Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

BİR ZAMANLAR KIBRIS…

Köşe Yazıları Yayın: 07.04.2021 09:20

Tarih, 20.07.1974.

Mersin Ovacık Sahilleri…

Günün ilk ışıkları Akdeniz’i henüz aydınlatmış, yaz sıcağının ıslak nemli havası bölgeye iyice sinmiş, nefes almayı dahi zorlaştırıyordu.  Çevrede sadece cır, cır böceklerinin gevezeliği duyuluyor, tabiat ana büyük bir suskunluk yaşıyordu. Yaşam, az sonra büyük bir olaya tanık olacağını nerden bilebilirdi ki?

Savaşa katılacak askerler, kaderin onlara neyi, nasıl sunacağını bilmeden büyük bir heyecanla komutanlarından gelecek emri bekliyorlardı…

Güneş bir mızrak boyu yükselmişti ki bu büyülü ortamı, o ölüme benzeyen, o görülemeyen sessizliği, transistorlu bir radyonun sesi bozuverdi!

Takvimlerdeki zaman 1974’ün 20 Temmuzunu gösteriyor; saatler ise altıyı on dakika geçiyordu…

Radyodan duyulan Başbakan Bülent Ecevit’in sesi biraz daha yükseldi… Sadece onlar değil sanki yer, gök bu sesi dinliyordu:

‘’ Türk Silahlı Kuvvetleri, Kıbrıs’a indirme ve çıkarma harekâtına başlamış bulunuyor. Allah milletimize, bütün Kıbrıslılara ve insanlığa hayırlı etsin. Bu şekilde insanlığa ve barışa büyük hizmette bulunmuş olacağımıza inanıyoruz. Öyle umarım ki, kuvvetlerimize ateş açılmaz ve kanlı bir çatışmaya yol açılmaz. Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz.’’ Artık geçen her dakika onları savaşa biraz daha yaklaştırıyordu!

Komutan; bölük telsizinin mikrofonunu eline aldı, harekete hazır bekleyen bölüğüne seslendi:

– Haydi, arkadaşlar vatan bizden görev bekliyor, İstikamet Kıbrıs. Gazamız mübarek olsun, dedi.

Helikopterlerin motor sesleri, askerlerin; ‘’Allah, Allah’’ seslerine karışmış, savaşın görünmeyen yüzü Akdeniz’in üzerine düşmüştü…

Saatler tam 08.00’i gösteriyordu.

Helikopterlerin motor homurtularına, pervanelerinin sesi karıştı! Bir anda binme bölgesi toz duman olmuş, toz bulutundan sıyrılıp, kalkışa geçen her bir helikopter, göreve gitmenin coşkusuyla havalanmaya başlamıştı.

Gidiyorlardı… Savaş bu ya! Ölüm ne kadar yakınsa, yaşamak o kadar uzaktı…

Sabahın ilk ışıklarıyla parıldayan Torosların allı morlu görüntüsü, yavaşça kaybolmuş! O heybetli sıradağlar yerini Kıbrıs adasının bilinen sivri burunlu görüntüsüne, denize paralel sıradağlarına, uzun sahil şeritlerine bırakmaya başlamıştı… Görünen o ki, Kıbrıs’a yaklaşıyorlardı…

    O sabah Kıbrıs sahillerinde bir İngiliz Çifti…

Günün ilk ışıklarıyla aydınlanan Kıbrıs, yine çok sıcak nemli bir sabaha uyanmıştı. Larnaka’da yaşayan Elizabeth-William çifti, bu yaz tatilini de adada geçirmeye karar vermişler; adanın özellikle Girne sahillerinin el değmemiş doğal güzellikleriyle birleşen, adeta bir kanaviçe gibi süslü kıyı şeridindeki yine aynı koya gelmişlerdi…

Doyum olmaz yeşil örtüsüyle, kıyı şeridini tam da üzerinden kavrayan Beşparmak dağlarının o muhteşem görüntüsüyle Kıbrıs, gerçekten de bir masal diyarıydı.

O sabah William ve Elizabeth erkenden uyanmışlar, kaldıkları otelin bungalovundan fırladıkları gibi soluğu denizde almışlardı. Aşkla dolu, ıslak, nemli Girne gecelerinden sonra sabahın erken saatlerinde denize girmek, adalıları gün boyunca dinç tutuyordu. Onlar, bunun ne kadar keyifli olduğunu bu adada evlendikleri günden beri çok iyi biliyorlardı…

Güneş iyice yükselmiş, Temmuz ayının cehennemi nemli sıcağı Girne’nin her yanına sinmişti.  Kıbrıs’ta geçirdikleri balayı günlerinden bu havayı iyi biliyorlardı. Güneş az biraz yükselir yükselmez, artan sıcak yaşam; adayı derin bir sessizliğe, insansızlığa bürüyor, cehennemi sıcak akşam saatlerine kadar bütün adayı ele geçiriyordu. Anlaşılan bugün de öyle bir gün yaşayacaklardı…

Etraftan sadece cırcır böceklerinin sesiyle, onlara eşlik eden dalgaların sesi duyuluyordu. Zaten onları cezbeden şey, burada William’la birlikte sadece ikisinin baş başa kalabilmesi, istedikleri her şeyi özgürce yapabilmeleriydi. Uzandığı yerden ahenkli bir melodiyi oluşturan o zarif dalgaların sesiyle birleşen çakıl taşlarının, deniz kabuklarının çıkardığı sesleri dinlemeye, hayaller kurmaya başladı…

Elizabeth tam da bu ateşli duygular dünyasına dalmışken; hiç beklenmedik bir gürültü, bu düşüncelerini paramparça etti. Adeta gökyüzü de paramparça olmuş, o büyük gürültünün altında ezilip kalmıştı…

Neye uğradığını şaşırmıştı! Çıplaklığına aldırış etmeden çığlık, çığlığa otele doğru koşmaya başladı.  Bir taraftan da;

– Oh My God!  William, William help, help… Diye bağırıyordu.

Bungalovuna ulaşmaya on, on beş metre kalmıştı ki, Beşparmak dağlarını yalarcasına geçen üç savaş uçağının alçak uçuşla adanın derinliklerine doğru kaybolduğunu gördü! Başının hemen üzerinden geçen uçakların çıkardığı ses; adeta yer kabuğunu çatlatmıştı…

Birkaç dakika geçmemişti ki, ada büyük bir patlama sesiyle sarsılıverdi… Bu esnada Beşparmak dağlarından topların, patlayan bombaların sesleri geliyor, otel lobisinden görülebildiği kadarıyla denizden adaya doğru yanaşan savaş gemileri görünüyordu. Çevredeki yerleşim merkezlerinden de silah sesleri gelmeye başlamış, adanın tamamından keskin siren sesleri duyuluyordu.

Evet, Kıbrıs’ta savaş başlamıştı…

Otel müdürü, lobide toplanan uğultulu kalabalığa seslendi:

– Lütfen telaş etmeyiniz! Ordumuz, adaya gelme cüretini gösteren bu barbar Türklere gereken dersi verecek, onlara gününü gösterecektir. Şimdi lütfen beni takip ediniz, bizler için en emniyetli yer otelimizin şarap mahzenidir. Haydi, oraya gidiyoruz…

Kalabalık bir anda buz kesmiş, gürültülü ortam ölüm sessizliğine bürünmüştü! Otel müdürü önde, İngiliz misafirleri arkasında hızlı adımlarla otelin şarap mahzenine indiler.

Bundan sonrasını tatil hayalleri değil, savaşın getirdikleri belirleyecekti…

   Değerli Okur:

Bundan 47 yıl önce 20 Temmuz 1974’de Kıbrıs Adasında yaşanan savaşı, savaşta geçen çok çarpıcı olayları kaleme almış olduğum ‘’O GECE’’ isimli kitabımdan alıntı yaparak anlattığımyukarıdaki olaylar; aslında 38 yıldan bugüne adada yaşayan KKTC devletinin kuruluşuna giden yolda yaşananlardan sadece birkaçıdır.

Tarihe iz bırakan gerçekler, hiçbir zaman unutulmayacaktır.

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

CHP’de Günah Keçisi Bayram Karadağ Oldu..!

Manşet Yayın: 06.05.2024 14:50
CHP’de Günah Keçisi Bayram Karadağ Oldu..!

31 Mart tarihinde yapılan Mahalli İdareler seçimlerinde Safranbolu hariç Merkez ve İlçe Belediyelerinde istediği başarıyı elde edemeyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İl Başkanı Vedat Yaşar ve ekibi başarısızlığın faturasını  Karabük Belediye Başkan Adayı olan Bayram Karadağ’a kesti.

31 Mart Yerel Seçimlerinde AK Parti’yi geride bırakarak tarihi bir başarı elde eden ve  Türkiye genelinde birinci parti olan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) aynı başarıyı Karabük’te gösteremedi. Yerel seçimlerdeki başarısızlıklarını kabul eden CHP İl Başkanı Vedat Yaşar ve Ekibi,  bu  başarısızlığın faturasını Belediye Başkan Adayı Bayram Karadağ’a kesti.

“Bizim belirlediğimiz aday olan İsmail Yalav seçimi  kaybetseydi istifa ederdik” diyen CHP İl Başkanı Vedat Yaşar, bu açıklamasıyla Bayram Karadağ’ın kendi adayları olmadığını da tescillemiş oldu.

KARADAĞ’IN İSTENMEDİĞİ AYLAR ÖNCESİNDEN BELLİYDİ

Cumhuriyet Halk Partisinde İl Başkanlığı dahil değişik kademelerinde görev yapan son olarak 2023 yılı Mayıs ayında yapılan  Genel Seçimlerde Milletvekili adayı olan Bayram Karadağ,  aylar öncesinden Parti İl binasından düzenlediği basın toplantısında 31 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçimlerde Belediye Başkanlığına aday adayı olduğunu açıklamıştı. Karadağ’ın aday adaylığını açıklaması ise  bazı parti yöneticilerinde Karadağ’la seçimin kazanılamayacağı görüşü hakim olmuştu. Bu tutum Karadağ’ın aday olmasının istenmediği şeklinde yorumlanmıştı. Karadağ’ın aday adaylığının açıklamasından sonraki süreçte başka aday adayı olmayınca haliyle aday olarak Karadağ ön plana çıkmıştı ve Karadağ’ın adaylığına kesin gözüyle bakılmıştı.

CHP İL TEŞKİLATI BAŞKA ADAY ARAYIŞINA GİRDİ

Bayram Karadağ’ın aday gösterilmesinden korkan  CHP İl Teşkilatında  başka aday arayışları başlamış ve DEVA Partisi İl Başkanlığından ayrılan Yusuf Aydın’ı ikna ederek aday adaylığını açıklamasını istemişti. Aydın da düzenlediği basın toplantısı ile aday adaylığını duyurmuştu.  Yusuf Aydın’ın yeterli olmayacağını anlayan İl Teşkilatı, bu defa da  2023 Mayıs seçimlerinde İYİ Parti’den Milletvekili Adayı olan ancak yerini beğenmeyerek istifa eden İsmail Yalav ile görüşmelere başlamış yapılan görüşmeler neticesinde zorla da olsa ikna edilen İsmail Yalav CHP’den Başkan Adayı olduğu açıklamıştı.  Adeta Partinin neferi olan Bayram Karadağ’ı yok sayan CHP İl Başkanı Vedat Yaşar ve ekibi CHP Genel Merkezine İsmail Yalav’ın ismini vererek, Karabük Belediye Başkan Adayı olarak gösterilmesini seçimi bu adayla kazanacakları şeklinde görüş belirtmişlerdi.  Hatta Karabük basını İsmail Yalav’ın aday gösterildiğini hem sosyal medyadan hem de haber sitelerinde yayımlamıştı.  Son ana kadar yapılan görüşmeler neticesinde Parti Meclisi İsmail Yalav yerine Bayram Karadağ ismi üzerinde mutabık kalmıştı. Bu durum İl Teşkilatın büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştı.   CHP’de  yaşanan bu karmaşık ortam bununla da kalmadı,  Seçim Kuruluna verilecek olan  Belediye Meclis Üyesi isim listeleri  son güne bırakılmış,  hatta  süre bitiminden sonra  teslim edilerek,  seçime girememe tehlikesi ile karşı karşıya kalınmıştı.  Daha sonra yapılan görüşmeler ve diğer siyasi partilerden itiraz olmaması neticesinde listeler  noksan bir şekilde seçim kuruluna teslim edilmişti.

Partide yaşanan tüm bu gelişmeleri yok sayan CHP İl Başkanı Vedat Yaşar ve Ekibi, yerel seçimlerden bir ay sonra seçim değerlendirme toplantısı düzenleyerek başarısızlığın faturasını Bayram Karadağ’a kesti ve Karadağ’ı günah keçisi ilan etti. Seçimi kendi istedikleri aday gösterilmediği için kaybettiklerini ifade eden Yaşar, “Bizim istediğimiz aday gösterilip de  seçim kaybedilseydi gereğini yapardık” dedi.  Proje sunumu, maddi yetersizlik ve güven eksikliğinin de seçimin kaybedilmesinde önemli rol oynadığını ifade eden İl Başkanı Vedat Yaşar,  bir nevi hem adaya hem de kendilerine güvenin olmadığını bu açıklaması ise ilan etmiş, oldu.

İL DE SUÇLU BAYARAM KARADAĞ, YA İLÇELERDE SUÇLU KİM?

İlde Bayram Karadağ’ı suçlayan CHP İl Başkanı Vedat Yaşar, İlçelerde de istedikleri başarıyı elde edemediklerini, bir tek Safranbolu İlçesinde başarılı olduklarını söyledi.  İlçelerdeki başarısızlığı üstlenmeyen ve Safranbolu’da Elif Köse’nin başarısı ile övünen Yaşar, açıklamasında partinin eski yöneticilerini suçlamayı ihmal etmedi. İl Başkanı olduğu zaman beyaz bir sayfa açtığını ifade eden Yaşar, “Bu sayfa şahsi çıkarlar, kirli siyaset, partimiz ve bölge menfaatlerinden çok kişisel menfaatlerin ön plana çıkartılması neticesinde daha ilk günden ve sonrasında sürekli lekelendi” dedi. Yaşar ayrıca, eski partililerin kazanamamaları üzerine algı oluşturduğunu ve timsah gözyaşları döktüğünü  ifade ederek, sizler nasıl partilisiniz diye serzenişte bulundu. CHP İl Başkanı Yaşar’ın yaptığı açıklamada, başarısızlığın faturasını Bayram Karadağ’a çıkarması ve eski parti yöneticilerini suçlamasına bir çok partili tepki göstererek, “CHP İl Başkanı Vedat Yaşar bu açıklaması ile adeta kendisini aklamış, Başkan Adayı dahil partinin eski yöneticilerini bile suçlamış ama kendisini suçlamamış, İl Başkanı Vedat Yaşar bize seçim sürecini iyi yönetmemiştir ve CHP’nin Ülke genelindeki başarısına İlde gölge düşürmüştür. Bize göre seçimle de gelse asıl istifa etmesi gereken kendisi ve yönetimidir. Eğer başarılı olunsaydı İl Başkanı Vedat Yaşar kendisini ön plana çıkaracaktı, ama başarısız olduğu için başkalarını suçlayarak kendisini temize çıkarmaya çalışıyor”  dedi.