Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

1453’DE BİZİMDİR, 1919’DA…

Köşe Yazıları Yayın: 30.05.2016 07:48

Yaşlı dünyamızın tarih sayfalarını araladığımızda; O sayfalara kazınmış, insanlık âlemine, dünyanın gidişatına yön vermiş, çağ açıp çağ kapatmış, yüzyıllarca üç kıtaya hükmetmiş, yok oldu, tarih sayfalarından silindi denirken; vermiş olduğu bağımsızlık savaşı ile tüm mazlum milletlere örnek olmuş, içten ve dıştan yapılan her türlü melanetlere karşın, hala bölgesinin en güçlü devletinde yaşayan büyük bir milletin yazılı olduğunu görürüz… Orta Asya’dan Avrupa’ya, Avrupa’dan Afrika’ya, Arap Yarımadasına, Anadolu’ya, Avrasya’ya yaşadığımız gezegenin neredeyse tamamına adını yazdıran bu büyük millet: Türk Milletinin ta kendisidir. Kristof Kolomb daha Amerika kıtasını keşfetmemişken üç kıtada at oynatan, Belgrat önlerinde kılıç sallayan atalarımız da bizi anlatır; 93 yıldan beri tasada ve kıvançta bir ve beraber yaşadığımız Türkiye Cumhuriyeti devleti de bizim mührümüzü taşır. Böylesine zengin bir tarihe sahip, vatanını canından aziz bilip koruyup, kollayan; bu uğurda gerektiğinde seve seve hayatını feda eyleyen, tarih sayfalarına, ‘Cesur Türk’ adını yazdıran da biziz; asırlar boyunca dünya coğrafyasının dört bir yanına eserleriyle, hak ve adaletiyle iz bırakan da, nam salan da biz… Değişmeyen/değiştirilemeyen bu nitelikleriyle tarih sahnesinde yer alan Büyük Türk Milleti; 93 yıl önce kazandığı bağımsızlık savaşıyla bu coğrafyayı vatan bellemiş. Türküyle de, Kürdüyle de, Lazıyla da, Çerkez’iyle de, Arap’ıyla da Sünni’siyle de, Alevi’siyle de, vatandaşımız olmanın gururunu taşıyan azınlık kimlikleriyle de, onların inanç zenginlikleriyle de oluşan bu güzel mozaik, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin gücü, temel taşı haline gelmiştir. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün;” Türkiye Cumhuriyeti Devletini kuran Türkiye Halkına Türk Milleti denir.” Tanımlaması işte bu nedendir ki, çok önemlidir. Bu güçlü birlikteliktir ki, günümüzün Türkiye’sinde yaşanan onca olumsuzluklara rağmen; bizi birbirimize sımsıkı bağlamaya devam etmektedir. Zengin tarihimizin her sayfasıyla gurur duymak, bu sayfaları birbirinden ayırmadan okumak, öncelikle tarihimize olan sadakatimizi ama en çok da o tarih sayfalarını kan ve can bedeli ödeyerek yazan atalarımıza olan vefa borcumuzu anlatan en önemli değerdir. Atalarımızdan yadigâr her ne varsa ona sahip çıkışımız, örfümüz, âdetimiz, tarih sayfalarına not düştüğümüz nice zaferlerimiz, birbirimize olan sevgimiz, saygımız, yardımseverliğimiz, vatanımıza, bayrağımıza, dinimize, imanımıza olan bağlılığımız; bizim milletçe öne çıkan en önemli değerlerimiz, tarihimize olan vefa borcumuzdur. Bu değerlerdir ki, bizi bize anlattığı gibi dostumuzu gururlandıran, düşmanımızın hatırladıkça ürperdiği en önemli niteliklerimizdir. Bu önemli niteliklerimiz, milli ve dini bayramlarımızda doruk noktasına çıkar, Türk Milletinin ferdi olmanın gururunu hep birlikte yaşarız. Genç nesillerimiz bu bayram günleriyle coşar, o özel günlerin coşkusuyla milletinin büyüklüğünü bir kez daha anlar; devletine, milletine, ecdadının ona kazandırdığı değerlere olan bağlılığı; bir misli daha artar. O nedenledir ki, tüm bayram günlerimizin coşkusu bir başkadır. Bu coşkudur ki, geçmişimizi gönüllerimizde yaşatandır… 29 Mayıs 2016 tarihi de bunlardan birisidir. Bu tarih; bundan 563 yıl önce Osmanlı İmparatorluğunun 7’nci padişahı Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethettiği günü anlatır. Atalarımızın tarih sayfalarına altın harflerle yazmış olduğu bu fetih; bir çağın kapanıp, yeni bir çağın başlamasına neden olan, dünya tarihinin en önemli olaylarından bir tanesidir. Böylesine büyük bir zafer ile ne kadar övünsek azdır. 5 bin yıllık tarihi ile dünyaya nam salan atalarımız, binlerce yıllık tarihimize nice zaferler armağan etmiş, nice devletler kurup, nicelerini yeniden yaratmıştır. İşte tam bu noktada durup yakın tarihimize 30 Ekim 1918 yılının o acılı günlerine döndüğümüzde 1453 yılında fethedilen İstanbul’umuzun düşmanın işgal çizmesiyle çiğnendiğini görürüz… O günleri yaşayan ecdadımızın, neler çektiğini, düşman süngülerine nasıl göğüs gerdiğini tarih sayfaları çok iyi anlatmaktadır. Ve… Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk gibi bir dâhinin Büyük Türk Milletine olan inancıyla, güvenciyle bağımsızlığımıza giden yolda, düşmanlarımızın Akdeniz’e döküldüğü yıllarda; nasıl bir mucize yarattığı/yaratıldığı gerçeği de tarih sayfalarımıza kazınmıştır. Bağımsızlık savaşımızın o mucizevî destanının içerisinde, Gazi Mustafa Kemal Paşanın muzaffer ordularının 6 Ekim 1923 tarihinde İstanbul’umuzu düşman işgalinden kurtarması da yazılıdır. İstanbul’un fethinin 563’ncü yıldönümünü coşkuyla kutladığımız günümüzden on gün önce; bağımsızlığımıza, düşmandan kurtuluşumuza giden yolda ilk adımın atıldığı 19 Mayıs 1919 gününün hak ettiği coşkuyla kutlanmamasını; bu devletin yurttaşı olarak sorgulamak, düşünmek tarihimize, atalarımıza olan vefa borcumuzdur. Unutulmasın ki, beş bin yıllık tarihimizde zaferlerimizin sevinci de bizimdir, acıyla yaşanan her ne varsa, o da bizim… O nedenledir ki; 1453 de bizimdir, 1919’da. Ardımızda kalan tarihi gerçeklerin altını kalın bir çizgiyle çizersek; 1453’ün 29 Mayısında, dünyanın kalbi diye bilinen İstanbul’u fetheden Cihan Padişahımız Fatih Sultan Mehmet’ten sonra, Mondros Mütarekesiyle elimizden kayıp giden bu dünya şehrini, güzel İstanbul’umuzu, Gazi Mustafa Kemal Paşanın önderliğindeki muzaffer ordularımız düşman işgalinden kurtarmasaydı; 563 yıl önce Bizans Surlarını yerle bir ederek İstanbul’u fetheden atalarımızdan bize yadigâr bu büyük günün kutlamasını, Yenikapı sahilinde büyük bir coşkuyla yapabilecek miydik? Yakın tarihimize kan ve can bedeli ödeyerek kazıdığımız zaferlerimizi anlatan milli bayramlarımız son dönemde ne yazık ki, türlü mazeretlerle yeterince kutlanmamaktadır! Bu yıl da, aziz şehitlerimizin matemine bağlanarak 23 Nisan’ın, 19 Mayıs’ın büyük bir coşkuyla kutlanmasını uygun bulmayanlar; milletimizin bu coşkulu günlerini sorgulatmadan, tarih sayfalarımızda ayrımcılık yapmadan, tam tersine bu milli günlerimizin coşkusunu ülkemizin her yanına yansıtmalı, birlikteliğimizin mührünü dosta, düşmana göstermelidirler. Devletimizin çok hassas günler yaşadığı bu süreçte; dini bayramlarımızın uhrevi gücünü inanç zenginliğimizle yaşarken. Büyük Türk Milletinin tarihsel gücünün, atalarımızdan bize intikal eden değerlerimizin, tarihimize milletçe kazıdığımız o zafer günlerini anlatan milli bayramlarımızdan kaynaklandığı da göz ardı edilmemelidir… Unutulmasın ki; Gerçekler, zamanın vicdanıdır. Zaman ise asla kaybolmaz… Atilla Çilingir www.atillacilingir.com www.biyografi.info/kisi/atilla-cilingir

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Tokat’ta uçan Türk Hava Yolları biletleri yolcuyu Sivas’a kaçırdı

Teknoloji Yayın: 05.05.2024 08:48
İhlas Haber Ajansı

Sadece Türk Hava Yolları ve alt şirketinin uçuş gerçekleştirdiği Tokat Havalimanı’ndaki İstanbul seferi bilet fiyatları tepkilere neden oldu. Uçak biletlerinin Tokat’ta tek elden yürütüldüğünün altını çizen Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Gökdere; “Tokat’ta sadece Türk Hava Yolları ve alt şirketinin sefer düzenlemesi bilet fiyatlarını çevre illere göre iki katına çıkartıyor. Fiyatları pahalı bulan vatandaşların yüzde 40’lık kısmı Sivas başta olmak üzere diğer illere giderek uçmasına neden oluyor” dedi.

Eski havalimanının yanına yenisi yapılarak 25 Mart 2022 tarihinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Tokat Havalimanı, yeniden hizmete girdi. Aradan geçen 2 yılda havayoluna Tokatlı vatandaşlar yoğun ilgi gösterdi. Ancak Sivas başta olmak üzere Amasya ve Samsun illerindeki uygun bilet fiyatları dikkatlerden kaçmadı. Tokat’ta sadece Türk Hava Yolları ve alt şirketinin sefer düzenlemesi bilet fiyatlarının çevre illere göre iki katına çıkarttı. Fiyatları pahalı bulan vatandaşların yüzde 40’lık kısmı Sivas başta olmak üzere diğer illere giderek havayolunu kullanmasına neden oluyor.

“Çevre illerde uçak biletleri yüzde 50 daha hesaplı”

Çevre illere göre uçak bilet fiyatlarının iş dünyası kadar vatandaşları da rahatsız ettiğini belirten Tokat Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Gökdere;, “Son zamanlarda ilimizde de gündem olan uçak bilet fiyatlarının diğer illere göre farklılık yaşaması bizleri de rahatsız ediyor. Tokat Havalimanı 2022 yılında hizmete açılan ve uluslararası standartlarda yapılmış kaliteli ve moderndir. Çevre illerimize nazaran da en iyi havalimanlarımızdan bir tanesidir. Buradaki Tokatlı ve iş dünyasını rahatsız eden konu ise uçak bilet fiyatlarının fahiş fiyatlarda olmasıdır. Çevre illerdeki uçak bilet fiyatlarının Tokat’a nazaran yüzde 50 daha hesaplı olması Tokatlıları ve iş dünyasını rahatsız ediyor. Bunu sebebinin de Tokat Havalimanı’ndan şu an da sadece bir firma ve o firmaya ait uçuş sağlaması ama komşu illerimizdeki havalimanlarında farklı firmaların uçuş sağlamasından kaynaklanan sebepten olayı Tokat ilimizdeki firmanın fahiş fiyatlarda uçuş sağlaması bizleri oldukça rahatsız ediyor. Tokat Havalimanında 2 bin 500 liraya uçuş sağlarken aynı saatteki komşu illerimizdeki uçuş bin 200 liraya sağlamaktadır. Bu neye sebep oluyor. Tokat’tan uçuş sağlayacak vatandaşlarımızın yüzde 40’ı hala komşu illerden uçuş sağlıyor” dedi.

“Türk Hava Yolları’nın fahiş fiyatları ortadan kaldırmasını istiyoruz”

Tokat’a diğer hava yolu şirketlerini davet ettiklerini söyleyen Gökdere; “Türk Hava Yolları yönetim kurulunun ayrıca genel müdürlüğünün Tokat-İstanbul arası uçuşları konusunda bu fahiş fiyatların ortadan kaldırmasını istiyoruz. Uçak seferlerinin de artırılmasını istiyoruz. İlimize diğer hava yolu şirketlerini de davet etmek istiyoruz. Buradan kazanç sağlayacağına inanıyoruz. Kazan kazan düsturuyla hem Tokatlı hemşerilerimiz kazanacak hem iş dünyamız hem de hava yolu şirketlerinin kazanacağına inanıyoruz” diye konuştu.

“Fiyatlar tek elden yürüyor”

Fiyatların tek elden yürütüldüğünü belirten Gökdere, “Tek bir firma üzerinden uçuşların sağlanması rekabet ortamını sağlamadığı için firma yetkililerinin bu konuyu Tokat nezdinde dezavantaj olarak kullanıyorlar. Fiyatlar tek elden yürüyor. Tekelleşmeyi sağlıyor. 2-3 tane hava yolu firması geldiği vakit uçuş bilet fiyatlarının da makul fiyatlara ineceğini düşünüyoruz” dedi.

“Neden vatandaşlarımız başka illerden uçuş sağlasın”

Uçuş biletlerinin diğer illere göre az olmasını istemediklerinin altını çizen Gökdere, “Adaletli bir şekilde yaklaşılmasını istiyoruz. Aynı oranda, aynı şekilde, aynı fiyatta uçmak istiyoruz. Bu da bizim en doğal hakkımız. Neden Tokat’taki vatandaşlarımızın yüzde 40’ı diğer illerden uçuş sağlasın. Kendi memleketinde uluslararası standartlardaki havalimanından neden uçmak istemesin. Bunun tek sebebi uçuş fiyatlarının fahiş fiyatlarda olmasıdır. Bu konuda da Türk Hava Yolları Yönetim Kurulunun ve Türk Hava Yolları Genel Müdürlüğünün bunu hızlı bir şekilde dikkate alıp Tokatlı hemşerilerimizin de ortalama fiyattan uçuş sağlamasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

Önceliklerinin özel hava yolu şirketleri ile haftanın her günü İstanbul seferlerinin düzenlenmesi olduğunu ifade eden Başkan Gökdere, “Biz sadece İstanbul uçuşlarıyla da yetinmiyoruz. Havalimanı ve Tokat şehrimize güveniyor. Tokat ili Karadeniz, İç Anadolu ve Doğu Anadolu’yu birbirine bağlayan kadim bir şehirdir. Bundan dolayı İzmir seferlerinin der gerçekleşmesini istiyoruz. İzmir’de de 250 bine yakın Tokatlı bulunuyor. İş dünyası için de çok önemlidir. İnşallah 2024 yılında da Tokat- İzmir arası uçuşlarımızın sağlanmasını bekliyoruz. İş dünyası ve Tokatlı hemşerilerimiz için de çok fayda sağlayacağına inanıyoruz. Ön fizibilite çalışmalarını yaptılar. Havalimanımızın bölge havalimanlarından çok çok üstün olduğunu belirttiler. Tokat şehrini beğendiler. Kapasite ve ön fizibilite raporlarını dosya şeklinde verdik. İnşallah hayırlı haberler bekliyoruz” şeklinde konuştu.