KBÜ’de doğa sporları ve sürdürülebilir turizm çalıştayı düzenlendi
Karabük Üniversitesi (KBÜ), Üniversite Öğrenci Toplulukları Destekleme Programı (ÜNİDES) kapsamında tabiat sporları ve sürdürülebilir turizmi bir ortaya getiren çalıştaya konut sahipliği yaptı.
KBÜ Doğa Sporları Kulübü (KÜDOSK) tarafından organize edilen "Karabük’ün Tabiatında Hayat Var: Tabiat Sporları ve Sürdürülebilir Turizm Çalıştayı", 15 Temmuz Şehitler Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Aktifliğe akademisyenler, bölüm temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve öğrenciler ağır ilgi gösterdi.
Çalıştayın açılışında konuşan KBÜ Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neslihan Akçay, etkinliğin sırf tabiat sporlarını değil, tıpkı vakitte ekolojik istikrar, sürdürülebilirlik ve mahallî turizmin gelişimi üzere hususları da kapsadığını söz etti. Akçay, çalıştaya takviye veren tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür etti.
Üç oturum halinde düzenlenen çalıştayda tabiat turizmi, kanyoning, dalış, kaya tırmanışı, tabiat yürüyüşü, maraton, dağ bisikleti, kayak, mağaracılık, paraşüt sporları ve oryantiring üzere pek çok alanda uzman isimler bilgi ve tecrübelerini iştirakçilerle paylaştı.
Ayrıca Karabük’e yönelik hazırlanan "Doğa Turizmi Raporu" iştirakçilerle paylaşıldı. Raporda 3 stratejik öncelik, 14 maksat, 78 önlem, 5 program ve 20 proje önerisi yer aldı.
Etkinlikte, Karabük’te tabiat sporlarının son yıllarda gösterdiği gelişime dikkat çekilirken, 2015 yılında başlayan tabiat yürüyüşü faaliyetlerinin bugün altı farklı kulüp ve dernek tarafından sürdürüldüğü belirtildi.
Ulusal ve küresel ülkelerde, sistem çöküşü hızlanıyor… Başkan Trump’ın, ABD başkanlığında, ikinci dönemin başlamasıyla, bu çöküş hız kazandı… ABD sistemi, Başkan Trump’a ne kadar dayanacak ne zaman durdurmaya başlayacak, bunu zaman gösterecek… Günümüzde, demokrasileriyle, yönetim tarzlarıyla gelişmekte ve gelişmemiş ülkelere, ders vermeye kalkan sözde küresel güçler, bugün ders alacak konuma düştüler… Geçmişten günümüze, kimyasal, nükleer silah, Arap Baharı gibi sözde gerekçelerle, gelişen, gelişmekte ve gelişmemiş ülkelerin konumlarını, yönetim tarzlarını, değiştirmeye yönelik saldırılar hızla devam etmekte… Stratejik konumu itibariyle, küresel güçlerin de ilgi odağında bulunan Türkiye, bu ilgiye rağmen, başvurusu yarım asrı geçmesine rağmen, hala Avrupa Birliğine tam üye yapılmış değil… Amerika Birleşik Devletleri’nin, Ortadoğu, Avrupa ve Asya’daki, tek sözde stratejik ve ekonomik ortağı olmasına rağmen Türkiye, ABD’nin her istediğini yapmış, ama karşılığında hiçbir şey alamamış… ABD ve Avrupa Birliğinin, dünyaya karşı güvenlik şemsiyesi olan NATO’nun da güçlü üyeleri arasında yer alan Türkiye… Bu önemli gücün üyesi Türkiye, yarım asırdır PKK ve kollarıyla birlikte diğer terör örgütlerinin de hedefinde olmasına rağmen, NATO ve stratejik ortaklarından, destek yerine devamlı engel görmüş… Yarım asra yakın geçmiş süreçte, başvurulan Avrupa Birliği üyeliği hala sonuçsuz kalmış… Aslına günümüz siyasi iktidarı da AB’ye girmek istemiyor… Avrupa Birliği ’de, Müslüman ve güçlü nüfus yapısıyla, Türkiye’yi üyeliğe kabul etmek istemiyor… ABD ve Rusya ile, liderler bazında geliştirilen politik ilişkiler, devletler ekseninde aynı etkiyi göstermekten oldukça uzak kalmakta… Bugün Trump ve Putin ile geliştirilen kişisel ilişkiler, ABD ve Rus politikalarında, Türkiye lehine farkındalık sağlamış değil… Sadece, Trump ile ABD, Putin ile Rusya, Türkiye’den her istediğin almış… Ama, Türkiye’nin alacağına gelince, ABD, Rusya ve Birleşmiş Milletler’ in devlet politik duvarı çıkmış, Türkiye’nin karşısına… Son siyasi dönemde, parlak olmasa da güneşli günler görmüş, Türk siyaset ve ekonomisi… İktidar hırsıyla, seçim kazanma uğruna sekteye uğrattığı ekonomik sorunlarla uğraşmak yerine, dış politikada yaptığı hamleler sonuçsuz kalmış… Öncelik; yarım asırdan günümüze, bölücü terör örgütü, dış politikada Kıbrıs, İslam Dünyasının kanayan yarası Filistin-İsrail ile dünyanın diğer ülkelerinde Müslümanlara yapılan zulüm ve baskı ile mücadele olmalı… İktidar endişesiyle yapılacak, yeni anayasa, on binlerce vatandaşı katleden terör örgütü ve elebaşını muhatap alarak, serbest bırakma hamlesi, Türkiye’yi gelecekte tamiri mümkün olmayan, siyasi ve stratejik gelişmelerle karşı karşıya getirebilir… Her ülkenin kendine has demokrasi ve yönetim tarzı bulunmakta… Öncelikle, önemli olan bu yönetim tarzının, küresel güçlere hizmet etmekten ziyade, kendi halkına, vatandaşına huzurlu ve refah içerisinde yaşayacak, alan ve ülke oluşturmak… Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…