Karabük Postası tarafından
15 Ağustos, 2014 15:21 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

Av Sezonu Yaban Domuzu ve Çakal Avı ile başladı

Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, 2014-2015 Av Döneminde ülke genelinde avlanmanın 16 Ağustos 2014 tarihinde yaban domuzu ve çakal avı ile başlayacağı bildirildi. Ülkemizde kara avcılığını düzenleyen temel yasanın 11.07.2003 tarihinde yürürlüğe giren “4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu” olduğu hatırlatılan açıklama şöyle: “Kanun, av ve yaban hayvanlarını ve yaşama ortamlarıyla birlikte korunmasını ve geliştirilmesini amaçlamaktadır. Dünyanın ortak mirası olan ve her geçen gün nesilleri tehlike altına giren av ve yabanıl kaynakları sürdürülebilir kılarak gelecek kuşaklara aktarmak, Bakanlığımızın yanı sıra tüm kurum ve kuruluşların ortak hedefi olmalıdır. Ülkemizde 18 yaşını doldurmuş silah taşıma ehliyetine sahip av ve yaban hayatı ile ilgili eğitim alarak sınavda başarılı olan avcılar,  avcılık belgesi ve avlanma izin kartı alma şartıyla yasal olarak av yapabilmektedirler. Kanunun 3. maddesi uyarınca oluşturulan Merkez Av Komisyonu (MAK) her yıl av ve yaban hayatının korunması ve geliştirilmesi için karar almaktadır. 20 Mayıs 2014  tarihinde toplanan MAK 2014-2015 Av Döneminde avcılığın düzenlenmesine ilişkin 13 sayılı kararı almıştır. Karara göre; 2014-2015 Av Döneminde ülke genelinde avlanma 16 Ağustos 2014 tarihinde yaban domuzu ve çakal avı ile başlayacaktır. Avlanma süreleri içinde ve avlanma günlerinde çarşamba, cumartesi, pazar ve resmi tatillerde (idari tatiller de dahil) avlanmak serbesttir. Ayrıca, yaban domuzu bıldırcın ve üveyik avı bu avlanma günlerine ek olarak salı gününde de yapılabilecektir. Avcı başına bazı av hayvanlarının günlük avlanma limitleri; Bıldırcın 10, üveyik 8, karatavuk-sakarca 3, çulluk-sakarmeke 4, yabani tavşan 1, kınalı keklik - kum kekliği ve çil kekliği toplam 2, yeşilbaş-boz ördek- fiyu- çamurcun- macar ördeği-tepeli patka- elmabaş patka ve çıkrıkçın toplamda 6, adatavşanı-kaya sansarı 2, yaban domuzu (bek ve yürüyüş avında avcı başına)2’, tilki 2 adet olarak belirlenmiştir. Avlanma; örnek ve özel avlaklarda yürürlükteki mevzuat çerçevesinde, devlet ve genel avlaklarında ise Bakanlıkça avlak bazında belirlenen yıllık avlanma kotalarının kullanımı şeklinde gerçekleştirilecektir. Birbirini izleyen bir günden fazla süren avlanmalarda, avlanan av hayvanlarının avlaklarda ve av dönüşünde nakil vasıtası ve/veya avcıların üzerinde taşınabilecek en fazla miktarı; her bir avcı için yukarıda belirlenen bir günlük avlanma limitlerini aşamazlar. Ancak bulunduğu ilin dışına avlanmaya gidecek avcılar beyanları doğrultusunda, birbirini takip eden ava açık iki gün, av dönüşlerinde bagajlarında avcı başına iki günlük limiti bulundurabilirler. 4915 sayılı Kanun ve MAK Kararı Uyarınca; Namlu hariç haznesi iki fişek alacak şekilde sınırlandırılmamış otomatik, yarı otomatik pompalı vb yivsiz av tüfekler ile havalı tüfek ve tabancalar, canlı mühre ve çığırtkanlar, mekanik, elektronik hareket kabiliyetine sahip mühreler ile uçurtma şeklindeki mühreler, elektronik görüntü büyültücü veya görüntü değiştiriciden oluşan gece avı cihazları avlanma araç ve gereci olarak kullanılamaz. Zehirli veya uyuşturucu yem, ilaç vb. malzemeler avlanmada kullanılamaz. Bakanlıkça izin verilen geleneksel avcılık hariç, her türlü kapan, olta, ilmek, ağ, ökse, alaca, kafes ve tuzaklar avlanmada kullanılamaz. Kişilerin kendi ihtiyaçlarını karşılayacak mahiyetteki kullandıkları aydınlatma araçları hariç, ışık yayan araç ve gereçler, şarzlı el projektörleri ve sabit projektörler, aküyle çalışan el projektörleri; petrol türevleriyle çalışan her türlü ışık kaynağı avda kullanılamaz, avlaklarda vasıta içinde bulundurulamaz. Tekne ve benzeri motorsuz araçlar avda kullanılabilir. Ancak bu araçlar, üzerleri kapatılarak güme haline getirilemez. Yivli av tüfekleri kuş avında kullanılamaz. Sulak sahalarda; saz, kamış, diken, ot, çuval vb. şeylerle yapılmış veya toprakta çukur açılarak hazırlanmış üstü açık gümeler hariç, özel mülkiyetteki araziler de dâhil, her türlü üstü kapalı, korunaklı gümeler yapılamaz veya kurulamaz ve buralarda avlanılamaz. Kara ve hava araçlarıyla hareket halindeyken avlanılamaz. Bu araçlar içerisinde avlaklarda tüfekler kılıfında taşınmak zorundadır. Yaban hayvanlarının yavrularını yakalayarak alıkoymak; boş dahi olsa yaban hayvanlarının yumurtalarını toplamak ve bulundurmak yasaktır. Av ve yaban hayvanlarını, tuzak, kapan, ilmek gibi araç ve gereçlerle canlı ya da yaralı olarak avlamak yasaktır, herhangi bir şekilde canlı yakalanan av hayvanları öldürülemez, alıkonamaz. İzin almaksızın av ve yaban hayvanlarını beslemek, büyütmek, üretmek ve bulundurmak yasaktır. Ürünlerini ve hayvanlarını korumak için tarla, bağ ve bahçelerinde, arı kovanlarının bulunduğu yerde ve ormanda çalıştıkları için çadır ve barınaklarında, kendilerini korumak amacıyla ruhsatlı yivli veya yivsiz tüfekleri bulunduracaklar, şube müdürlüklerinden koruma amaçlı av tüfeği taşıma belgesi almak zorundadırlar. Ancak bu kişiler yanlarında tek kurşun fişek dışındaki diğer fişekleri bulunduramazlar. Bu kişiler tarla, bağ ve bahçelerine, arılarına, kendilerine zarar veren yaban domuzu veya diğer av ve yaban hayvanlarını ürkütmek ve uzak tutmak istemelerine rağmen öldürmek mecburiyetinde kalmaları halinde, derhal şube müdürlüğü veya orman işletme müdürlüklerine veya güvenlik güçlerine haber vermek ve olay tespit tutanağı tutturmak zorundadırlar. Avlaklara kedi ve köpekler başıboş bırakılamaz. Mülki amirler, köy muhtarları, köy ihtiyar heyetleri, yerel avcılık kuruluşları ve diğer kuruluşlar kendi bölgelerindeki avlakları, avcılara yasaklayamazlar, avlanmanın yasaklandığı sahalarda avlanmaya izin veremezler. Bu karardaki yasaklara, kısıtlamalara ve düzenlemelere aykırı hareket edenler hakkında, Kanun, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu, 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu, 2872 sayılı Çevre Kanunu ve diğer mevzuata göre yasal işlem yapılır. 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanununda men edilen fiilleri işleyenler ile Merkez Av Komisyonunca belirlenen avlanma esas ve usullerine uymayanlar hakkında  her bir aykırılık için 27,00 Türk Lirası ile 15.226 Türk Lirası arasında idari para cezası verilecek, ayrıca av hayvanı türüne göre 50,00 Türk Lirası ile 60.000,00 Türk Lirası arasında değişen tazminat bedelleri talep edilecektir. Avcıların avlanma hakkını elde edebilmeleri için Avcılık Belgesi almaları ve belirlenen avlanma izin ücretini il şube müdürlüğü döner sermaye hesaplarına yatırmaları, Merkez Av Komisyonun 28 Mayıs 2014 tarihli ve 29013 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 13 sayılı Kararındaki diğer avlanma esas ve usullerine uymaları zorunludur. İlgililere ve avcılara duyurulur.”    
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
13 Mart, 2025 16:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Leblebiye adanmış bir ömür: 66 yıldır babasından öğrendiği yöntemle kavuruyor

Türkiye’de "leblebi" denince akla birinci gelen yer olan Çorum’da 66 yıldır leblebicilik yapan 74 yaşındaki yaşındaki Yaşar Bodur, babasından devraldığı mesleği artık oğluna miras bırakarak yaşatmak istiyor.
Çorum’da yaşayan 74 yaşındaki leblebi ustası Yaşar Bodur, babasından öğrendiği mesleğini 66 yıldır sürdürüyor. Babasının yanında çırak olarak çalışmaya başlayarak leblebi imalatını öğrenen Bodur, 66 yıldır klasik metotlarla leblebi üretiyor. Mesleğini sanat olarak tanımlayan Bodur, yıllardır klâsik yollarla yaptığı leblebilerle damakları şenlendiriyor. Mesleğini oğlu Osman Bodur’a miras bırakarak Çorum’un klâsik zanaatını geleceğe taşımak istediğini tabir eden Bodur, leblebinin meşakkatli üretim sürecini anlattı.

"Kaliteli bir eser elde edebilmek için o eserin ham hususunda çok ihtimam göstermeliyiz"
Leblebeleri babasından öğrendiği biçimde, hiçbir değişiklik yapmadan yaptığını söyleyen Yaşar Bodur "Leblebicilik baba sanatı olmasından ötürü yaklaşık olarak 66 yıldır bu sanatın içindeyim. Geçmişte nohudun leblebiye dönüşmesi için hangi süreçleri yapıyorsak tekrar günümüzde birebir süreçleri yapıyoruz. Birinci başta Leblebi için en uygun nohudu temin etmemiz gerekiyor. Kaliteli bir eser elde edebilmek için o eserin ham hususuna çok itina göstermeliyiz. Biz de nohudun leblebiye dönüşmesi evresinde en uygun ve kaliteli nohut tipini tercih ediyoruz. Nohudu 1 kere fırınlamamız gerekiyor. Fırınlama süreci bittikten 5 ya da 6 gün sonra tekrar fırınlamamız gerekiyor. Şayet hasat periyodundan çabucak sonra nohut işlenirse 3. sefer fırınlama süreci gerekebilir. Nohudun işlendikten sonra en az 20 gün ortalama 30 gün serilmesi gerekiyor. Leblebinin fırınlanma sürecindeki maksat nohut pişirilmesini ve iç hacminin küçülmesini sağlamaktır. Fırınlama süreciyle birlikte nohut olağan haline nazaran daha da sert bir hale gelir. Nohut fırınlanma sürecine hazırlanırken ortalama 2 saat ıslanmış kalması gerekir. Kabuk soyulma sürecinde sanat kusuru olmaması için ıslanmış nohudu 20 saat sonra eleme sürecinden geçirmek gerekiyor. Nohudun leblebiye dönüşmesi için olmazsa olmaz ocağımızı yakarız ve böylece belli bir kaloriye gelmesini sağlarız. Tavanın hacmine nazaran 5 ya da 6 kilogram nohut dökülür. Islanmış ve elenmiş nohut güzel bir halde ısınana kadar karıştırmak gerekiyor. Kavurma sürecini gerçekleştirdiğimiz tavanın iç kısmı keskiyle açılmış dişler sayesinde kabuğun soyulmasına ve zedelenmesine yardımcı olur. Bu yapılan süreç yaklaşık 8 yahut 10 dakika sürer. Kızartma süreci yapılırken tavanın içindeki dişler yanık çizgisi oluşturarak leblebinin üzerinde nokta nokta olmasını sağlıyor. Leblebinin içerisinde nem kalmazsa ve hoş bir paketlemeyle ortalama 1 yıl taze kalabilir. Leblebinin dönüşüm sürecinde hiçbir kimyasal husus kullanılmadığından ötürü birçok besine hassasiyeti olan bireyler leblebiyi rahatlıkla tüketebilirler. Çeşitlilik olarak tuzlu, acılı, soslu, portakallı, kahveli, kapuçinolu isteğe bağlı çeşitler de yapılabilir. İmalatını yaptığımız eserlerin kalitesini kendimiz de bakarak anlayabiliyoruz. Tüketici alacağı eseri tatması gerekir" dedi.

"Sanatımı yaşatmak istiyorum"
Mesleğini oğluna devretmek istediğini söz eden Bodur, "Babam, ’kardeşin leblebicilik yapsın, sen de öbür bir sanat öğren’ diyerek terziliğe gönderdi. Yaklaşık 3 buçuk ay terzi çıraklığı yaptım. Esnaflık adabı, esnaflık terbiyesi ve ahlakını orada görmüş oldum. Daha sonra leblebi imalatını yapabilmek için konuta ocak kurdum ve tıpkı sene içinde okula gidiyordum. Babama yardımcı olarak adeta sanatın içinde doğmuş üzere oldum. Sanat benim bahtıma doğdu, ben sanatın içine doğdum. Leblebinin ülkemize ilişkin olması, tarihi yapısının olması ve tüketilir olması sebebiyle sanatımı çok seviyorum. Büyük bir maksadım yok, ben sanatımı yaşatmak istiyorum. Gerçek bir leblebi ustasının 2 ya da 3 tane sanatı vardır. Benim de icra etmiş olduğum 2 tane sanatım var. Yapmış olduğum bu işi babamdan bağımsız olarak askerden geldikten sonra nohudu leblebiye dönüştürebildim. Leblebi kilo aldırmaz, tokluk hissi verir ve şişkinlik yapmadığı için en çok sade leblebi tercih edilir. İnsan sıhhatine çok yararı olan bu sanatı bizlere armağan eden geçmişlerimize şükranlarımı sunuyorum" diye konuştu.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.