Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

10 mürettebatı kayıp olan Kafkametler Gemisi’nin son durumunu böyle anons ettiler

Gündem Yayın: 25.11.2023 16:48
İhlas Haber Ajansı
10 mürettebatı kayıp olan Kafkametler Gemisi’nin son durumunu böyle anons ettiler

Zonguldak’ın Ereğli ilçesinde sürüklenerek karaya oturan Pallada isimli kuru yük gemisinden gelen yardım çağrısı yürekleri dağladı. Mendireğe çarpan Kafkametler adlı gemiyi gören başka gemilerin ise geminin son durumunu anons etmesi amatör kameraya yansıdı.

19 Kasım günü Karadeniz’de saatteki hızı 120 kilometreyi aşan kuvvetli fırtına ve yüksek dalga boyutları, Pallada ve Kafkametler adlı iki gemiyi büyük bir tehlike altına soktu. Olaylar, gemi mürettebatlarının yardım çağrılarına rağmen devam etti. 13 mürettebatı ile sürüklenerek sahile yaklaşan ve karaya oturan Pallada isimli kuru yük gemisinin personeli Ümid Hasanov’un acı içinde çağrıda bulunması yürekleri dağladı.

Hasanov, “Durum kritik. Lütfen yardım edin. Gözünüzü seveyim ya. Yardım edin. Bu gemi ortadan ikiye bölündü. Pallada gemisi. Yardım edin. Gemi karaya oturdu. Açıkta değiliz. Sahile oturmuşuz. Koordinatlara bakarak bize yardım edin” dediği duyuluyor. Anonsu duyan başka bir gemicinin yardım çağrısını duyarak iletmeye çalıştığı amatör kamera görüntüleri ortaya çıktı.

Hasanov’un yardım çağrısına karaya oturarak sürüklenen başka bir anons ile “Ereğli limanın içinde. Sahile sürüklendi. Oturdu oraya” şeklinde Pallada isimli geminin konumunun tarif edildiği görüntülere yansıdı.

Batmadan önce Kafkametler’in son durumunu böyle anons etmişler

Mendireğe çarparak batan Kafkametler adlı Türk yük gemisinin halen on mürettebatı kayıp. Havadan, karadan, denizden arama çalışmaları devam ediyor. Geminin batmadan önceki son durumunu belirten yardım çağrısı da anonslara yansıdı. Anonslarda, geminin askeri mendireğe yasladığı ve yardım talep ettiği belirtiliyor.

Anonslarda “Askeri mendirek tarafında. Deniz tarafından Kafkametler de mendireğe yaslamış vaziyette. Yardım talep ediyor. Türk Bayraklı gemi yardım talep ediyor. Ticari gemi. Ereğli limanın mendirek kısmında. İki gemi kırıldı. Biri Pallada biri Kafkametler adlı gemi. Batıyorlar. Mendirek kısmında. Telsize cevap veremiyorlar. Şu anda köprü üstünü terk etmiş vaziyetteler. Çok yüksek dalgalar var. Romörkörler kendini korumaya çalışıyor. Romörkörler de çıkamıyorlar” dediği duyuluyor.

“Gemiyi terk eden personeller su üzerinde mi?”

“Gemiyi terk eden personeller şu anda su üzerinde mi?” sorusuna, “Zannedersem şu anda gemiyi terk etmediler” anonsu ile karşılık verildiği duyuluyor. Anonsa karşılık olarak da “Anlaşıldı. Görüyorsanız yardım ekipmanı verebilirseniz iyi olur” dediği duyuluyor. Geminin durumunu ihbar eden kaptanın, “Şu anda görüş tamamen kısıtlı. Yağmur fırtına var. 25 metre görüş var. Çapa atıyoruz. Ben de limanın içindeyim. Demirliyim. Anca kendi pozisyonumu korumaya çalışıyorum” şeklinde yanıt verdiği görülüyor.

19 Kasım günü kaydedilen görüntülerde gemi kaptanları, şiddetli yağmur ve fırtınanın etkisi altında olduklarını ve sadece kendi pozisyonlarını korumaya çalıştıklarını belirtiyor. Özellikle 25 metrelik görüş mesafesi olduğu da görüntülere yansıdı.

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

YOK ÖYLE UMUTLARI YİTİRİP KARANLIKLARDA SAVRULMAK

Manşet Yayın: 19.05.2024 15:19
YOK ÖYLE UMUTLARI YİTİRİP KARANLIKLARDA SAVRULMAK

Bakınız üstat Nazım Hikmet ne diyor..

“Yok öyle umutları yitirip

Karanlıkta savrulmak.

Unutma; aynı gökyüzü altında,

Bir direniştir yaşamak.

 

İtilaf Devletleri’nin işgaline karşı Türk Kurtuluş Savaşı’nın başladığı gündür 19 Mayıs 1919

 

Umutları yitirip, karanlıkta savrulsa idik, bugün dini ve milli bayramlarımızı coşku ile, özgürce, gururla kutlayabilir miydik?

 

İnancın, azmin, kararlılığın, mücadelenin en güzel örneğidir kurtuluş savaşımız.

Gerçek bir liderin milletiyle nasıl bütünleştiğinin en güzel destanıdır.

 

Bakınız Aziz Atatürk o günlerde de en umutsuz bir anda nasıl kararlılıkla öne atılıyor.

“Bazı arkadaşların yoksulluk içinde bu büyük dâvanın başarılamayacağını zannederek, memleketlerine dönmek arzusunda olduklarını duydum. Arkadaşlar! Ben sizleri bu millî dâvaya silâh zoruyla davet etmedim, görüyorsunuz ki sizi burada tutmak için de silâhım yoktur. Dilediğiniz gibi memleketlerinize dönebilirsiniz. Fakat şunu biliniz ki, bütün arkadaşlarım beni yalnız bırakıp gitseler, ben bu Meclis-i Âli’de tek başıma kalsam da, mücadeleye ahdettim. Düşman adım adım her tarafı işgal ederek Ankara’ya kadar gelecek olursa, ben bir elime silâhımı, bir elime de Türk bayrağını alıp Elma Dağı’na çıkacağım. Burada tek başıma son kurşunuma kadar düşmanla çarpışacağım. Sonra da bu mukaddes bayrağı göğsüme sarıp şehit olacağım. Bu bayrak kanımı sindire sindire emerken, ben de milletim uğruna hayata veda edeceğim. Huzurunuzda buna and içiyorum.”

 

Keskin bir zeka, kararlı bir duruş, ölümü göze alacak kadar vatanına, milletine adanmışlık. Böyle bir gücün önünde kim durabilir?

 

Etrafımız ateş çemberi. Emperyal eşkiyalar, kan emici vampirler bugün de iş başında. İşte, Gazze’de savunmasız masum insanları dünyanın gözü önünde acımasızca katlediyorlar.

Artık daha cesaretliler, niyetlerini de gizlemiyorlar. Bizimle ilgili planlarını biliyoruz.

İçimizdeki işbirlikçi uşaklarını da biliyoruz.

 

İçimizdeki hainlere rağmen, damarlarında asil kan taşıyan milyonlarca vatan evladı istiklalimizin ve Cumhuriyetimizin en büyük  garantisidir.

Tüm yurtta milyonlarca insan yine sokaklara sığmadı. 19 Mayısı muhteşem törenlerle, çoşkuyla  kutladık. Cumhuriyet düşmanlarına, vatan hainlerine,  topraklarımızda gözü olanlara bundan daha güzel bir yanıt olabilir mi?

 

Aziz Atatürk 1 asır önce ne güzel ifade etmiş;

“İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyaya emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten dahi elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerini siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet fakr-u zaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir.

 

Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi, vazifen;

Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asîl kanda, mevcuttur!

 

“Yok öyle umutları yitirip

Karanlıkta savrulmak.

Unutma; aynı gökyüzü altında,

Bir direniştir yaşamak.”

 

Milli mücadelemizin başlangıcı olan 19 Mayıs 1919’un 105. yılı  kutlu olsun. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olsun. Aziz şehitlerimizin ve Atatürk’ümüzün ruhu şad olsun.