Artvin’in Ardanuç ilçesine bağlı Zekerya köyünde sonbahar her yıl erken başlıyor. Türkiye’nin doğusunda sıcaklıklar 40 dereceye kadar yükselirken, Karadeniz’de sonbaharın ilk kareleri bu köyde çekiliyor. 2 bin 400 ile 3 bin rakım arasında bulunan köyde, ağaç yapraklarının sararmasıyla birlikte doğanın renk cümbüşü başlıyor.
Artvin’in Ardanuç ilçesi ahşap mimarisi, tarihi eserleri, yaylaları ve yaban hayatı çeşitliliğiyle dört mevsim boyunca ziyaretçilerine farklı güzellikler sunuyor. Özellikle Zekerya köyü, sonbaharın ilk yaşandığı yerlerden biri olarak son yıllarda tanınırlığını artırıyor.
Köy sakinlerinden Erhan Altuntaş, Zekerya köyünün yüksek rakımlı olması nedeniyle sonbaharın daha erken başladığını belirterek “Köyümüz yüksekte olduğu için birçok yere göre yapraklar daha erken sararıyor. Bu nedenle renk cümbüşü de daha erken yaşanıyor. Geçen yıl köyümüz haberlere konu oldu. O zamandan beri sonbahar fotoğrafları çekmek için çok sayıda insan köyümüze geliyor” dedi.
Bir başka köy sakini Ahmet Pehlevan ise “Bulunduğumuz yer 2 bin 400 rakımda, dağ platosu ise 3 bin rakıma kadar uzanıyor. Bu köyde sonbahar mevsimi, diğer yerlere göre daha erken yaşanıyor. Sosyal medyada köyümüzü görüp, fotoğraf çekmek için buraya gelenler çok fazla. Zor bir coğrafyada yaşıyoruz, ama köyümüzün güzelliği bu zorlukları unutturuyor,” diye konuştu.
Vali Mustafa Yavuz'un ziyaretlerini ilgi ve memnuniyetle izliyoruz. Bir yöneticinin halkla sık sık bir araya gelmesi takdir edilecek bir davranış biçimidir. O nedenle Sayın Vali’yi kutluyoruz. Ülkemizde valilik önemli bir kurumdur. Bir ilde bulunan kurumlar A'dan Z'ye Vali’nin emrindedir. Vali, bir anlamda orkestra şefi gibidir. Kendisine bağlı olan kurumları ne kerte uyumlu yönetirse, o denli başarılı olur. Eskiden babacan valilerimiz vardı. Şimdilerde, onlar artık görülmez oldular. Bir vali, halkına ve emrinde çalışanlara kaşı, hoşgörülü ve kucaklayıcı olursa başarısı artar. Valinin başarısının artması, ilin de başarılı olmasıyla sonuçlanır. O nedenle, valinin yaptığı ziyaretler önemlidir. Bu ziyaretlerde, halk dinlenir, sorunlar birinci ağızdan öğrenilir ve çözüme odaklanılır. Esnafa, taksi duraklarına yapılan ziyaret de bu anlamda değerlidir. Sayın Vali’nin, resmi kurum ve kuruluşlarla, sivil toplu örgütlerine yaptıkları ziyaretler de bir şeylerin gündeme gelmesinde yararlı olur. Bu ziyaretlerin diğer kesimlere de yansıması ise, çok daha iyi verim alınmasına yol açar. Örneğin Sayın Vali, köylere gidip, köy kahvesinde köylüyle söyleşide bulunursa, o köyü motive eder. Valinin bir işçiyle oturup çay içmesi, sohbet etmesi harika sonuçlar doğurur. Valiler, her ne kadar Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi iseler de bir partinin elemanı olamazlar. Her siyasi partiye eşit davranmak ve yaklaşmak durumundadırlar. Çünkü valiler siyasetçi değil, devlet adamı olmak zorundadırlar. Sadece iktidar partisiyle ilişki kurup, diğer siyasi partileri yok sayar bir tutuma giren valiler, değerlerini yitirirler. Bazı valiler protokole sıkışıp kalırlar. Dört duvar arasında oturarak, geleni dinlemekle zaman geçirirler. Oysa ilde Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi olan Vali, halkın ayağına gitmesi gereken kişidir bize göre. Kapanan bir köy yolunu valinin görmesi, çözümünü kolaylaştırır. Vali, oturduğu yerden değil, gezdiği, gördüğü yerlerden soruna çare bulmalıdır. Bazı, valililerimizin bunu yaptığını görüyoruz. Vali, halkla iç içe bir davranış sergilerse, alt kademedekileri de harekete geçirir. Bürokrasi valiyi örnek alır. Hele hele yıllarca görev yaptıkları halde, köyü, köylüyü bilmeyen kaymakamlar ders alırlar. Vali, şefkatli ise, emrindekiler de ona uymaya çalışırlar. Valiler elbette demokrat olmalılar ama otoritelerini de sarsmamalıdırlar. Karabük'ün ilk Valisi Cemal Ayman, böyle birisiydi. Sabahın altısında korumasız, araçsız Karabük Caddeleri’nde dolaşır, dururdu. Onun için bir iz bıraktı. Zonguldak'ın efsane valilerinden Nevzat Ayaz da halk tipi valilerin örneklerinden birisiydi. Gittiği köylerde yer sofrasına, bağdaş kurarak oturur, köylüyle yemek yer, bu arada da onları dinlerdi. Karabük'ümüze gelen valilerimizden Cemalettin Sevim de ayrım yapmaz her yeri ziyaret ederdi. Hele hele Can Direkçi'nin bu konularda hakkı yenmezdi. Son dönem valilerinden Kemal Çeber'de bu tür valilere örnek gösterilebilecek yöneticilerdendi. Her ne kadar tanışmasak da basından izlediğimize göre, Karabük Valisi Mustafa Yavuz, iz bırakacak valilerden birisi olacak gibi geliyor bize.