Dünya ülkeleri güç dengesi için, büyük bir stratejik, ekonomik ve politik mücadele vermekte…

Küresel güç olarak tanımlanan bu ülkeler, gelişmekte olan, gelişemeyen ülkeleri de etrafında toplama ve saf oluşturma çabaları da son sürat devam ediyor…

Sovyetlerin dağılmasıyla tek kutuplu olan dünya düzeni, yeniden çok kutuplu dünya düzenine geçiş için soğuk-sıcak savaş ile ekonomik ve stratejik mücadele günden güne artmakta…

Önümüzdeki ay yapılacak ABD’de başkanlık seçimi bile ülkelerin stratejik ve ekonomik yapılarında kırılganlıklara yol açmakta..

ABD-AB ile bir tarafta RUSYA-ÇİN diğer tarafta gelişmekte ve gelişemeyen ülkeleri saflarına çekebilme mücadelesinde, stratejik ve ekonomik güçler önem kazanmakta…

Kasım ayında yapılacak ABD seçimlerinde mevcut başkan Trump veya Biden’in seçilmesi ülkeni temel ekonomik ve stratejik politikalarında önemli bir değişiklik getirmeyecek..

Siyaseten ülke başkanları ile kişisel ilişkiler, devletlerin stratejik, ekonomik ve temel politikalarında önemli bir etkiye sahip değil…

Son yıllarda ülkemiz ve küresel güçlerle olan ilişkilerde alınan stratejik ve ekonomik sonuçlar, dış politikadaki sıkıntıları net olarak ortaya koymakta..

Türkiye’nin son yıllarda ortaya koyduğu stratejik ve politik gelişmeler, özellikle küresel güçlerin Ortadoğu politikasını sekteye uğrattı…

Stratejik ve ekonomik gücüne güvenerek, sınır ve komşu ülke ilişkileri olmamasına rağmen dünyanın bir ucunda bulunan ülkeler bile Ortadoğu’ya Arap baharı ile diz çöktürme senaryosu uyguladılar…

Bölgenin yer altı zenginliklerinin paylaşımında, Türkiye’nin kendine fayda sağlamadığı dış politikaları ile oyun şimdilik bozulmuş oldu…

Sonuç olarak, ABD-AB ve Rusya-ÇİN’deki seçimlerin dünyayı, Türkiye’yi etkileyecek mi, etkilemeyecek mi diye beklentiye girmek yerine, siyasi, ekonomik ve stratejik politikaları değişmeyecek, temel politikalara sahip bir modeli, sistemi, Türkiye’ye entegre etmek, güçlü Türkiye’nin önünü açacaktır…

Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…