ ile hastalarımızın bu süreci daha rahat geçirmesini sağlayarak ve onlara her an kendilerini koruyan ve sarmalayan bir aile içinde olduklarını göstererek bu dönemi çok daha rahat atlatmaktayız. Bu yaklaşım ile hastalarımızda ameliyat sonrası dönemde çok daha az depresyon gözlemlemekte ve mutluluk düzeyinin arttığını deneyim etmekteyiz.”

“En iyi psikolojik destek, hastaların uzman hekime rahat ulaşabilmesidir”

Doktora ulaşmanın hasta tarafından önemine değinen Prof. Dr. Aktimur, “Biz kendi protokolümüzde uyguladığımız ve çok başarılı sonuçlar elde ettiğimiz şekilde en iyi psikolojik desteğin, hastaların kendilerini ameliyat eden cerraha çok rahat ulaşabilmeleri olduğunun farkındayız. Doktorları ile olan sıkı ve pozitif bağlantıyı önceden ameliyat ettiğimiz hastalarımızla aralarında kurduğumuz aktif sosyal portallarla desteklemekteyiz” ifadelerini kullandı.