Yüzyılın son, yeni yüzyılın ilk seçimi, Türkiye’nin geleceği için oldukça önemli, ve her türlü gelişmeler e açık bir seçim olacak 2023 seçimleri.. Seçim atmosferine giren Türkiye’de gündem, fahiş fiyatlara çözüm olamayan, baş döndüren gelişme ve vaatlerle hızla devam ediyor.. İktidarın, tüm kesimlerin durumuna göre geçmişte gündeme dahi getirmediği, destek ve iyileştirmeleri gündeme alarak, olmayan bütçe imkânlarına rağmen uygulanması, ülke siyasetinde adeta bir ilki yaşatıyor… Ekonomi, yargı, fiyat artışları, zamlar, iç ve dış politikadaki olumsuzlukları unutturmak için zam ve destek politikaları hızla uygulamaya geçiyor… 2023 haziran ayında yapılması gereken ve iktidarın ısrarla zamanında yapılacağını ifade etmesine rağmen, hukuki sorunları ortadan kaldırmak amacıyla, seçim tarihi güncellemesi adıyla erken seçim yapmaya karar verildi.. Son aylarda daha belirgin hale gelen bütçe sıkıntılarına rağmen, dost ve komşu ülkelerden bütçeye yapılan desteklerle ancak seçim ekonomisine destek verilecek.. Seçim öncesi dost ülke merkez bankalarının, Türkiye Merkez bankasında açtıkları hesaplara yatırdıkları hatırı sayılır borç paralar, merkez bankasının rezervlerini yüksek göstermeye yetti.. Ancak, seçim sonrası iktidar değişse de, değişmese de ekonomik krizin, bugünkünden çok daha fazla hissedileceği kesin.. Fahiş fiyat artışlarıyla başlayan zam yağmuruna çözüm bulmak yerine, ekonomik tedbirler almadan, asgari ücret olmak üzere tüm ücret ve desteklerde yapılan bütçe dışı olağanüstü zamlar ve artışlar, ekonomik krizin baş sorumlusu… Seçim kazanabilmek adına, her türlü fiyat artışı ve destekler ile iktidarın geçmişte uygun görmediği istek ve talepler dahi, bugün seçim kazanma uğruna uygulamaya konulmakta… Ekonomi yönetiminin uyguladığı tedbirlerle, tüm sektörlerde ortaya çıkan fahiş fiyat yangınına, su dökmek yerine benzin dökerek fiyat artışları körüklendi.. Girdi maliyetleri ve bütçe ile gelen zamlar karşısında, asgari ücret dahil olmak üzere çalışma hayatına yapılan zamlar, fahiş fiyatları katlarca artırmaya yetti.. Çalışanlara yapılan zamlar kamuoyunca tepki görünce, siyasi unvanı korumak uğruna, ertesi günü yeniden zam açıklanarak bütçe ve ekonomi kavramı adeta saf dışı bırakıldı.. Dünya ülkelerinde başbakanlar, bakanlar görevlerini yapamadığını, sosyo-ekonomik krizlere müdahale edemediğini, düşünerek istifa ettikleri, yolsuzluk olaylarına karıştıkları ortaya çıktığında istifa ettikleri görülmekte... Ülkemiz siyasetinde ise, geçmişten günümüze iktidarlar, siyasi ve ekonomik başarısızlıklarını dış güçlere bağlama siyasetiyle, sorumluluktan kaçarak görevlerine daha sıkı sarılmakta… Dünyada beklide istifa mekanizmasını işletemeyen ülkeler arasında, Türkiye ilk sıralarda yer alır… Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…
