Ramazan Öztürk tarafından
19 Ekim, 2020 11:18 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 28.12.2023 11:58
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Babacan: “Biz hazırız geliyoruz” 

DEVA Partisi 1. Olağan İl Kongresi Genel Başkan Ali Babacan’ın katılımıyla yapıldı. Ülke gündemi ve Karabük’le ilgili konuşan  Babacan; “Yönetemiyorlar ve halkımızın onuru ile oynuyorlar. Bugünkü hükümete ‘Halkımızın onuru ile oynamayın’ diye sesleniyoruz. Önce yoksulluğa mahkûm edip sonra sanki bir lütuf gibi ekmek yardımı yapmaya başladılar” dedi Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA) 1. Olağan İl Kongresi Genel Başkan Ali Babacan’ın katılımıyla hafta sonu Safranbolu’da  yapıldı. Kongrede konuşan Babacan; Ülke gündemi ve Karabük ile ilgili mesajlar vererek, “Yönetemiyorlar ve halkımızın onuru ile oynuyorlar” dedi. Kongreye; Genel Kurula 30 Genel Merkez Yönetim Kurulu Üyesinin yanında 20’de İl başkanı katıldı. Kongrede yaptığı konuşmada hükümete sert sözlerle yüklenen DEVA Partisi lideri Ali Babacan “Yönetemiyorlar ve halkımızın onuru ile oynuyorlar. Bugünkü hükümete ‘Halkımızın onuru ile oynamayın’ diye sesleniyoruz. Önce yoksulluğa mahkûm edip sonra sanki bir lütuf gibi ekmek yardımı yapmaya başladılar” dedi. Türkiye’de ekonominin son 20 yılın en kötü döneminde olduğunu söyleyen Babacan, Türkiye’yi yönetenlerin uygulamaların başına milli-yerli gibi sıfatlar eklediğini fakat yapılan hiç bir hamlenin yerlilikle ya da millilikle ilgisi olmadığını belirtti. Babacan konuşmasının devamında şunları kaydetti; “Kendi seçmen tabanlarını kendilerine daha da bağlı hale getirmek için, diğerlerini tamamen öteleyerek devleti yönetiyor. İnsanları, dinine, diline, cinsiyetine göre ayırıyor, biz bu anlayışı kabul etmiyoruz. Biz DEVA Partisi olarak bu ülkenin haysiyetli insanlarına yakışır eşit adil bir ülke inşa etmek için geliyoruz, biz hazırız geliyoruz. Gelin, eski mağdurların yeni mağduriyetler karşısında kayıtsız kalmayacağını gösterelim. Gelin, bu zulme birlikte karşı çıkalım. Gelin, kendi fikrinden olmayanları hain ilan edenleri durduralım. Gelin toplumu ikiye bölenlere ‘artık yeter’ diyelim. Bugünkü iktidar partisi, 28 Şubat sürecinde ezilmeye itiraz etmişti. Bu siyasi partiye destek verenlerin büyük çoğunluğu “Biz böyle olmasını istememiştik, bize yapılan haksızlıkları başkalarına yapmak için iktidar olmadık” diyorlar. Yönetenlerin ‘yerli ve milli’ söyleminin arkasına sığınıp yaptıkları milletimize zarar veriyor. Gerçek milliyetçilik, vatandaşının çocuğunun geleceğinden kaygı duymadan başını yastığa koymasını sağlamaktır. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan konuşmasının devamında ise Karabük’e özel mesajlar verdi. Babacan’ın Karabük’e verdiği mesajların satırbaşları şöyle; Biliyorum ki siz Karabüklüler ’de bu kötü yönetimden payınızı aldınız. Yatırımlardan, desteklerden mahrum kaldınız. Yıllardır Eskipazar’da Metal ve Metal Ürünleri İhtisas OSB kurulacağı söyleniyor. Burada büyük bir istihdam alanı yaratılabilir. KARDEMİR gibi bir tesise sahip olan Karabük’te böyle bir OSB’nin kurulması, daha çok üretim yapılması, daha çok katma değer sağlanması ve onsan sonra ürünlerin pazarlanması çok önemli bir proje. Fakat bir türlü kurulamadı, nedenini bilen varsa açıklasın. Devlet böyle plansız programsız projeler yapınca hepsi sözde kalıyor, seçim dönemlerinde vaat edilip rafa kaldırılıyor. Karabük aynı zamanda hava kirliliğinin yüksek olduğu bir şehrimiz. Bu kirlilik covid-19 ile birleşince Karabüklü vatandaşlarımızın büyük bir sağlık riski ile karşı karşıya kaldığını görüyoruz. Bu salgın dönemi bize gösterdi ki, Karabük’teki hastanelerimizin yatak kapasitesi yetersiz, Karabüklüler tedavi için çevre şehirlere gitmek zorunda kalıyor. UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınan Safranbolu, yığma evleriyle gören herkesi büyülüyor. Karabük’ün en önemli turizm gelirini Safranbolu sağlıyor. Fakat pandemi döneminde yeterli ilgiyi göremeyen Safranbolu’da da küçük ve orta ölçekli işletmelerimiz zor günler geçiriyor. Buradaki esnafımıza ve yatırımcımıza mutlaka destek olunmalı. Aylardır işyerleri kapalı esnafımızdan halen turizm vergisi talep ediliyor. Sadece Safranbolu’daki değil, tüm Karabük’teki esnafımız da bu süreçten olumsuz etkilendi. Diğer ülkelerde esnafa hibe destekler verilirken bizde yalnızca kredi ağırlıklı bir destek sağlandı. Daha da önemlisi vatandaşa IBAN numarası verildi, vatandaştan yardım istendi. Türkiye’nin ilk ağır sanayi fabrikası KARDEMİR, binlerce Karabüklüye istihdam sağlayan bir fabrika. Fakat orada da biz en büyük sorunu haksız atamalarda görüyoruz. Liyakat diyoruz ya, ehliyet diyoruz ya, hak edene hak ettiğini verelim diyoruz ya, böyle bir sıkıntı var. Konuşmaların ardından gerçekleşen seçimlerin ardından Yusuf Aydın başkanlığındaki yönetim kurulu şu isimlerden oluştu; Arif Çakır, Aytaç Kök, Elif Ural, Gökçe Karabacak, Gökçe Özdemir, Hamza Savcı, İbrahim Sezişer, İdris Pazarlıoğlu, İsmail Öztürk, Mustafa Gökhan Özen, Ramazan Eliyazıcı, Sabahattin Erdoğan, Sevgi Kebeci, Soner Alkan, Soner Orhan, Şeyma Yılmaz, Şeyma Çetinkaya, Uğur Barış Karpuz, Uğur Sarı, Yeşim Onur İl Disiplin Kurulu; Burhan Açıkgöz, Nazile Özer, Hasan Göktaş, Ümit Akgüneş, Serdar İnam Büyük Kurultay Delegeleri; Yusuf Aydın, Ayhan Duru, Muhammet Yavuz, Mustafa Hızarcıoğlu, Harun Yavaşcı, Sevgi Kebeci Kongrenin ardından Karabük’e geçen Genel Başkan Ali Babacan, partisinin il binasının açılışını yaptı, Hürriyet Caddesi’nde vatandaşlarla sohbet ederek sorunlarını dinledi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Berkay Doğan tarafından
26 Haziran, 2025 14:02 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Öz Sağlık-İş, Kamu Çerçeve Protokolü’nü açıkladı

Hak-İş Konfederasyonu, aylardır süren Kamu Çerçeve Protokolü görüşmelerine ilişkin bir bildiri yayımlayarak, TÜHİS tarafından sunulan teklifin kabul edilemez olduğunu ve çalışanların taleplerinin karşılanması gerektiğini kamuoyuyla paylaştı.

Karabük’te Hak-İş Konfederasyonu kamu çerçeve protokolünü Öz Sağlık-İş Sendikası Şube Başkanı Damla Yılmaz Ekemen Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde düzenlediği basın toplantısı ile açıkladı.

Başkan Damla Yılmaz yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi:

"Bizler HAK-İŞ’li emekçiler olarak, aylar önce başlayan Kamu Çerçeve Protokolü sürecini umutla ve sabırla takip ettik. Bu sürecin, emeğimizin karşılığını alacağımız, geçim derdimize çare olacak bir toplu sözleşmeyle sonuçlanmasını bekledik.

HAK-İŞ olarak: Yevmiyeler arasındaki yürürlük süresinden kaynaklı farklılıkların giderilmesini,

Ücretlerde yaşanan gerilemenin telafi edilmesi için taban ücretin 1.800 TL’ye çıkarılmasını,

İşe yeni başlayanlarla tecrübeli işçiler arasında farklılık olması için kıdem zammının ücrete eklenmesini,  -Birinci yılın ilk altı ayı için ise %50 oranında zam yapılmasını talep ettik.

Ancak aradan uzun bir süre geçmesine rağmen, geldiğimiz noktada TÜHİS’in sunduğu teklif ne yazık ki bizleri hayal kırıklığına uğrattı. TÜHİS; birinci altı ay için %16’lık bir zam teklifi sundu. Ancak ilk beş ayda gerçekleşen enflasyon şimdiden %15’e ulaşmış durumda. Yani teklif edilen bu zam, daha cebimize girmeden neredeyse kaybolmuş durumda.

Bu nedenle, TÜHİS tarafından sunulan artış oranlarının, bizlerin içinde bulunduğu ekonomik koşulları ve geçim mücadelesini yansıtmadığını düşünüyoruz.

HAK-İŞ olarak bu teklifi bu haliyle müzakere etmeyi uygun bulmadığımızı açıkça ifade ettik.

Yüksek enflasyon, artan kira ve temel ihtiyaç fiyatları ortadayken;  Alım gücümüz her geçen gün düşerken;  Biz hâlâ aylardır sözleşmenin sonuçlanmasını bekliyoruz.  

Hükümet Yetkililerimiz tarafından yapılan açıklamalarda ülkemizin büyüdüğü, üretimin arttığı, zor dönemin geride kaldığı ifade ediliyor. Bu gelişmeler biz emekçilere umut veriyor, ancak bu olumlu tabloyu kendi hayatlarımızda yeterince hissedemiyoruz.

Bizler, emeğiyle geçinen insanlar olarak sadece adil bir ücret, insanca yaşam ve büyümeden hakkettiğimiz payı talep ediyoruz. Biz yeni ve daha kapsayıcı, taleplerimizi ve beklentilerimizi karşılayacak, mağduriyetlerimizi giderecek bir teklifin sunulmasını talep ediyoruz. Beklentimiz, çalışanı merkeze alan, geçim koşullarını gözeten adil bir teklifin ortaya konmasıdır.

HAK-İŞ’li emekçiler olarak bizler emeğimizin hakkını istiyoruz. Türkiye büyürken, emeğin payı küçülmesin diyoruz. Gelir adaletinin sağlanmasını ve toplu sözleşmenin bir an önce tamamlanmasını bekliyoruz.

Yetkililer, sürecin devam ettiğini ve yeni bir teklif üzerinde çalışıldığını iletti. Yeni teklifin bir an önce verilmesini istiyoruz. Bizler ülkemizin birliği, refahı ve kalkınması için fedakârca çalışmaya devam edeceğiz. Ama bizler, HAK-İŞ’li emekçiler olarak bugün meydanlardan güçlü bir şekilde sesleniyoruz:  Bu süreç daha fazla uzamamalı! Kamu işçisinin iradesi dikkate alınmalı!  Sunulacak yeni teklif, emekçilerin beklentisini karşılamalıdır!

HAK-İŞ olarak her zaman müzakereden, uzlaşıdan, sorunları masada çözmekten yanayız. Ülkemizin sorunlarına yenilerini eklemek, yeni kaos ve krizlerin yaşanmasını asla istemiyoruz. Ama unutulmasın ki Kamu Çerçeve Protokolündeki taleplerimiz ve beklentilerimiz karşılanmazsa, demokratik haklarımızı kullanmaktan da geri durmayacağımızı ifade ediyoruz. Refahımızı artırmayan, sorunlarımızı çözmeyen hiçbir teklife de evet demeyeceğiz. Genel Başkanımız Mahmut Arslan’ın dediği gibi: “İşçinin iradesi Kırmızı çizgimizdir.” Bu iradenin sonuna kadar takipçisi olacağız.

HAK-İŞ’li emekçiler olarak, ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik koşullar, yaşadığımız zorlu süreçler ve mağduriyetlerimiz göz önünde bulundurularak, Kamu Çerçeve Protokolü’nün bir an önce beklentilerimizi karşılayacak şekilde sonuçlandırılmasını beklediğimizi kamuoyuna duyuruyoruz. Yaşasın HAK-İŞ, Yaşasın Örgütlü Mücadelemiz."

Karabük’teki açıklamaya çok sayıda sendika üyesi ve sağlık çalışanı da katılarak destek verdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin