Aşağıda okuyacaklarınız ülkemizin en büyük göz hastanelerinden birinde, 6 yıl önce başımızdan geçenler. Hastane ve doktor ismi vermeden yazacağım. Yorumu sizlere bırakıyorum. Kayınvalidemin bir süredir göz tansiyonu şikayeti vardı. Bulunduğumuz şehirde, araştırma hastanesindeki göz doktorlarına belirli aralıklarla gittik. Tansiyon düşürücü ilaçlara rağmen tansiyon bir türlü düşmedi. En son gittiğimiz hekim; göz içindeki basıncın göze zarar vermesini engellemek için, lazerle göz bebeğine delik açılması gerektiğini söyledi. Bunun üzerine, bu yazıyı yazmama neden olan, olayı yaşadığımız o meşhur hastaneye gittik. Unvanında son aşamaya gelmiş bir hekime randevu aldık. Hastaneye adımımızı atar atmaz; emekliler için muayene farkı olan ciddi bir rakam ödedik. Muayene için hekimin bulunduğu kata geçtik. Burada hocanın asistanı muayene öncesi göz tansiyonunu ölçtü. Ölçüm yapılan cihaz bizim daha önce gördüklerimizden farklı olduğu için dikkatimi çekti. Birazda meraklı olduğum için görevliye sordum. Cihazın bizim görmeye alışık olduğumuz püskürtmeli cihazlardan farklı bir cihaz olduğunu söyledi. Otomatik ölçüm yapan bu cihazın doğruluk derecesinin çok yüksek olduğunu da ekledi. Tansiyon değerinin kaç olduğunu sordum, önce söylemek istemedi, sonra ısrar edince söyledi. Sağ gözün 22, sol gözün ise 23 olduğunu öğrendik. Bu hastaneye gelmeden, araştırma hastanesinde, son ölçümde tansiyon 30 idi. Neyse, doktorun odasına geçip hastanın durumunu özetledikten sonra; tansiyon ölçümü yapılan cihazla ilgili kafama takılanı hocaya da sordum. Bana söylediğini aynen aktarıyorum; ''Anadolu'da sizin püskürtmeli tip dediğiniz o cihazları kullanıyorlar. O cihazların doğruluk payı çok düşük, ben de o cihazlarla tansiyonumu ölçtürsem 40 çıkartır. Maalesef oralardaki hekimler bu cihazlara bakarak hastalara ilaç başlıyorlar'' dedi. Peşinden de kendi çihazlarını övdü. "Hastanın göz tansiyonundan zarar görmemesi için, göz bebeğine delik açılması gerekiyormuş" dediğimde; "O yöntem artık tarih oldu. Ben farklı bir yöntem uyguluyorum, bu şekilde geçtiğimiz günlerde iki hastamı kurtardım" dedi. Bu arada eğer geç kalırsak, gözün her an kaybedilme tehlikesi olduğunu söyleyerek hastamızı da korkuttu. Ülkede bu operasyonu kendisinden başka bir hekimin yapamayacağını söyleyerek de övündü. Hastamıza koltuğa geçmesini söyledi. Göz tansiyonunu bir kez de kendisi odasındaki cihazla ölçtü. Nedir dediğimde; Sağ 27, sol 30 dedi. Bu durumda; az evvel asistanının ölçüm yaptığı aynı model cihazı da yalanladı. Kornea kalınlığının ölçülmesi için bizi ölçüm yapılan 2 kat aşağıdaki odaya yönlendirdi. Odaya gittiğimiz de; evlerde kullandığımız uydu alıcılar büyüklüğünde dijital bir cihaz vardı, görevli cihazdan çıkan kablonun ucunu her iki göze yaklaştırarak, bip, bip 2 sn içerisinde ölçümü yaptı cihazdan çıkan kağıdı elimize verdi. Ölçüm öncesinde bu cihaz içinde hatırı sayılır bir rakam ödedik. Tekrar Hekimin odasına döndük. Bu sonucu da görünce, bahsettiği operasyonun kaçınılmaz olduğunu söyledi. Korneanın kalınlığı ameliyatı zorunlu kılan başka bir faktör olsa gerek! Hoca, ameliyatla ilgili detayları konuşmamız için bizi asistanına yönlendirdi. Gerekli notları kendi PC sinden Asistanın PC sine gönderdiğini, oradan fiyat dahil her şeyi öğrenebileceğimizi de ilave etti. Asistanın odasına geçtik. Asistan kız bilgisayarına bakar bakmaz; Aaaa, hocanın yakını mısınız dedi. Bunu duyunca, kendi kendime İlyas sıkı dur fiyat geliyor, hemde indirimli dedim. "Efendim katarakt ameliyatı için bir göz şu kadar TL iki göz bunun 2 katı , fakat hocamız kimseye yapmadığı bir şey yapmış, size büyük bir indirim uygulamış. İki göz için sizden yüzde 30 daha az alacağız dedi. Fakat indirimli dediği rakam bile anormal yüksekti. Bu arada, ameliyat öncesi yapılacak olan kan tetkikleri bu rakama dahil değilmiş. "Hanım efendi, hoca bize, katarakt ameliyatının yanı sıra farklı ve yeni bir operasyon yapacağını, bu şekilde bir taşla iki kuş vuracağını söylemişti. Sizin verdiğiniz bu rakam sadece katarakt ameliyatının fiyatı mı? 'Eğer öyle ise bir yanlışlık yapmayalım, eksik ödemeyelim. Rakam daha yüksek olabilir. Sonra sürprizle karşılaşmayalım. Sorar mısınız hocaya bu fiyat, yapacağı tüm operasyonları kapsıyor mu?" dedim. Biraz tereddüt ettikten sonra çekinerek hocanın odasına gitti. Hocanın içeride asistanını azarladığını dışarıdan duyduk. Kızcağız geri döndüğünde, ''Hocam size açıklayacakmış, odasına bekliyor'' dedi. Odaya girdik. Hoca büyük bir öfke ile; ''Hasta doktor birbirine güvenecek, güvenmiyorsanız yaptırmayın kardeşim, personele neden soru soruyorsunuz'' diye bize çıkıştı. Sakin olmaya çalışarak, ve nezaketle, ''Hocam, Siz yeni bir metodu hastamıza uygulayacağınızı söylemiştiniz.. Asistanınız, sadece katarakt ameliyatı olacağımızı söyledi'' dedim. ''Ben size öyle bir şey demedim kardeşim. Evet sadece katarakt ameliyatı yapacağım'' diyerek öfke ile kendini de yalanladı. Özür diledik, randevu için arayacağımızı söyleyerek hastaneden ayrıldık. Yaşadığımız kente döndüğümüzde, birkaç gün sonra, devlet hastanesinde bir göz hekimine gittik. Her iki gözün tansiyon değerleri burada normal çıktı. Doktorumuz gözlerde katarakt da olmadığını söyledi. "Peki neden tansiyon yükselmiş olabilir, az kalsın Ankara'da katarakt ameliyatı olacaktık" dedik. Kayınvalideme "Kullandığınız bir ilaç var mı?" diye sordu. İlaç isimlerini sayınca, göz tansiyonunun ilaca bağlı bir alerji nedeniyle geçici olarak yükseldiği ortaya çıktı. Allerji yapan ilacı muayeneye gelmeden birkaç gün önce tükendiği için kesmiştik. Sanırım o yüzden tansiyonlar normal çıktı. Bu arada, daha önce verilen tansiyon ilaçlarını kullanmamıza da gerek kalmadı. Bu olayın üzerinden 6 yıl geçti. Çok şükür kayın validemin gözlerinde hiç bir problem yok. Noktası, noktasına olay budur. İyi ki, devlete ait hastanelerimiz ve oralarda büyük bir öz veriyle çalışan hekimlerimiz var. Yoksa yolunacak tüyümüz kalmazdı ! Üşenmeyip yazımı bu satırlara kadar okuyan herkese teşekkür ediyorum. Bunları yazmak zorundayız. Özel hastanelerde özveriyle çalışan hekimlerimizi tenzih ediyorum, tabii ki özel hastanelere de ihtiyacımız var. Benim yukarıda anlatmaya çalıştığım olay takdir edersiniz ki, insanla ve sistemle ilgili. Özel hastanelerin çarklarının bir şekilde dönmesi gerekiyor. Çarklar dönerken insanların maddi manevi zarar görmesi kimin umurunda?