Ihlas Haber Ajansı tarafından
28 Ocak, 2024 12:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Türkiye’de eğitim gördü, Ruanda’nın en genç kadın pilotu oldu

Afrika ülkesi Ruanda Hava Kuvvetleri personeli 2’si kadın 20 öğrenci Türkiye’de 2 yıldır aldıkları pilotaj eğitimini başarıyla tamamladı.

Türkiye’de AYJET Uçuş Okulu ve Ruanda Bakanlığı arasında gerçekleştirilen eğitim kapsamında aralarında 2 kadının da bulunduğu 20 pilotaj öğrencisi mezun olarak diplomalarını aldı. Hezarfen Havaalanı’nda düzenlenen mezuniyet törenine AYJET Uçuş Okulu Genel Müdürü Celal Cingöz, Ruanda Askeri Ataşesi Tuğgeneral Joseph Demali ve çok sayıda pilot katıldı. Düzenlenen mezuniyet töreni İstiklal Marşı ve Ruanda Milli Marşlarının okunması ile başladı. Törende birinci olan öğrenciye saat hediye edildi. Diplomasını alan pilotaj öğrencileri bu sayede sivil havacılıkta da görev alabilecekler. 2005 yılından bu yana birçok yabancı öğrenciye eğitim verdiklerini ifade eden AYJET Okulu Genel Müdürü Celal Cingöz, “Her sınıfta birkaç yabancı öğrenci olurdu normalde ama bu arkadaşların hepsi hava kuvvetlerinden. Bu bizi heyecanlandırdı çünkü okulun ortakların hepsi hava kuvvetlerinden. Ekibimiz Ruanda’ya gitti, seçimi yaptılar, birçok teste tabii tuttular. Testlerin sonucundan da onlara liste olarak 20 öğrenciyi belirttik. İyi bir seçim yaptık çünkü hepsi de mezun oldu. Bizim için heyecanlı oldu. Hepsi önümüzdeki yıllarda Ruanda’da belirli yerlere gelecek. Onların bize karşı bağlılıkları olduğunu da biliyorum. İyi bir eğitim veriyoruz bunun da gururu bize yetiyor” dedi. 2 kadın askeri öğrenci de eğitimi tamamladı Eğtimi tamamlayanlar arasında yaşları 20 ve 27 olan Ruanda Savunma Bakanlığı Hava Kuvvetleri’ne bağlı 2 kadın öğrenci de yer aldı. Kadın öğrencilerden 27 yaşındaki Hellen Kamasanyu 2 yıllık zorlu bir eğitim sürecinden geçtiğini ifade ederek, “Bu sürecin sonucunda ülkemize geri dönüp gerek hava kuvvetlerinde gerek ise sivil hava yolları konusunda görev alacağım için çok mutluyum. Ülkemizdeki ilk kadın pilot değiliz ama bu alandaki eğitimi alan ilk kadınlarız. Yeni nesillere çok daha kolaylık sağlayacağız ve örnek olacağız. Duygularım çok karışık çok mutluyum ama Türkiye’den ayrılacağım için çok hüzünlüyüm. Çok güzel zamanlar geçirdik burada 2 yıl boyunca” şeklinde konuştu. Ülkesinin en genç kadın pilotu oldu 2 yıllık eğitim sürecinde kadınlar arasında 20 yaşındaki Joan Mugabo da yer aldı. Mugabo ayrıca eğitimini başarıyla tamamlayarak Ruanda’nın en genç kadın pilotu oldu. Mugabo, mutluluğunu dile getirerek, “Zorlandığımız noktalar oldu ama buraya ulaştığım için çok mutluyum. Erkeklerin egemen olduğu bir sektörde kadın olarak olmaktan gurur duyuyorum. Bu gelecek nesildeki kadın pilot adayları için cesaret verecek. 2 yıl boyunca çok zorlandık fakat günün sonunda burada olduğumuz için çok mutluyum. Türkiye’ye teşekkür ediyorum” diye konuştu. “2 yıllık süreçte ülkemizi temsil ettik” 26 yaşındaki pilotaj eğitimini başarıyla tamamlayan Maurice Nshuti ise ülkesi Ruanda’yı temsil etmenin gururunu duyduğunu ifade ederek, “Türkiye’de bulunduğumuz 2 yıllık sürede kendi ülkemizi temsil ettik. Ülkemize döndüğümüzde ise büyük bir gururla Türkiye’yi de orada temsil edeceğiz. Pilot olduğumuz için çok mutluyuz. Askeri hizmet sunduğumuz için de çok gururluyuz. 2 ülkenin böyle bir ilişki içinde olmasından da mutluluk duyuyorum” dedi.  
blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.