Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası
26 Mayıs, 2024 12:07
blank
İhlas Haber A.

82 yıl önce yazılan kitabın basılması için çalışma başlatıldı

A+ A-

Rize’de 82 yıl önce çayın Rize’ye ilk gelişinden itibaren yapılan çalışmalar ve bilgilerin içerisinde olan, bugüne kadar gün yüzüne çıkmayan kitabın basılması için çalışma başlatıldı.
1934 yılında Rizeli Fen memuru olan Rauf Başar, Ziraat çay bahçesinde yıllar önce ilk çay araştırmalarını gerçekleştirdi. 1942 yılında yapılan araştırmaları kitap haline getirmek isteyen Başar daktilo ile 130 sayfalık ‘Çay Ziraatı ve Sanatı’ isimli kitabı yazdı. Verem hastalığına yakalanmasından ötürü hayatını kaybeden Yaşar’ın yıllar sonra kitabın sayfalarına ulaşan torunu Tanıl Başar, kitabı Rizeli arşivci yazar Recep Koyuncu’ya teslim etti. Recep Koyuncu ve yazar Recep Usta birlikte kitabı incelemeye başlatarak Rauf Başar’ın çay ile ilgili yazdığı kitabın basılması için çalışma başlattı. Öyle ki arşivler açıldığında Rauf Başar’ın 1942 yılında yazdığı kitapta ÇAYKUR’un 2 yıl önce yasakladığı beyaz gübreden de söz edilerek ’Kullanılmamalı’ şeklinde ifadeleri var.
“Bugün çay ile ilgili olan bütün kitaplar ve belgeler bizde mevcut”
İnternette yanlış bilgilerin dolandığını ve gerçek bilgilerin insanlara kazandırılması için çalıştıklarını ifade eden Recep Koyuncu, “Bizim amacımız şehrimize ait yanlış bilgileri gerçekleri ile literatüre kazandırmak. Ulusal Çay kongresine katılmamızla birlikte bir şey daha gördük ki şehrimize çayın gelişinin 100. Yılı olmasına rağmen tarihi ile ilgili herhangi bir sunum yok. Katılımcıların bulduğu tarihlendirmelerin bir çoğunda hatalar var. Biz elimizde ki Rauf Başar’ın arşivi ışığı altında, çayın şehrimizde ki üretim aşamalarını belgelenmesinde hem de tarihlendirilmesinde, ayrıca ziraat çay bahçesinde yapılan çalışmaların tamamını belgeli halde sunmak için burada bulunduk. Çay bakıldığı zaman 1938 ile 1939 tarihlerinde üretime başlandığı söylenmekte. Bizim kütüphanemizin arşivi ile çayın 1930 yılında üretildiğini biz ispatlayabiliyoruz. 1938 yılından sonra fabrikasyon işlemine geçilmiştir. Üretim ile fabrikasyon aşaması çok farklı. Bugün çay ile ilgili olan bütün kitaplar ve belgeler bizde mevcut. Osmanlıdan günümüze kadar gelen makaleler var. Bu arşivde yayınlanmamış bir adet kitap bulunmakta. Biz bunları araştırmacıların hizmetine sunmak amacıyla oluşturmuş olduğumuz kütüphanede araştırmacıları bekliyoruz Çay 1924 yılında 407 sayılı kanunla Rize’de denenmeye başlandı. Rize’de müthiş bir fakirlik vardı. Bunlar yazılı kaynaklarda var. Çay 1924 yılından itibaren Rize’de yetiştirilen ve halka ısrarla bunun dikimi anlatılan ve 1945’ten sonra çok büyük getirisi olan bir ürün haline geldi. Bilgilerimizde çok büyük yanlışlar var” ifadelerini kullandı.
“Çayın o yıllarda Rize’ye tanıtılması için hazırlanan bir kitap”
Çay ile ilgili bütün bilgilerin yer aldığı bir kitabın olduğuna vurgu yapan Rizeli yazar Recep Usta ise “Kitap 1942 yılına kadar Rize’de tarım ve ziraat ile ilgili memur olarak çalışmış olan Rauf Başar’ın aslında kendisinin yayınlamak üzere olan birtakım notlardan oluşuyor. Üzerinde çok çalışmış ama ömrü yetmemiş. Çayın o yıllarda Rize’ye tanıtılması için hazırlanan bir kitap. Çay için uygun iklim ve doğa şartları, ne şekilde bahçeleme yapılması gerektiği, toplanma biçimi, nasıl muhafaza edilmesi gerektiği gibi çayla ilgili her konuda yapılan araştırmaların ilk kitabı” şeklinde konuştu.
“Rize’de çay ziraatı ile ilgili 1930lu yıllarda yapılmış olan ciddi boyutta çalışmalar hakkında bilgi sahibi olacaklar”
Geçmiş dönemde Rize’de görev yapan amcası ve dedesinden kalan belgeleri karıştırdıklarında ortaya 80 yıl önce yazılmış ve basılmamış bir kitap çıktığını ifade eden Tanıl Başar isimli vatandaş da “Bende bulunan arşiv amcamdan ve dedemden kalma belgeler mevcuttu. Bunları ben babamdan devir alınca sakladım. İçeriği hakkında fazla bir bilgi sahibi değildim. Aslında babamda değildi. Rauf Başar’ın yazılmış bir kitabı olduğu hakkında bilgimiz olsaydı bu kitap daha önce kitabı basılmış olacaktı. Fakat biz bu kitabın varlığından haberdar olmadığımız için bu çok uzun yıllar aldı. Yaklaşık 80 yıl sonra ortaya çıktı. İleri yaşlarımda bir görevi teslim aldım. Benim tahmin etmediğim ve beni mutlu kılan bir durumla karşılaştık. Bu kitabın varlığını ben de tahmin etmiyordum. Bu kitabın yakında basımı da gerçekleştirilecek. Herkes Rize’de çay ziraatı ile ilgili 1930’lu yıllarda yapılmış olan ciddi boyutta çalışmalar hakkında bilgi sahibi olacaklar” dedi.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

01 Kasım, 2024 12:22
blank
İhlas Haber A.

Hadrianopolis’te 2. ve 5. yüzyıla ait yeni buluntular ortaya çıkarıldı

Hadrianopolis’te 2. ve 5. yüzyıla ait yeni buluntular ortaya çıkarıldı
A+ A-

Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti’nde sürdürülen kazılarda, 5. yüzyıla ait Arbalet tipinde Fibula ve 2. yüzyıla ait nehir tanrısı betimi yer alan sikke gün yüzüne çıkarıldı.
Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılan antik kentte, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Geleceğe Miras Projesi çerçevesinde Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş’ın başkanlığında kazı ve restorasyon çalışmaları devam ediyor.
Kiliselerin tabanında, birçok hayvanın tasvir edildiği mozaiklerle ünlenen ve bu nedenle "Karadeniz’in Zeugması" şeklinde adlandırılan antik kentte, şimdiye kadar iki hamam, iki kilise, bir savunma yapısı, kaya mezarları, tiyatro, bir kemerli ve kubbeli yapı, anıtsal kültik niş, sur, villa, diğer anıtsal binalar ile bazı kült alanları gibi yapılar bulundu.

Kazılarda son olarak 5. yüzyıla ait Arbalet tipinde “Fibula” ve 2. yüzyıla ait nehir tanrısı betimi yer alan sikke gün yüzüne çıkarıldı.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, Hadrianopolis Antik Kenti’nde kazıların Güney Nekropol ve SDJ-3 olarak adlandırılan iki noktada yoğunlaştığını belirterek bu yıl önemli buluntulara ulaşıldığını bildirdi.
Güney Nekropol’deki mezarlarda Roma dönemine ait ölü gömme geleneklerine dair veriler elde edildiğini ifade eden Çelikbaş, "Bunlardan en dikkat çekici olanı, Roma döneminde Hadrianopolis’te basılmış bir sikke. Bu sikkede, Hadrianopolis’e ait olduğunu gösteren bir etnikonun yanı sıra, nehir tanrısı betimi yer alıyor ve altında ’Kezios’ yazısı bulunuyor. Bu kitabe, antik dönemde Eskipazar Çayı’nın adının Kezios olduğunu göstermesi açısından çok değerli bir bilgi sunuyor. Bu bilgi gerçekten literatürde olmayan bir bilgi. Mezarın içerisinde bu sikkenin ortaya çıkması da bunun bir charon sikkesi olarak mezar içerisinde bırakıldığını da gösteriyor. Demek ki Hadrianopolis’te ikinci yüzyılda da yine Roma İmparatorluğu’nda charongeleneğinin devam ettiğini de bu şekilde görmüş olduk” diye konuştu.

Ayrıca, mezarlarda 5. yüzyıla ait Arbalet tipi bir fibula gibi diğer buluntuların da gün yüzüne çıkarıldığını kaydeden Çelikbaş, “Bu iğnelerden bir tanesi neredeyse günümüze sapasağlam ulaşmıştı. Arbalet tipinde bir iğne ve bu iğne milattan sonra 5. yüzyıla ait bir iğne. Güney Nekropolü’ndeki bulmuş olduğumuz sikke milattan sonra 2. yüzyıla ait. Diğer buluntular 5. yüzyıla ait. Yani yaklaşık olarak burada Güney Nekropolü’ndeki ölü gömme geleneği yaklaşık 300 yıl kesintisiz bir şekilde devam etmiş" dedi.
"Kaya mezarlarından oluşan bir alanda bu tip mezarların içerisinde ölü kültüne ait buluntuların ortaya çıkması çok önemli" diyen Çelikbaş, "Çünkü Güney Paflagonya bölgesinde nekropol kazısı yapan tek antik kent Hadrianopolis. Hadrianopolis’te de bu mezarların içerisinde bu şekilde o dönemin hem kültürünü hem sanatını hem de dini inanışı yansıtan buluntuların da ortaya çıkması gerçekten bizi hem şaşırttı hem sevindirdi. Arbalet tipindeki bu fibulanın gerçekten bu kadar güzel bir süslemeye sahip olması önemli bir madeni ve aslında baktığımız zaman bunun bir takı olarak da kullanıldığını söyleyebiliriz. Çünkü fibulalar antik dönemde sadece kumaşlarının uçları birbirine tutulmak için değil ayrıca estetik anlamda da kullanılan objelerdir. Dolayısıyla bunun bir takı obje aksesuar olarak da kullanıldığını söyleyebiliriz” ifadelerine yer verdi.

"Roma İmparatorluğunun karargahı olduğunu kesinleştirdik"
Çelikbaş, Hadrianopolis’in Roma İmparatorluğu’nun Güney Paflagonya’daki bir karargâhı olduğunu artık kesinleştirdiklerini belirterek, “Bu sikkenin veyahut da Arbalet tipindeki bu fibulanın burada çıkmış olmasından dolayı Hadrianopolis’in Roma İmparatorluğu’nun Güney Paflagonya’daki bir karargahı olduğuna eminiz. Yani Hadrianopolis Roma İmparatorluğu’nun bir karargahı, bir askeri üssü niteliğindeydi. Buradaki bu mezarlarda bu eserlerin ortaya çıkması burada yine bu askeri cenazelerin de buraya defnedildiğini bize işaret etmektedir” dedi.

blankNöbetçi Eczaneler

Tuğba Eczanesi
Tuğba Eczanesi
Adres

Hükümet Caddesi No:71/B Eflani / Karabük

Telefon

(370) 461-2427

Mutlu Eczanesi
Mutlu Eczanesi
Adres

Orta Sokak No:7/B Eskipazar / Karabük

Telefon

(370) 818-1124

Uygar Eczanesi
Uygar Eczanesi
Adres

Besbınevler 75. Yıl Mahallesi 31 Nolu Sokak No:4/B Karabük

Telefon

(370) 433-6969

İrem Eczanesi
İrem Eczanesi
Adres

Sırınevler Mahallesi Alparslan Caddesi Sevim Apt No:2/B Merkez / Karabük

Telefon

(370) 415-5560

Canan Aslan Eczanesi
Canan Aslan Eczanesi
Adres

Atatürk Mahallesi, Sağlık Sokak, No:38/1-C Safranbolu / Karabük

Telefon

(370) 712-1226

Deniz Eczanesi
Deniz Eczanesi
Adres

Merkez Mahallesi, Bülent Ecevit Caddesi, No:6/A Yenice / Karabük

Telefon

(370) 766-3689