CHP aynı CHP..!
Evet, Yine yanılmadım, CHP aynı CHP derken…
Partinin merkez ilçe başkanı Ali Yavuz’un bir açıklamasına dair kaleme aldığım eleştiriye gelen cevabı okurken ne mi hissettim..?
Şaşırmadım desem yalan olur..!
Cahilane yapılan bir açıklamaya nasıl bir cevap verebilir.
Görünen o ki; Karabük’te siyaset eleştirisi serbest… ama hedefiniz sadece hükümetse..! Eğer sözler muhalefete dokunuyorsa adınız “yandaş” olur, üzerine bir tutam “vatan-millet edebiyatı serpiştirilir.
Aaaa bir bakmışsınız adınız hain olmuş…
Ne kadar hoş değil mi?
Siyaset kurumu hala eleştiri ile yüzleşme hastalığını atamazken içerikle değil, doğrudan saldırgan bir üslupla harekete geçiyor.
Yazdığınız cevapta; ne bir açıklama var, ne bir düzeltme, ne de bir açılım… Sadece itham, ima ve hamaset yüklü cümleler! var.
Gazeteci soru sorar ve cevap arar. Siz gazeteciye yanıt vermiyor; nutuk çekiyorsunuz. Yazıda “biz hizmete değil, yapılan yere itiraz ettik” diyorsunuz ama bir gazetecinin bunu sormasına bile tahammül edemiyorsunuz. Çünkü tahammül yoksunusunuz.
Asıl mesele şu: Karabük halkı, sizin her cümleye “Biz halktan yanayız” diye başlamanıza değil, gerçekten taş üstüne taş koyduğunuzda yanınızda olur. Ama siz; yapılan yatırımı “şov”, yazılan yazıyı “ikbal çabası”, destek veren şirketi “peşkeş ortağı”, Şehitler Parkı’nı da “hafıza silme çabası” olarak tanımlarsanız… Kamuoyu bugüne kadar almadığı gibi bugünden sonra da dikkate almayacak, saçma sapan açıklamalarınız bir kulaktan girip diğerinden çıkacaktır.
Halk sizin her eleştiriye gösterdiğiniz alerjik tepkileri not ediyor. Bugün gazetecilere cevap yetiştirenler, yarın kendi içindeki çürümüşlüğe göz yumanlar olarak anılacak. Biz yazmaya devam edeceğiz. Siz de dilerseniz her yazıya bir cevap yetiştirin, sorun değil. Çünkü bu şehirde hâlâ hakikatin izini süren gazeteciler var ve olmaya da devam edecek.
Bilin ki bu şehirde biz bu kalemi ne eğecek, ne bükecek ne de susuz bırakacağız. Hakikat, bazen sevimsizdir. Ama biz, yanlışın karşısında susarak dilsiz şeytan olmamayı bir ahlaki sorumluluk bildik.
Ve “dilsiz şeytan” tanımı, zannediyorum ki size yabancı değildir.
Zira herkesin gözleri önünde bir hanımefendiye yöneltilen hakaretlere karşı gösterdiğiniz sessizlik, artık sadece utanç verici bir detay değil; tarihe geçmiş bir kayıttır. Öyle ki, sağır sultan bile duydu o sessizliğinizi.
Ve siz… Tüm bu yaşananlara rağmen, hâlâ o koltukta oturmaya devam ediyorsunuz.
Benim için o görüntüleri yeniden yayınlamak zul olurken, sizin için susmak sıradan bir refleks haline gelmiş. İşte bu yüzden, “dilsiz şeytan” ifadesi bugün en çok sizin durduğunuz yeri tarif ediyor.
Ama şunu bilin Sayın Yavuz:
Hangi partiden olursa olsun; bu şehir ve bu şehir insanı için kim taş üstüne taş koyuyorsa, onun destekçisi olmaya devam edeceğim.
Siz ve sizin gibilerin gölgesine rağmen.
Son söz mü?
Eleştiriden korkan siyasetçi, aynaya bakmaktan da korkar.
Biz sadece aynayı tuttuk.
Sen o koltuğun ne ciddiyetini kaldırabiliyorsun ne de ağırlığını..
Saygıyla..!