Ne yazık! Kıbrıs tarihinin hangi sayfasını çevirseniz, karşınıza hep aynı görüntüler, aynı acılı öyküler çıkar! Topluca katledilen Türkler… Bu defa da aynı başlıklı bir haber ada basınında ama bu defa Rum basınında yer alınca, Güney Kıbrıs’ta kıyamet koptu… İşte yaşanan bu gerçeklerden bir tanesini Kıbrıs’ta yayın yapan Rum Politis gazetesi 20 Temmuz 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı öncesinde Rumların Türklere yönelik katliamlarıyla ilgili bir dizi halinde yayınlayarak Rumların bu konudaki suskunluğunu bozdu. Buna göre; ‘’ Türkleri katledenlerin yarıya yakını Rum polis ve askerlerdi. ‘Öldürülen her bir Yunan’a karşı 10 Türk öldürün’ emri almışlardı. Bazı Türkler parçalanarak katledildi. Bir gecede onlarca Türk öldürüldü, kurşuna dizildi, kör kuyulara atıldı. Sanıklar bilinmesine rağmen, üstü örtüldü. Politis gazetesinin ‘Kıbrıs: Cezalandırılmamış suçlar dosyası’ adlı dizisinde, 1964-74 yılları arasında Türklere yönelik bazı katliamların Rum versiyonu anlatıldı. ‘’1 YUNAN’A KARŞI 10 TÜRK ÖLDÜRÜN’’ 11 Mayıs 1964’te iki Yunan subayı ile bir Rum polisi Mağusa kentinde öldürüldü. Öldürülenlerden Kostakis Pandelidis, Lefkoşa Rum polis müdürünün oğluydu. Üstten emir geldi: “Her öldürülen Helen’e (Rum-Yunan) karşı 10 Türk öldürülsün.” Bir gün sonra 12 Mayıs’ta Mağusa bölgesinde 17 Türk önce kaçırıldı, sonra kurşuna dizilerek öldürüldü. Ertesi günü 13 Mayıs 1964’te, İngiliz üsler bölgesinde geçici işçi statüsüyle çalışan 11 Kıbrıslı Türk katledildi. Öldürenler, Kıbrıslı Türklerin iş arkadaşları olan bir grup Rum ve Rum polisiydi. Türkler mesaiye giderken otobüsten alındı, önce Derinya’da Rum polis karakoluna götürüldü, sonra Paralimmi gölü yakınında kurşuna dizilerek kör kuyuya atıldı. Kemikleri 2006’da bulundu.’’ Yukarıda anlatılan gerçeği ne ben yazdım, ne de adada ki Türk basını… Bu yazı, Güney Kıbrıs Rum tarafında yayın yapan Politis gazetesinden aynen alınmıştır. Değerli okur; Yıllar öncesinde kalan böylesi acılar gün geçmiyor ki gün yüzüne çıkmasın. Ama ne yazık ki, bu tür acıları yaşayan taraf hep Kıbrıs Türk’ü… Ve bugüne değin, tarihe kazınan bu tür acılar nedeniyle, ne bu olaylara neden olan katillere hukuki bir işlem yapıldı! Ne de Rum yönetimi bu cinayetler nedeniyle Kıbrıs Türk Yönetiminden ve bu acılara muhatap olanların yakınlarından özür diledi. Hala müzakere peşinde koşarak adada barış diye çırpınan siyasilerimiz, Kıbrıs’ta ortaya çıkan böylesi acılara bakarak, Rumlarla güven içinde nasıl yaşanabilecektir? Buna nasıl bir çözüm üretecekler hep merak ederim! Hele ki, adada Kıbrıs Türk’üne azınlık haklarından bir fazlasını vermeyen, Türkiye’nin adadaki garantörlük hakkını kabul etmeyen, Türk askeri adadan ayılmadıkça barış anlaşmasını imzalamam diyerek, bu konularda hiçbir zaman taviz vermeyen Rumlarla iç, içe yaşamak nasıl olacak? ‘’Birleşik Kıbrıs’’ hayalperestleri bir anlatsalar da bizler de ikna olabilsek… Tarihi gerçekleri unutarak, tarihe yeniden imza atabilmek, sadece günü kurtarmaktır! Ya yarınlar ne olur? Bunu da unutmamak gerek… Atilla Çilingir www.atillacilingir.com