Karabük Postası tarafından
18 Nisan, 2023 11:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Yekenkurul “Kuduz hastalığı önlenebilir bir hastalıktır”

Düzce Üniversitesi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Dr. Öğr. Üyesi Dilek Yekenkurul, kuduz hastalığının öneminin anlaşılması ve hastalığa ilişkin farkındalığın artırılması amacıyla bilgilendirmede bulundu. Kuduz hastalığının kedi, köpek, sığır, keçi, koyun, at, eşek gibi evcil hayvanlar ve tilki, kurt, çakal, ayı, domuz, sansar, kokarca, gelincik gibi yabani hayvanlar tarafından ısırma ve tırmalama gibi yollarla bulaştığını belirten Dr. Yekenkurul, hastalığın beyin enfeksiyonu yaparak insanın ölümüne sebep olabildiğine dikkat çekti. Kuduzun ilk belirtilerinin karın ağrısı ve ateş gibi özgül olmayan belirtiler olduğunu ifade eden Yekenkurul, “Asıl klinik belirtiler ortaya çıkmadan kuduz tanısı koymak güçtür. Isırılan yerde veya uzuvlarda ortaya çıkan uyuşma, yanma veya karıncalanma hissi önemlidir. Uzuvlarda olan bu his yüze ve boyuna yayılım gösterebilir. Her vakada görülmemekle birlikte kuduzun diğer beyin enfeksiyonlarından en önemli farkı budur. Bazen günlerce süren bu dönemden sonra akut nörolojik dönem başlar. Akut nörolojik dönem iki farklı klinik tabloda seyredebilir. Bunlardan birincisi inme gibi güçsüzlüklerin görüldüğü paralitik dönem, bir diğeri saldırgan tavırların görüldüğü ensefalitik dönemdir. Paralitik döneme kıyasla daha sık görülen ensefalitik dönemde gördüğümüz diğer bazı belirtiler; korku, susama gibi içten gelen uyaran ve ses, ışık, gürültü gibi dıştan gelen uyaranlarla ortaya çıkan korku, telaş ve sinirlilik halidir” dedi. İstenmeyen ve saldırganlığa varan hareketlerin genel olarak beyin enfeksiyonunun bir belirtisi olduğunu dile getiren Öğretim Üyesi Yekenkurul, “Kuduz da bu enfeksiyonlardan biridir. İlk zamanlarda kısa süren ve ara ara düzelen bu saldırganlık tarzındaki kişilik bozukluklarının bir süre sonra süresi ve sıklığı artar. Hasta bu atakları hatırlamaz, ataklar arasında da halsiz ve yorgundur. Bu tablonun ilerlemesiyle de şuur kaybı ve koma evresine girer” şeklinde konuştu. Ülkemizde kuduz tanısının, Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı bazı Veteriner Kontrol Enstitüleri’ndeki sorumlu laboratuvarlarda yapıldığını dile getiren Dr. Yekenkurul, tanı için Deney Hayvanı İnokülasyon Testi ve Floresan Antikor Tekniği kullanılarak ve sonrasında da PCR gibi testlerle kontroller yapıldığını belirtti. Test için kuduz şüphesi olan hayvan veya insanın beyin omurilik sıvısı, salyası, ense saç kökü biyopsisi ve kan serumu alınmasının en çok tercih edilen yöntemler olduğunu da sözlerine ekledi. “Yara bakımı kuduz virüsünü uzaklaştıran en önemli basamaktır” Kuduzun klinik bulguları geliştikten sonra özgün bir tedavisi olmadığını kaydeden Yekenkurul, “Bu sebeple riskli temaslarda önleyici tedavi (profilaksi) uygulanması çok daha önemlidir. Bulaştırma ihtimali olan bir hayvan tarafından ısırılma gibi virüs bulaşına sebep olan durumlarda ilk yapılması gereken şey yara bakımıdır. Uygun bir şekilde yapılan yara bakımı kuduz virüsünü uzaklaştıran en önemli basamaktır ve en kısa zamanda yapılmalıdır. Yara yeri zaman kaybetmeden bol, basınçlı su ve sıvı sabunla iyice yıkanmalıdır. Yıkama işleminden sonra alkol veya iyotlu antiseptiklerden biri kullanılmalıdır” şeklinde konuştu. Kuduz hastalığının önlenebilir bir hastalık olduğunun altını çizen Düzce Üniversitesi öğretim üyesi Yekenkurul, ayrıca enfeksiyonun kuluçka süresinin belirsiz ve genellikle uzun olduğunu kaydetti. Acil müdahalenin önemine vurgu yapan Dr. Yekenkurul, aradan zaman da geçmiş olsa mutlaka bir sağlık kuruluşuna danışılması gerektiğini ifade etti. Isırılma, tırmalanma veya salya bulaşı gibi herhangi bir durumda en yakın acil servise başvurulması gerektiğini sözlerine ekleyen Dr. Dilek Yekenkurul, “Mümkünse öncelikle yara bakımı yapılmalıdır. Acil serviste yara bakımı, antibiyotik profilaksisi, tetanoz ve kuduz profilaksileri açısından değerlendirilir, uygun görülen aşı ve immunglobulinler (serumlar) hastaya uygulanır. Tüm bu aşamaların acil ve eksiksiz yapılması durumunda kuduz aşı ve serumunun koruyuculuğu yüzde 100’dür” diye konuştu. (İHA)

blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
04 Mart, 2025 12:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Cinayetle sonuçlanan kavganın sanıklarının yargılanmasına devam edildi

Kastamonu’nun Seydiler ilçesinde düğün çıkışında iki küme ortasında çıkan ve 1 kişinin vefatıyla sonuçlanan hengamenin zanlılarının yargılanmasına devam edildi.
Olay, 6 Temmuz 2023 tarihinde Kastamonu’nun Seydiler ilçesinde meydana geldi. Edinilen bilgiye nazaran, bir yakınlarının düğün merasimine katılan Y.A., A.A., H.A. ve B.Y. ile Ersoy Demirci ortasında arbede çıktı. Ersoy Demirci, arbede sırasında aldığı bıçak darbeleri ile hayatını kaybetti. Polis takımları tarafından olaya karıştığı tespit edilen Y.A., A.A., H.A. ve B.Y. gözaltına alınarak tutuklandı. Tutuklu sanıklardan B.Y., soruşturma evresinde tahliye edildi. Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinde sanıklar hakkında "kasten öldürme" kabahatinden açılan dava görülmeye devam edildi.

"Pişmanım, öldürme kastım yoktu"
Görülmeye devam eden duruşmada kendisini savunan tutuklu sanıklardan Y.A., "Olay yerine gidince park yeri bakarken aracın camı patladı. Ersoy bana saldırdı. Dehşetten kimse yanaşamadı. Bende korktum. Korktuğum içinde kendimi korumak istedim. Pişmanım, öldürme kastım yoktu. Adalete güveniyoruz, tahliyemi istiyorum" dedi.

"Biz kendimizi korumak istedik"
A.A. ise Ersoy Demirci’nin kendilerine saldırdığını belirterek, "Ben aracı Ersoy’un üzerine sürmedim, süratlice arbede olan yere gittiğim için araçla döndüğüm anda aracın kapısına kendisi vurdu. Ben de birdenbire fren yaptım. Sonra araca saldırdı. Akabinde kardeşime saldırdı. Kardeşimi aracın üzerine yatırıp boğazını sıktı. Beni de geri çektiler. Tuttular. Bende bıçağı çekip kendisini kurtarmasını söyledim kardeşime. Kardeşimde zati bu sırada bıçağı çekmiş. Ben yalnızca kardeşimi korumak istedim. Biz kendimizi korumak istedik. Tahliyemi istiyorum" diye konuştu.

"Ben yalnızca yaralı bir beşere yardım ettim"
Tutuklu sanık H.A. da, "Ben insanlık misyonumu yaptım. Benim rastgele bir aksiyonum olmadı. Benim Ersoy ile bir sıkıntım yok. Yaralı bir beşere yardım etmek istedim. Hayatım mahvoldu. Ben yalnızca yaralı bir beşere yardım ettim. Ambulansa aramak istedim lakin telefonu bulamadım. Yanımdakilere ambulansı aramalarını söyledim. Tahliyemi istiyorum" formunda konuştu.

"Sanık olmamın tek sebebi başkaları üzere arbedeyi izlemedim"
Tutuksuz yargılanan sanık B.Y. ise, "Biz olay yerine geldiğimizde aslında arbede ediyorlardı. Ben olay yerine gelince çok fazla kan vardı. Biz hengameyi ayırmak istedik. Kamera kayıtlarında da her şey anlaşılıyor. Adalete güveniyoruz. Size hürmetimiz sonsuz. Ben arbedeyi ayırmak istedim" tabirlerini kullandı.
Duruşmaya katılan maktul Ersoy Demirci’nin eşi P.D. ile annesi G.D., sanıkların en ağır formda cezalandırılmalarını talep etti. Avukatları da dinleyen mahkeme heyeti, Y.A. ve A.A.’nın tutukluluğunun devamına, H.A.’nın ise tahliyesine, B.Y.’nin ise isimli denetim kurallarının kaldırılmasına karar vererek duruşmayı ileri bir tarihe erteledi. Mahkeme heyeti, mütalaa için belgeyi Cumhuriyet Savcısına devretti.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.