Milyonlarca emekli açlık sınırının yarısında ücretlerle yaşam mücadelesi veriyor. Fakat enflasyona ezdirilmemişler! İster gülün, ister ağlayın. Fıkra bu kadar !
Dört kişilik bir ailenin, Aralık 2024 ayı, aylık gıda harcaması tutarı, yani açlık sınırı 21.083 TL. Gıda ile birlikte diğer tüm temel harcamalar için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarı, yani yoksulluk sınırı ise, 68.675 TL.
Bekar bir çalışanın yaşamını bir ay idame ettirebilme maliyeti 27.365 TL.
Ülke nüfusunun yüzde 98’i (83 milyon 750 bin kişi) açlık ve yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Türkiye’de nüfusun yüzde 60 kadarı (51 milyon 600 bin kişi) ise açlık sınırının altında yaşıyor. Bu yüzdeler ve rakam sürekli artıyor. Bunlar Tüketici Hakları Derneğinin 20 Temmuz 2023 verileri.
Açlık ve yoksulluk sınırı rakamları ise Türk-İş’in araştırmasının sonucu.
Tablo görüldüğü gibi son derece vahim.
Bence bu rakamları da TÜİK açıklasın! Belki biraz moralimiz düzelir.
Ocak 2025 tarihinden geçerli asgari ücret şimdilik açlık sınırının çok az üzerinde. Henüz çalışanların cebine girmedi. Girene kadar açlık sınırının altında kalacağı, bu enflasyon ortamında kesin.
Bir türlü gerektiği gibi kontrol edil(e)meyen, denetlen(e)meyen piyasalar ve yanlış ekonomi politikaları nedeniyle asgari ücret daha çalışanların cebine girmeden etiketler değiştirildi. Şimdi de emeklilerin cebine 3 kuruşluk zamları girmeden yine gece mesaileriyle etiketler değiştirilecek. Bu geçmişte de böyle oldu şimdi de böyle olacak. Ülkenin en büyük sorunu ahlak.
Çalıştıkları dönemde; aldıkları ücretler üzerinden farklı farklı primler ödeyerek emekli olan insanların, emekliliklerinde, primleri ve gün sayıları oranında farklı maaşlar almalarından daha doğal ne olabilir. Bu denge neden bozuldu?
Gün sayısı ve prim miktarı düşük olan emeklilerin durumların iyileştirilmesine kimsenin itirazı yok. Bunu yaparken dengelerin gözetilmemesine itiraz var. Yüksek prim ve yuksek gün sayısı ile emekli olanlara haksızlık edilmiyor mu?
Yüksek prim ödeyenler neden cezalandırılıyor? Emekli maaşlarının belirlenmesinde esas alınan; prim gün sayısının ve primin rakamsal miktarının hiç bir önemi kalmadı. Asgariden prim ödeyen ve primgün sayısı düşük olan emeklilerin durumunu iyileştirmek için yapılan zamlar aynı oranda diğer emeklilere yansıtılmadıği için, adalet, hakkaniyet, sistem yerle bir edildi!
Birkaç yıl önce en düşük memur (çalışan) maaşının üzerinde maaş alan bir işci emeklisi şimdi en düşük memur maaşının yarısına düştü. Bunun en büyük nedenlerinden biride çalışanlara verilen seyyanen zammın emeklilere verilmemesidir. O halde bu duruma düşürülen bir emekli, karşılığını alamayacaksa, yıllarca neden yüksek prim ödedi?
Emeklinin maaşı 20 yılda kademe kademe eri(til)di. Emeklilere en büyük darbe ise, 2008 yılında yapılan SGK reformu(!) ile aylık bağlama oranı düşürülerek vuruldu.
4/A en düşük emekli maaşı 2003’te asgari ücretten yüzde 47 fazla idi. Bugün asgari ücret 22.104 lira. Koy üzerine % 47 yi en düşük emekli maaşının 32.500 TL. TL olması gerekiyor. Peki bugün en düşük emekli maaşı ne kadar ? 14500 TL. Nerede emeklinin 18 bin lirası? Adaletinizi seveyim sizin. Milyonlarca emekliyi açlık sınırının bile yarısına mahkum ettiniz. Tebrikler!