Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

SEN DE HAKKINI HELAL ET ŞEHİDİM.

Köşe Yazıları Yayın: 03.03.2020 10:41

‘’Dünyanın hiçbir ordusunda yüreği seninkinden daha temiz, daha sağlam bir askere rast gelinmemiştir. Her zaferin en büyük payı senindir.’’(Gazi Mustafa Kemal Atatürk)

Tarih sayfalarına adını şanla, zaferle yazdıran Mehmetçik, milletinin yüksek menfaatleri adına bu defa Suriye sınırımızın ötesinde yine kahramanlık destanları yazmaktadır.

Kar, yağmur, çamur demeden devletimizin dirliğine, milletimizin birlik ve beraberliğine kast eden Suriye ordusunu, hain terör örgütü mensuplarını yok etmenin peşindedir.

 Mehmetçik:

O, milletimizin sinesinden çıkan, dünyada hiçbir millete nasip olmayan bir yiğitlik abidesidir.

Mehmetçik:

O, savaşın kartalı, barışın elçisidir.

Mehmetçik:

O, bu gazi topraklara yönelik her türlü tehdidi bertaraf edecek güce, imana sahiptir.Onlar, eli öpülesi analarımızın kınalı kuzuları, ’gerektiğinde vatan için hayatını feda eyleyeceksin’ öğütleriyle büyüyen, asker ocağına koşa koşa gelen koç yiğitlerimizdir.

 Mehmetçik:

O bu yüce milletin ta kendisidir.

Günü gelir doğal afetlerde halkımızın yardımına ilk koşan odur, günü gelir kimsesizlerin kimsesi olur. Vatan görevi onun kutsalıdır; dağ, bayır, kar, buz demeden, uzak yakın bellemeden yâd ellere el uzatır, düşkünlere umut olur.

Atalarından emanettir; düşmanı da olsa aman dileyene el kaldırmaz. Savaş meydanlarının korkusuz eridir. Komutanından almış olduğu emri, her ne pahasına olursa olsun yerine getirir. Gerektiğinde vatanı için seve, seve şahadet şerbetini içer ama görevi yarı yolda bırakmaz. Nereden mi biliyorum? 46 yıl önce Kıbrıs savaşlarında Mehmetçiğe emir ve komuta ettim de ondan.

Savaş meydanlarında Mehmetçik ve Komutanı anlatan göz yaşartıcı nice öyküler yaşanmıştır.İşte tarihe iz bırakan birkaçı:

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kocatepe’de Mehmetçik’le omuz omuzadır. Tıpkı Mehmetçik gibi, kaputunu üstüne çekerek, öylece sabahlamıştır.İstiklal savaşımızın Garp Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz bakınız o günleri nasıl anlatıyor:

‘’O gün Duatepe’de düşmanın iniltisini sevinç gözyaşları ile kutluyorduk. Mürettep Kolordumuzun Kurmay Başkanı Hayrullah Bey, bir akşam yemeği hazırlamıştı. Ancak, ortada bir cılız tavuk ile dört beş dilim siyah ekmekten başka bir şey yoktu.

Dünden beri ağzımıza en ufak bir lokma girmemişti. Gazi Paşa, İsmet Paşa, Ben, Kazım Bey, sofraya bağdaş kurduk. Hayrullah (Fişek) Bey, Tevfik (Bıyıklıoğlu) Bey, Salih (Bozok) Bey biraz uzaktaydılar.Gazi Mustafa Kemal Paşa, Kolordu Komutanı Kazım Bey’e dönerek:

‘’ Erlere yiyecek ne verebildiniz? Diye sordu;

Kazım (Özalp) Bey şaşırmıştı, durakladı, o da Kurmay Başkanı’na dönerek:

‘’Hayrullah Bey, erlere ne verebildik? Diyebildi;

‘’Efendim, dün sabah tedarik ettiğimiz buğdayı, kavurmaları için birliklere dağıtmıştık…’’

Bunun üzerine; Mustafa Kemal Paşa, biraz durakladıktan sonra ayağa kalktı ve tavuğa el sürmeden çadırına doğru yürüdü… Biz de onu takip ettik. Ne tavuk, ne de bir dilim ekmeğe el sürebilmiştik. O akşam hepimiz yine aç yattık.’’

Atatürk’ün manevi kızı, Türk pilotu Sabiha Gökçen anlatıyor:

‘’Askeri birlikleri teftişlerimiz sırasında yemeğe oturduğumuzda Atatürk bazen 5-10 dakika yemeğe başlamaz, yaveri gelip kulağına bir şey söyledikten sonra “Afiyet olsun” der, yemeğe başlardık. Bir gün bunun nedenini Atatürk’e sorunca bana:

“Sen karışma yemeğine devam et” dedi.Ben iyice merak ettim. Gittim yaverine, “Sen Paşa’nın kulağına ne diyorsun da biz yemeğe başlıyoruz?” diye sordum.

Yaver o anda bana gözlerimi yaşartan şu cevabı verdi:

“Birlikteki tüm Mehmetçik yemeğini yedi, şu anda bitirdi. Artık yemeğe başlayabiliriz Paşam!”

Sadece yaşanmış bu iki olay dahi; Mehmetçik ile Komutanın savaş meydanında nasıl bir birlikteliğe, nasıl bir bağlılığa sahip olduğunu; Komutanların Mehmetçiğe verdiği değeri, Mehmetçiğinde savaş meydanlarında komutanlarına olan sadakatini ama her ikisinin de Yüce Türk Milletine olan büyük sevdasını anlatır.

Dünya milletleri arasında; ne Mehmetçiğe, ne de onun Komutanına benzeyen bir başka asker yoktur. Olmamıştır, olmayacaktır da. Çünkü Büyük Türk Ulusunun ardında yaşanmış öylesine derin, öylesine muhteşem bir özgeçmiş vardır ki:

Bugün Ortadoğu’ya hükmetmek adına on bin kilometre öteden gelip de, emperyalist çıkarları için bölgeye çöreklenenler, ulusal güvenliğimizi tehdit eden terör örgütleriyle iş tutanlar şu tarihi gerçeği asla unutmamalı; Türk Milletinin vatan sevdasını sınamaya kalkmamalıdırlar.

Çünkü böyle bir gaflette bulunanlara, tarih sayfaları şu cevabı verir:

 ‘’Amerika kıtası daha keşfedilmemişken; Türk Milletinin Cihan Hükümdarları muzaffer ordularıyla, üç kıtaya hükmediyordu.Devlet-i Aliye’nin 624 yıl boyunca dünyaya hükmetmesini, yön vermesini, fütuhatlarını görmezden gelmek; hele ki, 50’li yılların ortasında Kore’de koskoca bir Amerikan Kolordusunu, katledilmekten, hezimetten kurtaran Mehmetçiğin zafer destanını, şanlı süngüsünü unutmak ne mümkün?’’

Tarih sayfaları Mehmetçiğin, Komutanının nice kahramanlıklarına tanıklık etmiş, yeri gelmiş savaş meydanındaki düşmanı dahi onlara selam durmuştur.

İşte yine bugünlerde vatan ve vazife uğruna hayatlarını feda eden Al Bayraklarımıza sarılmış dizi, dizi şehitlerimizi uğurluyoruz. Kimisi, yirmisinde, kimisi otuz beşinde. Her birisi de hayatlarının baharında henüz… Yüreğimiz yanıyor.

Şehidimizin önünde cami avlusunda on binler, her birinin yüreğinde aynı acı var; dudaklardan dökülüyor dualar. Az sonra namazgâhtan çıkan hocalar soracak cemaate ‘’Hakkınızı Helal Ediyor musunuz?’’

Hançereler yırtılırcasına haykıracak on binler; ‘’Helal Olsun’’ diye…

Ya bir de ardımızda kalan yıllara baktığımızda; ülkemizde yaşanan tüm teslimiyetler, dönüşümler, siyasi çalkantılar aklımıza geldiğinde:

O vatan için şehit düşerken, ‘’bedelli’’ diye ayrıcalık yapanları,

Dağlarımızdan ‘’Ne Mutlu Türküm’’ yazısını kaldırıp; ‘’BijiApo’’ diye yazdıranları,

Bebek katiline ‘’Sayın’’ denildiği yılları,

‘’Birkaç Mehmet Şehit oldu diye meclisi toplayamayız’’ denildiğini,

‘’Yurdun bir bölgesinde her gün millete ve vatana hakaret edilip, devlete meydan okunurken’’, kimilerinin koltuklarını korumak adına sessiz sedasız bu ihaneti seyretmelerini,

Al bayrağımıza sarılı şehitlerimiz o bayrak için can verirken, cami avlusuna dahi can korkusundan koruma ordusuyla gelenleri düşündüğümüzde;

Bir de Şanlı Bayrağımıza sarılı o kahraman şehidimize sorabilseydik keşke:

‘’Sen de Hakkını Helal Ediyor musun?’’Eğil hocam kulak ver tabuta, bir de onu dinle şehidim ne diyor diye. Ama gün birlik ve beraberlik günüdür diyor, tüm acılarımızı yüreğimize gömüyoruz yine.

Ne mutlu bize ki; Türk Milleti olarak böylesine kahraman askerleri, kahraman komutanları olan şanlı ordulara sahibiz.

Tıpkı Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ifade etmiş olduğu gibi:

‘’Ordumuz, Türk birliğinin, Türk kudret ve kabiliyetinin, Türk vatanseverliğinin çelikleşmiş bir ifadesidir.’’ (1937)

Onlarla ne kadar iftihar etsek azdır.

 Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

03 Mart 2020

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Muhtarlık ikisine de yar olmadı

Politika Yayın: 06.05.2024 00:00
İhlas Haber Ajansı
Muhtarlık ikisine de yar olmadı

Trabzon’un Çaykara ilçesi Yaylaönü Mahallesi’nde 31 Mart’ta yaşanan muhtarlık seçimi sonrası yaşananlar Karadeniz fıkralarını aratmadı.

Seçimi kaybeden eski muhtar yeni seçilen muhtarın adli sicil kaydı olduğu için muhtar olamayacağını belirterek İlçe Seçim Kurulu’na şikayet etti, kendisi muhtarlığa geleceğini düşünürken aynı suçtan kendisinin de adli sicil kaydı olduğunu unuttu. İlçe Seçim Kurulu mahallede iki muhtarın da aday olamayacağı hükmederken, seçimde 3. bir aday olmaması nedeniyle mahallede 2 Haziran’da yeniden muhtar seçimi yapılmasına karar verdi.

Deniz seviyesinden bin 890 metre yükseklikte bulunan bulutlara komşu Trabzon’un Çaykara ilçesi Yaylaönü mahallesinde tüm Türkiye’de olduğu gibi 31 Mart 2024 tarihinde seçmen sandık başına giderek muhtarını seçti. 2 muhtar adayından Hasan Asan 137 oyla seçimi önde tamamlarken, 3 dönemdir köyün muhtarlığını yapan Yakup Toprak ise 111 oy alarak seçimi kaybetti. Seçimi kaybetmeyi içine sindiremeyen eski muhtar, seçimi kazanan Hasan Asan’ın 2017 yılında Uzungöl’de yaptığı apart otel ile ilgili imar suçu nedeniyle aldığı adli ceza dolayısıyla İlçe Seçim Kurulu’na şikayet etti.

Çaykara İlçe Seçim Kurulu’na mazbatasını almaya giden Hasan Asan, kendisi hakkında yapılan şikayet nedeniyle muhtar olamayacağını ve mazbatanın kendisine değil de seçimi kaybeden eski muhtara verileceğini öğrenince o da Yakup Toprak’ın benzer bir suç kaydı bulunduğunu belirterek o da şikayette bulundu. Konuyu değerlendiren İlçe Seçim Kurulu her iki adayın da muhtar olma yeterliliğine sahip olmadığına karar verdi. Kurul, Çaykara ilçesi Yaylaönü Mahallesi’nde Hasan Asan ve eski muhtar dışında 3. bir aday olmaması üzerine seçimin yenilenmesine ve her iki muhtar adayın aday olamayacağı seçimin 2 Haziran 2024 tarihinde yapılmasına karar verdi.

“Daha önce biz onu şikayet etmemiştik ama o bizi şikayet etti”

Hasan Asan, yaşanan olayla ilgili olarak yaptığı açıklamada, “2017 yılında Uzungöl’de bir apart otel yaptım. Daha önce yapılan işlem engel teşkil etmiyordu, 2019’da yasa değişti. 1 seneden fazla ceza alan her kimse seçilme yeterliliğini yitiriyordu. Biz de öyle bir engele takıldık. 12 yıllık muhtar rakibimdi, şikayet etti. Muhtarlık düştü. Onun da aynı suçu vardı ve biz onu önceki seçimde şikayet etmedik ama o seçimi kaybedince tuttu bizi şikayet etti. Bunun üzerine biz de onun muhtar olmaması için kendisini şikayet ettik, o da muhtarlığı alamadı. Şimdi 2 Haziran’da yeniden mahallede seçime gidilecek, ikimiz de muhtarlık yarışına giremeyeceğiz” dedi.

Eski muhtar Yakup Toprak da yaşanan olayla ilgili “Rakibim benden çok oy aldı. Hukuki olarak işlemiş olduğu suçtan ötürü muhtarlık yapması mümkün değildi. Ben kendisini şikayet ettim. Aynı suçun benim de işlediğim ortaya çıkınca YSK 2 Haziran’da yeniden seçim yapılmasına karar verdi” ifadelerini kullandı.