Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Özel Medikar Hastanesi Doktoru Kutsal Evren Löker: “Keneyi Asla Çıplak Elle Çıkartmayın”

Sağlık Yayın: 25.04.2016 12:36
Yazar:
Özel Medikar Hastanesi Doktoru Kutsal Evren Löker: “Keneyi Asla Çıplak Elle Çıkartmayın”

Havaların ısınması ile birlikte halk arasında kene yapışması olarak anılan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığı vakalarının da görüleceği üzerine Özel Medikar Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Kutsal Evren Löker halkı bu hastalıklar konusunda uyararak, neler yapılması konusunda çeşitli bilgiler verdi. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji uzmanı Kutsal Evren Löker; Kırım-Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), çoğunlukla keneler aracılığıyla hayvanlardan insanlara bulaşan mikrobik bir hastalık olduğunu belirterek, “Genellikle vücudumuza kene tutunması ile bulaşır. Ayrıca kenelerin çıplak elle çıkarılması ya da ezilmesi ile, hasta insanların tükürük ve kan gibi vücut sıvılarına temas etmekle, mikrobu taşıyan hayvanların kanları, vücut sıvıları ve dokularına temasla da bulaşabilir.Kenelerin hareketliliği havalar ısınmaya başladığında artar bu nedenle hastalık mevsimsel özellik gösterir. En sık Haziran-Eylül ayları arasında görülür” dedi. İlimizin de risk taşıyan iller arasında yer aldığını hatırlatan Dr. Löker; “Deniz iklimi ile karasal iklimin geçiş bölgelerinde, ormana yakın bahçe-tarla alanlarının bulunduğu, özellikle hayvancılığın yapıldığı yerlerde görülmektedir. Hastalık Gümüşhane, Tokat, Sivas, Amasya, Çorum, Yozgat, Kastamonu, Karabük ve Çankırı gibi illerin kırsal alanlarında daha sıktır.Tarım ve hayvancılıkla uğraşanlar, Kasaplar, Çobanlar, Mezbaha çalışanları, Veterinerler , Kamp ve piknik yapanlar, Korunmasız olarak yeşil alanlarda (Bahçe, bağ, tarla, orman ve orman kenarı tarım arazisi vb.) bulunanlar risk altındadır. Mikrobun vücuda girmesinden sonra hastalık belirtilerinin başlamasına kadar geçen süreye kuluçka süresi denir. Bu süre KKKA hastalığında kene tutunmasından sonra genellikle 1-3 gündür; en fazla 9 gün olabilmektedir. Belirtileri ve neler yapılacağı konusun dada bilgi veren Dr. LökerYüksek ateş, baş ağrısı, şiddetli halsizlik, kollarda ve bacaklarda ağrı, bazen kusma, karın ağrısı veya ishal, ierleyen safhada vücudun değişik yerlerinde kanamalar, gövde, kol ve bacaklarda morluklar, burun kanaması, dışkıda veya idrarda kan görülebilir.Hastalığa karşı bağışıklık sağlayan bir aşı yoktur. Ancak aşı geliştirme çalışmaları devam etmektedir.Virüse etki gösteren antiviral bir ilaç yoktur. Hastalığın kesin tedavisi bulunmamaktadır. Tedavi, hastaya verilen destek tedavi ile sağlanmaktadır Halkımıza korunma ve yapılması konusunda çeşitli uyarılar da bulunan Doktor Löker “Hastalığın aşısı ve tedavisi olmadığından hastalıktan korunmak büyük önem taşımaktadır. -Kırsal alanlara, orman kenarı ve tarım arazileri gibi yerlere gidenler mümkün olduğunca vücutta açık kısım kalmamasına özen göstermelidirler. Kenelerin vücuda girebileceği yerlerin kapatılması (örneğin pantolon paçalarının çorap içine alınması, çizme giyilmesi, uzun kollu giysiler giyilmesi) gerekmektedir. -Ayrıca açık renk giysi ürerinde kenenin fark edilmesi daha kolaydır. Bu yüzden açık renkli elbiseler tercih edilmelidir. -Kırsal alandan, orman kenarından ve tarladan dönüşte mutlaka vücut ve elbiseler kontrol edilmeli kene olup olmadığı araştırılmalıdır. Kenelerin tutunabileceği; kasık, bacak, koltuk altı, kulak arkası, ense, kollar, gövde, saç dipleri gibi bölgeler kontrol edilmelidir. -Hastalık hayvanlarda belirti göstermeden seyredebildiğinden hastalığın sık olarak görüldüğü bölgelerde bulunan hayvanlar sağlıklı görünse bile hastalığı bulaştırabilirler. Bu sebeple hayvanların kanlarına, vücut sıvılarına veya dokularına çıplak el ile temas edilmemelidir. – Ayrıca hasta insanların vücut sıvılarına, kanlarına korunmasız (çıplak elle) temas edilmemelidir. -Hayvanlarda kene mücadelesi yapılmalıdır. Hayvan sahipleri, hayvanlarını kene ve diğer dış parazitlere karşı veteriner önerilerine uygun olarak ilaçlamalıdır. -Vücuda tutunmuş olan keneyi patlatmayın, ezmeyin, üzerine herhangi bir kimyasal madde (alkol, gaz yağı, kolonya) dökmeyin ve üzerine sigara bastırmayın. -Keneyi asla çıplak elle çıkartmayın! Keneler eldiven, naylon poşet veya bez parçası ile tutularak ya da ince uçlu bir pens veya varsa kene çıkartma kartı ile ezilmeden çıkarılmalıdır. Çıkartılamıyorsa en kısa sürede bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Kene tutunması sonrası nelere dikkat etmeliyiz? Kene Tununması Sonrası 10 gün içinde; Ateş, halsizlik, iştahsızlık, karın ağrısı, baş ağrısı, bulantı, kusma, ishal şikayetleri ortaya çıkarsa hemen bir sağlık kuruluşuna başvurunuz” dedi.

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Geleceğin Baristaları ve Kahve Tutkunları KBÜ’de “Temel Barista Eğitimi” Aldı

Eğitim Yayın: 06.05.2024 04:48
İhlas Haber Ajansı

Karabük Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (KABÜSEM) bünyesinde Safranbolu Turizm Fakültesi akademisyenleri tarafından kahve sektöründe kariyer yapmayı hedefleyenler ve kahve severler için “Temel Barista Eğitimi” verildi.
KABÜSEM bünyesinde Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi İrfan Yurt ve Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yılmaz tarafından kahveye ilgi duyan her bireye alanında önemli bir başlangıç yapmak amacıyla 17 kişiye “Temel Barista Eğitimi” verildi.
Kursiyerler, kahve sanatları ve endüstri: yetiştirme, işleme, kavurma ve sunum, makine ekipman eğitimi, temel barista hijyen kuralları, espresso alım tekniklerini kavrama, aspresso bazlı sıcak kahveler yapım ve sunum teknikleri, espresso bazlı soğuk kahveler yapım ve sunum teknikleri, 3. nesil kahve yapım ve sunum teknikleri, latte art teknikleri ve uygulamaları, milkshake, smoothie ve kokteyl grubu içeceklerin yapım ve sunum teknikleri, yöresel kahvelerin yapım ve sunum teknikleri ile gıda güvenliği ve hijyen eğitim gibi konularda toplamda 38 saat eğitim aldı.
Karabük Üniversitesi bünyesinde KBÜ Rektörü Prof. Dr. Fatih Kırışık’ın destekleriyle kurulan atölyede Safranbolu Turizm Fakültesi Dekan Yardımcısı Dr. Öğr. Üyesi İrfan Yurt ile beraber barista eğiticiliği yaptıklarını ifade eden Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Mustafa Yılmaz, geçekleşen eğitim süreci ile ilgili konuştu.
Yılmaz, “Burada birinci nesil, ikinci nesil ve üçüncü nesil olmak üzere kahvelerimiz var. Bunları tek tek bizzat kursiyerlerimize gösteriyoruz, yapıyoruz, yaptırıyoruz” dedi.
Yılmaz, bütün kursiyerlere ilgi gösterdiklerini dile getirerek, “Espresso makinesinde yeni olarak öğüttüğümüz kahveyi temperlemesinden, espressonu nasıl alınacağına kadar bütün aşamaları tek tek göstererek kursiyerlerimize öğretiyoruz. Aynı zamanda da ‘Süt nasıl köpürtülür, kreması nasıl alınır, latte kreması, cappuccino kreması nasıl olur?’ Bunların hepsini tek tek detaylı bir şekilde izah ediyoruz” diye konuştu.
17 kursiyerin eğitim aldığını ve taleplerin her geçen gün arttığını, farklı alanlardan ve bölümlerden kursiyerlerin olduğunu, kahveye ilgi duyan, kahve kültürünü benimsemiş herkesin ilgi ve talepte bulunduğunu söyleyen Yılmaz, “Bu kursta kahve üzerine kahve hazırlama noktasında birçok deneyimi elde ediyorlar. e-Devlet’ten taranan sertifikalarımız var. Üniversite bünyesinde bunları biz veriyoruz. Bu sertifikayla kafelerde barista olarak çok rahat bir şekilde kursiyerlerimiz çalışabiliyorlar, iş bulabiliyorlar. Şu anda kahve yeni bir trend, ciddi bir eğilim var bu alanda. Öğrenci nüfusunun yoğun olduğu yerlerde birçok kafe mevcut. İnsanlar buralara gidip zaman geçiriyorlar. Dolayısıyla bu yoğun olan kafelerde kursiyerlerimiz de çok rahat iş bulabilme imkanına sahip oluyorlar. Kalifiyeli eleman yetiştiriyoruz. Bütün kahvelerimizi her şeyi tek tek gösteriyoruz, yaptırıyoruz. Dolayısıyla onlar da deneyim kazanmak kaydıyla çok rahat bir şekilde iyi bir barista olabiliyorlar” dedi.
Safranbolu Turizm Fakültesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü 2. sınıf öğrencisi Fatma Güler, 38 saatlik bir eğitim aldıklarını ifade ederek, “Burada her çeşit kahve türünü öğrendik. Sıcakları, soğukları, frozenları, meyvelileri, smoothieleri hepsini öğrendik. Kahveleri çok seviyorum. Hepsinin nasıl yapıldığını öğrenmek istedim. Böylelikle hocalarımızın sayesinde bir eğitime tabi tutuldum. Kahvelerin aslında zor bir şekilde yapılmadığını, kolay bir şekilde olduğunu ama el becerisi gerektirdiğini görmüş oldum. Aslında biz tüm öğrenciler için bu, avantaj oldu. Çünkü baristalık ilerideki mesleklerin başında geliyor. Herkes artık kahve içmeye başladı ve ileride büyük bir alanı kaplayacağını düşünüyorum. Bu yüzden iş imkânının daha fazla olduğunu, bu alanda ilerlemek isteyen kişilere öncülük ettiğini, hocalarımızın sayesinde büyük bir şekilde bize katkıda bulunduklarını düşünüyorum. O yüzden ileride iş hayatında önemli yere sahip olacağını düşünüyorum” diye konuştu.
(YE-