Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

BİK Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcileri’nden Açıklama

Gündem Yayın: 05.03.2018 14:06
Yazar:
BİK Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcileri’nden Açıklama

Basın İlan Kurumu Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcileri Mustafa Arslan (Yönetim Kurulu Üyesi), Nuri Kolaylı (Denetim Kurulu Üyesi) ve Şevket Erzen, Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca’nın gerçeklerin üzerini örten ve çarpıtan beyanına yazılı bir açıklama ile yanıt verdiler.

BİK Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcilerinin açıklamasında şu görüşlere yer verildi;

“Türkiye Gazeteciler Federasyonu Başkanı Yılmaz Karaca’nın, Konkordato ilanlarını bahane ederek, BİK Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcilerine yönelik haksız, gerçek dışı ve gerçekleri çarpıtan bir açıklama yapmıştır. FETÖ taktiği ile üste çıkmaya çalışarak kendini gizleyen Karaca, Konkordato ilanlarına ilişkin çalışmalarımızı gizlemeyi tercih etmiştir.

Asıl gerçek şöyledir; Konkordato ilanlarının yayın yöntemini de içine alan Yatırım Ortamının İyileştirilmesi’ne ilişkin yasal düzenleme bilgisi tarafımıza ulaşır ulaşmaz hemen harekete geçtik ve Sayın Başbakan Yardımcısı, Adalet Bakanlığı ve bürokrasisi nezdinde girişimde bulunduk. Söz konusu ilanlar her ne kadar yerel gazetelerimizi ilgilendirmese ve sadece yaygın basını ilgilendirse, tüm ilanların yalnızca yüzde 0.35’lik bir kısmını oluştursa da etkin bir mücadele yürüttük. Ancak düzenleme tüm karşı çıkışımıza rağmen, ne hükümet ne de muhalefet partilerinden herhangi bir itiraz gelmeden genel kuruldan geçerek Cumhurbaşkanlığı’na gönderildi. Buna karşın mücadeleden vazgeçmedik ve icra-iflas ilanlarının tahtaya asılmasını engelleyecek, yerel gazetelerimizde ağırlıklı olarak yayınlanmasını sağlayacak bir sistem üzerinde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık.

Basın İlan Kurumu Anadolu Gazete Sahipleri Temsilcileri olarak gerek genel kurulda gerekse görev yapmakta olduğumuz kurullarda, genelde basınımızın, özelde ise yerel basınımızın, gazeteci, gazete sahibi ve meslek örgütlerinin sorunlarının çözümüne yönelik ciddi, kararlı ve sonuç alıcı çalışmalar yürütmekteyiz.

Basınımızın temel görevi olan halkın doğru ve güvenilir haber alma özgürlüğünün sürdürülebilirliğinin yanı sıra demokrasinin işlerliği, sivil toplumun güçlenmesi, yönetilen adına yönetimi denetleme görevinin icra edilmesi için tam bir farkındalıkla çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

Bu süreçte en büyük dayanağımız, kendilerine karşı sorumluluk hissi ile dolu olduğumuz, her rengi ve her zenginliği ile istisnasız temas halinde olduğumuz Anadolu Basını’dır.

Son dönemde ekonomik ağırlıklı olarak yaşamakta olduğumuz sorunların bir nebze olsun çözümü için resmi ilan fiyat tarifesindeki artışın hayati önem taşıdığının bilincindeyiz. Öte yandan doğrudan alım, acil alım, işlerin birleştirilmesi ya da ayrılması ve benzeri yöntemlerle resmi ilanlardan kaçınma yoluna gidildiğinin de farkındayız.

Yakın zamanda hayata geçen Süreli Yayınlar Yönetmeliği ile geleceğe dönük bir sistemin hayata geçmesi, borç para miktarının artırılması, kadrolara ilişkin tıkanıklıkların aşılması, muhtaçlık yardımlarının kapsamının gelişmesi, gazetecilik odaklı çalışmaların teşviki başta olmak üzere genel kurulumuzda alınan pek çok kararda üzerimize düşeni yapmış olmanın gönül huzuru içindeyiz.

Mesleğimizin gazeteler, televizyon ve radyolar ile internet mecrasının bütünsel olarak ele alındığı ve desteklendiği bir yapıya kavuşması için hükümet, muhalefet temsilcileri ve bürokratlar nezdinde girişimlerimizi mekik diplomasisi ile sürdürüyoruz.

Resmi ilan fiyat tarifesi başta olmak üzere, resmi ilanlardaki daralmanın giderilmesi konusunda tam 4 kez Sayın Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu ile yüz yüze görüştük, Sayın Başbakanımıza da bizzat dosyamızı ilettik.

İcra iflas ilanları konusunda yeni sistem getirilmesi için Sayın Adalet Bakanı ile de yüz yüze görüşerek çözüm önerilerimizi ilettik. Mesleğimize ilişkin sorunların çözümü için Sayın Cumhurbaşkanımıza da sıkıntılarımızı ve çözüm yollarını içeren mektubumuzu ulaştırdık.

Resmi ilanlar dışında Hazine, KOSGEB, İŞKUR, Kalkınma Ajansları destekleri ile kurumsallaşmanın sağlanmasına dönük bir sistemin oluşturulması için gayret göstermekteyiz.

Mesleki standartlar için getirdiğimiz önerinin hayata geçmesi konusunda da girişimlerimizi yoğunlaştırdık.

Resmi ilan ve reklam yayınlama hakkı bulunmayan mevkutelerde bu nevi ilanların yayınının durdurulması ve hak sahibi gazetelerimizin mağduriyetinin ortadan kalması için yürütülmekte olan çalışmaların bizzat içinde yer alıyoruz. Bu sorunu da çözeceğimize inanıyoruz.

Ayrıca, meslektaşlarımızı yakından ilgilendiren “yıpranma hakkı” konusunda yaşanan sorunların çözümü için önerilerimizi sunduk, konunun takipçisi oluyoruz.  Basın Kartları Yönetmeliğinin meslektaşlarım lehine iyileştirilmesi konusunda da çalışmalarımızı tamamladık.

Sonuç olarak;

Meslektaşlarımızla iç içe, cemiyet, gazete, gazeteci üçlüsüne hizmetlerimizi birey bazında ve ayrımcılık yapmadan yürütüyoruz.

Siyasetçi ve bürokratlarla olan temaslarımızı, mesleğimizin onurunu koruyarak, nakış işler gibi sürdürüyoruz.

Tüm bu çalışmaları samimiyetle, önyargısız ve aşkla yürüttüğümüze, özveriyle çalıştığımıza, insaf sahibi ve aklı başında tüm meslektaşlarımız tanık olmaktadır.

Ne var ki;

İnsaf ve vicdan ile tanışıklığı bile olmayan, zihni kirlenmiş, daha düne kadar FETÖ yayın organları ile iç içe kol kola olan, açıklamaları ile FETÖ yayın organlarına payandalık yapan, bulunduğu yapıda kredisini tüketmiş bir kişi şiar haline getirdiği iftira ve fitneciliğinin bir örneğini daha göstererek tarafımıza çamur atmaya kalkmıştır.

Seçim salonlarına gelemeyecek kadar korkak olan, kamuoyu açıklamaları ile gerçekleri saptırarak zihinleri bulandırmaya çalışan bu kişiye, biz ve meslektaşlarımız dün olduğu gibi bu gün de prim vermeyeceğiz.

Gerçeği saptırma taktikleri her defasında olduğu gibi bu defa da meslektaşlarımızın sağduyusunda eriyip gidecek, bir kez daha attığı çamurda kalacaktır.

Afrin’de yiğitlerimizin destan yazdığı bir zamanda sizleri böylesi bir konu ile meşgul etmekten duyduğumuz üzüntüyü tarif edemeyiz. Ancak, iftiralar karşısında sessiz kalamazdık.

Bu vesile ile şanlı ordumuza muzafferiyet, aziz milletimize de zafer muştuları diliyor, selam ve saygılar sunuyoruz.”

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Bu sütunlar 642 yıllık caminin sigortası

Kültür Sanat Yayın: 03.05.2024 20:24
İhlas Haber Ajansı
Bu sütunlar 642 yıllık caminin sigortası

Bolu’da 1382 yılında yapılan ve 2 yangın, 3 büyük deprem yaşayan Yıldırım Bayezid Camii’nin sigortası olarak adlandırılan denge sütunları ilk günkü gibi çalışıyor.

Bolu’da, Büyük Cami Mahallesi’nde bulunan ve 1382 yılında Osmanlı Padişahı Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan 642 yıllık tarihi Yıldırım Bayezid Camii, mihrabının her iki yanında bulunan denge sütunlarıyla görenleri hayrete düşürüyor. O yıllarda ahşap olan bu cami 1891 yılında yanmış ve 1899 yılında ise kubbeli olarak yeniden yapılmıştır. 1944 yıllarında hasar görürken orijinali yer yer bozularak onarıldı. Çiftminareli, tek kubbeli olan caminin iç mekanları Türk motifleri ile süslendi. 642 yıldır ayakta kalan Yıldırım Bayezid caminin en büyük özelliği mihrabın her iki tarafında dönen denge sütunları. Sütunlar caminin statik dengesini ve geçirdiği depremlerde herhangi bir hasar alıp almadığını gösteriyor. Yaşanan afet sonrasında eğer sütunlar dönmezse, caminin temelinde veya dengesinde bir bozukluk olduğu anlaşılıyor.

“Şu anda 650 yıllık bir yapının içerisindeyiz”

Her yıl binlerce yerli ve yabancı ziyaretçiye Bolu’yu tanıtan turist rehberi Levent Kahveci, “Şu anda 650 yıllık bir yapının içerisindeyiz. Yıldırım Bayezid Camii, Bolu’da bilinen ismiyle Büyük Cami’deyiz. Büyük Cami denmesinin sebebini açıklayayım. Osmanlı döneminde hüküm sürülen her yere ‘Cuma Camisi’ yapılırmış. Hanefi mezhebine göre ‘Cuma Camisi’ Cuma namazları en büyük camide ve hep beraber kılınmalıdır. Eğer en büyük cami dolmaz ise diğer camilerde kılınan namazlar geçersizdir. Bu yüzden Cuma namazının sonunda Zuhr-i âhir namazı da kılınır ki Cuma namazı kabul olmazsa o günkü öğle namazının yerine geçsin diye. O dönemde Cuma namazının ana amacı, yöneticiler namazı kıldırır, minbere çıkarak hutbeyi okurlar. Duyurulması gereken ne varsa halka duyururlar” ifadelerini kullandı.

“Buradaki sütunlar eğer hareket edebiliyorlarsa temelleri sağlam demektir”

Caminin çevresine yapılan hamamlar ve dükkanlara da değinen Kahveci, “Bu camiyi Yıldırım Bayezid, şehzadeliği döneminde yaptırmıştır. Bayezid, camiyi yakınında bulunan orta hamamla birlikte yaptırmıştır. Eskiden camiler külliye şeklinde yapılırdı. Yani caminin yanında mutlaka ya hanlar yapılır ya da dükkanlar yapılırdı. Oranın geliriyle cami kendini idame ettirirmiş. Bu cami 2. Abdülhamit döneminde bir tadilat geçirmiştir. Camiye birkaç ekleme de yapılmıştır. Bu caminin en güzel özelliklerinden bir tanesi mihrapta bulunan deprem sütunları. Anadolu’da birkaç camide daha bunların örneğini görmekteyiz. Buradaki sütunlar eğer hareket edebiliyorlarsa temelleri sağlam demektir” diye konuştu.

“Bu sütunlar, aslında camimizin sigortası”

Caminin mihrabında bulunan 2 sütunun, caminin sigortası olduğunu dile getiren Levent Kahveci, “Bu sütunlar, aslında camimizin sigortası olarak da adlandırılabilir. Temelinde herhangi bir kayma veya hasar oluştuğunda bu sütunlar dönmez hale gelir. Sütunlar dönmez hale geldiğinde de mimarlar anlarlar ki caminin temeli bakıma ihtiyacı vardır” dedi.