DÜŞÜNCE VE GÖRÜŞ
Fevzi Aydın
ORTAK NOKTA TÜRKİYE…
Cumhuriyet tarihinin, ikinci uzun süreli siyasetinde, siyasi hesaplaşma son sürat devam ediyor.
Türkiye sosyo-ekonomisine de büyük zarar veren siyasi hesaplaşma, çözüm yerine çözümsüzlük üretmekte.
Bir taraf din adı altında siyaset yaparken, Cumhuriyetin kurucu siyasetinin ortaya koyduğu laiklik, Türk siyasetinin ana aktörlerini oluşturmakta.
Halkın, dini ve laik zafiyetinden faydalanan iki siyasi aktör, Türkiye’nin sosyo-ekonomik kalkınması yerine, siyasi ikballerini gerçekleştirme politikasına dönüşmüş…
Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk ve ikinci yüzyılı bile siyasi kutuplaşmanın hedefi olmuş.
İkinci yüzyılı, Türkiye Yüzyılı ilan eden günümüz siyaseti, ilk yüz yılı ise hesaplaşma yüzyılı ilan etmekte.
Günümüz muhafazakâr siyasi iktidarında, olması gerekenler değil de olmaması gerekenler daha çoğunlukta yaşanmakta.
Muhafazakâr kesimin kabul etmediği olaylar maalesef, muhafazakâr Cumhur ittifakında normal hale geldi.
Belki de Cumhuriyet tarihinin en fazla, faiz alışverişi olan dönemini yaşamakta Türkiye…
Halkın manevi değerleriyle kurulan iktidar, manevi değerlerin gereği değil, tamamen tersinin yaşandığı bir siyasi iktidar dönemi yaşanmakta.
Birleştirici olması gereken olan muhafazakâr iktidar döneminde, kutuplaşma had safhaya ulaşmış, devlet hizmetinden iktidar kanadı daha fazla yararlanır hale gelmiş.
Maalesef çeyrek asra yaklaşan iktidarı döneminde, Milli Eğitim Sistemi, temel bir sisteme oturtulmamış, hala değişim devam etmekte.
Dış politikada verilen mücadele maalesef kazanım yerine önemli kayıplar sağlamış.
İslam dünyasının kanayan yarası Filistin-Gazze konusunda, İsrail’in saldırgan yayılmacı politikası ile soykırım vahşeti hızla devam ediyor, Türkiye’nin müttefiki olan ülkelerin desteğiyle…
Filistin-Gazze’de, yüzbinlerce Müslümanı katletmesi karşısında, İsrail’in soykırım ve vahşetini, kınama, boykot ve açıklamalarla yetinen Türkiye ve İslam Dünyası, hala suskunluğunu korumakta.
Bugün Müslüman olmayan ülkeler bile, Filistin-Gazze konusunda İsrail’in vahşet ve soykırımını kınayarak, birleşemeyen Birleşmiş Milletler ’de Filistin-Gazze’yi savunmakta.
Bugün Türkiye, Suriye’de verdiği mücadelenin onda birini, İsrail’in, soykırım vahşet ve saldırılarına karşı, Filistin-Gazze’de verse, Filistin’li Müslümanlar yurtlarından olmazdı.
Suriye’ye ABD ve Rusya müttefikliğinde girilmiş, yıllar sonra yine ABD ve Rusya müttefikliğinde Suriye’den çıkılmış.
Yani sınırda ve sınır ötesi olaylarda küresel güçlerin müsaadesi olmadan adım atmak imkânsız.
İsrail’in, Filistin’de sürdürdüğü soykırım, vahşet ve katliama bugüne kadar sadece boykot, açıklama ve kınamalarla karşılık vermekten başka yolu olmamış Türkiye’nin ve İslam Dünyasının.
Çünkü İsrail’in arkasında duran ve her türlü destek veren küresel güçler, aynı zamanda Türkiye’nin dostum, kardeşim politikası yürüttüğü, müttefiki ülkeler.
Uzun yıllar, Türkiye’yi terörle yönetmeye çalışan iç ve dış mihraklar, bugün Terörsüz Türkiye programıyla, cezasını çeken terörist başı, PKK liderini muhatap alarak, Türk milletini, Kürt, Arap, Türk olarak yeniden dizayn etme çabasında.
Kısaca, küresel güçler paylaşım peşinde, Türkiye paylaşılan değil paylaşan ülke olmak zorunda.
Müslüman-Laik kavgasını bırakarak, Ortak Nokta Türkiye’de buluşamadıktan sonra, bağımsız sosyo-ekonomik ve güçlü Türkiye’den bahsetmek, hayalden öteye gitmez.
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…