Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse 2019-2024 yılları arasında Safranbolu Belediyesi adına yapılan tüm hizmetleri içeren bilgilendirme toplantısı düzenleyerek Safranbolu halkına ve basın mensuplarına aktardı. Safranbolu Belediyesi, Elif Köse Başkanlığı’nda kredi alarak borçlanmak yerine üretimi arttırarak 2019 yılına oranla yüzde 130 ile ödenen borçlar yüzde 3’e düştü. Başkan Köse 2019 yılında devraldığı Safranbolu Belediyesi’nin yıllık 50 milyon Tl bütçesine karşılık 65 milyon Tl borç olduğunu, 2024 yılı itibari ile yıllık 650 milyon Tl bütçesine karşılık 20 milyon Tl borç olduğunu aktardı.
Safranbolu Belediye Başkanı Mimar Elif Köse 31 Mart 2019 tarihinde göreve geldiği andan 2024 yılına kadar geçen 5 yıllık süre içerisinde Safranbolu’ya kazandırılan projeleri anlattığı bilgilendirme toplantısı düzenledi. Safranbolu Belediyesi Leyla Dizdar Kültür Merkezinde düzenlenen toplantıya Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse, CHP İl Başkanı Vedat Yaşar, Siyasi parti temsilcileri, Dernek, Oda, STK temsilcileri, muhtarlar, basın mensupları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse Leyla Dizdar Kültür merkezinin bahçesine geldiği anda Safranbolulu gençler tarafından meşaleler ve sloganlar ile karşılandı. Leyla Dizdar Kültür Merkezi’nde 5 yılın projeleri sloganı ile düzenlenen toplantı öncesi projeleri ve hayata geçirilen hizmetleri içeren video gösterimi yapıldı. Başkan Köse video gösteriminin ardından göreve geldiği günden bu yana tarihi ve kültürel mirası korumak ve tanıtmak, sosyal belediyecilik anlayışıyla sosyal, kültürel ve sportif faaliyetleri desteklemek, altyapı, ulaşım, temizlik, park ve bahçeler, çevre ve şehircilik alanlarındaki projeleri görsel sunum eşliğinde katılımcılara anlattı. Başkan Köse projeleri aktardığı konuşmasının çoğu kısmında katılımcılar tarafından büyük alkış aldı. Yapılan açıklamada Safranbolu Belediyesi’nin 2019 senesinde yıllık 50 Milyon Tl bütçesi varken 65 Milyon Tl borcu, Elif Köse’nin devraldığı 2019 yılından 2024 yılına kadar geçen süre içerisinde ise 2024 yılı itibari ile 650 Milyon Tl bütçeye karşılık 20 Milyon Tl borç olduğu göze çarptı. Başkan Köse bu kazançların kredi kullanarak borçlanmak yerine şantiyelerde yapılan ahşaptan, metale, asfalttan seraya kadar gerçekleştirdikleri üretimler sayesinde ortaya çıktığını söyledi. 5 yıllık projeleri içeren bilgilendirme toplantısının ardından katılımcılara Safranbolu Belediyesi Leyla Dizdar Kültür Merkezi fuaye alanında ikramlar yapıldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, iklim kriziyle mücadele kapsamında yürütülen çalışmaları anlatarak, Karabük’te de yeni konutların temellerinin atılacağını açıkladı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, iklim meselesine verdikleri önemden ve alınan tedbirlerden bahsetti. Bakan Kurum, "İklim Kanunu'yla, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesini yepyeni bir safhaya taşıdık" dedi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum, İklim Değişikliği ve Uyum Koordinasyon Kurulu (İDDUK) toplantısına katıldı. Toplantıda Türkiye'de son dönemde kuraklık ve iklim değişikliği nedeniyle oluşan sorunlar ele alındı.
"HER DÖRT KİŞİDEN ÜÇÜ, SUSUZLUK TEHLİKESİ ALTINDA YAŞIYOR"
Ankara'da düzenlenen toplantının açılış konuşmasını gerçekleştiren Bakan Kurum, iklim krizinin dünya ve insanlığın en önemli sorunlarından biri olmaya devam ettiğini belirtti. Bakan Kurum, "Bilimsel veriler de bu sorunu tüm açıklığıyla ortaya koyuyor. Sadece son elli yılda bile, yaban hayatı popülasyonu tam yüzde 73 oranında azaldı. Bu, yaklaşık 1 milyon türün tamamen yok olma tehdidi altında olduğunu gösteriyor. Tatlı su kaynaklarımız, her geçen gün azalıyor. Dünya nüfusunun yüzde 75'i yani yeryüzündeki her dört kişiden üçü, susuzluk tehlikesi altında yaşıyor. Rakamların bize işaret ettiği bu acı tabloya rağmen ne yazık ki, insanlık her 10 dakikada, 5 bin 900 ton plastik atık üretmeye devam ediyor. Milyonlarca insan açlıkla boğuşurken, dünyada her gün yaklaşık 1 milyar öğün gıda göz göre çöpe gidiyor" ifadelerini kullandı.
İklim krizinin raporlardaki rakamlardan ya da kürsülerde konuşulan analizlerden ibaret olmadığını belirten Kurum, "Ancak hepimiz çok iyi biliyoruz ki; iklim krizi ne raporlardaki rakamlardan ne de kürsülerde konuşulan analizlerden ibarettir. Son 50 yılda hava, iklim ve suyla bağlantılı 11 binden fazla afet kayıtlara geçmiştir. 2 milyonun üzerinde can kaybı ile 3,64 trilyon dolarlık ekonomik kayıp gerçekleşmiştir. Küresel çapta yaşanan sorunların fotoğrafı bu şekildedir. Ülkemize baktığımızda; son yıllarda yaşadığımız seller, orman yangınları, ülkemizin her yerine yayılmış kuraklıklar cennet vatanımızı ve insanımızı maalesef ağır sonuçlarla yüzleştirmektedir" diye konuştu.
"HER ON ORMAN YANGININDAN DOKUZU İNSAN KAYNAKLIDIR"
İklim değişikliği krizinin Türkiye için önemine değinen Bakan Kurum, açıklamalarına şu şekilde devam etti: "İklim krizi bizim için, aşırı hava olayları nedeniyle her yıl bin 500'e yakın seldir. Şırnak Silopi'de 50,5 derece ile tüm zamanların kırılan sıcaklık rekorudur. Azalan su kaynakları nedeniyle su stresi yaşayan bir Türkiye'dir. Barajlarımız su alarmı veriyorsa, zirai don çiftçimizin hasadını vuruyorsa, yangınlar hızla yayılıp canımıza malımıza kastediyorsa, iklim krizi Türkiye için uzak bir senaryo değil apaçık yakın bir tehdit demektir. Bunun en son örneğini, daha geçtiğimiz günlerde acı bir şekilde yaşadık. 25 Haziran 2025 tarihi itibarıyla 18 ilimizde milli servetimiz ormanlarımız yandı, canlarımız gitti, evlerimiz yıkıldı. Kuşkusuz, her on orman yangınından dokuzu insan kaynaklıdır. Ancak bir gerçek daha var ki; iklim krizi yangınlarda çarpan etkisi yapıyor. Ülkemizde yangın sezonu artık eskisinden daha uzun sürüyor. Çünkü aşırı sıcaklık, artan kuraklık ve azalan nem, çıkan yangınların hızla büyümesine, geniş alanlara yayılmasına neden oluyor. Isı transferiyle taşınan kıvılcımlar, yeni yangınların çıkmasına neden oluyor. Bu da orman yangınlarına müdahaleleri zorlaştırıyor. İşte tüm bu nedenlerle 2025 yazı, yangın afetinin yıkıcı sonuçlarını çok sert bir şekilde yaşadığımız bir yıl oldu."
"YANGININ ÜZERİNDEN BİR AY GEÇMEDEN İZMİR'DE YENİ YUVALARIMIZIN TEMELLERİNİ ATTIK"
Bakanlık olarak, yangın afetinde emsalsiz bir hızla hasar tespitlerini yaptıklarını belirten Kurum, "Yangının üzerinden bir ay geçmeden İzmir'de yeni yuvalarımızın temellerini attık. Önümüzdeki günlerde de Bilecik ve Karabük'te de ilk harcımızı dökeceğiz. İklim değişikliği sadece bu bahsettiğim yıkıcı afetler meselesi değildir. Zira iklim krizi ekonomiden, ticarete, sosyal düzenden küresel istikrara kadar birçok alana domino etkisi yapmaktadır. Hele ki söz konusu, medeniyetlere hayat veren Akdeniz havzası olunca, bu coğrafyanın, Türkiye'nin aldığı her önlem, attığı her adım, stratejik bir boyut kazanmaktadır. Bundan dolayı biz, ülkemizin iklim değişikliği mücadelesine sadece vatandaşımızın güvenliği için değil insanlığın selameti için özel bir önem atfediyoruz" ifadelerini kullandı.
İklim meselesine verdikleri önemden ve alınan tedbirlerden bahseden Kurum, "Öncelikle iklim krizi küreselse çözüm de küresel olmalı dedik, 2021 yılında Paris İklim Anlaşması'nı onayladık; 2053 Net Sıfır Emisyon hedefimizi ilan ettik. Ve bu hedef doğrultusunda enerjiden sanayiye, ulaşımdan atık yönetimine, tarımdan kentsel planlamaya kadar bütüncül ve derin bir dönüşüm sürecini başlattık. Güncellenmiş Birinci Ulusal Katkı Beyanımızı, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi'ne sunduk. 2030 yılına yönelik emisyon azaltım hedefimizi, yüzde 21'den yüzde 41'e çıkardık. Ülkemizin 2022-2024 yılı iklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyum eylemlerimizi kapsayan İki Yıllık Şeffaflık Raporu'nu yayımladık. Attığımız adımların hiçbiri politika belgelerinde kağıt üstünde kalmadı. Şehirlerimizde kentsel ısı adalarını azaltmak için yeşil alanlarını arttırdık. Millet bahçeleri projelerine hayat verdik. Binalarımız çevre dostu inşa edilsin, bulunduğu yerin coğrafi ve iklim özelliklerini taşısın diye 'Yeşil Bina Sertifikası' sistemini hazırladık" dedi. "Deprem bölgesinde teslim ettiğimiz 300 bin konutun tamamı iklim dirençlidir, çevre dostudur"
Sanayicilerin Avrupa Yeşil Mutabakatına uyumlu üretim yapması ve ihracatın döngüsel ekonomi prensipleriyle büyümesi için, Yeşil OSB ve Yeşil Sanayi Belgesi gibi mekanizmaları hayata geçirdiklerini ifade eden Bakan Kurum, "Asrın felaketini yaşadığımız 11 ilimizdeki uygulamalarımız, bunun en büyük kanıtıdır. Deprem bölgesinde 6 Eylül'de teslim ettiğimiz 300 bin konutumuzun tamamı; iklim dirençlidir, sıfır atık uyumludur ve çevre dostudur. Elbette yaptığımız çalışmalar bu kadarla sınırlı değil. Biz bir yola çıktık ve bu yolda yürümüşüz kararlılıkla devam ediyor. Türkiye'nin ilk İklim Kanunu'yla, ülkemizin iklim değişikliğiyle mücadelesini yepyeni bir safhaya taşıdık. Biz, bu kanunla Türkiye'nin doğal kaynaklarını korumak, sanayisini güçlendirmek, tarımını sürdürülebilir kılmak, ihracatını geleceğe hazırlamak için çalışıyoruz" şeklinde konuştu.