DEVA Partisi Karabük İl Başkanı Yusuf Aydın, AK Parti Dış İlişkiler Başkan Yardımcısı Mehmet Ceylan'ın Demir Çelik Lisesi ile ilgili yaptığı açıklamalarına cevap verirken, AK Parti İktidarını da hastane ek binası, kavşak projesi, şimdiki valilik binasında yapılan tadilat çalışmaları kent meydanına yapılacak olan millet bahçesi, Eskipazar Devlet Hastanesinde yaşanan çökmeler gibi bir çok konuda eleştirdi. Aydın yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Sayın Mehmet Ceylan dün Karabük Demir Çelik Lisesinin durumu ile ilgili MEB Bakan Yrd Sadri Şensoy ile görüşmesi neticesinde “80 yıllık ana binanın deprem yönüyle büyük risk taşıdığını, güçlendirmenin de hem çok maliyetli, hem de alan kaybına neden olacağını, bu nedenle okulun aslına uygun olarak yapılacağını” ifade ettiler. Korumanın Başkenti Safranbolu Belediye Başkanlığı yapmış Mehmet Ceylan’a yine Safranbolu Belediye Başkanlığı yapmış Kızıltan Ulukavak’ın “korumaya karşıt görüşler” yazısındaki sözlerini hatırlatıyorum; “Mensup olduğum parti de dahil, her partide Safranbolu'yu korumanın karşıtları vardı. Onlar etkili ve yetkili kişilerdi. Safranbolu‟da yayınlanan “Özgörüş Gazetesi”nin, koruma olayını “ambargo” biçiminde değerlendiren olumsuz yayınları da çok etkili oluyordu. Belediye Başkanı olarak her şeye karşın, Bağlar‟daki asgari parsel genişliği dışında, Anıtlar Kurulu‟nun koyduğu tüm ilke ve kuralları savunuyordum. Safranbolu‟yu korumanın başka çıkar yolu olmadığına gönülden inanıyordum. Safranbolu‟da koruma olayının başlangıcı olarak kabul ettiğimiz 12 Haziran 1975 tarihli Belediye Meclis kararının, muhalif muvafık, tüm üyelerin oybirliğiyle alındığı unutulmuştu; artık adı anılmıyordu. Bu arada, 11 Aralık 1977 günü yapılacak Belediye seçimleri için karşıt parti adayının dağıttığı bildiride yazılanlar da çok ilginçti. “Anıtlar Yüksek Kurulu Kararını tanımayacağım, kat tahdidini kaldıracağım; hemşehrilerim ister apartman yapsın, ister gökdelen” vaatlerinde bulunuluyor; Safranbolu‟nun “harabeler şehri” olmayacağı bildiriliyordu. İşte, Belediye Başkan adaylarından biri olarak bu satırların yazarı, korumanın ateşli savunuculuğunu üstlenirken, zamanın bir büyük kitle partisinin adayı rakibi de, koruma konusunda böyle bir anlayış sahibiydi. Türkiye‟de yaygın bir uygulama olmadığı bir dönemde, yani 1970‟li yıllarda, Safranbolu‟nun mimarlık dokusunu koruma amacına yönelik kararların yürürlüğe girmesine öncülük etmek; Kentsel SİT Kararı alınması ve SİT bölgesindeki tüm yapıların katı ilke ve kurallara bağlanması gibi radikal uygulamaları başlatmak, halk oyuna dayalı bir yerel yönetimi, yeni seçimlerde zorda bırakmazmıydı; bu riski nasıl göze alabildiniz sorusuyla çok sık karşılaşırım. Kuşkusuz söz konusu kararlar, yöneticiler için, başlangıçta sosyal açıdan olduğu kadar, siyasal açıdan da risklidir. Ancak, şurası bir gerçektir ki, toplum yaşamındaki her yenilik, her yeni atılım ve girişim, başlangıçta tepki alabilir. Zaten adına, ister devrim, ister atılım denilsin, her yeni girişim, “halka rağmen, halk için gerçekleştirilen” eylemlerdir. Yeniden seçilememek de önemli değildir. Önemli olan gelecek seçimlerin değil, gelecek kuşakların düşünülmesidir. Aslında halk başlangıçta, yeni atılımları kendi çıkarlarıyla bağdaştıramayabilir. Ancak, uygulamalar sırasında, doğrular anlatılarak halkın güveni kazanılmış; kişisel ya da partisel değil, toplumsal çıkarların ön planda olduğuna halk inandırılmış ise, ilk tepkiler, bir süre sonra yerini, hoşnutluğa bırakacaktır. Safranbolu‟da da, işte böyle olmuştur. Güdülen amacın doğruluğundan hiç kuşku duymadığım için, korumacılığın beraberinde getirdiği sosyal ve siyasal riskleri üstlenmekten de kaçınmadım. İlk yıllarda “Eskiler yıkılsın, yerine gökdelenler dikilsin” diyen kişiler ve partiler olsa da ve bu görüşün yerel ve ulusal basında temsilcileri bulunsa da; bunlar azınlıkta kalmıştır. Safranbolu‟yu koruma kararlarını ödünsüz uygulaması nedeniyle, mensubu olduğu partinin önde gelen, nüfuzlu kimi üyeleri de dahil, karşıtlarının tüm olumsuz çabalarına karşın, Aralık/1977‟de, bu satırların yazarını, halkın % 51,3 oranında oy verip destekleyerek ikinci kez Belediye Başkanı seçmesi anlamlıdır. Bu destek, Safranbolu‟nun kendini koruyan ve korunması gereken ilk kent olarak ünlenmesini ve “Korumanın Başkenti” olmasını sağlamıştır.” demiştir. Sayın Kızıltan Ulukavak’a Safranbolu’ya, Safranbolululara, ülkemize, tarihimize ve geçmişimize yaptığı hizmetlerden dolayı teşekkür eder, saygılarımızı sunarım. 3 Nisan 1937 de Türkiye'nin ağır sanayisinin temellerinin atılmasıyla kurulan Demir Çelik fabrikası bir çok yapıyı Cumhuriyet kenti Karabük’e kazandırmıştır. Demir Çelik fabrikasının emaneti Endüstriyel mirasımız olan bu yapılar Demir Çelik Lisemiz gibi Yenişehir Sinemamızı, İşçi Lokalimizi, Mühendisler Lokalimizi Havuzlu bahçemizi ve bize emanet edilen diğer yapıları korumalı, restore etmeli ve yaşatmalıyız. Karabük Demir Çelik Lisesi endüstri mirasının önemli bir yapısı olması, mimari özellikleri ile Cumhuriyet Dönemi’ndeki modernleşmeyi yansıtması ve belleklerde yer alan anı değeri nedeniyle korunmalıdır. Kentin 68 yılına tanıklık eden bu yapının ivedi bir şekilde restorasyonu yapılarak tescil edilmesini beklemekteyiz. Tekraren söylüyorum; “Bir yapının yıkım kararı almak için; 1-Zeminde aşırı oturmaların oluşması, 2- Taşıyıcı sisteminin onarılamayacak kadar bozulmuş olması, 3- Afetlerden dolayı ağır hasar görmüş olması gerekmektedir. Demir Çelik Lisesinde yaptığımız gözlemsel tespitlerde yukarıdaki durumlar oluşmamıştır. Okul binası güçlendirilerek ve restorasyonu yapılarak yönetmeliklere uygun hale getirilir.” Bir çift sözümüzde MEB Bakan Yrd Sadri Şensoy’a ; 1954 yılında Eğitim ve öğretime başlayan 2 katlı Karabük Demir Çelik Lisesi kapatılıyor, mezunu olduğunuz 1958 yılında yapılan 5 katlı TED Zonguldak Koleji eğitime devam ediyor. Mezunu olduğunuz, TED Zonguldak Koleji Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunduğunuz okuldan da karot (beton numunesi) aldınız mı? Deprem yönüyle risk taşımadığına dair raporunuz var mı? 1885 de Eğitim öğretime açılan 3 Katlı Kastamonu Abdurrahman Paşa Lisesi’nin de deprem yönüyle risk taşımadığına dair raporunuz var mı? Yoksa bu yapıları da yıkacak mısınız? Son sözümüzde 20 yıllık iktidara; Yıkıp ta yaptığınız Valilik binası(eski belediye binası) 2 kere kapsamlı tadilat görmesine rağmen halen binadaki sıkıntılar giderilmiş değil. Yine yıkıp ta 2014 de yaptığınız Karabük Eğitim ve Araştırma hastanesi fiziki yönüyle 2011 de yapılan Medikar hastanesinin yanında 30 yıllık hastane gibi. Acilen tadilatı yapılmalıdır. Ayrıca yapılacağı söylenen ek bina ile bir çalışma yapılmamıştır. 2017 yılında açılan Eskipazar Devlet hastanesinin çevresinde yaşayan çökmeler sonucu hastane boşaltılmış olup akıbeti belli değildir. 2017 yılında başlayan Tapu Kadastro binası (Esentepe mahallesi girişinde) inşaatı şu anda sadece çukur halde olup akıbeti belli değildir. 2016 yılında Karabük Üniversitesi kampüsü içerisinde yapımına başlanan 2 blok Öğrenci Yurdu inşaatının betonarmesi devam ederken durmuş olup akıbeti belli değildir. 2015 yılında başladığınız, kamulaştırma ve tahsis işlemleri devam ediyor dediğiniz Eskipazar Metal Ürünleri Organize Sanayi Bölgesinde çalışmalar halen başlamadı. Kesintisiz yapılması beklenen Kardemir Kavşak projesini bol trafik ışıklı kesintili yaparak trafik sıkıntısını gideremediniz. Yine söylüyoruz çözüm ÇEVRE YOLU. Karabük’ün en değerli alanını Kent meydanında otopark sorununu çözmeden 20 tane bina yapıyorsunuz. Biz Kent Meydanı CAZİBE MERKEZİ olmalı diyoruz siz TİCARET MERKEZİ yapıyorsunuz. Karabüklü hemşehrilerimiz müsterih olsun. Bir çok okulun güçlendirilmesinde proje koordinatörü ve inşaat mühendisi olarak, sorunları bildiğimiz gibi çözümlerini de biliyoruz. Biz bu şehre sahip çıkmaya devam edeceğiz." (Nurettin Acar)