Merhaba sevgili okurlarım. Güzel Şubat ayından sizleri selamlarım. Bu hafta sizleri yeme bozukluğu hakkında bilgilendireceğim. Yeme bozukluğu, ciddiye alınmadığı takdirde ciddi sorunlara yol açabilen yaygın bir bozukluktur. Yeme bozukluğuna sahip olan bireyler, sağlığını tehdit edecek biçimde negatif yeme alışkanlıklarına sahip bireylerdir. Hem kadın hem de erkeklerde görülür, fakat kadınlarda görülme yaygınlığı daha yüksektir. Genel olarak sosyoekonomik seviyesi yüksek olan bireylerde rastlanılan bir sağlık problemidir. İnceliği gereğinden fazla önemsemek, şişmanlıktan korkmak ve bunlara ek olarak birçok besine ulaşmanın kolay olduğu durumlar bireylerin beslenme bozukluğuna sahip olması için uygun zemini hazırlamaktadır.Beslenme bozuklukları, sağlıksız beslenme alışkanlıklarının gelişmesine sebebiyet veren birtakım psikolojik olaylar şeklinde tanımlanabilmektedir. Rahatsızlık, vücut ağırlığı ya da vücut biçimine karşı olan bir takıntıyla başlayabilir. Ağır durumlarda çok ciddi sağlık sorunlarına rastlanılır ve tedavi edilmediği takdirde ölümle sonuçlanabilmektedir. Yeme Bozukluğu Belirtileri Nelerdir? Yeme bozukluğu belirtileri, kendini farklı durumlarla gösterir. Bu semptomların en yaygın biçimde görülenleri şu şekilde sıralanabilir; Bireyin bir anda aşırı yemeye başlaması ya da yemesini aşırı kısması, Yemek sonrası kusma, Yemek sonrası ağır egzersiz yapmak. Yeme bozukluğu, hayatın herhangi bir döneminde ve herhangi bir cinsiyette görülebilmektedir. Fakat genellikle adet dönemindeki genç kızları ve genç kadınları etkileyen önemli bir sağlık sorunudur. Tetikleyici etkiye sebep olan bu risk faktörlerini şu şekilde sıralayabiliriz: Bireysel risk faktörleri Erken olgunlaşma Şişman olmak Kendini beğendirme isteği (Flört-İlişki Durumlarında) Kilolu olma endişesi Düşük benlik saygısı Mükemmeliyetçilik Depresyon Ailesel risk faktörleri Ailede şişman bireylerin bulunması Fiziksel veya cinsel istismar Aşırı korumacı ebeveynler Psikolojik hastalık varlığı Aşırı baskıcı ebeveynler Sosyokültürel risk faktörleri Alay konusu olma Akranlar arasındaki kilolu olma endişesi Grup içinde zayıf olma idealistliği Toplumsal güzellik dayatmaları Başarılı olabilmek için dış görünüşün önemli olduğu düşüncesi Medya etkisi Yeme Bozukluğu Nedenleri Nelerdir? Beslenme bozukluğu diyet yapmaktan çok farklıdır. Diyet, bireyin sağlıklı bir vücuda sahip olmak için uyguladığı dengeli beslenme düzenidir. Beslenme bozukluğu ise bireyin yaşamını hem fizyolojik hem psikolojik hem de sosyolojik bakımdan negatif etkileyen bir rahatsızlıktır. Yeme bozukluğunun özgün bir sebebi bilinmemektedir. Beslenme ya da yeme bozuklukları bireyin olduğu kadar, ailesinin ve yakınlarının yaşamını da büyük oranda etkilemektedir. Yeme bozukluğunun ortaya çıkmasının ana sebeplerinden birinin öz güven eksikliği olduğu sanılmaktadır. Beslenme bozukluğu olan bireyler yemek yiyerek veya hiç yemeyerek yaşamını ve duygularını kontrol altında tutmaya çalışmaktadır. Bu durum çoğunlukla bireyin yaşamı ve etrafında olup bitenlerle ilgili ne denli güvensizlik hissine kapıldığı ile de ilgilidir. Beslenme bozukluğu yetersiz beslenme durumunda; Kas erimesine, Kırılgan kemiklere, Saç dökülmesine, Adet döneminin olmamasına, Güç kaybına neden olabilir. Yetersiz beslenen bir bireyin bedeni enfeksiyonlara karşı kendini daha az savunabilmektedir. Sürekli kusma durumu da mide asidinden dolayı dişlerde ve yemek borusunda tahribata neden olabilmektedir. Aşırı yemek yiyen şişman bireylerde ise eklem ağrıları, yüksek tansiyon ya da şeker hastalığına sıkça rastlanmaktadır. Ayrıca depresyon da beslenme bozukluklarının sonuçlarından biri olabilmektedir. Yeme Bozukluğu Tedavi Yöntemleri Nelerdir? Hastalığın tedavisi psikiyatri ve psikolog liderliğinde, rahatsızlığın durumu belirlenerek iç hastalıkları ve diğer tıp dalları ile iş birliği yapılarak sürdürülmektedir. Yeme bozukluklarını saptamak için kilonun boya oranlanması ile saptanan vücut kitle indeksi kullanılmaktadır. Düşük kitle endeksi anoreksiyanın belirtecidir, yüksek kitle endeksi ise tıkınırcasına beslenme bozukluğu için bir belirteçtir. Bulimia olan kişiler çoğunlukla normal bir kitle endeksine sahiptir. Destek amaçlı yapılan psikoterapi görüşmeleri, ailenin tedavi sürecine katılması ve hasta bireyin ailesi ile tedaviyi sürdürmek önemli hususlardandır. Hastalar genel olarak beslenme bozukluklarının farkındadır fakat hastalığı geç olana dek anlamazlar ve tedaviyi reddederler. Tedavideki ilk hedef çoğunlukla tedaviye açık olmayan hasta bireyin tedavi için gerekli olan iş birliği yapmasını sağlamaktır. Bilişsel davranışçı terapi beslenme bozukluklarının tedavi edilmesinde iyi sonuçlar veren yöntemlerden bir tanesidir. Beslenme bozukluğu olan bireyler strese ve duygusal olaylara sorunlu bir beslenme davranışı ile tepki verdiğinden dolayı terapi bu bireylere stres ve duygusal durumlarla alternatif baş etme yöntemlerini öğretmeyi amaçlamaktadır. Özellikle genç hastalarda aile ve yakın çevrenin terapiye dâhil edilmesi çok önemlidir. Sevgiyle kalın. İletişim için [email protected]