MUSTAFA AKAY
Çapsız ve ilkesiz siyasetçiler bize her gün yeni sürprizler hazırlıyorlar. Dün söyledikleriyle bugün söyledikleri çelişse de, utanmadan, sıkılmadan yalanlarını sürdürüyorlar.
Siyaset tam anlamıyla ikiyüzlülerin çalışma alanına döndü.
Utanmazlar, siyasetin bazı kurumlarını kendi mesleklerini icra ettikleri ticarete döndürdüler.
Belediye başkanlığı, il genel meclisi üyeliği, milletvekilliği millete hizmet etmenin bir yolu olmaktan çıktı, bazı beyler paşalar için meslek oldu.
Asgari ücretli üç kuruş zam beklerken, emekli 12 bin beş yüz liraya talim ederken hiç kılları kıpırdamayan bu tipler hiç bir soruna da çözüm olmuyorlar.
Ülkede her şey Arapsaçına dönmüş durumda.
Eğitim yerlerde sürünüyor. Kırsaldaki taşımalı eğitim, kentte servis eğitimi olmuş. İstanbul gibi büyük kentlerimizde, mini mini çocuklar sabahın köründe servis yolculuğuna başlıyorlar ve kilometrelerce yol gidiyorlar.
Öğrencilerimize, öğle yemeği vermekten aciz bir durumdayken, ballı maaş alanların sayısı hızla artıyor.
Torpil, adam kayırma, iltimas, imtiyaz almış başını gidiyor.
Küçük bir esnafın tepesine fiş kesmedi diye binilirken, trilyonluk şirketlerin vergileri siliniyor.
Şatafat ve görgüsüzlük adam boyunu geçmiş.
Üç kuruş parası olan sınıf atladım sayıyor kendini.
Bu da kibri ve tepeden bakmayı getiriyor.
Sosyal yardımlarla ayakta durabilen milyonlar, kendilerini yoksul duruma düşürenlere oy vermeye zorlanıyor. İktidarı sürdürmek için bu en kolay yol olarak görülüyor.
Kendi insanının sağlık ve istihdam sorununu çözemeyenler, milyonlarca mülteciyi beslemekle övünüyorlar.
Sınırlarımız kevgire dönmüş. Elini kolunu sallayarak geliyor ne idiği belirsiz insanlar.
Bunlar olurken, çok basit sorunlarımız bile çözülemiyor.
Örneğin, Karabük’ün tek beldesi olan Yortan’ın yolundaki göçük tam iki yıldır yapılmayı bekliyor. Yenice’nin turizmdeki ilk ayağı olan Şeker Kanyonu’ndaki İncebacaklar Yolu iki yıldır kapalı.
Artık bir bölge yolu haline gelmiş Karabük - Yenice - Zonguldak Yolu’nun sıcak asfaltı bile yapılamıyor.
Kısacası, sorunlar dağ gibi birikiyor.
Yerelde, bu sorunlara parmak basanların sayısı ise yok denecek kadar az.
Ülke, bu sorunlarla uçuruma doğru sürüklenirken, işimiz gücümüz “açılım” masallarını dinlemek.
Anayasayı değiştirip, Tek Adam Rejimini sürdürmek tek derdimiz.
Bir kişinin sultası sürsün diye, millet neredeyse, işkence haneye tıkılıyor.
Ha, bu arada, bir de “hainden kahraman yaratmak” gibi önemli bir konumuz daha var.
Bu milletin kahramanı Atatürk’tür.
Ona, bunu millet vermiştir.
Çapsız siyasetçilerin, hainden kahraman yaratma çabaları da beyhudedir.