Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Bakan Yusuf Tekin: “Müfredatımızı yüzde 35 oranında sadeleştirdik”

Eğitim 24.09.2024 20:07
İhlas Haber Ajansı
A+ A-

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, “Eleştirilen önemli konulardan biri, yoğun bilgi yüküydü. Bunu da müfredatımızı yüzde 35 oranında sadeleştirerek, çocuklarımızın üzerinden aşırı bilgi verme mantığıyla kurgulanan eğitim yükünü kaldırmış olduk” dedi.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, hayırsever Burhan Özdemir tarafından kente kazandırılan Akçakoca Orhan Özdemir Fen Listesi Kampüsü’nün ek hizmet binalarının açılış törenine katıldı. Tören kapsamında, 400 kişilik modern konferans salonu, kapalı spor salonu, yeni nesil kütüphane ve Türkiye’de ilk pilot uygulaması gerçekleşecek olan genişletilmiş eğitim sistemine özgü laboratuvar binası hizmete açıldı.

“Dünyanın en gelişmiş eğitim sistemleriyle hemen hemen aynı fiziki altyapıya sahibiz”

Törende konuşan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, Türkiye’nin eğitim sistemine yönelik açıklamalarda bulundu. Bakan Tekin, PTT AŞ tarafından 2002’de düzenlenen “2023’e Cumhuriyetimizin 100. Yılına Mektup Kampanyası” kapsamında yazılan mektupların kendisine ulaştırıldığına dikkat çekerek, “O mektupları okuduğumda, yazılanları gördüğümde Türkiye’nin eğitim öğretimde 22 yıllık devlet içerisinde geldiği noktayı yeterince anlatamadığımızı gördüm. Mektupları yazanlar öğretmenlerimiz, Bakanlığımızda çalışan müfettiş arkadaşlarımız, muhtarlar. Bu mektupları da yakın zamanda zaten bir kitapçığa basmak istiyoruz. Mesele bir öğretmenimiz ’Acaba bir gün 40 kişilik sınıfta ders anlatabilecek miyim?’ yazmış. Devamında da, ’74-76 kişilik sınıfta öğretmenlik yapıyorum’ demiş. Şuan Türkiye’de sınıflar 20-24 kişi arasında değişiyor. Dünyanın en gelişmiş eğitim sistemleriyle hemen hemen aynı fiziki altyapıya sahibiz” dedi.

“Şuan yaptığımız okul binaları depreme dayanıklılık açısından sorunsuz”

Derslik sayısının artırıldığını söyleyen Bakan Tekin, “Peki dersliklerimizin niteliğiyle ilgili değişiklik var mı? Yaptığımız binalar. 6 Şubat’ta meydana gelen depremi yaşayan 11 ilimizde 2002 yılından sonra yapılıp da yıkılan okulumuz neredeyse yok. 11 civarında derslik kullanılamaz hale geldi ama tamamı öncesinde yapılan derslikler. Şuan yaptığımız okul binaları depreme dayanıklılık açısından sorunsuz. Fiziki unsurlar itibariyle biraz önce bahsettiğim mektuplardan bir tanesinde bir öğretenimiz, ’Bir gün koridorlarında farelerin cirit atmadığı okulda öğretmenlik yapabilir miyim?’ diyor. Şuan sayı olarak belli bir noktaya getirdiğimiz dersliklerimizin fiziki kapasite ve nitelik açısından da dünya standartlarında okullarımız var. Bu da ayrı bir parantez” diye konuştu.

“Okullarımızda öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz internete erişebiliyorlar”

Bakan Tekin, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı 60 binin üzerinde okulun bulunduğuna ve bu okulların internet erişimine açık durumda olduğuna dikkat çekerek, “Okullarımızda öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz internete erişebiliyorlar. Peki ne oluyor? Şuanda 625 bin dersliğimizde etkileşimli tahtalarımız var. Yani kara tahtaların yanında etkileşimli tahtalarla çocuklarımız ekranda öğretmenimizin yardımıyla ders işliyorlar. Peki bunun ne faydası var? İnternet erişimi olan ağlar üzerinden çocuklarımız, öğretmenlerimiz dünyanın en çok eğitim içeriğine sahip programlarından biri olan EBA’ya bağlanıyorlar ve istedikleri her türlü içeriği oradan online olarak dersliklerde işliyorlar. Türkiye’nin neresine giderseniz gidin öğretmenimiz tahtadan kendisinin anlattığının yetersiz olduğunu düşündüğü ya da bilgiyi daha farklı şekilde öğrencilerle paylaşmak istediği herhangi bir konuyu etkileşimli tahtalar üzerinden çocuklarımızla paylaşabiliyor. Bu da bizim açımızdan, eğitim öğretim altyapısı açısından önemli bir gösterge” şeklinde konuştu.

“Biz 2 hususu büyük oranda içeren değişikliği geçtiğimiz mayıs ayında hayata geçirdik”

Fiziki altyapıyla ilgili çok ciddi yatırımlar yaptıklarını dile getiren Milli Eğitim Bakanı Tekin, “Bir diğer husus, şuanda yaklaşık 1 milyon 130 bin civarında öğretmenimiz var. Bu öğretmenlerimizin yaklaşık 800 bin öğretmenimiz 2002 yılından bu yana atanmış öğretmenlerimiz. Eğitimin niteliğiyle ilgili önemli göstergelerden biri de, okullarda öğretmen başına düşen öğrenci istatistikleri. Uluslararası derecelendirme ve reyting ölçümü yapan kuruluşlar açısından önemli bir göstergesi. Binayı yaptık, öğretmenlerle ilgili ciddi şekilde ihtiyacı giderdik. Eğitimin içeriğiyle ilgili bakmamız gerekiyor. Orada da uluslararası örgütler bizi 2 eleştiriyle karşı karşıya bırakıyorlardı. ’Sizin müfredatınız yani programlarınız 1980’li, 90’lı yıllarda yaygın olan öğrenciye yoğun bir biçimde bilgi yüklemek üzerine kurulan bir sistem’ Bu bizim için birinci eleştiri. 2. eleştiri, ’Bilgiye erişimin sınırlı olduğu bir dönemde çocukların, gençlerin bilgi edinmede yegane kaynağının okul olduğu dönemlerde yazılmış bir müfredatınız var. Siz bu çocukların artık bilgiye erişmek konusunda yaşadıkları kolaylıkların farkında değilsiniz herhalde’ diye bizi eleştiriyorlardı. Dolayısıyla biz 2 hususu büyük oranda içeren değişikliği geçtiğimiz mayıs ayında hayata geçirdik. Eğitim öğretim surecinin mantığını bilgi edinmek değil, edinilen bilgiyi beceriye dönüştürmek üzere uygulanan çağdaş eğitim anlayışıyla bağdaşır hale getirdik, müfredatımızı buna görev revize ettik” ifadelerini kullandı.

“Müfredatımızı sadeleştirdik”

Bakan Tekin, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Yine aynı raporlar içinde eleştirilen önemli konulardan biri, yoğun bilgi yüküydü. Bunu da müfredatımızı yüzde 35 oranında sadeleştirerek, çocuklarımızın üzerinden aşırı bilgi verme mantığıyla kurgulanan eğitim yükünü kaldırmış olduk. Müfredatımızın böyle olması çok doğaldı. Bizler gibi, ilkokulda, ortaokulda, lisede bilgiye erişmek konusunda sıkıntı yaşıyorduk. Herhangi bir konuda araştırma yapmak istenildiğinde kütüphaneye gidiliyordu. Ben liseyi 1989’da bitirdim. 1980’li yıllarda lise öğrencisiyken kütüphanelerin önünde kuyruk oluştururduk. İçeri girdiğinizde bu kez ansiklopediler başında sıraya giriyordunuz. Ansiklopedi size gelir, başınızda da ödevini yağmak için başka biri beklerdi. Şimdi çocuklarımız ellerindeki akıllı cihazlarla istedikleri her türlü bilgiye hızlıca ulaşma imkanına sahipken biz hala aynı mantık da devam edersek bu sistemi yorar, öğrenciyi yorar, öğreteni yorar. Bu bilgiyi vermek konusunda öğretmenimiz de sıkıntıya girer. Niye bu yükü taşıyoruz? Niye bundan vazgeçmiyoruz? Yaptığımız 2. şey de bu. Müfredatımızı sadeleştirdik. Biz herhangi bir konuyu çıkartırken, çıkardığımız şeyin bilimsel olmadığı ya da bilimselliğini tartıştığımız için çıkarmıyoruz. Sadece çocuklarımızın artık yüksek öğretime erişimin bu kadar rahat olduğu bir dönemde bazı bilgi ve kazanımların ilerleyen eğitim kademelerinde verilmesinin daha pedagojik olduğunu düşündüğümüz için çıkartıyoruz”

“Vatanseverlikten merhamete kadar birçok konuyu müfredatımızın içinde çocuklarımızın kazanmasını istedik”

Eğitimde başka bir değişiklik daha yaptıklarını ve bu değişikliği kendisinin çok önemsediğini belirten Bakan Yusuf Tekin, “Dünyanın en köklü devlet geleneklerinden bir tanesine sahibiz. Bize düşen, bizim yapmamız gereken hususlardan bir tanesi, belki en önemlisi, bu devlet geleneğini, gelecek kulaklara aksettirecek bir sürecin koordine etmek. Buradan hareketle, vatanseverlikten merhamete kadar birçok konuyu müfredatımızın içinde çocuklarımızın kazanmasını istedik ki millet olarak bir arada yaşama kararlığımız devam etsin istedik” dedi.

Bakan Tekin’den hayırsevere teşekkür

Bakan Tekin, Akçakoca Orhan Özdemir Fen Listesi Kampüsü’nü kente kazandıran hayırsever Burhan Özdemir’e teşekkür ederek, “İçinde yaşadığımız vahşi kapitalist düzende rızkından, kazancından bir kısmını babasının hayrı ve isminin yaşatılması için çocuklara, gençlere ayıran böyle bir hayırseveri tebrik etmek istiyorum. Burhan Bey’e bu bina için teşekkür ediyorum. Kendisi ’Ben sadece okul yapıp bırakmayacağım’ dedi. ’Bu okulun bundan sonra her türlü sorununun çözümü için bir hamisi olarak burada bulunacağım’ dedi. Ben bunun için de Burhan Bey’e teşekkür ediyorum” diye konuştu.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Şiddet İçeren Bir Toplumda Psikolojik İyi Oluş Beklenemez!

Türkiye 11.10.2024 10:51
A+ A-
Şiddet İçeren Bir Toplumda Psikolojik İyi Oluş Beklenemez!

Kendilerini “incel” olarak tanımlayan bazı erkeklerin, kadınları romantik veya cinsel anlamda ulaşılmaz olarak görmeleri sonucunda kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştirdiklerini ifade eden uzmanlar, bu düşmanlığın, çevrimiçi taciz, tehdit, hatta fiziksel şiddet ve terör eylemlerine kadar varabildiğini söylüyor.

Kendilerini “incel” olarak tanımlayan bazı erkeklerin, kadınları romantik veya cinsel anlamda ulaşılmaz olarak görmeleri sonucunda kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştirdiklerini ifade eden uzmanlar, bu düşmanlığın, çevrimiçi taciz, tehdit, hatta fiziksel şiddet ve terör eylemlerine kadar varabildiğini söylüyor.

“İncel” şiddetinin özellikle sosyal medya ve çevrimiçi platformlarda kadınları hedef aldığını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Kadınların şiddete yönelik eğilimlerin belirtilerini tanımaları önemlidir. Önyargılı cinsiyetçi söylemler, kadınları aşağılayan ifadeler veya kadınların toplumsal rollerine dair olumsuz inançlar gibi işaretlere dikkat edilmelidir.” dedi.

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, son dönemde dikkat çeken “incel” (zorunlu bekar) topluluğunun kadınlara yönelik şiddet eğilimleri ve bu eğilimlerin kadın-erkek ilişkileri üzerindeki etkilerini değerlendirdi.

Kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştiriyorlar

Kendilerini “incel” olarak tanımlayan bazı erkeklerin, kadınları romantik veya cinsel anlamda ulaşılmaz olarak görmeleri sonucunda kadınlara yönelik nefret ve düşmanlık geliştirdiklerini ifade eden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bu düşmanlık, çevrimiçi taciz, tehdit, hatta fiziksel şiddet ve terör eylemlerine kadar varabilmektedir. İncel ideolojisi, kadınların erkekler üzerinde haksız bir güç sahibi olduğunu ve erkeklerin sosyal olarak dışlandığını savunan cinsiyetçi bir yaklaşım sergiler. Bu anlayış, çevrimiçi platformlarda giderek daha yaygın hale gelmekte ve tehlikeli bir etki yaratmaktadır.” dedi.

Kadınlar ‘İncel’ şiddeti ile karşı karşıya mı?

“İncel” şiddetinin özellikle sosyal medya ve çevrimiçi platformlarda kadınları hedef aldığını kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Kadınlar, incel topluluklarının yoğun olarak bulunduğu çevrimiçi ortamlarda taciz, tehdit ve aşağılanmaya maruz kalıyor. Bu tehditler sadece çevrimiçi ortamda kalmayıp fiziksel saldırılara da dönüşebilir. İncel ideolojisi, kadınların özgürce seçim yapma haklarına doğrudan saldırıda bulunarak kadınlar üzerinde korku ve güvensizlik yaratır.” diye konuştu.

Romantik ilişkilerde kadınların güven duygusunu zedeliyor

“İncel” şiddetinin romantik ilişkilerde kadınların güven duygusunu zedeleyebildiğini de söyleyen Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Sosyal medyada ve hatta gerçek hayatta giderek daha görünür hale gelmesi, kadınlarda potansiyel partnerlerin şiddet yatkınlığına sahip olabileceği endişesini yaratabilir. Bu da kadınların yeni ilişkiler kurarken daha temkinli davranmasına, karşısındaki kişiyi güven problemi nedeniyle daha uzun süre gözlemlemesine ve genel olarak ilişkilerde daha fazla güvensizlik yaşamasına neden olabilir. Temkinli olmak oldukça önemlidir fakat bu durum temkinin ötesine geçtiği noktada psikolojik bir hastalık haline gelebilir.” şeklinde konuştu.

Kadınların şiddete yönelik eğilimlerin belirtilerini tanımaları önemli!

“Kadınların şiddete yönelik eğilimlerin belirtilerini tanımaları önemlidir. Önyargılı cinsiyetçi söylemler, kadınları aşağılayan ifadeler veya kadınların toplumsal rollerine dair olumsuz inançlar gibi işaretlere dikkat edilmelidir.” diyen Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, şöyle devam etti:

“Güvenli bir ilişki kurmanın anahtarı olan iletişim, şeffaflık ve empati eksikliğini fark etmek de kadınlara yardımcı olabilir. Fakat elbette bunlarla bitmez, güvensiz ortamlardan tanışmak ciddi bir risk faktörü olabilir.”

Toplum genelinde kadına yönelik şiddet ve taciz gibi cinsiyetçi akımlar…

“İncel” hareketinin kadınlara yönelik şiddeti ve düşmanlığı meşrulaştırarak toplumsal cinsiyet ilişkilerini olumsuz etkilediğini de ifade eden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “Bu, erkeklerin kadınlarla ilişkilerinde kontrol sağlamaya yönelik bir motivasyonla yaklaşmalarına ve kadınları daha az değerli bir konuma koymalarına neden olabilir. Toplum genelinde kadına yönelik şiddet ve taciz gibi cinsiyetçi akımlarla daha yaygın hale geldikçe, kadın-erkek ilişkilerinde eşitlik ve güven duygusu zayıflar. İlişkiler çatışma noktası haline gelebilir.” dedi.

“İncel” hareketine kapılmış erkeklerin, kadınlarla empati kurması için neler yapılmalı?

“İncel” hareketine kapılmış erkeklerin, kadınlarla empati kurma yeteneklerini geliştirmeleri için neler yapılması gerektiğine de dikkat çeken Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, şöyle devam etti:

“Bu tür bireyler için empati geliştirme, ilk etapta farkındalık yaratmakla başlar. Bu kişilerde değişimi teşvik etmek için psikiyatrik tedavi ardından psikolojik eğitim, iletişim becerileri ve duygusal farkındalık çalışmaları yapılabilir. Ayrıca, okullarda ve üniversitelerde sağlıklı ilişkiler üzerine eğitim programları düzenlenmesi, şiddet etkisine maruz kalan kişilerin süreci anlamaya yönelik empati becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilir. Gruplar halinde yürütülen farkındalık çalışmaları ve çevrimiçi destek programları da bu konuda faydalı olabilir. Böyle bir süreçte durum ciddiye alınmalı ve bir psikiyatri hekimi ve psikolog eşliğinde ciddi bir tedavi süreci yürütülmelidir.”

“İncel” şiddetinin etkilerini önlemek için neler yapılmalı?

Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, “İncel” şiddetinin etkilerini önlemek için öncelikle durumun ciddiyetinin üzerinde durulması gerektiğini dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Toplumun tüm kesimlerinin katılımını sağlayacak eğitim projeleri geliştirilmeli, özellikle genç bireylerin sağlıklı ilişki dinamikleri hakkında bilinçlenmesi sağlanmalıdır. Okul müfredatlarına eklenebilecek toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri, empati geliştirme çalışmaları, sağlıklı iletişim becerileri gibi konularda bilinçlendirme yapılabilir. Çevrimiçi platformlarda sosyal medya kampanyaları başlatarak, şiddet içeren ve cinsiyetçi ideolojiler konusunda farkındalık yaratmak, toplumun farklı kesimlerine ulaşma noktasında etkili bir adım olabilir. Bu içeriklerin olduğu sosyal medyalara ağır yaptırımlar uygulanması da oldukça önemlidir.”

“Şiddet olan bir toplumda içsel çürüme başlamış demektedir”

Aileler, eğitimciler ve medyanın iş birliğiyle geliştirilecek projelerle toplum genelinde daha sağlıklı kadın-erkek ilişkilerinin desteklenmesi gerektiğini de kaydeden Uzman Klinik Psikolog Özgenur Taşkın, sözlerini şöyle tamamladı:

“Şiddet olan bir toplumda içsel çürüme başlamış demektedir. Şiddet içeren bir toplumda psikolojik iyi oluş beklenemez. Bu çerçevede, toplumsal eğitim ve farkındalık programlarının yanı sıra, kadınların güvenliğine ve cinsiyet eşitliğine katkı sağlayacak projeler geliştirilmesi için daha fazla iş birliği yapılabilir. Güvenlik önlemleri alınabilir. Güvensiz- belirsiz ortamda olmak psikolojik rahatsızlıkların asıl sebebidir.”

 

Nöbetçi Eczaneler

Tuğba Eczanesi
Tuğba Eczanesi
Adres

Hükümet Caddesi No:71/B Eflani / Karabük

Telefon

(370) 461-2427

Eskipazar Eczanesi
Eskipazar Eczanesi
Adres

Merkez Mahallesi, Cami Caddesi, No:16 Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-3737

Büşra Eczanesi
Büşra Eczanesi
Adres

Beşbinevler Mahallesi, Şahin Tepesi No:18/A Merkez / Karabük

Telefon

(370) 433-0777

Öztürk Eczanesi
Öztürk Eczanesi
Adres

Sırınevler Mahallesi Alparslan Caddesi No:2/A Karabük

Telefon

(370) 415-5557

Safran Eczanesi
Safran Eczanesi
Adres

Atatürk Mahallesi, Akter Sokak Devrim Sitesi C Blok No:6/B Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-8262

Yeni Zümrüt Eczanesi
Yeni Zümrüt Eczanesi
Adres

İsmetpaşa Mahallesi, Doruk Sokak, No:8/B Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-4500