Ihlas Haber Ajansı tarafından
12 Kasım, 2024 20:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

‘Zatürre artık sadece bir hastalık değil, ölümcül bir salgın’

Zatürrenin hem tedavi edilebilen hem de tedavi edilmezse ölüme kadar giden komplikasyonlara neden olan bir hastalık olduğunu belirten Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, “Herkes zatürre için risk altındadır. Her grip ve viral hastalıklar sonrası toplumda sayıları hızla artan zatürre salgınları görmeye başladık” dedi.
VM Medical Park Samsun Hastanesi’nden Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Şevket Özkaya, 12 Kasım Pnömoni (Zatürre) Günü dolayısıyla bilgilendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Özkaya, “Vücudumuza solunum yoluyla giren bakteri ve mikroorganizmalar bizi hasta etmeden vücudumuzun bağışıklığı ile temizliyoruz. Ama bağışıklık sistemimiz zayıfladığı bir anda bakteri ve mikroorganizmalar bizi hasta ediyor. Özellikle grip sonrası durum, zatürre için en zayıf olduğumuz dönemdir” şeklinde konuştu.

“Grip sonrası artan zatürre vakalarına dikkat”
Uzamış grip ve öksürükle seyreden hastaların akciğer grafiklerinde gözden kaçabilen ama daha ayrıntılı incelemelerde akciğerlerinde Covid-19’un ilk zamanlarında tanık oldukları buzlu cam alanlarını gördüklerini söyleyen Prof. Dr. Özkaya, “Bu tablo viral pnomoniyi desteklemekte birlikte, çok sayıda hastamızda ayrıntılı çekilen filmlerde zatürre alanlarını görüyoruz. Her grip ve viral hastalıklar sonrası toplumda sayıları hızla artan zatürre salgınları görmeye başladık” ifadelerine yer verdi.

“Zatürre riskinden korunmak için aşı önemli”
Zatürreye yakalanıp ayakta tedavi edilen hastalarda ölüm oranı yüzde 1-5 iken, hastanede tedavi edilen olgularda bu oranın yüzde 12’ye, yoğun bakım desteği gerektiren hastalarda ise yüzde 40’a ulaştığını belirten Prof. Dr. Özkaya, “Özellikle kronik hastalığı olanlar, sigara içenler ve 65 yaş üstü herkesin bu kış zatürre salgınından etkilenmemesi için zatürre aşısını olmaları gerekmektedir. Zatürre aşısı çocuklarda rutin olarak uygulanmakta olup, zatürreye karşı koruyucu etkinliği kanıtlanmıştır. Vatandaşlarımızın toplu aktivitelere dikkat etmelerini, maske takmaya ve bireysel hijyenlerine özen göstermelerini öneriyoruz” diye konuştu.

blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.