Karabük Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yıldıray Yıldırım, sosyal medyadan  yaptığı açıklamada, Karabük esnafının yaşadığı sorunlara değindi. “Konular birikti” diyerek 9 başlık altında özetlediği paylaşımında Yıldırım, esnafın üzerindeki baskıya ve Karabük Üniversitesi etrafında gelişen olumsuzluklara dikkat çekti.

İlk olarak 100. Yıl Mahallesindeki sorunlara değinen Başkan Yıldırım; 100. Yıl Mahallesi esnafının yaşadığı zorluklara dikkat çekerek, Karabük Üniversitesi'nin şehir ekonomisindeki belirleyici rolüne vurgu yaptı. Yıldırım, art arda gelen denetimler, yüksek kira artışları ve öğrenci sayısındaki azalmayla birlikte bölge esnafının zor günler geçirdiğini belirtti.

Yıldırım, "100. Yıl esnaflarımız bir yandan sigara, vergi, SGK, sağlık ve tarım denetimleriyle mücadele ederken diğer yandan fahiş kira artışları ve 2. öğretimden kaynaklı öğrenci azalması nedeniyle ticarette büyük kayıplar yaşıyor. Üzerine bir de trafik denetimleri ve üniversitemizle ilgili çıkan olumsuz haberler eklenince, esnafın ayakta durması her geçen gün zorlaşıyor" dedi.

Yıldırım, Karabük Üniversitesi’nin şehir ekonomisi açısından hayati bir öneme sahip olduğunu belirterek, üniversiteye yönelik ulusal basında çıkan olumsuz haberlerin hem öğrenci sayısını hem de kente olan ilgiyi olumsuz etkilediğini ifade etti. “Üniversitemiz, Karabük ekonomisini ayakta tutan en önemli faktör. Ticaretin kalbi 100. Yıl’ın yok olması, üniversitenin küçülmesi demek. Bu da Karabük'ün hızla köyleşmesi anlamına gelir” dedi.

“ORTAK AKIL VE OLUMLU GÜNDEMLE ÜNİVERSİTEYİ BÜYÜTMELİYİZ”

Açıklamasında çağrıda da bulunan Yıldırım, üniversite ve şehir iş birliğinin önemine dikkat çekti. “Kavgadan uzak, ortak akılla üniversitemizi büyütmeli, başarı hikayelerini ön plana çıkarıp ulusal gündeme taşımalıyız. Unutulmamalıdır ki yöneticiler ve esnaflar zamanla değişebilir. Ama üniversite kalıcıdır. Eğer küçülürse Karabük kaybeder, büyürse Karabük kazanır” ifadelerini kullandı.

Esnafın,  sanayicinin  tüccarın, çiftçinin işçi çalıştırarak istihdama, vergi vererek ekonomiye can verdiğini ifade eden Yıldırım; "Devletine hiçbir yükleri olmadığı gibi, azımsanmayacak derecede iş yükünü çekerek ülke ekonomisine katkıları çoktur. Son  zamanlarda polisiye sayılabilecek tedbirlerle sürekli olarak denetim ve cezalarla karşı karşıyayız. Bu ekonomiyi tamamen küçültür,  motivasyonu azaltır, dönülmez bir sona getirir. Enflasyonunun ana sebepleri yüksek faiz ve hızla tekelleşen ulusal zincir mağazalardır. Küçük esnaf yok oldukça ekonomide yok olacaktır. Fahiş fiyatında en büyük sebebi tekelleşmedir. Bizim önerimiz belli,  her üretilen ürünün üzerinde fiyatı yazsın,  her ürün her yerde aynı olsun. Bu ulusal mağazaların işine gelmiyor. Stokçuluk ve tekelleşmeden para kazanıyorlar. Küçük esnafın stok yapma gibi fiyat belirleme gibi bir gücü yok. Ürünün üzerinde fiyat yazarsa fahiş fiyat diye bir sorun kalmaz" dedi.

Ekonominin büyümesinin faizlerin düşmesi ile doğru orantılı olduğunu ve  belirten Yıldırım; "Faizler ve gecikme zamları katlanılabilir sınırın çok üstüne çıkmıştır. Fahiş fiyatın önlenmesi, enflasyonun düşmesi, ekonominin düzelmesi için faizlerin acilen düşmesi gerekmektedir. Piyasaların bu denli gergin olması , önlenemez çıkmaza gidişi hızlandırmaktadır. Çoğu ticaret erbabı çıkış yolu aramaktadır,  arayış içindedir. Diğer taraftan mevduat faizlerinin fazla olması ticaretteki zorluğun artması ile çıkış yolu olarak düşünülmektedir. Son zamanlarda çoğu esnafımızdan her şeyi satarım,  parayı faize yatırırım,  daha çok kazanırım söylemini çok duymaktayım. Piyasaları rahatlatıcı önlemler alınması acilen gerekmektedir" şeklinde konuştu.

Karabük'ün işsizlik kaynaklı göç veren nadir İllerden olduğunu ifade eden Başkan Yıldırım;

"Bunun için ortak akılla yatırımcı çağırmaya, sanayi alanları oluşturmaya ihtiyaç vardır. Mevcut yapı ihtiyaca cevap veremez olmuştur. Acilen sanayi alanlarını çoğaltmalı, şehrimizi büyütmeliyiz. Mesela tekstilkent kurulmalı, mobilyacı esnaflarımız için bir sanayi sitesi yapılmalıdır. Yine çeliğe demire bağlı katma değeri yüksek imalata yönelmemiz gerekir. Bunun için şehir eşrafı belirlenmeli, ortak akıl devreye girmelidir" diye konuştu.

BANKALARI BOYKOT LİSTESİNE ALDIK

Karabük Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Yıldıray Yıldırım, esnafın yaşadığı ekonomik zorluklara dikkat çekerek, bankaların esnafa yeterince destek olmadığını belirtti. Yıldırım, esnafları mümkün olduğunca az bankayla çalışmaya, kredi ve kredi kartı kullanımından uzak durmaya davet etti.

“En kötü günlerde esnafımıza hep sırtlarını döndüler” diyen Yıldırım, pos cihazı komisyonlarının esnaf üzerinde ciddi bir yük oluşturduğunu vurguladı. Yıldırım, “1 esnaf günlük en kötü 15-20 TL pos geçiyor, komisyon %4-5 civarlarında. Bu, 20 bin TL geçen esnaf için günlük 1.000 TL bankaya komisyon vermek demek" sözleriyle durumu özetledi.

Bankaların faiz, erken kapatma masrafı, gecikme zammı, EFT ücreti, eksi hesap faizi gibi kalemlerle sürekli esnafın gelirine ortak olduğunu belirten Yıldırım, “En çok parayı esnaftan kazanıyorlar. Ancak 14 bin TL maaş komisyonları bile emekli işçi ve memura havada uçuyor. Az bir gecikmen varsa kredi yok. Tam ihtiyaç hissettiğinde yanında yoklar” ifadelerini kullandı.

Yıldırım, tüm esnafları bankaları boykota çağırarak, “Esnaflarımız tek pos kullansın, fazla pos cihazlarını, kredi kartlarını iade edelim. Banka hareketlerimizi en az seviyeye taşıyalım. Müşterilerimizi nakit alışverişe yönlendirelim, bankaya komisyon vereceğimize indirim olarak yansıtalım. Bu konuda duyarlı olalım. Bakın çok kısa zamanda neler değişecek,” dedi.

YAPILANDIRMA BEKLENTİSİ

Yıldırım, esnafın vergi, SGK ve Bağ-Kur primlerini ödeyemediğini, işletmelere yazılan cezaların yanı sıra ana paradan fazla gecikme zammı ve faiz yükü altında kaldığını söyledi. Esnaf kefalet kredilerinin dahi ödenemez duruma geldiğini belirten Yıldırım, devletin de bu yapılandırmalardan kazanç sağlayacağını ifade ederek yeni bir yapılandırmanın vakit kaybetmeden çıkarılması gerektiğini savundu. Yıldırım ayrıca, bankaların ödenmiş borçlara rağmen tuttuğu olumsuz sicillerin de silinmesini talep etti.

BAĞ-KUR’LU ESNAFIN EMEKLİLİK HAKKI

Bağ-Kur’lu esnafın en önemli beklentisinin, SSK’lı çalışanlar gibi 7200 prim günüyle emeklilik hakkı olduğunu belirten Yıldırım, eşitlik çağrısında bulundu. “SSK'lı işçi, memur rapor alır işe gidemez ama parasını alır. Bağ-Kur'lu esnafımızın hasta olma gibi bir şansı yoktur. Olsa bile iş yerini kapatıp, hiçbir geliri olmadan buna karşılık devam eden giderlerini de karşılamak durumundadır. Norm eşitliği sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

ESNAF KEFALET KREDİLERİNDE ERİŞİM SORUNU

Esnaf Kefalet kredilerinin, esnafın tutunacak tek dalı olduğunu belirten Yıldırım, KOSGEB kredilerinde yaşanan sorunlara da değindi. “Sigortalısın, finansman yok, takip var, vergi-SGK blokesi var” gibi sebeplerle krediye erişimin zorlaştığını ifade eden Yıldırım, bu engellerin kaldırılması gerektiğini vurguladı.

TOPLUMSAL KUTUPLAŞMAYA DİKKAT ÇEKTİ

Toplumsal kutuplaşmaya da dikkat çeken Yıldırım, “En ufak bir olayda bölünüyoruz. Kimsenin kimseye tahammülü yok, sabrı yok. Siyasette, takım tutmada, ticarette hep bir çekişme, entrika. Kimsenin fikrine saygımız yok” dedi.

Cübbeli Ahmet Hoca’nın Karabük’e gelişine yapılan yorumlardan örnek vererek, insanların birbirine saygı göstermediğini belirten Yıldırım, “Sevene de sevmeyene de neden saygı gösteremiyoruz? İllaki herkesin kendimiz gibi mi düşünmesi lazım?” diyerek bu kutuplaşmanın araştırılması ve önlem alınması gerektiğini söyledi.

Mevlana’nın “Gel, ne olursan ol yine gel...” sözleriyle konuşmasını bitiren Yıldırım, hoşgörü çağrısı yaparak tüm esnafa hayırlı, bereketli ve güzel günler diledi.