20 Eylül, 2024 12:41 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:10
A+A-
Bu Yazıyı Paylaş
veya linki kopyala
SAĞLIKTA SINIFTA KALAN TÜRKİYE
MUSTAFA AKAY
Türkiye, bir çok alanda sınıfta kalıyor. Ancak, bunların en belirginleri eğitim, ekonomi ve sağlık.
Ne yazık ki, yıllarca okuyarak halkın hizmetine koşan doktorlarımıza "gidersen git" diyen bir yönetim anlayışına sahibiz.
Eğitimde de aynı konumdayız. Okullar olmasa ne güzel idare ederim, anlayışı yaygın.
Sağlık ve eğitimi yan yana getirdiğimizde, her ikisinde de parası olanın borusu ötüyor. Eğitimi, sonraki yazılarımızda ele alırız. Bugün, biraz sağlıkta ne durumdayız, onu irdeleyelim.
Cumhuriyetin, eşit insan felsefesinden adım adım uzaklaştık. Şimdi, yaşamın her alanında olduğu gibi, sağlıkta da parası olan düdüğü çalıyor.
Her şeyin paraya endekslendiği bir 22 yılı geride bıraktık.
Bu süre içinde, ülkemizdeki özel hastane sayısı %115 artarak 572'ye ulaşmış. Bu hastaneler donanım bakımından neredeyse, en üst düzeyde.
Sistem öyle bir hale gelmiş ki, yurttaşı özel hastaneye yönlendirmek için elinden geleni yapıyor.
Bunu nasıl yapıyor diye soracak olursak, önümüze korkunç bir plan çıkıyor.
Devlet Hastanelerini araç, gereç bakımından yoksullaştırmak .. Yeterli doktor ve personeli vermemek, ileri derecede tetkik ve tahlilleri yapmaktan yoksun bırakmak.
Hastanelerdeki yığılmalar görülmesin diye devasa binalar yapıp, içini boş bırakmak da işin bir başka boyutu.
Branş doktorlarının sayısının azlığı randevu sistemini de çökertince, parası olan zorunlu olarak özel hastaneye koşuyor.
Doktoru vermeyerek, tetkik ve tahlil unsurlarını eksik bırakınca, günlerce randevu alamayan hasta umarsız kalıyor. Devlet hastanelerinde, uzun uzun kuyrukların oluşması, doktorların yoğunluktan bunalmaları yeni yeni arayışlar ortaya çıkarıyor.
Parası olan için bunun çaresi kolay. İki adım ötedeki özel hastaneye koşuveriyor. Ya parası olmayan, geçimini zaten zor bela sağlayabilenler ne yapacaklar?
Türkiye'deki devlet hastanesinin sayısı da 710 civarında. Özel hastane ile kamu hastaneleri, neredeyse, başa baş gelmişler.
Birinde MR çektirmek için aylar sonrasına gün verilirken, özel hastanede iş şip şak halloluyor. Parası olan için sorun değil. Ama, asgari ücretle geçinen bir kişi için özel hastanede MR'a 6 bin lira vermek ölüm demek.
Özel hastaneler, kamudaki doktorları yüksek maaşlar vererek, bünyelerine katınca, öbür taraftaki doktor sayısı düşüyor. Haliyle, yoksulun tedavi şansı azalıyor.
Zenginler özel hastaneye koşarak giderler... Hele hele servetlerini vurgun vurarak yapmışlarsa.. 12 bin 500 lira emekli maaşıyla geçinen yurttaş emekleye emekleye bile gidemez.
Bir ameliyat için bir milyonu, iki milyonu, beş milyonu gözden çıkaran varsılların vicdanları rahat mıdır bilemiyoruz.
İşin ilginç yanı, bu tür özel hastaneler nasıl kurulmuşlardır? Neden sayıları bu denli artmıştır? Sermayeleri nereden gelmektedir? Hangi teşviklerle desteklenmişlerdir? Onlara kim yol vermiştir? Bu yol verişte kimler çıkar sağlamışlardır? Bu hastanelerin kurulmasında rant sahibi olanlar, yurttaşı buralara tutsak etmeyi, görev mi saymaktadırlar?
Bu hastaneler vergi vermekte midirler? Her şey faturalandırılmakta mıdır? Daha Türkçesiyle yazalım. Buralar birer çok kazançlı ticarethaneler olarak, soygunun adresi midirler?